Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/440 E. 2019/1183 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/440 Esas
KARAR NO : 2019/1183

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali), Tespit
DAVA TARİHİ : 03/05/2018

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/536 ESAS, 2018/1014 KARAR SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA : Tespit.
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 30/05/2018

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/544 ESAS, 2018/883 KARAR SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA : Tespit
BİRLEŞEN DAVA
TARİHİ : 01/06/2018

KARAR TARİHİ : 14/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen davaların yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP ;Davacı vekili 04.05.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, Davacının 2013 yılından İtibaren davalı …..’nin %36.249 oranında ortağı olduğunu davalı şirketin 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimine İlişkin 2 numaralı ve bağımsız denetçi seçimine ilişkin 3 numaralı kararların İptalinin gerektiğini dava konusu şirkelin esas sözleşmesine göre payların A ve B grubu olmak üzere İki gruba ayrıldığım, gruplara esas sözleşmenin 9. maddesi ile yönetim kuruluna aday önerme hakkı tanındığını, bu hüküm gereği şirket yönetim kurulunun 3 kişi A grubu pay sahipleri tarafından önerilen yönetim kurulu üyeleri ve 2 kişi ti grubu pay sahipleri tarafından önerilen yönetim kurulu üyeleri olmak üzere toplam 5 kişiden oluştuğunu A grubu hissedarların davacı B grubu hissedarlara haber vermeksizin aldıkları ve butlanı talep edilen 19/01/2018 tarihli yönetim kurulu kararına istinaden R grubu hissedarın bilgisi dışında dava konusu genel kurulu yaptıklarım, davacının 26/04/2018 günü bu durumdan haberdar olduğunu; şirket esas sözleşmesinin 9. ve 11. maddesi gereği, alınan kararların sözleşmede belirlenen önemli kararlardan olduğunu ve karar nisabının sağlanması için B grubu hissedarların olumlu oylarının bulunması gerekliğini;
Yönetim kurulunun seçimine ilişkin 3 kişinin A grubu tarafından, 2 kişinin de B grubu tarafından aday olarak önerilmesi gerektiğini; B grubu hissedarın bilgisi olmaması sebebiyle katılamadığından imtiyazlı paylardan doğan haklarını kullanmadığını; yapılan genel kurulda 3 kişi (A) grubu tarafından önerilen ve 2 kişi de yine A grubu İle organik bağı bulunan kişiler arasından seçildiğini, yine seçilen bağımsız denetçinin A grubunun öteden beri çalıştığı firmalardan olduğunu, bu şekilde grup imtiyazlarının etkisİzleştiriJdiğinL bu durumun esas sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek, öncelikle TTK’nın 449. maddesi gereği 19/02/2018 tarihli genel kurulda alınan 2 ve 3 numaralı kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, ayrıca kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı olan söz konusu kararların İptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili ise, 08,06.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının, Lüksemburg merkezli yabancı bir şirket olduğunu ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesi gereği teminat yatırına yükümlülüğü bulunduğunu, teminat yatırmamış olduğundan davanın usul yönünden reddinin gerekliğini B Grubu hissedarların, yapılan ilan ve ihtara rağmen, genel kurula katılmadığını, Şirkelin organsrz kalmamasını teminen 13 grubu hissedarların önereceği (ancak genel kurula katılmadıkları için önermedikleri) adaylar yerine tkİ bağımsız aday seçildiğini alınan genel kurul kararında B grubu hissedarların yönelime katılmak istemeleri halinde seçilen 2 bağımsız adayın istila edeceği, yerine B grubunun tayin edeceği üyelerin yönetim kuruluna atanacağı yönünde karar alındığını, B grubu hissedarın bu hakkım kullanmak yerme dava açma yolunu tercih ettiğini, iy’miyetli olmadığını; GeneÎ kurul loplantısna ilişkin …..’de çağrı yapıldığını ve ayrıca B grubu pay sahibine noter kanalıyla bildirimde bulunulduğunu ancak Ö grubu hissedarın toplantıya katılmadığım seçilen denerim firmasının fiyatının diğer teklif alınan firmalara göre makul olması sebebiyle tercih edildiğini, Kamu Gözetim Muhasebe ve Demetim Standartları Kurumu’nca gönderilen yazılar gereği denetçi seçiminin bir zorunluluk olduğunu A grubu hissedarların şirketin işleyişinin sekteye uğramaması için almak zorunda kaldığı kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu, 15 grubu hissedarın şirketin kanuni yükümlülüklerini yerine getirmesine engel olduğunu, dürüstlük kuralrna aykırı davrandığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir
Birleşen ….. ATM’nin ….. sayılı dosyasında;Birleşen Davacı vekili, müvekkili şirketin 2011 yılından itibaren davalı firmanın %36.249 payına ortak olduğunu, şirket ana sözleşmesine göre 5 kişilik yönetim kurulunun 2 üyesinin müvekkili firma tarafından önerilen adaylardan seçilmesi zorunluluğu bulunduğunu, ancak şirket hakim hissedarı ve yönetim kurulu başkanının kendi kontrolünde olan ve organik bağı olan diğer 3 hissedar ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte hareket ederek müvekkili firma tarafından yönetim kuruluna seçilen iki yönetim kurulu üyesinden gizli olarak bir yönetim kurulu kararı aldırdığını, daha sonra iki yönetim kurulu üyesinin bilgisi ve haberi olmadan 16/02/2018 günü yeniden yönetim kurulu seçilen bir olağanüstü genel kurul toplantısı yaptığını, bu toplantının kendileri tarafından tesadüfen öğrenildiğini, bilgi verilmeden yapılan 16/02/2018 günlü olağanüstü genel kurulda seçilen yönetim kurulunun dava konusu 07/03/2018 günlü karar ile şirketin temsil ve ilzamını imza sirkülerindeki yetki ve yetkilileri ana sözleşmeye ve kanuna açıkça aykırı bir şekilde değiştirdiğini, 07/03/2018 tarihli yönetim kurulu kararının ana sözleşmeye aykırı olduğunu, bu nedenlerle haklı davamızın kabulü ile davalı şirketin 07/03/2018 günlü ve 3 karar numaralı yönetim kurulu kararının öncelikle yürütülmesinin durdurulması yolunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, batıl olduğunun tespitine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Cevap
Davalı vekili, 06,07.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacının, Uîkscmburg merkezli yabancı bir şirket olduğunu ve 5718 sayılı Milletlerarası Özci Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48, maddesi gereği teminat yatırma yükümlülüğü bulunduğunu, teminat yatırmamış olduğundan davanın usul yönünden reddinin gerekliğini dava konusu karan alan yönetim kurulunun seçimine ilişkin 16,02,2018 tarihli genel kurul kararı iptal edilmedikçe, dava konusu kararın geçersizliğine karar verilemeyeceğini, bu sebeple genel kurul kararının iptaline İlişkin açılan dosyanın sonucunun beklenmesi gerekliğini B Grubu hissedarların, yapılan ilan ve ihtara rağmen, genel kurula katılmadığını, Şirketin organsız kalmamasını tem inen R grubu hissedarların önereceği (ancak genel kurula katılmadıkları İçin önermedikleri) adaylar yerine iki bağımsız aday seçildiğini, seçilen yönetim kurulunun temsil ve ilzama ilişkin almış olduğu kararın davacı şirket aleyhine sonuç doğurmadığını, asıl imza sirkülerinin yenilenmemesinin şirketin İşleyişinin sekteye uğratacağını;
Dava konusu kararın esas sözleşmede sözü geçen önemli kararlardan olmadığım, kararın şirketin sermaye yapısını korumak ve şirketi ayakta tutmak için alındığım, bu yönüyle TI K m. 39! ‘e aykırı bir yönü bulunmadığını davacı şirketin, sahip olduğu pay oranı itibariyle azlık olmadığını şirketin tüm iş ve işlemlerinde söz sahibi olabileceğini, huzurdaki davayı açmada hukuki menfaati bulunmadığını, A grubu hissedarların şirketin devamlılığı için almak zorunda kaldığı kararın kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen …. ATM’nin…. E. Sayılı dosyasında Dava dilekçesinde Özetle; Dava konusu şirketin esas sözleşmesine göre payların A ve B grubu olmak üzere iki gruba ayrıldığını, gruplara esas sözleşmenin 9. maddesi ile yönetim kuruluna aday önerme hakkı tanındığını, bu hüküm gereği şirket yönetim kurulunun 3 kişi A grubu pay sahipleri tarafından önerilen yönetim kurulu üyeleri ve 2 kişi B grubu pay sahipleri tarafından önerilen yönetim kurulu Üyeleri olmak üzere toplam 5 kişiden oluştuğunu dava konusu kararın, yönelim kurulunun ve bağımsız denetçinin seçimi gündemiyle olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması için çağrı yapılmasına İlişkin olduğunu ve B grubu pay sahiplerinin Önerdiği yönetim kurulu üyelerine haber verilmeden diğer 3 yönetim kurulu üyesi tarafından alındığını şirket esas sözleşmesinin 9, maddesi gereği, alman kararın sözleşmede belirlenen önemli kararlardan olduğunu ve “en az bir (1) B Grubu Yönetim Kurulu üyesi dahil olmak üzere dört (4) Yönetim Kurulu üyesinin olumlu oy vermiş olması” gerektiğini Yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin dolduğunu ve genel kurulu toplantıya çağırma yetkilerinin olmadığını yapılan çağrı sonrası toplanan genel kurulun A grubu pay sahipleri ile bağı bulunan kişileri yönetim kuruluna seçtiğini, akabinde yeni yönetim kurulunun almış olduğu temsil ve ilzam kararı Ne B grubu pay sahiplerinin şirketten tamamen uzaklaştırıldığını ileri sürerek. TTK’nın 391. maddesi gereği 19/01/2018 tarihli yönetim kurulu kararının butlanına karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap Davalı vekili özetle; Davacının, Lüksemburg merkezli yabancı bir şirket olduğunu ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuncun 48. maddesi gereği teminat yatırma yükümlülüğü bulunduğunu, teminat yatırmamış olduğundan davanın usul yönünden reddinin gerektiğini dava konusu kararın TTK m.390/4’e uygun olarak alındığını, iddia edildiğinin aksine karar İçeriğinin esas sözleşmede sözü geçen önemli kararlardan olmadığım kararın şirketin sermaye yapısını korumak ve şirketi ayakla tutmak için alındılım, yönetim kurulu üyelerinin görev süresi dolmuş olmasına ve yasal zorunluluk gereci bağımsız denetçi atanması gerekmesine rağmen diğer yönetim kurulu üyelerinin ve davacı şirketin yapılan çağrıları yanıtsız bıraktığını, alınan kararların şirketin devamlılığı için zaruri olan konular ile sınırlı olduğunu, davacı şirket aleyhine herhangi bir karar alınmadığını, bu yönüyle TTK m. 39! ‘e aykırı bir yönü bulunmadığını davacı şirketin, ihtaren kendisine bildirilmiş olmasına rağmen, çağrısı yapılan genel kurul toplamışına dahi katılmadığı, esas sözleşmede yer alan haklarını kullanmadığını, sahip olduğu pay oranı itibariyle azlık olmadığını şirketin tüm iş ve işlemlerinde söz sahibi olabileceğini, huzurdaki davayı açmada hukuki menfaati bulunmadığını;
Davacı hissedarları tcmsilcn seçilen yönetim kurulu üyelerinin, ihtaren bildirilmesine rağmen, şirketin devamlılığı için gerekli kararlara katılmayarak sorumluluklarını yerine getirmediklerini ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir,
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; TTK 445.maddesi uyarınca asıl dosyada genel kurul toplantısında alınan kararların iptali birleşen dosyalarda ise TTK 391.madde ve davamı uyarınca alınan Yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; asıl davada davalı şirketin davalı şirketin 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan (2) ve (3) nolu kararların mutlak butlan ile malul olup olmadığı, iptali koşullarının bulunup bulunmadığından birleşen Bakırköy …… ATM dosyasında ise davalı şirketin 07/03/2018 tarihli Yönetim Kurul Toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, kararın iptali koşulların oluşup oluşmadığından birleşen /ATM dosyasında ise 19/01/2018 günlü, karar numarası olmayan, “olağanüstü genel kurul toplantısına çağrı konusunun görüşülerek karara bağlanması” konulu Yönetim Kurulu kararının TTK’nun 391. Maddesi muvacehesinde batıl olup olmadığı kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verilmiş, istenen bilgi ve belgeler gönderilmiş, incelenmesinde;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı şirketin sicil kayıtlarının gönderildiği, şirket merkez adresi itibariyle mahkememizin kesin yetkili olduğu, davalı şirket tarafından dava konusu edilen 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı hazirun listesi toplantı çağrısı ve gündemi ilanına ilişkin sicil gazetesi, ana sözleşmenin ilan edildiği sicil gazetesi, dava konusu genel kurul toplantısının ilanına ilişkin sicil gazetesi suretleri ile genel kurul bildirimi, yönetim kurulu kararı ve noter kanalıyla düzenlenen yurtdışı talepname belgelerinin ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konularında alınan bilirkişi ek ve kök raporlarında özetle;
Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi ……. E. Sayılı dava yönünden;
Yönetim kurulunun görev süresi dolmuş olsa bile genel kurulu toplantıya çağırabileceğini, Yönetim kurulu seçiminin önemli kararlar arasında yer almadığını, Davacının yönetim kurulu üyeleri seçimi konusunda karar almaktan kaçındığını, Bağımsız denetim seçiminin önemli kararlar arasında yer aldığını, denetçi atanması konusunda davacı Şirketin defalarca bilgilendirildiğini, ancak davacının usulüne uygun gönderilen yönetim kurulu kararlarını imzalamaktan imtina ettiğini, Davacının kendisine gönderilen maillere cevap vermediğini, Tüm bu nedenlerle şirketin devamlılığı ve sermaye yapısının korunması için zaruri olan konularda alınan dava konusu 19.1.2018 tarihli yönetim kurulu kararının hukuka uygun olduğu ve butlanına karar verilmemesi gerektiği belirtilmiştir.
Asıl dosya yönünden; davacı beyanının aksine genel kurul çağrısının 23.2.2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, Grup imtiyazına sahip olan pay sahibinin bu hakkını kullanmasının zorunlu olmadığı, genel kurula katılmayarak bu hakkını kullanmaktan imtina edebileceği, Dava konusu edilen karar, esas sözleşme değişikliği gibi imtiyazları kaldıran bir karar olsaydı butlanına karar vermenin mümkün olduğu ancak imtiyazın özüne yönelik bir karar olmadığını, bu nedenle de butlanının istenemeyeceği Davacı pay sahibinin toplantıya katılmamış olması ve yönetim kuruluna aday gösterme imtiyazını kullanmamasının genel kurul kararının iptaline veya butlanına sebep olamayacağı, davacının aday göstermesi için gerekli imkanın sağlanmış olmasının kötüniyet olmadığına delil olduğunu, Tüm bu nedenlerle alınan 16.2.2018 tarihli genel kurul kararlarının hukuka uygun olduğu, butlanına karar verilmemesi gerektiği belirtilmiştir.
Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosya yönünden;
Emsal kararlar da uyarınca yönetim kurulu üyelerinin aldıkları kararların mahkeme kararı alınıncaya ve bu karar kesinleşinceye kadar hukuka uygun olacağı, Alınan genel kurul kararının akıbeti belli oluncaya kadar veya B grubunun temsil edildiği yeni bir yönetim kurulu seçilinceye kadar B grubu lehine yer alan yönetim kurulunun karar almasına ilişkin hükümlerin mevcut yönetim kurulu yapısında uygulanma kabiliyetinin olmadığı Tüm bu nedenlerle 07.03.2018 tarihli ve 3 numaralı yönetim kurulu kararının hukuka aykırı olmadığı belirtilmiştir.
Asıl dosyada talep konusu 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan (2) numaralı yönetim kurulunun seçimine dair kararın ve (3) numaralı bağımsız denetçi seçimine dair kararın iptali talebi bakımından yapılan değerlendirmede, iptali istenen kararların alındığı genel kurula ilişkin çağrının 25/01/2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, ayrıca B grubu pay sahibi davacı şirkete Beyoğlu …. Noterliği’nin 23/01/2018 tarih ve …… sayılı ihtarnamesi ile genel kurul toplantısının tarih, sat yer ve gündeminin bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar davacı şirkete bu çağrı 23/02/2018 tarihinde tebliğ olmuş ise de, tebligatın davacıya ulaşmamış olması genel kurul çağrısını sakatlamaz. Zira çağrının pay sahiplerine yöneltilmesi hukuken zorunlu olmakla beraber, bu kimselere ulaşmış olması veya ulaştığının belgelenmesi zorunlu değildir. İyi niyetle ve usulüne uygun olarak yapılan bildirimin herhangi bir nedenle ulaşmamış olması çağrıyı sakatlamaz. (Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Onikilevha Yayınları, Güncellenmiş ve Genişletilmiş Sekizinci Baskı, İstanbul 2017, s. 80-81) Yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlar niteliği gereği davacı şirketin imtiyazlı paylarını kullanmasını gerektiren ya da paylarına ilişkin imtiyazları ortadan kaldıran kararlar değildir. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin dolduğu, şirkete bağımsız denetçi seçme zorunluluğunun söz konusu olduğu ancak davalı şirketin ne davacı pay sahibine, ne de davacı pay sahibinin önerisi üzerine seçilen üyelere ulaşamadığı anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin ve davacı şirketin şirkete olan özen borcunun bir sonucu olarak yönetim kurulunun görev süresinin dolmuş olduğunu bilmeleri ve bu hususta bir karar almak üzere davalı şirket ile iletişime geçmeleri beklenmelidir. Yeni yönetim kurulu seçiminin ve şirkete bağımsız denetçi seçiminin şirketin devamlılığı için gerekli olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, B grubu hissedarların yönetim kuruluna aday önerme haklarını kullanamamış olmalarının kendi kusurlarından kaynaklandığı ve bu eksikliğin genel kurul kararının iptali sonucuna yol açmayacağı değerlendirilmiştir. Bu cihetle 16/02/2018 tarihli genel kurulda alınan kararların batıl olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Birleşen … ATM’nin … E. Sayılı dosyasında 19/01/2018 tarihindeki genel kurula çağrı kararının alındığı yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine yönelik talepler bakımından yapılan değerlendirmede, dava konusu kararda imzası bulunan yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin 10/02/2017 tarihinde sona erdiği, ancak süresi dolmuş olsa dahi eski yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırmasında bir hukuka aykırılık olmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 410/1. Maddesinde genel kurul, görev süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir şeklinde açık hüküm bulunmaktadır. Şirket ana sözleşmesinin 9. Maddesinde “önemli kararlar” olarak nitelendirilen bir grup kararın “en az bir B grubu yönetim kurulu üyesinin de katılımı ile en az 4 yönetim kurulu üyesi tarafından verilebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, önemli kararlar listesinde yer almayan kararlar salt çoğunlukla alınabilecektir. Dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere, Davalı Şirket’in 10702/2014 tarihli genel kurulda seçilen ve 10/07/2017 tarihinde görev süresi dolan 5 yönetim kurulu üyesi bulunmaktadır. Genel kurul çağrı kararı 3 yönetim kurulu üyesinin katılımı ile alınmıştır. “Yönetim kurulu üyelerinin seçimi” şirket ana sözleşmesinde belirtilen önemli kararlardan değildir. Dolayısıyla, TTK’nın 390. maddesi gereğince çoğunlukla alınan bu yönetim kurulu kararının usulüne uygun olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda yönetim kurulunun (A) grubu payları temsil eden 3 üyesinin imzası ile alınan “yönetim kurulu seçimine dair” 2 numaralı karar hukuka uygundur. Her ne kadar bağımsız denetçi seçimine ilişkin kararlar şirket ana sözleşmesinin 9. maddesine göre en az 1 tanesi B grubu pay sahiplerini temsil eden 4 yönetim kurulu üyesinin katılımı ile alınması gereken önemli kararlar arasında sayılmakta ise de, davalı şirket tarafından davacı şirkete defalarca ulaşılmaya çalışıldığı, denetçi atanmasının zorunluluğu hususunda e-posta ile bilgi verildiği ve hatta karar örneklerinin gönderildiği ancak davacı şirketin söz konusu kararları imzalamaktan imtina ettiği anlaşılmaktadır. T.C. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Gözetim Dairesi Başkanlığı, 08/12/2017 tarih ve 74578864-679-E.2912 sayılı yazısında davalı şirketin 2017 hesap dönemi için bağımsız denetime tabi olduğunu belirtmiştir. TTK’nın 397’nci maddesinin ikinci fıkrasında; denetime tabi olan anonim şirketlerin hazırlamış oldukları finansal tablolarının denetimden geçip geçmediğini, denetimden geçmiş ise denetçinin görüşünü ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek zorunda oldukları, bu hükmün, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu için de uygulanacağı, denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun, düzenlenmemiş hükmünde olduğu belirtilmiştir. Bu durumda şirkete bağımsız denetçi seçilmesi, şirket için “önemli karar” olmaktan ziyade kanuni bir zorunluluktur. Bu zorunluluğun yerine getirilmesinin tüm paydaşların yararına olduğu açıktır. Bu durumda bağımsız denetçi seçme hususunun kanuni bir zorunluluk olduğu ve davalı şirketin davacı şirkete ulaşma çabaları da dikkate alındığında, TTK m. 391 gereği butlan şartlarının oluştuğunu kabul etmenin hakkaniyete aykırı olacağı, şirkete olan sorumluluğunu yerine getirmeyen pay sahibinin davacının kendisine defalarca ulaşma ve hakkını kullanmaya davetine rağmen dava yolu ile kararın iptalini istemesinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu değerlendirilmiş ve kararın hukuka uygun olduğunun kabulü gerekmiştir.
Birleşen …. ATM’nin ….. sayılı dosyasında iptali istenen 16.02.2018 tarihli genel kurulda seçilen yeni yönetim kurulunun 07.03.2018 tarihli yönetim kurulu toplantısında aldığı temsil ve ilzama ilişkin 3 no’lu yönetim kurulu kararının iptali talebi bakımından yapılan değerlendirmede, kararı veren yönetim kurulunun seçimine dair kararın usulüne uygun olarak tescil ve ilan edildiği, mahkememize asıl davada yönetim kurulunun seçimine dair genel kurul kararının uygulanmasının geriye bırakılması yönünde verilen bir tedbir kararı da olmadığı göz önüne alınarak söz konusu kararın iptalin gerektirecek koşulların gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. Usulüne uygun olarak tescil ve ilan edilen yönetim kurulunun yapmış olduğu işlemler olası bir butlan kararına kadar geçerlidir. Bu nedenle bu talebin de reddine karar vermek gerekmiştir. Son olarak, her ne kadar davacı TTK’nın ilgili hükümleri ve Sermaye Şirketlerinin Açacakları İnternet Sitelerine Dair Yönetmeliğin 6. Maddesine göre Genel Kurul Toplantı tutanaklarının, Genel Kurul çağrı ilanının, Genel Kurul tarafından seçilen denetçilerin, Şirketin temsil ve ilzamına dair yönetim kurulu kararlarının internet sitesinde ilan edilmemiş olması sebebiyle iptali gerektiğini ileri sürmüş ise de, mahkememizce bu yöndeki iddialar da haksız bulunmuştur. Zira bir genel kurul veya yönetim kurulu kararının iptal edilebilirliği ya da geçersizliği yaptırımı bu kararların meydana gelişleri veya içerikleri itibariyle kanuna, anasözleşmeye veya dürüstlük kuralına, emredici hükümlere, ahlaka veya kişilik haklarına aykırı olmaları halinde söz konusu olur. Meydana gelişi ve içeriği bakımından geçerli olan bir kararın ancak hüküm doğurması internet sitesinde yayınlanmasına bağlı olabilir. Ancak bu durumda da hükümsüzlüğün askıda hükümsüzlük olabileceği değerlendirilmektedir. Bu durumda dahi bu askıda hükümsüzlük halinin kanunda düzenlenmiş olması gerekir, ki TTK’da böyle bir askıda hükümsüzlük hali düzenlenmemiştir. (Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Onikilevha Yayınları, Güncellenmiş ve Genişletilmiş Sekizinci Baskı, İstanbul 2017, s.376) Düzenlenme amacı itibariyle belli ortaklıklara internet sitesi açmak yükümlülüğü doğuran 1524. Maddenin alınan kararların geçerliliği ile ilişkilendirilmesi ve TTK’nın anonim şirket genel kurul ve yönetim kurulu kararların geçerliliğine ilişkin tüm düzenlemelerinin önüne geçeceğinin kabulü genel hukuk mantığı ile bağdaşmamaktadır.
Açıklanan tüm bu sebeplerle, asıl dava ve birleşen Bakırköy … ATM’nin … esas, Birleşen Bakırköy …ATM’nin … Esas Sayılı Dosyalar Bakımından Davaların ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi izah edildiği üzere;
1-Asıl Dava Ve Birleşen Bakırköy ….ATM’nin …… Esas, Birleşen Bakırköy …. ATM’nin …… Esas Sayılı Dosyalar Bakımından Davaların AYRI AYRI REDDİNE,
2-Asıl ve Birleşen dosyada ayrı ayrı Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harçtan mahsubuna, bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Birleşen Bakırköy …ATM’nin … Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Birleşen Bakırköy …. ATM’nin …. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Asıl ve birleşen dosyalarda davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2019

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza