Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/482 E. 2021/384 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/482 Esas
KARAR NO : 2021/384

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkil şirkete ait olan ve müvekkil şirkete üretim yapılmak üzere kalıp, pvc profil, kambur kutu, pvc profil kalıp, pvc giydirme cephe kalıpların zilyetliğinin davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin sona ermesinin ardından kalıpların teslim edilmesi için noterlik aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, kalıpların teslim edilmediği gibi kalıp bedellerinin de ödenmediğini, müvekkil şirketin kalıpları dava dışı … Plastik şirketine yaptırmak zorunda kaldığını, bu doğrultuda müvekkil şirketin teslim edilmeyen kalıp bedeli olarak 30.208,00 TL, başka firmaya yaptırılıp ödenen kalıp bedeli olarak ise 14.042,00 TL alacağının mevcut olduğunu, taraflarınca Bakırköy .. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhinde icra takibi başlatıldığını fakat borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, icra takibine yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu sebeplerle haksız itirazın iptali ile takibin devamına, icra dosyasının celbine, işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, Davacı tarafın davaya dayanak yaptığı kalıpların faturalarının müvekkil şirket tarafından kesilmediğini, müvekkil şirketin 22/12/2016 tarihinde kurulduğunu, kuruluşla ilgili ticari sicil gazetesinin ekte olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığından müvekkil şirkete husumet yöneltilip davanın açılmasının usule uygun olmadığını, bu nedenle davanın esasa girilmeden reddinin gerektiğini, faturaları kabul etseler dahi taraflarına tebliğ edilmediğini, faturaların eser sözleşmesine dayandığının ortada olduğunu, bu nedenle 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle zamanaşımı süresi geçtiğini ve bu nedenle reddinin gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış , gerek SMM gerekse makine mühendisi bilirkişiler eşliğinde talimat yoluyla keşif yaptırılarak rapor alınmış ve mahkememizce de aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyası ile 30.208,00 TL teslim edilmeyen kayıp bedelleri ile 14.042,00 TL kalıpların teslim edilmemiş olması nedeniyle dışarıya yaptırılan kalıp bedeli farkı ve 458,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 44.738,60 TL alacak için icra takibi başlatmış ve davalının itirazı ile takibin durduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafça davalıya pvc verilip verilmediği, bedelinin ödenip ödenmediği davalı tarafından kalıp haline dönüştürülüp dönüştürülmediği ve davacı tarafından başkasına iş yaptırma koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak alınan raporda Davacı şirketin 2010 ve 2011 yılına ilişkin ticari defterlerinin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil teşkil ettiği, envanter defterlerinin kapanış onamalarının yapılmamış olması nedeniyle davalı şirketin 2010 ve 2011 yılına ilişkin ticari defterlerinin HMK 222.maddesi uyarınca sahibi lehine delil teşkil etmediği, davacı tarafından davalıya iade edilmeyen kalıp bedellerinin davalı şirket tarafından davacıya fatura edilen bedelleri toplamının 22.600,00 TL olduğu 4.608,00 TL KDV eklenmesiyle fatura bedeli toplamının 30.208,00 TL olduğu, davalı şirketin bu kalıpları iade ile sorumlu olduğu, davacı tarafından davalı tarafından iade edilmeyen kalıpların eksikliğini gidermek amacıyla başka şirketlere yaptırılmış olan kayıp bedelleri toplamı 44.250,00 TL olup, bu tutarın 14.042,0 TL tutarındaki kısmı takibe konu edildiği, bu husustaki davacı talebiyle ilgili olarak, yeniden yaptırılan kalıpların dava konusu iade edilmesi gereken kalıplarla aynı işlerliğe sahip olup olmadıkları, davacının bu kalıpları yaptırma amacı vb. Tespitlerin konunun uzmanı bilirkişi tarafından değerlendirilmesi takdirinin sayın mahkemeye ait olduğu, davacının takip tarihine kadar 355,05 TL işlemiş faiz ile takip tarihinden itibaren 3095 sayılı ticari faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanunun ilgili hükmü gereğince avans faiz oranı üzerinden faiz talep edebileceği, tarafların icra inkar tazminatı ve sair talepleri ile davalının zamanaşımı süresiyle ilgili iddiasının sayın mahkemenin taktirinde olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce Makine Mühendisi bilirkişiden alınan rapora göre, kalıpların aynı işlerliğe sahip olup olmadığının incelenmesi ile birlikte kalıplar arasında herhangi bir fiyat farkının olup olmayacağının incelenmesi de istendiğinden, bu görevin sağlıklı şekilde yerine getirilebilmesi için ”davacı tarafın yeni yaptırdığı kalıplar” ve ”davalı tarafın iade etmediği kalıplar olmak üzere” her iki tarafın kalıplarının bilirkişi tarafından incelenmesi gerekmekte olduğu, zira aynı ürünü üretebilen ancak farklı üretim kapasitelerine veya tekniklerine sahip olan kalıpların da fiyatlarının değişiklik gösterebilmesi mümkündür. Bu sebeple ürün numuneleri üzerinden inceleme yapılması yerine, her iki tarafın da ilgili kalıpların bulunduğu yerlerde kalıpların incelenmesinin çok daha sağlıklı olacağını bildirmiştir.
Talimatla makine mühendisi bilirkişiye kalıplar üzerinde keşfen inceleme yaptırılmış, raporunda davalı tarafından kesilen 2010-20011 yılına ait ve davacı tarafından yaptırılan 2018 yılına ait faturalardaki kalıp maliyetlerinin farklılık göstermesi 7-8 yıl içerisinde artan üretim ve malzeme maliyetlerinden kaynaklandığı ve dolayısı ile fark bedeli oluştuğu kanaatinde olduğunu, piyasa araştırmasında davalıya ait fabrikada incelenen kalıp ve örnek numuneler ile benzer boyutlarda olan yani kalıp boyutları aşırı derecede büyük olmayan ekstrüzyon ile plastik polimer-pvc ürün (örneği ısı yalıtım bariyeri) üretiminde kullanılacak kalıp çeliğinden imal edilen bir kalıp yaptırma maliyetinin ürün geometrisi ve kalıp malzeme be boyutuna gööre farklılık göstermekle birlikte 04/08/2020 tarihi itibariyle ortalama 15.000,00 – 20.000,00 TL arasında olduğu anlaşılmaktadır. 2010-2011 yıllarındaki faturalarda tanesi 2.000,00 – 3.000,00 TL olan ve 2018 tarihli faturalarda tanesi 7.500,00 TL olan kalıp yapım maliyetinin bugün itibariyle 15.000,00 – 20.000,00 TL olması yıllara dayalı artan maliyetlerden kaynaklı fark bedelinin oluştuğunu, davalı tarafından iade edilmeyen ve davacı tarafından yeni yaptırılan kalıplar üretim yöntemi (ekstrüzyon) ve imal edilen ürün (plastik polimer-pvc) açısından aynı işlerliğe sahip (aynı tür) kalıplar olduğu anlaşılmakla birlikte ; gerek davalı tarafından iade edilmeyen kalıpların (davalı tarafından benzer ürün üretiminde kullanılan kalıplar gösterilmiştir) gerekse davacı tarafından yeni yaptırılan kalıpların fiziki olarak incelenememesinden dolayı boyut ve geometrilerinin yanı sıra yapıldıkları malzeme kalitelerinde oluşacak farklılıkların belirlenemediği ve dolayısı ile az da olsa oluşacak kalıp üretim maliyetlerindeki farklılıkların tespit edilemediği kanaatini bildirmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden doğan alacağa ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü; aynı kanunun 471. Maddesi, “Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü; aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
Yanlar arasında, sözlü olarak yapıldığı dosya kapsamı ile sabit olan anlaşma tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek (TBK’nın 479/1.md.), yüklenicinin borcu ise, eseri iş sahibinin amacına uygun, haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir (TBK’nın 471/1). Ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıplar varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, TBK’nın 477/son maddesi uyarınca, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser kabul edilmiş sayılır. Ayıp ihbarı yapılması vakıasından lehine sonuç çıkaracak olan iş sahibi olduğundan ayıp ihbarı yapıldığını, HMK 190 ve TMK 6. madde gereğince iş sahibi ispatlamalıdır. Eksik işler yönünden ise ihbar yapılmasına gerek olmayıp, zamanaşımı süresi içerisinde eksikler yönünden istemde bulunulması mümkündür.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir.
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek bulunmamaktadır. Eksik işler yönünden TBK’nın 474 ve 477. maddesindeki hükümler uygulanmaz. Yerleşik içtihat ve uygulamalarda, iş bedelinin tamamının yüklenici tarafından taşerona veya iş sahibince yükleniciye ödenmesi halinde eksik ve kusurların giderim bedeli hüküm altına alınabilir ise de iş bedelinin ödenmemiş olması halinde eksik ve kusurların giderim bedeli değil, varsa fazla ödenen bedelinin iadesine karar verilmesi gerektiği, bu nedenle eksik ve kusurlar gözetilerek yapılan işin fiziki oranı belirlenip iş bedeline uygulanarak mukayese edilmesi sonucu eksik veya fazla ödemenin belirlenmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; taraflar arasında dava konusu işin yapımına ilişkin yazılı bir eser sözleşmesi bulunmamakta ise de davacı tarafından davalıya kalıp yapılması için pvc sunduğu, bu pvclerden yapılacak kalıp bedellerini de ödediği fakat davalı tarafından eser sözleşmesinin hiç yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle TBK’nın 147/son maddesi gereğince beş yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğunun kabulü doğru ise de dosyada alınan bilirkişi raporuna göre ticari ilişkinin devamına yönelik cari hesabın devam ettiği, yine bu işle ilgili davalı tarafından ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki bilindiği üzere TBK 147/6 maddesinde eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için 5 yıllık zamanaşımı (yüklenicinin ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışındaki haller için öngörülmüştür.)
Dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde kalıp yapılması için davalıya pvc teslim ettiği ve kalıp bedelini de ödediği davalının kalıpları yapmadığı gibi pvc bedellerini de iade etmediği davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davacı tarafın hiç yapılmayan kalıp eserini başkasına yaptırmak zorunda kaldığı, bunun için ilave masraf yaptığı, bu masrafın da bilirkişi raporuyla yerinde olduğunun belirlendiği tespit edilmiş olmakla B.K.470 v.d. Maddelerinde belirtildiği üzere iş sahibinin yüklenicinin yapmış olduğu işin onun namına yaptırma hak ve yetkisinin bulunduğu, bu masrafların davalıdan isteyebileceği, temerrüdün 11/04/2018 yani davalının icra takip tarihin itibariyle gerçekleştiği, bu tarihten itibaren avans faizi uygulanması gerektiği, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayla belirlenmiş olması nedeniyle icra inkar tazminatının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre ;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE;
-Davalının aleyhine yapılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN asıl alacak miktarı olan 30.208,00 TL ile 14.042,00 TL olmak üzere toplam 44.250,00 TL yönünden İPTALİ ile Takibin DEVAMINA,
-Alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu belirlenmekle icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
-Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren avans faizi İŞLETİLMESİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.022,71 TL karar harcınından peşin alınan 540,34 TL’sinin ve icra dosyasına yatırılan 223,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.258,68 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı vekilinin hizmet ve mesaisine karşılık hesap edilen takdiren 6.553.00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı vekilinin hizmet ve mesaisine karşılık hesap edilen takdiren 488,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 540,34 TL dosyaya başlangıçta yatırılan peşin harç ve 223,69 icra dosyasına yatırılan peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 314,00 TL ve 384,90 keşif harcı, 250,00 TL keşif yol gideri, 2.650,00 TL bilirkişi ücreti, 95,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.694,40 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanıp takdir olunan 3.654,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Sarf edilmemiş gider avansının bulunması durumunda kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iade edilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere DAVACI VEKİLİNİN yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/03/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza