Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/426 E. 2020/447 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/426 Esas
KARAR NO : 2020/447

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 27/04/2018
KARAR TARİHİ : 14/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/08/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin …… sicil no ile kayıtlı olduğu, 01/10/1999 tarihinden beri …… Kısım …… Blok No:….. İkitelli/Başakşehir/İstanbul adresinde faaliyet gösterdiğini, şirketin sermayesinin 6.260.000,00 TL olduğunu, şirket hissedarlarının ….. ve …… oldukları ve ….. ‘in münferiden yetkili olduğunu, ülkede son birkaç yıldır meyana gelen olumsuzluklar ve oluşan genel ekonomik kriz nedeniyle pekçok finansal açıdan sıkıntı yaşaması sonucu faaliyetine devam edemez hale gelerek iflas ettiğini, müvekkilinin de alacaklı olduğu ticari ilişkisinin devam ettiği şirketlerin aynı sıkıntıları yaşaması nedeniyle alacak tahsilatlarında meydana gelen güçlük ve gecikme, müvekkilinin de finansal açıdan sıkıntı yaşamasına ve borç ödemelerinde temerrüde düşmesine yol açtığını belirterek İİK.287.maddesi uyarınca şirket hakkında 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, konkordato teklifine ilişkin olarak prosedürün işletilmesi kapsamında şirkete bir yıl süre ile kesin mühlet verilmesini, komiser tayinine ve sürecin yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlu vekilince süresinde tamamlanması, konkordato talebine eklenmesi gerekli belgelerin eksiksiz olarak ibraz edilmesi üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiser heyeti görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser heyetinin toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Geçici mühletin ve kesin mühlet verilmesine ilişkin ilanların ayrı ayrı Türkiye Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu Portalında yapıldığı ve İİK’nun 288. Maddesi uyarınca gerekli yerlere bildirimlerin yapıldığı görülmüştür.
Konkordato komiser heyeti mali müşavir ….., hukukçu Prf. Dr. ……, emekli icra müdürü ……. tarafından tanzim edilen 25/05/2018 tarihli raporda özetle; 10.05.2018 tarihinde şirket merkezine gidilerek, şirket muhasebe yetkilisi ve vekilleri ile toplantı yapıldığı; toplantıda öncelikle, şirketin faaliyet alanı, şirketin yönetim yapısı ve şirketi konkordato başvurusunda bulunmaya iten sebepler hakkında bilgiler alındığı, daha sonra tarafımızca, komiser heyetinin yetki, görev ve sorumlukları hakkında bilgilendirmede bulunulduğu, davacı …… Elektronik San. Ve Tic. A.Ş.’nin, 31.03.2018 tarihi itibariyle özkaynaklarının (+) 14.043.036,76 TL olduğu; kaydi değerlere göre şirketin 6.260.000,00 TL olan sermayesini fazlasıyla koruduğu; kaydi değerlere göre hazırlanmış bilançoya göre şirketin borca batık durumda olmadığı; ancak borca batıklığın, TTK m.376/III hükmüne göre, aktiflerin muhtemel satış fiyatları (rayiç değerleri) nazara alınarak düzenlenecek ara bilançoya göre tespit edilebileceği, şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiği, 50 çalışanının bulunduğu, personel ücretlerinin ödendiği, kamuya olan borçların ödenmediği ve yeni çıkan 7143 Sayılı Kan. Kapsamında taksitlendirilmeye başvurulacağının beyan edildiği, şirketin son 3 yıllık ve güncel bilanço ve gelir tablolarından; net işletme sermayesi açısından (-) negatif yönde seyrettiğinin, dönen varlıkları ile borçlarını ödeme imkanı bulunmadığı, nakit dar boğazının ise tamamen 3 sebebe dayandığı; dış kaynaktan finansman kullanılması, kullanılan finansman kaynaklarından dolayı maruz finansman giderleri, faizler ve de yetersiz olan işletme sermayesi var iken üstüne 3.500.000,00 TL’lik henüz geri dönüşü sağlanamayan bir yatırım yapılmasın, geri dönüşü alınamamakla beraber, bu yatırım için kullanılan dış kaynaklardan gelen faiz ve kur farklarının üst üste gelmesi, en önemlisi de şirketin 2017 yılında Sakarya’daki üretim tesislerinde meydana gelen yangın neticesinde, siparişlerin iptal edilmesi, nakit sıkıntısı yüzünden bu siparişler için alınan stokların alım fiyatlarının çok da altında satılması neticesinde domino etkisi yaratarak, şirketin tamamen bir çıkmaza girmesine ve haciz ve icra baskısına maruz kalmasına sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, konkordato talep eden şirketin sunduğu ön projenin ve mali kayıtlarının incelenmesinde; Projede şirketin rehinli alacaklıları, kamu alacakları ve işçi alacaklarının tam olarak ortaya konarak, Konkordato dışı tutulan bu alacaklardan sonra, Konkordatoya tabi adi Alacaklıların ne kadar olduğunun tespit edilmediği, sonrasında, olası bir iflas halinde öncelikle konkordatoya tabi olmayan alacaklar ödeneceğinden, şirketin elinde ne kadar bir ödeme gücü kalacağı ve adi alacaklılara yüzde kaçlık bir ödeme yapılabileceği ve neticede, konkordatonun tasdikinin iflasa göre alacaklıların menfaatine olduğunun ortaya konulmadığı, bu hali ile bir projede olması gereken ana unsurları taşımayan projenin uygulanabilir olduğundan bahsedilemeyeceği, özellikle şirketin Rayiç değerler üzerinden gerçek ödeme gücünün ivedilikle ortaya çıkartılması gerektiği hususları bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti mali müşavir ….., hukukçu Prf. Dr. ……, emekli icra müdürü ….. tarafından tanzim edilen 01/08/2018 tarihli raporda özetle; şirketin merkez adresini 01.05.2018 tarihinden itibaren, ….. Mah. …… Sitesi, ….. Cad. No. ….. Blok ……. adresine taşıdığı, Fabrika Üretim adresini 05.06.2018 tarihinden itibaren, …… Cad. No….. Parsel Tuzla adresine taşıdığı, Şirket yapmış olduğu adres değişiklikleri ile 1 yılda 954.000,00 TL gibi çok yüksek tasarruf etmiş olduğu, Şirketin mevcut makine tesisat ve demirbaşları ile çalışma düzenini koruduğu, 30.06.2018 tarihi itibariyle 36 personel istihdam edildiği, 30.06.2018 tarihi itibariyle şirketin -260.395,71 TL zarar raporladığı, şirketin geçici mühlet kararından önceki maruz kaldığı haciz baskılarının etkilerinin halen devam ettiği ve esas faaliyetlerinden dahi Zararda olduğu, 30.06.2018 tarihi itibariyle kaydi değerler üzerinden özkaynaklarının + 13.977.863,59 TL olduğu, Kamuya olan şirket borçlarının 7143 sayılı kanun kapsamında taksitlendirildiği, işten ayrılan personelin maaş ve tazminatlarının ödenemediği, bununla ilgili olarak işten ayrılan personelin mağduriyetlerinin giderilmesi için tarafımıza ulaştığı, Rayiç değerli Özkaynaklarının bu aşamada tespit edilemediği, Ön raporda tespit edilen, Konkordato Ön projesindeki eksikliklerin giderildiği ve yapılan incelemelerde, ilk intiba olarak projenin uygulanabilir olduğu düşünülmekle beraber, bunun tamamen süreç içerisinde şirketin göstereceği performansla doğru orantılı olduğu, ilk 2,5 ay adres değişiklikleri nedeniyle tam anlamıyla rahat bir nefes alamayan şirketin, önünü biraz daha görebilmesi adına, Kanun’un tanıdığı geçici mühletin uzatılması yönündeki imkandan faydalandırılmasının uygun olacağı, keza bu 2 aylık süreçte şirketin faaliyetlerini izleme imkanı olacağından, kesin mühlet konusunda da heyetimizin kanaatine etki edeceği hususları bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti mali müşavir ….., hukukçu Prf. Dr. ……, emekli icra müdürü ….. tarafından tanzim edilen 02/10/2018 tarihli raporda özetle;şirket kayıtları incelendiğinde, bir kısım mutabakatlar sağlanmış olup, devam edilmekle birlikte şirketin konkordato başvurusu sırasında sunduğu belgelerin ve açıklamalarının, talep sahibi şirket yönetim ve muhasebesinden bu güne kadar alınan belge ve açıklamaları ile birlikte ve yerinde yapılan incelemeler ile uyumlu olduğu, şirketin mali durumuna ilişkin olarak, raporun hazırlandığı tarih itibariyle bilanço ve gelir tablosu verileri arzedilmiş olup, bu veriler Şirkete geçici mühlet verildiği andaki verilerden önemli ölçüde farklılaşmadığı, yaptırılan bilirkişi incelemesiyle, Şirket malvarlığı değerlerine yönelik rayiç değerler hakkındaki rapor alınmış olup, bu rapor dikkate alındığında Şirketin borca batık olmadığı, alınan rayiç değerler raporunda, şirketin sınai mülkiyet haklarına ilişkin kıymetlendirmenin doğru ve gerçekçi olmadığı, eksik hesaplandığı Şirket temsilcileri tarafından dile getirilmiş olup, bu husus heyete de inandırıcı gelmekle birlikte, vakit darlığı sebebiyle yeni bir inceleme yaptırılması imkanı bulunamadığı, konkordato projesinin incelenmesi neticesinde, projede yer verilen halen devam etmekte olan ve geleceğe dönük hedeflenen faaliyetlerin piyasa koşulları önemli ölçüde değişmediği takdirde sonuçlandırılabilme ve gerçekleştirilebilme ihtimalinin yüksek olduğu, söz konusu faaliyetlerin Şirkete sağlayacağı nakit girişi ve Şirketin malvarlığı unsurlarının rayiç değerleri de dikkate alındığında, Şirketin konkordato ön projesi ile Şirket alacaklılarına mühlet içinde sunmayı planladığı teklifin makul olduğu ve bir müzakere zemini oluşturmaya elverişli bulunduğu, özellikle Şirketin yürüttüğü ve hedeflediği projelerin kamu yahut yarı kamu niteliği taşıyan ….. gibi şirketlere yönelik olması, tamamlanması durumunda bedelinin alınamaması ihtimalinin düşük bulunmasını önemli bulunduğu, şirketin ana faaliyet alanında Ar-Ge çalışmalarına da önem verdiği tespit edilmiştir. Uzun dönemde Şirkete ve milli ekonomiye katkısı büyük olabilecek bu faaliyetin kısa dönemde kârlılık açısından olumsuz etkisi dikkate alınarak, sınırlı bir şekilde yürütülmesinin uygun olacağı, şirketin ürettiği ürünlerin bir kısmının (inverter gibi) stratejik olması ve bu alanda tek yerli üretici olarak faaliyet göstermesi, içine girdiği darboğazdan kurtulmasının milli ekonomi bakımından önemli olduğunu gösterdiği, şirket merkezinin Tuzla’ya taşınarak burada daha ucuz bir kira bedeli karşılığında daha uygun bir fabrika binasına kavuşturulması, bir taraftan yöneticilerinin faaliyetleri sürdürülerek Şirketi ayakta tutma ve içine girdiği mali darboğazdan kurtarma yönündeki gayretlerinin samimi olduğunu göstermekte, diğer taraftan ise Şirkete önemli bir miktar tasarruf imkanı sağlamaktadır. Bununla birlikte, söz konusu taşınma sebebiyle bazı çalışanların işten ayrıldıkları da bildirilmiş olup, söz konusu çalışanların yakın zamanda ikame edilmemesi, yürüyen projelerin aksamasına sebebiyet verebileceği, bütün bu tespit ve değerlendirmeler karşısında: arz edilen bu durum karşısında, Şirket’in, kendisine konkordato kesin mühleti verilebilmesinin koşullarını taşıdığı, bunun hem Şirket, hem Şirket’in alacaklıları hem de milli ekonomi açısından tavsiyeye şayan olduğu, şirketin sunduğu ön projenin, konkordato kesin mühleti içinde alacaklılarla müzakere zemini oluşturma bakımından gerçekçi ve yeterli görülebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti mali müşavir ….., hukukçu Prf. Dr. ……, emekli icra müdürü ….. tarafından tanzim edilen 30/04/2019 tarihli raporda özetle; Şirketin Mali durumuna ilişkin olarak; Şirketin mali durumu tespit ve değerlendirmeleri raporda ayrıntılı olarak arz edilmiş olup, incelenen mali tablo verileri kapsamında şirketin devam eden faaliyetlerinden elde edilen gelir ve karın projede öngörülen tutarların oransal olarak uzağında kaldığı malen belirlendiği, Kesin Mühlet içerisinde yapılan iş ve işlemlere ilişkin olarak ; şirketin alacaklılarına çağrı ilanları Şubat ayında yapılmış, mart ayında kayıtları tamamlanmıştır. Şirket yetkilisine kayıt yaptıran alacaklıların kayıtları tebliğ edilmiştir .Şirket yetkilisi tarafından verilen süre içerisinde beyanı da hazırlanmıştır, şirket yetkilisi beyanı kapsamında ihtilaflı alacaklılara alacaklarının ihtilaflı bulunduğunun hususu tebliğ çalışmaları devam ettiği, alacak kayıtları ve beyanlara ilişkin ilave rapor arz edileceği, Şirket faaliyetlerine ilişkin olarak ; yerinde ve ilgili departmanlar ile yapılan görüşmeler ve alınan bilgiler kapsamında Şirket almış olduğu projeleri ve yeni proje çalışmalarını ,üretim , satış faaliyetlerini 48 personel ile devam ettirdiği, Konkordato Projesine İlişkin Olarak ; şirketin konkordato başvurusunun başarıya ulaşması için sunulan ön konkordato projesi revize edilecek olup, şirket tarafından revize proje hazırlanmış olup komiserliğimizde projeye katkı çalışmalarına devam ettiği, proje son şeklini aldığında ve ihtilaflı alacaklıların konkordatoya katılımı ile ilgili süreç bittiğinde ; konkordato projesi alacaklıların incelemesine ve toplantıda alacaklılara sunulacağı, projenin tamamlanmasını müteakip komiserliğin değerlendirmeleri ile birlikte ayrı bir rapor halinde sunulacağı mütalaa olunmuştur.
Konkordato komiser heyeti mali müşavir ….., hukukçu Prf. Dr. ……, emekli icra müdürü ….. tarafından tanzim edilen 18/09/2019 tarihli 7. raporda özetle; 17.09.2019 tarihinde Şirket merkezine gidilerek yerinde yapılan incelemelere dayalı gözlemlerimizle edindiğimiz intiba ile borçlu Şirketin yürüttüğü projeler, bu projelerin konkordato projesi bakımından belirleyici rolü, mevcut haliyle alacaklılar önüne konulabilecek ve müzakereden olumlu netice alınması ihtimali bulunan bir projenin bulunmaması, süre verilmesi durumunda halen yürütülen görüşmelerin olumlu sonuçlar getireceğine yönelik kanaatimiz, süre verilmesinin özellikle borçluların durumunu kötüleştirmeyeceği, Şirket yöneticilerinin Şirketi ayakta tutarak borçları ödemeye yönelik samimi olduğunu düşündüğümüz somut ve çabaları dikkate alınarak, Borçlu Şirketin yeni proje hazırlamasına imkan tanınması ve komiserliğimizin de bu projeye katkı sunarak alacaklılar toplanmasında müzakere edilerek oylamaya sunulması için, Şirkete İİK m. 289/V hükmü kapsamında ek süre verilmesinin uygun olduğu, aksi takdirde milli ekonomi bakımından da stratejik ürünler imal eden şirketin iflâsla karşı karşıya geleceği, bugüne kadar gösterilen çabaların heba olacağı mütalaa olunmuştur.
Komiser heyetinin 03/04/2020 tarihli raporunda özetle; Borçlunun konkordato talebi üzerine mahkeme, İİK 286’ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ederek 07.05.2018 tarihinde geçici mühlet kararı verdiğini, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla geçici konkordato komiseri olarak Prof.Dr……., Emekli İcra İflas Müdür ….., ve S.M.M.M. ….. görevlendirildiğini, geçici mühlet kararının, 06.06.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve 04.06.2018 tarihli Basın-İlan Kurumunun resmi ilân portalında ilân edildiğini, geçici komiser heyeti tarafından ön rapor ve geçici mühlet son raporu sunulduğunu,geçici mühlet raporları ve borçlu tarafından dosyaya ibraz edilen belgeler dikkate alınarak 07.08.2018 tarihinde itibaren başlamak üzere geçici mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına 02.08.2018 tarihinde karar verildiğini, kararda S.M.M.M. ….. istifası nedeniyle yerine S.M.M.M. …… ’in atanmasına karar verildiğini, 04.10.2018 tarihli karar ile ….. Ve Elekt.San.Tic.A.Ş. ye, 04.10.2018 tarihinden başlamak üzere bir yıllık kesin mühleti verildiğini, kesin mühlet kararı ile birlikte, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmaması nedeniyle geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verildiğini, borçlu …… Ve Elekt.San.Tic.A.Ş. kesin mühlet verilmesine ilişkin karar İİK m.288’e göre ilan edilip ilgili yerlere bildirildiğini, 04.10.2019 tarihinden itibaren başlamak üzere kesin mühletin 6 ay süre ile uzatılmasına karar verilmişdiğini, kesin süre mühletinin 6 ay süre ile uzatılmasına ilişkin karar 03.10.2019 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edildiğini, Şirketin Aktiflerinde 31.03.2018 başvuru bilançosu ile 31.12.2019 tarihli bilançosu uyarınca 7.227.767,19 TL’lik azalış mevcut olduğunu, duran Varlıklar altında mevcut Maddi Duran Varlık hesabında 602.925,52 TL’lik değişim mevcut olduğunu, 645.450,92 TL’lik değişimin kaynağı, duran varlık hesapları içerisinde ana hesabı değiştirmeyen hesaplar arası düzeltme kayıtları, 253 Tesis Makine Cihazlar hesabında 425.450,92 TL tutarındaki kısmın 150 Stok hesaplarına virman edilmesi ve 220.000 TL tutarındaki kısmın 1 adet 11.04.2018 tarihindeki başvurudan önce makine satışına ilişkin kayıt olduğu 3. Nolu raporumuzda belirtildiğini, bu tarihten sonra maddi duran varlıklarında aktifi azaltıcı kayıt olmadığını, maddi olmayan Duran Varlıklar altındaki Şirketin haklar hesabında 446.303,75 TL tutarında azalma olduğunu, sebebinin şirketin kayıtlarında haklar hesabı kayıtlı olan 2 adet makineye ilişkin …… Kiralama A.Ş.’nin malın iadesi istemli davasının İst. …… ATM ‘nin …… E. ……. K.sayılı karar ile iadesine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi nedeniyle fiziken konkordato talebinden önce icra yoluyla şirketin uhdesinden çıkan makinenin ,kayıt olarak düzenlenmesinden kaynaklı olduğuna ilişkin mahkeme kararı ve kayıtlar sunulduğunu, şirketin aktiflerindeki diğer değişimler ise dönemsel değişimler ve mutabakat – düzeltme kayıtlarından kaynaklı olduğunu, şirketin Kısa ve Uzun Vadeli borçlarında 31.03.2018 başvuru bilançosu ile 31.12.2019 tarihli bilançosu uyarınca 6.204.158,45 TL düşüş olduğunu, şirketin Mali borçlarında 2.891.643,32 TL azalış olduğunu, faktoring şirketlerine verilen çeklerin tahsil edilmesi ve kredi borçlarına ilişkin ödemeler ile Halk faktöring (temlik) hesabında şirkete ait olmayan ipotekli taşınmazların satışının kayıtlanmasından kaynaklandığını, şirketin Ticari Borçlarında, Alınan Avanslar ve Diğer borçlarda azalış , Ödenecek Vergi ve yükümlülüklerde artış mevcut olduğunu, şirketin kayıtlı değerlere göre öz varlığı konkordatoya başvuru bilançosu olan 31.03.2018 tarihinde 14.043.036,76 TL iken 31.13.2019 tarihinde özvarlık 13.019.428,02 TL olarak kayıtlı olduğunu ve şirketin öz varlığında 1.023.608,74 TL olumsuz yönde değişim mevcut olduğunu, şirketin 31.03.2018 başvuru bilançosu ile 31.12.2018 tarihleri arasında 556.639,21 TL zarar kayıtlandığını, şirketin 01.01.2019 – 31.12.2019 tarihleri arasındaki faaliyetlerine bağlı 466.969,53 TL zarar kayıtlandığını, şirketin 2018 yılı 9 aylık süreçte 556.639,21 TL zarar kayıtlanmış ise de şirketin Olağan Dışı Diğer Gider ve Zararları hesapları incelendiğini ve zararın 502.871,70 TL tutarındaki kısmının aşağıdaki şekilde KDV matrah artırım ,Kurumlar Matrah Artırım ve Garanti Leasing Mah.Kararı nedeniyle olağanüstü giderler hesabına aktarılan kısımdan kaynaklandığı belirlendiğini, şirketin matrah artırım ve Leasing hesaplarından kaynaklı 502.871,70 TL ayrık tutulduğunda 9 aylık süreçte 53.767,51 TL tutarında zarar hesaben belirlendiğini ve 5 nolu raporda bildirildiğini, şirketin 2019 yılında 12 aylık süreçte 466.696,53 TL zarar kayıtlanmış ise de Olağan dışı gider ve zararlar hesabında KDV – Kurumlar Matrah artımı nedeniyle zararın 110.546,99 TL ‘lik kısmının Matrah arttımı nedeniyle oluştuğu belirlendiğini, brüt karın Net Satışlara oranı bir önceki yıla göre % 8 artarak % 24 gerçekleşdiğini, ancak yukarıda belirtilen hususlar neticesinde % 3 faaliyet zararı mevcu olduğunu, şirketin 31.12.2019 tarihi itibariyle kayıtlı değerlere göre mevcut ve alacakları toplamı 52.288.709,30 TL, Şirketin Kısa ve Uzun Vadeli Borçları toplamı 39.269.281,28 TL olduğunu ve şirketin kayıtlı değerlere göre öz varlığı 13.019.428,02 TL olduğu, şirkete ait taşınmazlar ,stoklar ,Makine Tesis ve Demirbaşlar ve Marka değerlemelere ilişkin alınan bilirkişi raporları kapsamında rayiç belirlemelerin 3.Raporda 31.08.2018 tarihi itibariyle yer aldığını, şirketin stoklarına ilişkin stok – üretim değişimi ve dönemsel değişimler ve düzeltme kayıtlarından ari ,31.08.2018 tarihi ile 31.12.2019 tarihi arası öz varlık değişimi 919.595,94 TL tutarındaki negatif yöndeki azalış kapsamında 31.12.2019 tarihi itibariyle rayiç belirlemelere göre öz varlık (+) 4.164.911,34 TL olarak hesaplandığını, alıcılar hesaplarında ve verilen sipariş hesaplarında yer alan tutarlar ile ilgili de tahsil problemi olduğu bildirildiğini, bu kısım hariç tutulduğunda borca batıklık söz konusu olacağı hesaben belirleneceğini, ancak net rakam hususu şirketin tahsilat için girişeceği işlemler neticesi ortaya çıkacağı görüldüğünü, talep sahibi şirket tarafından “konkordato ön projesinde sunulan proforma bilanço ve gelir tablolarına göre 2018 ve 2019 yılı hedefleri gerçekleştirilemediğinden konkordato ödeme teklifinde değişiklik yapılması zorunluluğu doğduğunu” bildirerek revize konkordato projesini sunduğunu, konkordato Ödeme Teklifi Revize Edilerek; “Alacaklılardan, alacaklarından %20 tenzilat yapmaları ve tenzilat yapılan %80 alacaklarını da konkordatonun mahkemece onanmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren ilk ödeme 15.06.2020 yılında başlamak üzere 4 yılda 3’ er aylık eşit taksitlerde ödeme teklifinde bulunmaktadır.”Şirketten çelişik bu hususun açıklanması istendiğini, tasdik kararından itibaren ödeme tarihini de kapsar yeni düzenleme yapılmak suretiyle ödeme teklifinin düzeltmesi yapılarak sunulacağı bildirildiğini ve revize projenin genel yapısının dışında düzeltilmesi gereken hususların da bu düzeltmeye katılarak şirket tarafından sunulması istendiğini, İİK m.305 hükmüne göre konkordatonun tasdiki için aşağıda sıralanan şartların birlikte gerçekleşmesi gerektiğini borçlu şirket sunduğu nihai projede, Alacaklılardan, Alacak Miktarlarindan %20 Tenzilat Yapmalari Ve Alacaklarini 48 Ay Vadede Tahsil Etmeleri Teklif Ve Talep Edildiği, teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklının elde edebileceği miktardan fazla olup olmadığı ve teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığının değerlendirilmesi için şirketin rayiç değerine göre varlıklarının borçları karşılayıp karşılamayacağı tespiti gerektiğini, şirketin alıcılar hesaplarında yer alan tutarlar ile ilgili de davacı vekilinin belirttiği şekilde tahsil problemi olması sebebiyle bu kısımdaki hukuki süreç sonrası netleşecek tutarın borca batıklık ile ilgili sonuçları olacağı değerlendirildiğini, tamamının tahsil edilememesi halinde 10.835.088,66 TL borca batıklık hesaplanacak olup, şirket vekilinin öngördüğü % 50 tahsil edilememsi halinde ise aşağıdaki şekilde 3.335.088,66 TL borca batıklık ile alacaklıların eline geçecek tutar kalmayacağı hesaplanacağını,31.12.2019 tarihi itibariyle rayiç özvarlık 4.164.911,34 , tahsil problemi olan kısım için vekil tarafından bildirilen 7.500.000,00 ve 3.335.088,66, şirkete ilişkin olası bir iflas kararı verilmesi halinde ; şirketin stoklarının ve duran varlıklarının da rayiç değerlerinin açık arttırma ile % 50 ‘si oranında satılacağı, ayrıca şirketin mevcut model, patent ile ilgili yaptığı çalışmaların ederinin iflas halinde şirketin çalışarak elde edeceği faydadan çok daha az bir tutar ile paraya çevrileceği de muhtemel görülmekte olduğunu, dolayısıyla borçlunun muhtemel bir iflas halinde mal varlığının daha düşük değerlerden satılması söz konusu olabileceğinden , şirketin borçlunun projedeki ödeme teklifinin iflasa nazaran alacaklılar açısından daha avantajlı olduğunu, revize proje kapsamında şirket tarafından gerçekleştirilecek Enerji metre işinden elde edilecek gelir, ve şirketin elinde bulundurduğu teknolojilerin transferi ile ve yurt dışına verilen bayiliklerden kaynaklı satış ve karlılık projeksiyonları uyarınca yaratılacak kaynaklar kapsamında söz konusu koşul olan teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu sonucuna varıldığını, konkordato nisabına dahil alacaklı sayısını gösterir Hazırlanan Hazirun Cetvelinin rapora eklendiğini ve alacaklıların alacağı toplamı 30.079.552,85 TL olduğunu, 152 adet toplam nisap olduğunu 91 adedi kabul,61 adedi red olarak kayıtlandığını, bu durumda, İİK m. 302/3’ün içerdiğini,İİK m. 206 birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılar ve mühlet içerisinde komiserin onayı ile doğmuş borçların ifası bakımından yeterli teminat göstermesi gerektiğini, şirketin faaliyetlerini yürütebilmesi çin açık veya örtülü Komiser Heyeti izni ile doğan borçlar için Şirket tarafından teminat koşulu ile ilgili henüz somut bir teminat sunulmadığını, teminata tabi borçların raporda gösterildiğini, borçlu tarafından bu tutar kadar teminat gösterilmesi gerektiği değerlendirildiğini, teminata tabi olan borçlar ayrıca rapor ekinde ayırnıtları ile eklendiğini, satıcılar hesabındaki tutarı oluşturanların listesi ile personele olan borçlarda olanların listesi ayrıca eklendiğini, İİK m. 206 birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılara ilişkin Şirket tarafından toplam 2 ‘de yer alan tutarların daha az olmasına ragmen kayıtlanmayanlar olduğunun bildirildiğini, ekli listede bu tutarı oluşturanların ödeme belgeleri veyahutta teminat talebinden fergatleri rapor hazırlanana kadar ulaşmadığını, bu nedenlerle konkordato harcı yatırılmak şartıyla, ve konkordatonun tasdiki için İİK m. 305’te öngörülen koşullar gerçekleştiğini, konkordatonun tasdiki konusunda olumlu görüşte bulundukları görülmüştür.
Bilirkişi heyeti mali müşavir ….. ile Prof. Dr. …… tarafından tanzim edilen 22/05/2020 tarihli ek raporda özetle; adi konkordato ile teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olduğu, konkordato talep eden şirketin elde edeceği karlılık sonucunda 39.954.941,00 TL tutarında nakit sağlanacağı ve konkordato talep eden firmanın alacaklıların alacağı toplamı 30.079.552,85 TL olduğu birlikte değerlendirildiğinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, komiser heyeti tarafından hesaplanan nisap dahilinde borçlu şirketin kanunda öngörülen kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu ve buna göre konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunduğu, ancak komiser heyeti tarafından hesaplanan nisapta dahil edilmeyen 3.482.491,44 TL’nin 3. kişilere ait taşınmazların rehin verilmesi suretiyle teminat altına alınmasının bir sonucu olarak konkordato borçlusu nazarında adi alacak olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak 3.482.491,44 TL’nin komiser heyeti tarafından rehinli alacak gibi kabul edilerek hesaplama yapıldığı, heyetimizce bu tutarın da adi alacak olarak kabul edilip nisaba dahil edilmesi gerektiği düşünüldüğünden buna göre alternatif tablo hazırlandığı, bu tutarın dahil edilmesi ile birlikte kanunda öngörülen çoğunluğun sağlanamadığı, bu hususa ilişkin takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, İİK.’nun 206’ncı maddesi çerçevesinde teminata bağlanmış olması gereken borç tutarının rapor içerisine yapılan hesaplamalar sonucunda 3.795.390,28 TL olarak hesaplandığı, şu aşamada herhangi bir teminat gösterilmediği, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın rapor içerisinde yapılan hesaplama sonucunda 68.280,58 TL olarak hesaplandığı, bununla birlikte Sayın Mahkemece konkordato talep eden şirketin konkordatosunun komiser heyeti tarafından oluşturan nisap doğrultusunda tasdik ettirilmesi halinde yıllar itibarıyla planlanan ödeme planının aşağıdaki gibi olduğu,

Tutar
1.Yıl
2.Yıl
3.Yıl
4.Yıl
30.079.552,85 TL
7.911.966,02 TL
7.534.938,78 TL
7.316.324,03 TL
7.316.324,03 TL
Sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti mali müşavir …… ile Prof. Dr. …… tarafından tanzim edilen 24/06/2020 tarihli ek raporda özetle; adi konkordato ile teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olduğu, konkordato talep eden şirketin elde edeceği karlılık sonucunda 39.954.941,00 TL tutarında nakit sağlanacağı hedeflendiği ve hedeflenen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, komiser heyeti tarafından hesaplanan nisap dahilinde borçlu şirketin kanunda öngörülen kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu ve buna göre konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunduğu, ancak gerek kök ve gerekse ek raporda yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında; komiser heyeti tarafından hesaplanan nisapta dahil edilmeyen 3.482.491,44 TL’nin 3. kişilere ait taşınmazların rehin verilmesi suretiyle teminat altına alınmasının bir sonucu olarak konkordato borçlusu nazarında adi alacak olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak 3.482.491,44 TL’nin komiser heyeti tarafından rehinli alacak gibi kabul edilerek hesaplama yapıldığı, heyetimizce bu tutarın da adi alacak olarak kabul edilip nisaba dahil edilmesi gerektiği düşünüldüğünden buna göre alternatif tablo hazırlandığı, bu tutarın dahil edilmesi ile birlikte kanunda öngörülen çoğunluğun sağlanamadığı, bu hususa ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu, İİK.’nun 206’ncı maddesi çerçevesinde teminata bağlanmış olması gereken borç tutarının rapor içerisine yapılan hesaplamalar sonucunda 3.795.390,28 TL olarak hesaplandığı, şu aşamada herhangi bir teminat gösterilmediği, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın rapor içerisinde yapılan hesaplama sonucunda 54.624,47 TL olarak hesaplandığı, bununla birlikte Sayın Mahkemece konkordato talep eden şirketin konkordatosunun komiser heyeti tarafından oluşturan nisap doğrultusunda tasdik ettirilmesi halinde yıllar itibarıyla planlanan ödeme planının aşağıdaki gibi olduğu,

Tutar
%20 Tenzilat Sonrası Kalan Tutar
1.Yıl
2.Yıl
3.Yıl
4.Yıl
30.079.552,85

24.063.642,28
2.423.189,47
4.880.025,57
7.006.064,43
9.754.362,81
sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti mali müşavir …… ile Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 13/07/2020 tarihli ikinci ek raporda özetle; yapılan hesaplama sonucunda gösterilmesi gereken teminat bedeli 3.795.390,20 TL olup konkordato talep eden tarafından teminat olarak gösterilen taşınmazların ve marka ve patentin toplam değeri tutarı karşılamakta olduğu, dosya kapsamından, teminatın tesisi için gerekli hukuki işlemlerin yapılmadığının anlaşıldığı, yeterli teminata bağlanmış olma şartı için tasdik duruşmasının yapıldığı tarih itibariyle gerekli teminatların sağlanması bakımından iki görüş ileri sürülebileceği, tasdik duruşmasından önce gerekli teminatların sağlanması Sayın Mahkemenizce şart olarak kabul edilirse, dosya kapsamından teminatın tesisi için gerekli hukuki işlemlerin yapılmadığı tespit edildiğinden “yeterli teminata bağlanmış olma” şartının yerine getirilmediği sonucuna varılacağı, ancak doktrinde ileri sürülen bir görüşe göre, mahkeme, borçlu tarafından gösterilen teminatta eksiklik tespit ederse bu eksikliğin giderilmesi için borçluya kısa bir süre vererek eksikliğin tamamlanmasını sağlayabileceği, tasdik duruşmasından önce gerekli teminatların sağlanması için ilgili hukuki işlemlerin (mesela ipotek tesisinin) yapılmasına gerek bulunmadığı ve teminatların kabulü halinde mahkemenin ilgili birimlere yazı yazmak suretiyle teminat işlemlerinin yapılacağı görüşü Sayın Mahkemenizce benimsenirse, teminat olarak gösterilmek istenen malvarlığı unsurlarının teminat için yeterli olduğu “II-İnceleme, Değerlendirme ve Tespitler” başlığı altında tespit edildiğinden bu konuda Sayın Mahkemenizce ilgili birimlere gerekli yazıların yazılması gerekeceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilince celse arasında revize proje sunulmuştur.
Davacının celse öncesinde teminat olarak gösterdiği taşınmazların resmi kayıtlar celp edilmiş, davacı tarafın İstanbul ilindeki taşınmazlarının değer tespiti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması yoluna gidilmiş, davacı vekilince Mamak ve Refahiye’deki taşınmazlar yönünden gayrimenkul değerleme raporları ile Prof. Dr. …… tarafından bilirkişi ve ekspertiz raporu ibraz edilmiş, dosyaya sunulan tıbbi cihazla ilgili patent ve marka uzmanı teminat olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bunların marka ve patent olarak değerinin tespiti yapılması için dosyanın marka ve patent değerleme uzmanı ….., mali müşavi ……, Prof. Dr. …..”ün tevdiine karar verilerek rapor alınarak teminat için davacı şirket tarafından gösterilen taşınmazlar ile marka/patent dikkate alındığında davacı şirketin teminatı tamamlayıp tamamlamadığı hususunda bilirkişi heyetinden (mali müşavir ….., Prof. Dr. ……) ek rapor alınmıştır.
Davacı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …… sicil numarasında kayıtlı bir anonim şirkettir. Talep eden şirketin kayıtlı adresi ve muamele merkezi İstanbul olduğundan işbu konkordato talebi yönünden mahkememiz görevli ve yetkilidir. Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde konkordato tasdik talebinde bulunulabileceğine ilişkin yetkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin dava dilekçesi ve ekindeki ön projesi ve belgelerine istinaden yapılan inceleme sonucu İİK’nun 286. ve devamı maddelerine binaen 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş ve geçici mühlet süresi içerisinde İİK’nun 294-295-296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına, şirket aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, şirkete konkordato komiserlerinin atanmasına karar verilmiş ve atanan komiserlere şirketin defterlerini tutarak projesinin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmeleri ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemeleri görevi verilmiştir. Ayrıca yasada yazılı ihtiyati tedbirlere karar verilmiştir. Verilen geçici mühlet kararı, tedbirler ve atanan komiserler ile ilgili gerekli ilanlar yapılmış ve ilgili kurumlara gerekli bilgiler verilmiştir. Davacı tarafından gerekli iflas avansı ve konkordato gider avansı verilen süre içerisinde dosyaya yatırılmıştır. Konkordato komiser heyetinin raporları ile davacı tarafın talebi birlikte gözetilerek 3 aylık geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına, kesin mühlet kararı verilmesine de karar verilmiştir. Tüm kararların yasa gereği ilanları yaptırılmış ve ilgili mercilerine yazılan yazılarla bildirilmiştir.
Tüm bu veriler ışığında konuyu düzenleyen İİK.nun 304.maddesine göre “Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.”
Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288. maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak İtirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir.
Maddenin birinci fıkrasında mahkemeye, kesin mühlet içinde konkordato hakkında bir karar vermek zorunluluğu yüklenmektedir. Bu sebeple, ikinci fıkrada da yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Mahkeme mühlet hükümlerinin uzatılması kararını verirken komiserden gerekçeli bir rapor isteyebilir, Her halde mühlet hükümleri altı aydan fazla uzatılamayacaktır.”düzenlemesi,
İİK.nın 305.maddesinde ” 302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Maddede öngörülen şartlar, kümülatif olup, mahkeme, burada bir içerik kontrolü yapmak suretiyle konkordatonun tasdikine veya tasdik talebinin reddine karar verecektir. Mahkeme, tasdik şartlarını rehinli ve diğer alacaklılar bakımından birbirinden bağımsız olarak değerlendirecektir.
Konkordato ön projesinde alacaklılara bir teklifte bulunulması söz konusudur.
Değişiklikten önce sadece malvarlığının terki sureliyle konkordato için aranan karşılaştırmalı tablo, bundan böyle adî konkordato bakımından da tasdik şartı olarak aranacaktır. Bu bakımdan birinci fıkranın (a) bendinde, teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı halinde her bir alacaklının eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, tasdik şartı olarak düzenlenmektedir. Gerek adi konkordato bakımından yeni getirilen bu şart, gerekse malvarlığının terki suretiyle konkordatoda var olan bu Şart, borçlunun gerçekte İflâsa tâbi bir kimse olmasını gerektirmeyip, varsayımsal olarak, borçlu İflâs etseydi, alacaklılarının elde edeceği payın hangi miktarda olacağını tespite yöneliktir. Çünkü, konkordato ile alacaklılar, muhtemel bir iflâstan daha kötü bir duruma düşürülmemelidir. Bu husus, konkordato projesini kabul etmeyen, ancak Kanunda öngörülen nisapla konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmesi halinde, azınlıkta kalan alacaklıların korunması bakımından önemlidir.
Fıkranın (b) bendinde mevcut kanunda olduğu gibi, teklif edilen meblağın, borçlunun kaynakları ile orantılı olması ilkesi korunmakta, ancak Kanundaki “borçluya intikal edebilecek mallar” ibaresi yerine, daha kapsamlı ve geniş olması nedeniyle “borçlunun beklenen hakları”nın dikkate alınabileceği ifade edilmektedir. Mahkeme, bu hakların dikkate alınıp alınmayacağı yanında, bunların ne oranda dikkate alınacağını da takdir edecektir.
Böylece mahkeme, somut olaya göre, beklenen hakları hiç dikkate gibi, tamamen veya kısmen de dikkate alabilir.
Fıkranın (c) bendinde ise, konkordato projesinin Kanunda öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması mevcut düzenlemedekinin aksine, açıkça konkordatonun tasdik şartlarından birisi olarak sayılmaktadır, fıkranın (d) bendinde, tasdik şartı olan teminat yeniden düzenlenmiştir. Konkordatonun başarılı bir iyileştirme aracı olması önünde büyük bir engel olarak görülen ve doktrinde eleştirilen, “konkordato İşlemlerinin yerine getirilmesi”ni sağlamak amacıyla teminat gösterilmesinden vazgeçilmektedir. Böylece, borçlunun büyük bir teminat yükü ile karşı karşıya kalmasının önlenmesi ve projenin daha kolay gerçekleşmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak teminat şartından bütünüyle vazgeçilmemekte; teminat, 206. maddenin birinci sırasındaki İmtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi ve mühlet İçinde komiserin İzniyle akdedilmiş borçların ifası bakımından (alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe) korunmaktadır. Öte yandan, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tâbi alacaklıların oylamaya katılmaları halinde, bunların teminat gösterip göstermeyeceğine de mahkeme tarafından karar verilecektir, İsviçre İcra ve İflâs Kanununun 306. maddesinin ikinci fıkrasında 2013 yılında aynı yönde değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (e) bendinde, tasdik İçin gerekli yargılama giderleri yanında, mevcut madde metninde yer alan “ilâm harçları” ibaresi yerine manayı daha net bir şekilde açıklayacak şekilde konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harç” ibaresi kullanılmakta ve bu kapsamda belirlenecek miktarın borçlu tarafından tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi öngörülmekledir. Maddenin ikinci fıkrasında esaslı bir değişiklik yapılmamaktadır. Maddede yer alan “konkordato teklifi” İbaresi, “konkordato projesi” şeklinde değiştirilmektedir. 4949 sayılı Kanun değişikliği ile hukukumuza malvarlığının terki suretiyle konkordato dahil olmuştur. Bundan önce yalnızca adi konkordato kurumu mevcut bulunduğundan konkordato “teklifi” ile çoğunlukla vade veya tenzilat konkordatosu kast edilmekteydi. Daha kapsayıcı olması bakımından “proje” terimi kullanılmıştır. Gerçekleştirilebilir veya uygulanabilir bir proje üzerine mahkemenin kendiliğinden de gerekli gördüğü düzeltmelerin yapılmasını isteyebilmesi, modern yeniden yapılandırma felsefesinin bir görünümüdür. Mahkeme, borçlunun sunduğu, hatta alacaklıların da kabul ettiği bir projede, özellikle konkordatoyu kabul etmeyen alacaklıların menfaati gerektiriyorsa re’sen veya talep üzerine düzeltme yapılmasını isteyebilir; mahkemenin düzeltme yapılmasını isterken komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü alması uygun olur.
Komiser 302. madde uyarınca yapılacak oylama sonrasında her iki sınıf alacaklı için ayrı ayrı rapor hazırlayacak ve mahkemenin değerlendirmesine sunacaktır. Mahkeme yapılan oylama sonrasında alacaklı sınıflarının her ikisinin de kabulü, bunlardan birinin kabulü ve her İkisinin de reddi ihtimallerini ayrı ayrı dikkate alarak hükmünü buna göre tesis edecektir.
Mahkememizce tasdik yargılama duruşma gününün İİK’nun 304/1. maddesi gereğince İİK’nun 288. maddesi uyarınca ilan edilmiş, ilana itiraz edenlerin itiraz sebeplerine duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak mahkememize bildirmek kaydı ile duruşmada hazır bulunabileceklerini şerh düşülmüştür.
Konkordato komiseri tarafından ibraz edilen rapor ve alacaklıların itirazları çerçevesinde mahkememizce tasdik şartları bakımından İİK 305. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede;
İş bu konkordato talebinde ilk sorun olarak İİK’nun 302. Maddesinde; Konkordato projesi, Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır hükmünü düzenlemiş olup somut uyuşmazlıkta bu şartın da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışmanın odağı olmuştur. Mahkememizce atanan konkordato komiser heyeti son tasdik raporunda heyet tarafından hesaplanan nisap dahilinde borçlu şirketin kanunda öngörülen kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu ve buna göre konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunduğu yönünde görüş belirtmiş olup tasdik raporunu inceleyen bilirkişi heyeti ise komiser heyeti tarafından hesaplanan nisapta dahil edilmeyen 3.482.491,44 TL’nin 3. kişilere ait taşınmazların rehin verilmesi suretiyle teminat altına alınmasının bir sonucu olarak konkordato borçlusu nazarında adi alacak olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak 3.482.491,44 TL’nin komiser heyeti tarafından rehinli alacak gibi kabul edilerek hesaplama yapıldığı, heyetimizce bu tutarın da adi alacak olarak kabul edilip nisaba dahil edilmesi gerektiği düşünüldüğünden buna göre alternatif tablo hazırlandığı, bu tutarın dahil edilmesi ile birlikte kanunda öngörülen çoğunluğun sağlanamadığı yönünde görüş bildirmesi üzerine mahkememizce çözülmesi gereken husus üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın, rehinle karşılanan kısmının borçlunun konkordato projesi açısından adi alacak mı yoksa rehinli alacak mı sayılması gerekeceği, dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekmektedir.
7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemde Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması, üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacağın adi alacak sayılması gerektiği ve konkordato nisabında dikkate alınması gerektiği yönünde idi. (Yargıtay HGK. 26.06.1971 T., 1970/İc. İf 7/417; Yargıtay 11. HD. 01.12.1988 T., 8456/7281, Yargıtay 11. HD 15.06.1990 T., 3457/4791, Yargıtay 11. HD. 11.07.1990T., 4754/5189 sayılı karar (kararlar için bkz: Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s:314, dipnot 12’de bahsi geçen sayfalar)) Yargıtay’ın söz konusu yerleşik uygulaması doktrindeki ağırlıklı görüş tarafından da benimsenmekte idi.
Bu noktada 7101 sayılı kanun ile iflas erteleme kurumu kaldırılarak, İİK’nın konkordato hükümlerinin köklü bir şekilde değiştirildiği dikkate alındığında, 7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemdeki üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacağın adi alacak sayılması ve bu alacağın konkordato nisabında dikkate alınması gerektiğine ilişkin Yargıtay içtihatlarının 7101 sayılı yasa ile değişik konkordato hükümleri çerçevesinde geçerliliğini koruyup korumadığının üzerinde durulması gerekmektedir.
Öncelikle işbu kararı verdiğimiz tarih itibarıyla henüz Yargıtay’ın 7101 sayılı yasa döneminde konuyla ilgili olarak verdiği bir kararının olmadığını belirtmek isteriz. Her ne kadar 7101 sayılı yasa döneminde işbu kararın verildiği an itibarıyla verilmiş bir Yargıtay içtihadı yok ise de, doktrindeki ağırlıklı görüşün 7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemdeki Yargıtay içtihatları doğrultusunda olduğunu, diğer bir ifadeyle üçüncü şahıs malvarlığından verilen rehinle teminat altına alınan alacağın, borçlunun konkordato projesi açısından adi alacak sayılması ve dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilmesi gerektiği yönünde olduğunu belirtmek isteriz. (Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s:314 vd, s:366; Müjgan Tunç Yücel, Konkordato Mühletinin Alacaklılar Bakımından Sonuçları, 1. Bası, On İki Levha Yayınları, 2020, s: 185, s:43 vd.;Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, 2. Bası, Adalet Yayınevi, 2019, s: 615)
Mahkememiz 7101 sayılı yasa öncesi verilen içtihatların 7101 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte geçerliliğini yitirdiği, 7101 sayılı kanun ile değişik İİK hükümlerine göre üçüncü şahıs malvarlığından verilen rehinle teminat altına alınan alacağın, borçlunun konkordato projesi açısından rehinli alacak sayılması gerektiği kanunun rehinli alacaklılar için öngördüğü hükümlere ve prosedüre tabi olması gerektiği ve dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısı nisabında dikkate alınmaması gerektiği kanaatine varmıştır. Mahkememizi bu sonuca götüren gerekçeler özetle şu şekildedir:
Öncelikle 7101 sayılı Kanunun konkordatonun rehinli alacakla ilgili hükümlerine bakıldığında, bu hükümlerin sadece borçlunun malvarlığından sağlanan rehinli alacakları kapsadığı, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinleri kapsamadığı ve bunların adi alacak prosedürüne tabi olması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Tam aksine özellikle 7101 sayılı yasa ile eklenen “II. Rehinli Alacaklılarla Müzakere ve Borçların Yapılandırılması” bölüm başlıklı İİK.m.308h hükmünün madde kenar başlığı, madde metni ve gerekçesi, eski yasa dönemindeki uygulamanın terk edilmesi gerektiğini göstermektedir. Zira, anılan “rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması” düzenlemesi, geçerlilik kazanması, konkordatonun kabulü ve tasdikiyle gerçekleşen konkordato benzeri bir borçların yapılandırılması usulü öngörmektedir. Anılan hükmün sadece borçlunun malvarlığından karşılan rehinle sınırlı olarak uygulanması gerektiğine dair bir hüküm olmadığı gibi, aksine üçüncü şahıs malvarlığı ile temin edilen rehinli alacaklılar açısından da uygulanması gerektiği sonucunu doğuracak lafzi ifadeler mevcuttur. Anılan hükmün birinci fıkrasında borçlunun “alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılmasını bu madde uyarınca talep edebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Üçüncü kişi rehniyle temin edilmiş bir alacağının hukuki niteliğinin “rehinli alacak” olduğu ve o borcun da “alacaklı lehine tesis edilmiş borç” niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Anılan hükmün ikinci fıkrasında “bütün rehinli alacaklılar” ifadesine yer verilmiş, sekizinci fıkrasında “her rehinli alacaklı” ifadesi kullanılmıştır. Yine anılan hükmün son fıkrasında rehinli alacakların bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 285 ila 309/1 maddelerinin açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklar hakkında uygulanmayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Yasanın anılan hükmünün borçlu malvarlığından ya da üçüncü şahıs malvarlığından temin edilen ayrımı yapmaksızın bütün rehinli alacakları kapsayacak şekilde geniş düzenlendiği ve açık olduğu ortadadır. Kaldı ki, gerekçe de bu hususu destekler niteliktedir. Gerçekten de maddenin Alt Komisyon Önerge Gerekçesi’nin son iki cümlesi aynen şu şekilde kaleme alınmıştır: “Kanunun Onikinci Babının “Adi Konkordato” başlıklı Birinci Bölümü rehinli alacaklılar dışındaki alacaklılar bakımından kurgulanmaktadır. Rehinli alacaklıların konkordato karşısındaki durumları ise bu maddeyle Onikinci Baba eklenen İkinci Bölüm be 308h maddesinde düzenlenmektedir. Bu sebeple herhangi bir karışıklığa meydan vermemek için Kanunun 285 ila 309/1 maddelerinin, açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklılar hakkında uygulanmayacağı hükme bağlanmaktadır.” Netice itibarıyla 7101 sayılı yasa ile değişik İİK hükümlerinde rehinli alacakların borçlu malvarlığından sağlanan rehinler, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinler şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulup, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinli alacakların “adi alacak” sayılmasını ve adi alacakların prosedürüne tabi olmasını sağlayacak bir hüküm olmadığı gibi, tam tersi 308h/son fıkra hükmünde aksine açık yasal bir düzenleme olmadığı müddetçe rehinli alacakların adi konkordato hükümlerine tabi olmasını yasaklayan bir düzenleme söz konusudur.
7101 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi dönemde üçüncü şahıs ipoteği ile güvence altına alınan alacakların konkordatoda adi alacak sayılmasının sebeplerinden birisi ve belki de en önemlisi kişisel malvarlığından ödemeyi yapma ihtimali olan rehne konu malın sahibi üçüncü şahsın müstakbel rücu hakkının korunması, teminattan yararlanmasına imkan tanınmasıdır. Gerek o dönemki Yargıtay içtihatlarında gerekse doktrinde bu hususun altı özellikle çizilmiştir. Zira 7101 sayılı yasa ile değişiklik öncesi dönemde mülga İİK.m.298 hükmüyle konkordatoya yazılmış bütün imtiyazsız alacaklılar ile tüm imtiyazlı alacaklılar için, bu alacaklılar vazgeçmediği sürece teminat yatırılması gerekmekteydi. Üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan ipotekle güvence altına alınan alacak da adi alacak sayıldığı için, bu alacak için de borçlunun teminat göstermesi aranmakta, üçüncü şahıs borçlunun borcunu ödediği takdirde bu teminattan yararlanabilmekte idi. Böylece üçüncü şahsın olası rücu hakkı korunmuş olmaktaydı. Oysa 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK.m.305/f.1 d bendinde sadece 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılar ile konkordato mühleti içinde komiserin izniyle akdedilmiş alacaklılar açısından (bu alacaklılar açıkça vazgeçmedikçe) teminat yatırılması zorunlu hale getirilmiştir. Şu halde üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacak önceki yasa dönemindeki görüş kabul edilse ve adi alacak sayılsa dahi, teminata tabi olmayacaktır. Başka bir deyişle, ileride kendi malından borçlunun borcunu tahsil edildiğinde doğacak olan üçüncü kişinin rücu alacağı kanunen teminata bağlanabilecek bir alacak değildir ki, bu alacak konkordato komiserine yazdırılmaması ve nisaba dahil edilmemesi halinde teminatsız kalabilsin. Zaten baştan beri olmayan bir teminattan sonradan mahrum kalınması da söz konusu olamaz. Neticede ipotek veren üçüncü kişinin müstakbel rücu alacağının teminat altına alınması gerektiği şeklindeki görüşün, üçüncü şahıs malı üzerindeki ipotekle teminat altına alınan alacağın, konkordato adi alacak olarak değerlendirilmesine 7101 sayılı yasa döneminde artık haklı bir gerekçe teşkil etmez.
Nihayet alacakları üçüncü şahıs malvarlığından temin edilen rehinle güvence altına alınan alacaklıların, “adi alacaklı” sayılmaları neticesinde, adi alacaklılar arasında eşitlik prensibine dahil olmaları, böylece örneğin faizsiz ve yıllara sari bir ödeme planı havi bir konkordato projesine olumlu oy kullanmalarını beklemek çok mümkün değildir. Olası iflasta dahi, üçüncü şahsa ait rehinli taşınmazın satışı suretiyle rüçhanlı olarak alacağını faiziyle birlikte elde etme imkanı bulunan rehinli alacaklının, adi alacaklı sayılarak faizsiz ve yıllara yayılmış projenin oylanacağı alacaklılar toplantısının nisabına dahil edilmesi, projenin kabul edilmesi için aranan alacak miktarının ve alacaklı sayısının artmasına neden olmakta, bu ise konkordato projelerinin kabul edilebilirliğine ciddi anlamda olumsuz etki etmektedir. İflasa göre konkordatodan çok daha iyi durumda pay alacak olan adi alacaklılar projenin kabulü yönünde oy kullanmalarına rağmen, üçüncü şahıs ipoteğiyle alacakları rehin altına alınan alacaklıların olumsuz oy kullanmaları nedeniyle, gerçek anlamdaki adi alacaklılar iflasta daha az oranla yetinmek durumunda kalmaktadırlar. Oysa 7101 sayılı Kanun ile değişik yeni konkordato hukukunun ratio legisi sadece borçlunun yararının korunması düşüncesine dayanmamakta, alacaklıların hak ve yararlarının korunmasını da öngörmektedir. Konkordatoya hakim olan yeni düşünce, alacaklıların iflastan daha elverişli koşullarda tatmin edilmeleri, işletmenin istihdam kabiliyetini sürdürmesi ve bu sayede işletmelerin dağılması sonucunda iflaslarla ulusal ekonominin zarar görmesi önlenerek, son tahlilde kamu yararının sağlanması temeline dayanmaktadır. Nitekim 7101 sayılı Kanunun genel gerekçesinde de “konkordatonun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılmasının ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olduğu” açıkça belirtilmiştir. Şu halde kanun koyucunun 7101 sayılı kanun değişikliği ile konkordatonun yaygın bir şekilde uygulanmasını sağlayarak iflasların önüne geçerek, istihdamın devamlılığını sağlamayı amaçladığı dikkate alındığında, üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacakların adi alacak sayılıp adi alacaklılar toplantısı nisabına dahil edilmesi, konkordato projelerinin kabul edilmelerine ve hayata geçmelerine de ciddi anlamda olumsuz etki yapacak olduğundan, son tahlilde kanun koyucunun amacına da ters düşecektir.
Mahkememiz yukarıda izah edilen gerekçeler ışığında üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacakları rehinli alacak kabul ederek, bu alacakları rehinli alacak prosedürü kapsamında İİK.m.308h hükmü kapsamında değerlendirmiş, adi alacak kabul etmeyerek adi alacaklılar toplantısı nisabına da dahil etmemiştir.
Tüm dosya kapsamına göre borçlunun projedeki ödeme teklifinin iflasa nazaran alacaklılar açısından daha avantajlı olduğu ve ayrıca teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklan ile ziyadesiyle orantılı olduğu kanısına varıldığı, ilgili (imlalara olan borçlar toplamı 2020/2021/2022 yıllan arasında toplamda 3 yılda 2020 yılının Nisan ayında başlamak üzere her yıl eşit taksitlerle ödeneceği belirtildiği, konkordato nisabına dahil alacaklı sayısının 33 olduğu, 16/12/2019 tarihli alacaklılar toplantısında alacaklıların 33 alacağın 10.211.436,72 TL olduğu, 16/12/2019 tarihli alacaklılar toplantısında alacaklıların 19 alacağın toplamı 9.339.090,59 TL olduğundan İİK m.302’nin öngördüğü çoğunluk koşulu gerçekleşmiş bulunduğu dikkate alınmış Konkordato talep edenin İİK m.302’nin öngördüğü çoğunluk koşulu gerçekleşmiş bulunduğu, İİK. m. 206 birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılar ve mühlet içerisindekomiserin onayı ile doğmuş borçların ifası bakımından yeterli teminat sağlandığı, konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden Harçlar Kanununa ekli bir sayılı tarifeye göre, konkordatonun tasdikine karar verilmesi halinde davacı şirketin, alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden binde 2,27 oranında, yapılandırma sonunda rehinli alacaklara ödenmesi gereken para üzerinden binde 1,13 konkordato tasdik harcı yatırıldığı konkordato sonrası oluşan borçlar için de taşınmazın teminat olarak gösterildiği dikkate alınarak şirketin mevcut durumuna göre konkordatonun tasdiki için İİK m. 305’te öngörülen tüm koşulların gerçekleştirildiği, Böylelikle konkordato projesinin gerçekleşmesi için İİK’nun 305. maddesindeki şartların gerçekleşmiş olduğu nazara alınarak, mahkememizce konkordato projesinin tasdikine karar vermek gerekmiştir.
Yine çekişmeli alacaklıların alacakları için en azından ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirecek düzeyde alacağın varlığı yönünden somut bir delil ibraz edilmediğinden tüm çekişmeli alacaklılar için İİK’nun 308/b-2 maddesi gereğince depo kararı verilmesine yer olmadığına, tasdik kararına karşı itiraz bulunmadığı nazara alınarak, bilirkişi raporu alınmaksızın talebin kabulüne, ipotekli taşınmazların borçlunun işletmesi için gerekli ve zorunlu nitelikte olmadığından İİK.’nun 307. maddesi kapsamında hüküm tesisine gerek olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Konkordato talep eden ……. Müdürlüğünün …… sicil nosunda kayıtlı davacı …. VE ELEKTRONİK SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK’nun 305 maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla TASDİKİNE,
2-Davacı şirketin konkordatoya tabi borçlarını konkordato projesinin tasdik kararının ilan tarihini takip eden 3.ayın sonundan başlamak üzere,
Her bir alacak tutarının 1.yıl %7’si, 2.yıl %20’si, 3.yıl %30’u, 4.yıl %43’ünün
Her bir alacaklıya 1. Ve 2.yıl 10.000,00 TL’den az olmamak üzere;
4 yılda her yıl içerisinde 4 eşit taksit olarak ÖDENMESİNE, dosyaya sunulan mali müşavir ….. ve Prof. Dr. ….. tarafından tanzim edilen 1.ek bilirkişi raporundaki ödeme takviminin kararın eki olduğunun BİLDİRİLMESİNE,
3-Konkordato tasdik edildiğinden kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden kalktığının TESPİTİNE,
4-İİK’nın 308/c maddesi uyarınca konkordatonun tasdik kararıyla birlikte bağlayıcı hâle geldiğinin TESPİTİNE,
5-Konkordato işbu tasdik kararı ile bağlayıcı hale gelmiş olmakla İİK’nun 308/ç maddesi gereğince geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş hacizlerin (206/1 maddesindeki imtiyazlı alacaklılar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları için konulan hacizler istisna olmak üzere) DÜŞMESİNE,
6-İİK’nın 306/2 nci maddesi uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak ve gözetim tedbirlerini almak üzere YMM ……’ın kayyım olarak atanmasına, atanan kayyım için aylık 2.000,00 TL net ücret takdiri ile takdir edilen ücretin kayyımın göreve başlama tarihinden itibaren ödenecek ücretin konkordato talep eden şirket bünyesinden karşılanmasına,
7-İİK’nun 308/b maddesi gereğince alacakları itiraza uğramış alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içinde dava açmakta muhtariyetlerine,
8-Davacının konkordato sonrası borçlar için teminat olarak gösterdiği taşınmazlar ile ilgili Tapu Müdürlüğüne, tıbbi mekanik solunum cihazı ile ilgili sınai hak (marke ve patent) Türk Patent Ve Marka Kurumu’na ilgili şerhler eklenerek müzekkere yazılmasına,
9-Konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
10-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
11-İİK’nın 306/son maddesi uyarınca tasdik kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
12-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
13-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
14-Davanın mahiyeti nedeniyle davacı ve müdahiller lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
16-İİK.nun 293/son ve 164/1. maddeleri uyarınca kararın re’sen taraflara vekillerine tebliğine,
17-Kullanılmayan gider avansının ve bakiye iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
Davacı vekili ile hazır müdahil vekillerini yüzüne karşı, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun308/a madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın konkordato talep eden borçluya tebliğinden,itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının ilânından itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 14/07/2020

Başkan …..
¸
Üye ….
¸
Üye ….
¸
Katip …
¸