Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/306 E. 2021/397 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/306 Esas
KARAR NO : 2021/397

DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 27/03/2018
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30 /04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında ……. Sitesinde bulunan …… Blok 1.Kat 21 nolu bağımsız bölümün müvekkiline satışı ve en geç 30/11/2016 tarihinde teslimi, bunun karşılığında müvekkilinin 266.000,00-USD +KDV ödemesinin kararlaştırıldığı, 06/04/2015 imza tarihli adi yazılı sözleşme imzalandığını, yine ……. sitesinde bulunan ….. Blok 33.Kat ……. nolu bağımsız bölümün müvekkiline satışı ve en geç 30/11/2016 tarihinde teslimi , bunun karşılığında müvekkilinin 235.700,00-USD+KDV ödemesinin kararlaştırıldığı, 07/04/2015 imza tarihli adi yazılı sözleşme imzalandığını, müvekkilinin anılan sözleşmeler uyarınca davalı tarafa toplamda 413.900,00-USD ödeme yapmış olmasına karşın davalı tarafından sözleşmelerde belirtilen teslim tarihinde taşınmazların müvekkiline teslim edilmediğini, ilgili projenin bugün dahi inşaat işinin sürdüğünü, bu nedenle İstanbul …… Noterliğinin 28/12/2017 tarih ve …… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya sözleşmenin feshedildiğinin bildirilerek ödenmiş olan 413.900,00-USD’nin geri verilmesinin talep edildiğini, ayrıca davalı aleyhine İstanbul …… icra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyasında iflas yoluyla ilamsız takip yapıldığını, iflas ödeme emrini tebliğ alan davalının takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, bilindiği üzere 6502 sayılı Kanunun 41.maddesi uyarınca ilgili sözleşmelerin noter huzurunda yapılmasının şekil şartı olup adi yazılı şekilde yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu, yine Ön Ödemeli Konut Satışları Hakkında Yönetmelik’in 5.maddesinde belirtilen ön bilgilendirmenin müvekkiline yapılmadığını, aynı yönetmeliğin 6.maddesinde yeniden düzenlenmiş olan şekil şartına uyulmadığını, 7/d maddesinde belirtilen konutun tüm vergiler dahil TL karşılığına sözleşmede yer verilmediğini, bu nedenlerle taraflar arasında imzalanan adi yazılı sözleşmelerin geçerli olmadığını, geçersiz sözleşmeye göre müvekkilinin ödemiş olduğu bedellerin faiziyle birlikte iadesi gerektiğini, bir an için sözleşmelerin geçerli olduğu düşünülse dahi davalı satıcının taahhüt ettiği tarihte taşınmazları teslim etmediğini, bu hususu kendisinin de cevabi ihtarnamede kabul ettiğini, öncelikle ve önemle iflas masasına dahil olacak malların eksilmesinin önlenmesi için iflas kararı verilinceye kadar iflasın açılmasından sonra iflas masasına girecek olan davalı borçlunun menkul, gayri menkul malvarlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının tespitine yönelik ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilecek müzekkerelerin tanzimi ve şayet davalı borçlu adına menkul, gayri menkul mal ile üçüncü kişilerde hak ve alacakları tespit edilir ise bunların üzerine İİK 159.maddesi gereğince gerekli muhafaza tedbirlerinin takdiren teminatsız olarak alınmasını, yapılacak yargılama sonucunda İstanbul …… İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyasındaki davalının haksız itirazının kaldırılmasına ve davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin dava dışı …… İnşaat A.Ş.tarafından inşa edilen ……. Projesinde bulunan dava konusu 21 ve 599 nolu bağımsız bölümleri müteahhit ……. İnşaat A.Ş.den satın aldığını, dava dışı şirketten satın alınan iki adet dairenin ikinci el satışını dairelere talip olan davacıya yaptığını, taraflar arasında konut satış sözleşmesi imzalandığını, dava konusu dairelerin inşaasının müvekkili tarafından yapılmadığını, netice itibariyle somut olayda bir ön ödemeli konut satışı ya da sözleşmesi mevcut olmadığını, dairelerin teslimi için dava dışı müteahhit tarafından müvekkiline teslim çağrısı yapıldığını, müvekkili tarafından da davacıya 13/04/2017 tarihinde gönderilen e-mail ile dairelerin teslime hazır olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin konut satış sözleşmesinden doğan tüm edimlerini eksiksiz ifa etmesine rağmen davacının toplam 88.103,00-USD gecikmiş borcunu ödemediğini, bunun üzerine davacı aleyhine İstanbu …… İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe girişildiğini, davacının kalan ödemesini ifa etmemesinin yanında haksız ve kötüniyetli şekilde müvekkili aleyhine icra takibine girişerek huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının dolar kurunun yükselmesini fırsat bilerek haksız kazanç elde etme gayesinde olduğunu, imza edilen sözleşmeler ön ödemeli konut satış sözleşmesi olmadığından davacının sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki iddialarının açıkça kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin yüklenici ve arsa sahibi olan …… İnşaat A.Ş.den bu daireleri satın aldığını, bir süre sonra satın aldığı bu daireleri davacıya satmak üzere anlaştığını, sözleşmenin imza edilmesinden üç yıl sonra müvekkili tarafından tüm edimlerin eksiksiz yerine getirilmiş olması davacının da sözleşmeden doğan bir kısım ödemelerini yapmış olması karşısında sözleşmenin geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin TMK 2.maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmeyen daireyi satın almaktan kaçınan ve ödemelerini tam olarak yerine getirmeyen tarafın davacı olduğunu, temerrüde düşen tarafın da davacı olduğunu, yine davacının kötü niyetli şeklide ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, HMK 389 maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında tedbir verilebileceğini, müvekkili şirketin kayıtlı sermayesi ve mal varlığı dikkate alındığında dava konusu alacağın ödenmesi hususunda teminat teşkil ettiğini, bu nedenle usulsüz tedbir talebinin reddi gerektiğini ileri sürerek haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK.nun 155 ve devamı maddelerine dayalı iflas yoluyla adi takipte itirazın kaldırılması suretiyle iflas istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; İİK.nun 155 ve devamı maddelerine dayalı iflas yoluyla adi takipte itirazın kaldırılması suretiyle iflas koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul …… İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu şirket aleyhine 413.900,00 USD asıl alacak, 373,08-USD geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 1.566.863,64 TL alacağın tahsili için 08/03/2018 tarihinde iflas yoluyla adi takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçlu şirkete 12/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 13/03/2018 tarihinde ödeme emrine, asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve tüm diğer fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu iflas davasının ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yasal 1 yıllık sürede açıldığı görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketin sicil kaydı celp edilmiş, incelenmesinde; ……. sicil nolu ……. Geliştirme İnşaat Anonim Şirketi’nin …… Mah. …. Cad. No:12 B/292 Esenler/İstanbul adresinde sicilde kain olduğu, 14/02/1991 tarihinde kurulduğu, şirket yetkilisinin …… olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketin muamele merkez adresi itibariyle mahkememizin kesin yetkili olduğu tespit edilmiş, davacı tarafça 25.000,00-TL iflas avansı yatırılmıştır.
Mahkememizin 25/04/2018 tarihli heyet ara kararı ile, davacı yanın ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne, İİK.nun 159 ve devam eden maddeleri kapsamında muhafaza tedbiri niteliğinde olmak üzere İİK.nun 161.maddesinde belirtildiği şekilde gerektiğinde İİK.80 ve 81.madde hükümleri uygulanmak suretiyle bizzat davalıya ait işyerinde davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde gerektiğinde bilirkişi yardımı almak suretiyle DAVALI ŞİRKETİN MEVCUT MAL VARLIĞININ DEFTERİNİN TUTULMASINA İLİŞKİN İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE, davalının tüm mal varlığının ve bu bağlamda tüm gerçek ve tüzel kişiler, kurum ve kuruluşlar ile kendi nezdinde bulunan para, menkul kıymet, kıymetli evrak ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarıyla teminatlarının, taşınır ve taşınmaz mallarının defterinin tutulması şeklinde defter tutma işleminin gerçekleştirilmesine, İİK.nun 163/2.maddesi hükmü gereğince tedbir kararının 4 AY SÜRE İLE DEVAMINA, tedbirin infazının Bakırköy İflas Müdürlüğünce gerçekleştirilmesine, davacı tarafça talepte bulunulduğunda ihtiyati tedbir kararından bir suretin infaz için Bakırköy İflas Müdürlüğüne gönderilmesine, defter tutma işlemi için gerekli olan masrafların davacı tarafça Bakırköy İflas Müdürlüğüne yatırılmasına karar verilmiş, davacı vekilinin 30/04/2018 tarihli talep dilekçesi üzerine tedbir kararı infaz için Bakırköy İflas Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Bakırköy İflas Müdürlüğünün ……. iflas sayılı dosyası üzerinden 02/05/2018 tarihinde mahkememiz dosyasından verilen tedbir kararının infazı için davalı işyerinde tespit tutanağı düzenlendiği, menkul malların dökümünün yapıldığı, hazirun olan kişiye menkullerin yediemin olarak teslim edildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin muhafaza tedbirinin kaldırılmasına, kısıtlanmasına yönelik itirazının mevcut dosya kapsamı ve tedbirin türü dikkate alınarak reddine, ancak icra müdürlüğü muamelesine şikayet kapsamında davalının menkul mallarının yediemine bırakılması işleminin iptaline, yine davalının mal varlığının tespiti için üçüncü kişilere, kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılmaması gerektiği zira davalının mal varlığının verilen tedbirin türü itibariyle davalının defter ve kayıtlarından işyerindeki menkul mallarından tespit edilerek ve gerektiğinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle belirlenip defterinin tutulması şeklinde tedbirin infazına ve infazın bu şekilde yapılmasına, bu kapsamda Bakırköy İflas Müdürlüğünün ……. İflas sayılı dosyasından yazılan davalının mal varlığının araştırılmasına yönelik tüm müzekkerelerin işlem yapılmaksızın iade edilmesinin istenilmesine ve yine iflas müdürlüğünün 07/05/2018 tarihli kararının mal varlığının araştırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul ……. Tüketici Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyasının Uyap üzerinden incelenmesinde; davacı … tarafından davalı ……. Geliştirme İnşaat A.