Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/434 E. 2019/251 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/434
KARAR NO : 2019/251

DAVA : ALACAK (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2018
KARAR TARİHİ : 27/02/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı firmadan yaklaşık bir yıl önce çeşitli tarihlerde 4 adet otobüs satın alındığını ve buna ilişkin olarak …. numaralı sözleşmelerin imzalandığını, bahse konu otobüslerin alındığı tarihte yabancı kur üzerinden sözleşmeler imzalanmış ise de o tarihte euro’nun 3050 TL civarında olup şu aşamada 4000 TL’ye ulaştığını, hal böyle olunca aylık ödenecek taksitler arasında büyük farklar meydana geldiğini, bu durumun sözleşmenin imzalandığını tarihte öngörülemeyeceğini, sözleşme tutarının günümüz koşullarına uyarlanması için davalı şirkete dilekçe ve e-posta vasıtasıyla defalarca müracaat edilmiş olmasına rağmen ne taksitlerin ertelendiği nede sözleşmenin günün koşullarına uyarlanmadığını, bu durumun TTK’nun 138 maddesine aykırılık oluşturduğunu, alım-satım sözleşmesinde edimin şu haliyle ifa edilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu belirterek bahse konu sözleşmelerin günümüz koşullarına uyarlanmasına, bu mümkün değilse sözleşmelerin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını belirterek yetkisizlik itirazında bulunmuş, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini ve mesnetsiz ve kötü niyetli açılan davanın reddini savunmuştur.
Doğubeyazıt ….Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas, ….karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzii olmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinin uyarlanması, bunun mümkün olmaması halinde ise feshi talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki kredi sözleşmeleri dosya içerisine alınmış, bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmişse de süresi içinde ücret yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yapılamamıştır.
Tarafların arasında davacı …’ın …. plakalı araç için, davacı şirketin … plakalı araç için davalı … AŞ’den kredi sözleşmesi kullandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamakla birlikte mahkemenin yetkisi, euro kurundaki artış sebebiyle sözleşmenin uyarlama şartlarının oluşup olmadığı, uyarlama şartları oluşmamış ise sözleşmenin feshi şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Dava; uyarlama talebine dairdir.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre kişiler, özel hukuk alanında özel ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini, var olan hukuk düzenini içinde kalmak koşuluyla diledikleri gibi düzenlemek, diledikleri gibi konuda diledikleri ile diledikleri tipte sözleşme yapmak hak ve özgürlüğüne sahiptirler. Bu olanak, Borçlar Kanunu’nda öngörülen (Sözleşme serbestliği) ilkesinin sonucudur ve bu hak idare özerkliği (sözleşme hürriyeti) kavramı, Anayasa tarafında teminat altına alınmıştır. Diğer taraftan Devletin para ve kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının düzenli işlemesini sağlayıcı tedbirler yanında tüketicileri koruyucu tedbirleri de alacağı Anayasa tarafından düzenlenmiştir.
Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında olan denge sonradan şartların olağan üstü değişmesiyle büyük ölçüde taraflardan biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşme bağlılık ve sözleşme adaleti arasında bir çelişki hasıl olur ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kurallarına aykırı bir durum yaratır hale gelir. Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette değişmişse artı taraflar o sözleşme ile bağlı tutamaz, değişen koşullar karşısında objektif hüsniniyet gereğince sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanı hasıl olur. Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ekonomik kriz, aşırı enflasyon örnek olarak gösterilebilir.
Her talepte sözleşmeyi değişen hal ve koşullara uydurmak olanağı yoktur. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinde sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye el atma (müdahale)kurumu ayrık (istisnai) ikinci derecede (tali), yardımcı niteliktedir.
-Sözleşme kurulduktan sonra onun ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır.
-Değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde bozulmuş olması baş koşuldur.
-Uyarlama isteyen yanın olağanüstü hal ve koşulların çıkmasına kendi kusuru ile neden vermemelidir.
-Değişen hal ve koşullar yanlarca önceden öngörülebilir; beklenebilir; olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmamalı ya da olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir.
Davanın açılış tarihi itibariyle 6098 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüğe girmemiş olduğundan 818 sayılı Borçlar Kanununun 21.maddesi gereğince değerlendirme yapıldığı, davanın sözleşme tarihi olan 23/06/2010 tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadğı; ayrıca tarafların tacir olduğu, 6762 sayılı TTK’nın 20/2.maddesi gereğince her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, bu sebeple ticari hayatın sürekli içinde olan davacının kredi sözleşmesi düzenlerken hiffet ve tecrübesizliğinden bahsedilemeyeceği, uyarlama davası açılması için sözleşme koşullarında taraflarca engellenmesi mümkün olmayan, önceden öngörülemeyen olağanüstü değişim meydana gelmesi gerekeceği, her ne kadar davacı taraf işlemin temelinden çöktüğünü bu nedenle sözleşmenin ilgili maddesinin uyarlanması gerektiğini, işlemin temelinden çökmesinin nedeninde 2017 yılındaki ekonomik kriz olduğunu iddia etmiş ise de meydana gelen ekonomik kriz nedeniyle tarafların edimlerinde bir değişiklik olmadığı (mesela dövizin aniden birkaç kat artmadığı) yani kredi ilişkisi nedeniyle çekilen kredi miktarı ile ödenmesi gereken bedelde bir değişiklik olmadığı, davacının taksit geri ödemesini yapamaması nedeniyle temerrüde düştüğü, bu durumunda kendi hukuk alanındaki bir kısım alacaklarını alamamasından kaynaklandığı, bunun davalı şirketle bir ilgisinin bulunmadığını, çekilen kredinin ticari niteliği de dikkate alınarak her zaman nakit sıkıntısı yaşayabileceği bu halde uyarlama şartlarının oluşmadığı kanaatiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu ilam ve karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 31,40-TL harcın mahsubuna, bakiye 13,00-TL harcın davacılardan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 1.000,00TL vakalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
5-Avanslardan artan olur ise yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 27/02/2019
KATİP …
¸e-imza

HAKİM …
¸e-imza