Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/355 E. 2020/830 K. 28.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/355 Esas
KARAR NO : 2020/830

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/04/2018
KARAR TARİHİ : 27/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. E.sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, borçlu itiraz dilekçesinde özetle; borca, ferilerine , yetkiye itiraz ettiğini, borcu olmadığını ve takibin durdurulmasını talep ettiğini, borçlu davalının itirazları haksız, hukuki dayanaktan yoksun olup kabulü mümkün olmadığını, dava konusu olayda görevli ve yetkili mahkemeler Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı borçlu gerçek kişi tacir olup, “…. Mah. … Cad. No:… … / …. ” adresinde işlettiği …. Moda Evinde kullandığı, elektrik enerji beledini ödemediğini, ödeme enerji bedelinden dolayı aleyhine icra takibi başlatıldığını, elektrik enerjisi kullanımı davalı borçlusunun ticari işletmesi ile ilgili olduğundan ve elektrik enerjisinin kullandığı adres Halkalı olduğundan davalı borçlunun yetkili icra dairelerinin Çağlayan olarak gösterilmesi usul hukuku hükümlerine aykırı ve hatalı olduğunu, davalının , borca itirazı dayanaktan yoksun, haksız ve kötüniyetli yapılmış bir itiraz olup iptal edilmesi gerektiğini, davalı borçlunun sözkonusu yeri işyeri olarak kullandığını, Vergi levhası, kira sözleşmesi ile de sabit olup kullanılan elektrik enerjisi tüketim bedelinin ödenmediğini, ödenmeyen geçikmiş enerji bedelinden ötürü davalı borçlu aleyhine icra takibinin başlatıldığını ileri sürerek, davalı borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline, icra takibine haksız ve kötüniyetli itiraz edildiğinden % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde; müvekkili şirkete borcu olmadığını ve yetkili icra müdürlüğünün Çağlayan olduğundan bahisle itirazda bulunduğunu, davalının kullandığı Elektrik Enerji Bedelini ödemediğini talep etmiştir.
…. Satış A.Ş.ye yazılan müzekkere cevabının dosyaya ibraz ettiği anlaşılmıştır.
13/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafça, davalı …, … Mh. … Sk. No:… …. adresindeki iş yerinde son ödeme tarihli elektrik tüketimlerine tekabül eden toplam 3.680,73 TL tutarındaki 10 adet normal faturalar toplandığını, dosya kapsamında yer alan sözleşme örneğinden, Davalı … ile ….daş arasında faturalara konu 5841797 tesisat numarası için 04.04.2011 tarihinde imzalanmış Elektrik Enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi bulunduğunu, kira kontrat bilgilerinden ise 1 Ocak 2011 tarihi itibariyle davalının kullanıcı sıfatı bulunduğu tespit edildiğini, bu nedenle davalının 4-10 sıra nolu faturalardan sorumlu tutulması gerekeceği kanaatine varıldığını, taraflar arasında imzalanmış olup sözleşme madde 5-d ve de emsal Yargıtay ilamı doğrultusunda faturalardan adına sözleşme olan ve kullanıcı sıfatı bulunan davalı … nın sorumlu tutulması gerektiğini, davalı tarafça aboneliğin borçsuz olarak iptal edildiğine ilişkin belgelerin sunulmadığı, faturaların ödendiğine dair belge bulunmadığı, dosya kapsamında yer takibe konu faturaların aylık tüketimler doğrultusunda tahakkuk ettirilmiş faturalar olduğunu, davalı adına tahakkuk ettirilmiş olduğu, taraflar arasında imza edilen sözleşme madde 5-f ödenmeyen faturalar için davacı kurumca 6183 sayılı Kanunun 51.maddesine göre geçikme zammı talep edilebileceği kararlaştırılmışsa da; takibe konu çizelge 2 ve de 4.sıra nolu 27.04.2011 son ödeme tarihli faturanın davalının kullanıcısı sıfatı ile adına düzenlenmiş ilk fatura olması, öncesinde davalı adına ödenmemiş fatura bulunmayacağı hususu gözetilerek, davacı şirketin kesme yükümlülüğü dolayısıyla müterafik kusurunun bulunmayacağı ayrıca sözleşmede gecikme zammı talep edilebileceği belirtildiğinden takip tarihine kadar davacı şirketin gecikme faiz talebine uyulacağı; ancak 27.01.2011 son ödeme tarihli fatura akabinde yapılacak ikinci bildirim (toplamda fatura son ödeme tarihini takip eden 10 gün içerisinde ) davalının elektriğinin kesilmesi gerekirken kesilmemesi davacı şirket bakımından müterafik kusur teşkil etmekte olup emsal ilamlarda müterafik kusur indirimin en yasal faize kadar olacağı nazara alınarak, son ödeme tarihlerinden takip tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerekeceği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; 18.09.2015 takip tarihi itibariyle takibin; 2.882,11 TL asıl alacak, 1.207,23 TL ( 6183 gecikme zammı+ yasal faiz), 217,30 TL (toplam faiz KDV si) olmak üzere takibin toplam 4.306,64 TL üzerinden sözleşmenin tarafı davalı … adına devam etmesi gerektiği görüş ve kanaatini belirtir raporunu ibraz etmiştir.
02/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; kök rapordaki kanaatin aynen devam ettiğinin belirtildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda davalının tacir olmadığı, herhangi bir işletmesinin bulunmadığı, ticareti 31.05.1995 tarihinde terk ettiği görülerek, kira sözleşmesinde ve abonelik sözleşmesinde iş yeri ya da ticarethane yazmasının tek başına davalıyı tacir yapmayacağı ve yine iş bu davayı da ticari dava yapmayacağı dikkate alınarak, taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın sağlayıcı/hizmet veren oldukları, bu haliyle uyuşmazlığın Tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-1- Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/10/2020

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır