Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/484 E. 2022/877 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/484 Esas
KARAR NO : 2022/877 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/05/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine müvekkili ile davalı arasınaki mal ve hizmet satışı sebebi ile düzenlenen fatura borçlarının ödenmemesi nedeniyle Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nde … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının böyle bir borcu olmadığı gerekçesiyle itiraz ettiğini, yapılan bu itiraz sonucu takibin durdurulduğunu, davalı şirket ile müvekkili arasında taraflar arasındaki ticari faaliyete konu mal satışlarının gerçekleştirildiğini, bu mal satışları için müvekkili tarafından usul ve yasaya uygun olarak faturalar düzenlendiğini, icra takibine konu cari hesap alacağını oluşturan faturaların ödemelerinin davalı şirket tarafından faturalar konusu hizmet teslim alınsa da yapılmadığını, sevkleri gerçekleştiren söz konusu mallara ilişkin fatura borçlarının müvekkili şirket tarafından davalı şirket ile aralarındaki cari hesaba işlendiğini, davalı icra takibine itiraz etmiş olsa da müvekkili şirket ile aralarında düzenlenen 28 adet fatura doğrultusunda doğan 270.716,24 TL tutarındaki borçtan sorumlu olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki mal satışı dolayısıyla borcun varlığının ortada olduğunu iddia ederek; Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, yapılan itirazın haksız olması nedeniyle davalı borçlu aleyhinde takip tutarının %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline karşı yapılan icra takibinde takip müstenidatı olarak 01/01/2016 tarihli cari hesap alacağının gösterildiğini, yani alacaklı davacının müvekkilinden alacağının dayanağını cari hesap sözleşmesi olarak beyan ederek takibe konu ettiğini, itirazda bu sözleşme ya da içeriğine itiraz edilerek kabul edilmemesi nedeniyle TTK 89/2 hükmü gereğince sıhhat şartı olan ve müvekkili şirket imzasını havi yazılı belge sunulması gerektiğinin kaçınılmaz olduğunu, davacının itirazın iptali isteminde icra takibine konu müstenidatı değiştiremeyeceğini, yazılı sıhhat şartına dayalı ispat külfeti yerine getirilmediğinden ve takipte dayanmadığı faturalara dayanmasının kabulde olmadığından davanın reddinin gerektiğini, Mahkemece müstenidat tadili ve davanın genişletilmesi kabul edilmeksizin ve kabulde olmamak üzere şayet davacının beyan ettiği 28 adet fatura üzerinden davanın görülmesi hususunda karar kıldığı taktirde davacı/alacaklı görünenden sadır, müvekkili şirkete gönderilen tüm faturaların kapalı fatura niteliğinde olduğunu, tüm fatura bedellerinin, muhatap imzası dahilinde kapalı olarak yani bedeli alınmış şekilde düzenlenmiş ve davacı tarafça imza altına alınmış olduğunu, kapalı faturanın ödenmiş fatura olup, aksini ispatın kapalı faturayı düzenleyen davacıya ait olduğunu, somut davada açık ve sıhhat şekli gerektiren açık olarak da ödendiğine dair kapalı fatura düzenlenen işlemler nedeniyle haksız ve suiniyetli takipte bulunarak işbu davayı ikame eden davacının suiniyetli takip nedeniyle %20 tazminata mahkum edilmesini savunarak; yasa ve gerçeğe aykırı, suiniyetli ve haksız davanın reddine, açık suiniyete dayalı takip nedeniyle davacının davacının %20 tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Davacı vekili tarafından 19/06/2018 havale tarihli dilekçe ekinde; dava ve takip konusu edilen 28 adet fatura aslı ve kasadan çek ödeme dekontu ekran görüntüleri dosyaya ibraz edilmiş, çek asılları …. kayıt numarası ile Mahkememiz kasasına alınmıştır.
Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olmakla incelenmesinde; alacaklı davacı şirket tarafından borçlu davalı hakkında cari hesap alacağından kaynaklı 224.449,00-TL asıl alacak 46.267,24-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 270.716,24-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 20/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlu şirket vekili tarafından 24/04/2018 tarihli dilekçe ile takibe, borca ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine 25/04/2018 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın alacaklı vekiline tebliğ olunmadığı, iş bu itirazın iptali davasının yasal süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak; davacının gerçek kişi ya da şahıs firması olarak tacir kaydının bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak mahkememize bu hususla ilgili bilgi verilmesi istenmiş, cevabi yazı dosyaya kazandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyası tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve toplanan deliller, dosya kapsamı belgeler, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek suretiyle; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının, lehlerine delil niteliğinde olup olmadığı, defter kayıtlarının birbirini doğrulayıp doğrulamadığı hususları ile takip tarihi itibari ile davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacağın miktarı, davacının talep edebileceği faiz var ise, türü oran ve miktarı hususlarında rapor düzenlenmek üzere SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
11/06/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “…Dosya kapsamında taraflar arasında faturanın ödeme gün ve vadesinin açıkça belirtilmediği ve taraflar arasında cari hesap sözleşmesi düzenlenmediği, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu, davacı tarafından davalıya kesilen, ancak; üzerinde imzaları tespit edilemeyen faturaların davacı tarafın ispatına muhtaç olduğu, davalının bu konuda dosyaya mübrez belgelerde itirazının bulunmadığı ve tarafların ticari defterlerinde faturaların kayıtlı olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunun her iki tarafında kabulünde olduğu, davacının 2013, 2014 ve 2015 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı yasal defter kayıtları incelendiğinde; davacının davalıdan 224.449,00-TL asıl alacağının olduğu, davacının takip tarihinden itibaren %9,75 reeskont avans faizi talep edebileceği, davalının yasal defterleri incelendiğinde; davalının davacıya borcunun olmadığı, davalı yasal defter kayıtlarında yer alan ancak davacı tarafça sunulan cari hesap ekstresinde yer almayan 31/01/2013 tarih ve 28.667,00-TL ile 30/09/2016 tarih ve 187.719,00-TL tutarlarındaki davacı aleyhine yapılan borç ödeme kaydı ile ilgili davalı tarafça herhangi bir kanıtlayıcı bilgi ve belge sunulmadığından söz konusu kayıtlardan davacının sorumlu olmayacağı, davalı ile davacının yasal defter kayıtlarında yer alan ve dosya kapsamında tespit edilen faturaların kapalı olarak düzenlenmiş olduğu, ancak her iki taraf ticari defterlerinde ilgili kapalı faturaların, açık fatura şeklinde kayıt altına alındığı, bu itibarla kapalı faturaya ilişkin uyuşmazlığın söz konusu olamayacağı, sonuç olarak; davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 174.489,00-TL cari hesap (302.223,00-TL – 127.734,00-TL çek ile ödeme) + 35.968,64-TL işlemiş faiz =210.457,64-TL alacağı talep edebileceği”değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içerir dilekçeler sunulmuştur.

21/02/2020 tarihli celse ara kararı gereğince, Mahkememiz dosyası, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazları ve davalı vekili tarafından sunulan makbuz da incelenmek suretiyle ek rapor düzenlenmek üzere SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen ek rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
23/12/2020 havale tarihli ek bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “…Ödemelerin bir bölümünün banka marifeti ile yapılmadığı ve/veya bunlara ilişkin ödeme belgelerinin sunulmadığı, sunulan ödeme belgesinin kasa/tahsilat makbuzu ile elden ödemeye ait olduğu, bu ödemenin davacı kayıtlarında bulunmadığı, davalı kayıtlarında bulunan ödemenin hayatın olağan akışına uygun olmadığının kabulünün gerektiği, kök rapordaki kanaat ve görüşün değişmediği ” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından ek bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içerir dilekçe; davalı vekili tarafından ek bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir dilekçe ile uzman görüşü sunulmuştur.

Davalı vekili tarafından 19/04/2021 tarihli dilekçe ekinde; 30/09/2016 tarih ve 187.719,00-TL tutarlı tahsilat makbuzunun aslı dosyaya ibraz edilmiş, makbuz aslı …. kayıt numarası ile Mahkememiz kasasına alınmıştır.
… T.A.Ş.’ne müzekkere yazılarak; … Şubesine ait, 25/03/2015 tarihli … çek numaralı, 25/03/2015 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli çekin bankaya ibraz edilip edilmediği, bankaya ibraz edilmiş ise ödenip ödenmediği, ödenmiş ise bedelin kime ödendiği hususlarının araştırılarak mahkememize bu hususla ilgili bilgi verilmesi istenmiş, cevabi yazı ve ekleri dosyaya kazandırılmıştır.
…. T.A.Ş.’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta; …. Şti. Firmasının ….. nolu 25/03/2015 tarihli çekinin …’a şube gişesinden ödendiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından aslı dosyaya ibraz edilen “Tahsilat Makbuzu Başlıklı Belge” altındaki kaşe ve imzanın davacı …’a ait olup olmadığı konusunda beyanda bulunmak üzere davacının isticvabına karar verilmiş; davacı 22/04/2022 tarihli celsedeki beyanında: ” Davalı taraf ile ticari ilişkimiz uzun süreli bir ilişkidir. Su tankeri ve sulama üzerinedir. Davalı taraf, …….. Belediyesinin taşeronluğunu yapıyordu. Daha çok temizlik hizmetlerine ilişkin bir taşerondur. Biz de davalı tarafa araçlarımızı kiraya veriyorduk. Onlar da cami avluları, yol ve kaldırımların yıkanmasında bizim araçlarımızı kullanıyorlardı. Davalı şirket yetkilileri ile eskiye dayalı ayrıca bir samimiyetimiz de vardır. Bu samimiyete binaen birbirimize sadece imzalı tahsilat makbuzları verebiliyorduk. Üstünü sonradan hangi tarafta ise o dolduruyordu. Ama ben hiçbir zaman 187.000,00 TL’lik tahsilat makbuzuna imza atmadım. Normalde bizim tüm ticari ilişkimizde ödemeler çek ile yapılıyordu. Eğer ben böyle bir makbuza imza atmışsam neden çek ile değil de elden bu para ödenmiş. Bugüne kadar böyle bir durum yaşanmamıştır. Zaten bu kadar yüksek bir meblağın elden ödenmesi de yasaya göre uygun değildir, Tahsilat makbuzundaki imza, kesinlikle benim imzam değildir. İmzama benzetmeye çalışmışlar ” şeklinde beyanda bulunarak tahsilat makbuzu altındaki imzayı inkar etmiştir.
Davacının Mahkeme huzurunda imza ve yazı örnekleri alınarak dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Beykoz Vergi Dairesi Müdürlüğü, … Bankası A.Ş. Ve ….. Bank A.Ş.’den davacının imzalarının bulunduğu belge asılları imza incelemesine esas olmak üzere celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Dava konusu 30/09/2016 tarihli, 187.710,00 TL’lik tahsilat makbuzu üzerinde davacıya atfen atılan imzanın davacının toplanan emsal imzaları ile huzurda alınan imza örnekleri mukayese edilerek davacının eli ürünü olup olmadığı hususlarında dava konusu tahsilat makbuzu esas alınmak suretiyle rapor hazırlanması için dosyanın imza incelemesi konusunda uzman üçlü grafolog bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş, 07/07/2022 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle;” …Tetkik konusu 30/09/2016 tarihli 187.719,00-TL’lik tahsilat makbuzu aslında … Su … kaşesi altına atılmış bir adet imzanın …’ın eli ürünü olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
İİK’nun 67. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’un 67/2.maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187, 190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Yemin delili, HMK’nın 225. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup, yemin kesin delil niteliğindedir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Bununla birlikte, iddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için, yemin deliline açıkça dayanılmış olması da zorunludur.
Bu kapsamda; davacı vekiline dava dilekçesinin deliller kısmında yemin deliline açıkça dayanmış olduğu anlaşılmakla; 187.719,00-TL tutarlı tahsilat makbuzu yönünden yemin teklif etme hakları hatırlatılmış, davacı vekilinin 07/10/2022 tarihli celsede ile yemin teklif etme haklarını kullanmayacaklarını beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama, iddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası, 11/06/2019 tarihli kök ve 23/12/2020 havale tarihli ek bilirkişi raporları, 07/07/2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında cari hesap şeklinde işleyen mal ve hizmet alım satımından kaynaklanan ticari bir ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında davacı tarafından cari hesap bakiye alacaklı olduğu iddia edilerek davalı hakkında icra takibine girişildiği, davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali istemli davanın açıldığı, taraflar tacir sıfatına haiz olup uyuşmazlığın ticari nitelik arz ettiği, taraflarca delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, 11/06/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu,davacının 2013, 2014 ve 2015 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının 2013, 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, sonuç olarak; davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 174.489,00-TL cari hesap (302.223,00-TL – 127.734,00-TL çek ile ödeme) + 35.968,64-TL işlemiş faiz =210.457,64-TL alacağı talep edebileceği hususlarının tespit edildiği, davalı vekili tarafından 30/09/2016 tarih ve 187.719,00-TL tutarlı tahsilat makbuzunun dosyaya ibraz edildiği, her ne kadar isticvap edilen davacı tahsilat makbuzu altındaki imzayı inkar etmiş ise de; 07/07/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda 30/09/2016 tarihli 187.719,00-TL’lik tahsilat makbuzu aslında … Su … kaşesi altına atılmış bir adet imzanın …’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği, makbuz içeriği incelendiğinde 187.719,00-TL davacıya ödeme yapıldığının sabit olduğu ve bu durumda davalının 187.719,00-TL davacıya ödediğini ispatladığı ve ispat yükünün davacı tarafa geçtiği, davacı tarafın ödemenin aksini usule uygun delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla; kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanan taraf, bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; davacının alacak iddiasını ancak açıkça dava dilekçesinde veya delil listesinde dayanılmış olması şartı ile yemin delili ile ispatlaması lazım geldiği kabul edilerek, davacı vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, davacı vekili 07/10/2022 tarihli celsede yemin teklifinde bulunmayacaklarını beyan etmiş olduğundan ispatlanamayan davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın REDDİNE,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 3.269,58-TL’den mahsubu ile kalan 3.188,88-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanıp takdir olunan 40.900,27-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekilleri ve davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2022
Katip …
¸

Hakim ….
¸