Ş.aleyhine 24/04/2018 tarihinde Tüketicinin Açtığı Menfi Tespit davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda 2019/609 karar sayılı 25/06/2019 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesinin ……. Esasına kaydının yapıldığı, dosyanın derdest olduğu bildirilmiştir.
Davacının iddiası, davalının savunması, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre tarafların ticari defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamı kapsamında 3’lü bilirkişi kuruluna inceleme yapılarak; taraflar arasındaki adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesi kapsamında taşınmazlara belirtilen tarihlerde davacıya teslim edilip edilmediğinin taşınmazlrın buluduğu projede inşaattın tamamlanıp tamamlanmadığı, sözleşme fesih koşullarının oluşup oluşmadığı, davacının bakiye borcunun bulunup bulunmadığı, davalının temerrüde düşüp düşmediği, İİK.nun 155 ve devamı maddelerine dayalı iflas yoluyla adi takipte itirazın kaldırılması suretiyle iflas koşullarının oluşup oluşmadığı ve davacının taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında alacağının muaccel olup olmadığı, var ise alacak miktarının tespiti ile gelecek celse itibariyle depo emrine esas asıl alacak, işlemiş faiz, icra harç ve masrafları, icra vekalet ücreti hesabının yapılması, ayrıca 1 günlük faiz miktarının tespiti için gerekçeli, ayrıntılı, hükme ve denetime elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 10/02/2021 tarihli raporda; Davalı tarafından incelemeye ibraz edilen 2015-2016-2017-2018 ve 2019 yılı yasal ticari defterlerin yasal süresinde tasdik işlemlerinin yapılmış olması nedeniyle bu aşamada sahibi lehine delil niteliğini haiz olduğu, taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmelerinin kanunen öngörülen geçerlilik şekline aykırı olarak adî yazılı şekilde akdedilmeleri nedeniyle kesin hükümsüz olduğu, ancak dosya kapsamındaki bilgiler ışığında sözleşmenin şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği, bu nedenle şekle aykırılık iddiasının dinlenmeyeceği ve sözleşmenin geçerliymiş gibi sonuç doğuracağı, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında taşınmazların belirli vade günü olan 30.11.2016 tarihinde teslim edilmediği, bunun üzerine satıcının, herhangi bir ihtara gerek olmaksızın, kendiliğinden borçlu temerrüdüne düşmüş olduğu, davalı tarafından feshe dayanak gösterilen olgulardan ölçü eksikliğinin kanunen feshe imkân vermediği, yazışma iddialarının ispata muhtaç olduğu, ödemelere devam edilmesi ve davacı yana uygun mehil tanınmaması nedeniyle sözleşmeyi sona erdirmek için gerekli prosedürün işletilmediği ve dolayısıyla fesih koşullarının oluşmadığı, davacının sözleşmeler kapsamında bakiye borcunun bulunduğu, yine sözleşmelere göre alıcı tarafından satış bedelinin tamamının ödenmesinin ardından bağımsız bölümün mülkiyetinin devrinin gerçekleştirileceği, davaya konu …….. (D) Blok, (599+6) …… nolu dairenin ve …….. (A) Blok, ……. nolu dairenin; içinde bulunduğu binalarda inşaatların % 100 oranında tamamlanmış olduğu, binaların komple oturumda olduğu, davaya konu iki dairenin içinin de tamamlanmış durumda olduğu, davaya konu dairelerin anahtarlarının davalı şirkette bulunmakta olduğu, dairelerin davacıya fiili tesliminin yapılmamış olduğu, dairelerin oturmaya müsait bir vaziyette boş durumda beklemekte oldukları, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı yanın dava ettiği alacağının bulunmadığı, dolayısıyla İİK m. 155 vd. hükümlerine dayalı iflas yoluyla adi takipte itirazın kaldırılması suretiyle iflas koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı, uyuşmazlığın niteliği, raporun niteliği dikkate alınarak yeni bilirkişiden rapor alınması yönündeki davacının itirazlarının reddine ve İstanbul …… Asliye Hukuk Mahkemesinin ……. Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması yönündeki ara karardan rücu edilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, alınan bilirkişi heyeti raporu, sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Uyuşmazlık taraflar arasında 06-07.04.2015 tarihlerinde adî yazılı şekilde akdedilen ve inşa edilecek bağımsız bölümlerin mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmeler kapsamında satıcı da bedelin tamamen ödenmesinden sonra taşınmazın mülkiyetini devretmeyi üstlenmiştir. Eldeki uyuşmazlık konusu sözleşmelere, TKHK m. 40 vd. hükümleri değil, taşınmaz satışına ilişkin genel hükümler uygulanması gerekmektedir.
TBK m. 237/f. I uyarınca, “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır.” Tapu Kanunu m. 26 uyarınca resmî senedin tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından düzenlenmesi gerekir. TBK m. 237/f. II uyarınca gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri de resmî şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Noterlik Kanunu m. 60 uyarınca taşınmaz satış vaadine ait resmî senet noterlerce düzenlenebilir. Eldeki uyuşmazlıkta ise taraflar arasında adî yazılı şekilde sözleşmeler akdedildiği görülmektedir.
Somut olay bakımından eldeki uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin kesin hükümsüz olduğu konusunda bir tereddüt yoktur. Kesin hükümsüz işleme dayanan bir borcun ifa edilmiş olması da işlemi geçerli hale getirmez ve ifa edilmiş olan edimlerin iadesi gerekir. Nitekim işbu davada davacı yanın da talebi bu yöndedir. Ancak unutulmamalıdır ki, istisnaen de olsa, geçersizliği ileri sürme hakkının kötüye kullanılması durumunda TMK m. 2’de ifadesini bulan dürüstlük kuralı devreye girecek ve “işlem sanki geçerli imiş gibi yine de sonuç doğuracaktır”. Nitekim 30.09.1988 tarihli ve 2/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da kat mülkiyetine tabi bağımsız bölüm satış vaadi sözleşmesinin şekle uygun akdedilmediği iddiasının hakkın kötüye kullanılması teşkil etmesi halinde dinlenmeyeceği kabul edilmiştir .
Eldeki uyuşmazlıkta sözleşme taraflarının davranışlarının yukarıda izah edilen kurallar ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir. 06-07.04.2015 tarihlerinde adî yazılı şekilde akdedilen taşınmaz satış sözleşmelerinin “Dairenin Alıcıya Teslimi” başlıklı 5. maddesine göre, daire alıcıya 30.11.2016 tarihinde teslim edilecektir. Şu halde satıcının borcu bakımından taraflar arasında belirli vade kararlaştırılmış bulunmaktadır. Dosya kapsamındaki bilgilere göre dairelerin bu tarihte alıcıya teslim edilmediği şüphesizdir. Sözleşmenin 5.a. maddesinde atıf yapılan ve 7. maddesinde düzenlenen mücbir sebep ve benzeri süre uzatım hallerinin mevcut olduğuna ilişkin dosyaya mübrez bilgi, belge veya savunmaya rastlanmamış ve satıma konu bağımsız bölümlerin 28-29.12.2017 tarihinde oturuma uygun hale gelmiş olduğu tespiti yapılmıştır. O halde belirli vade günü olan 30.11.2016 tarihi mesai saati bitiminde borcunu ifa etmeyen satıcı, TBK m. 117 hükmü gereği herhangi bir ihtara gerek olmaksızın, kendiliğinden borçlu temerrüdüne düşmüştür.
Eldeki uyuşmazlıkta tam iki taraflı (karşılıklı) bir akit ve aslî edim borcunda temerrüt söz konusudur. Bu durumda alacaklı, her zaman aynen ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, TBK m. 125’te düzenlenen seçimlik haklarını da kullanabilir. Bu hükme göre sözleşmenin sona erdirilebilmesi için, alacaklının, satıcıya uygun mehil vermesi gerekir; çünkü uyuşmazlık kapsamında TBK m. 124’te belirtilen mehil tanınmasına gerek olmayan haller de mevcut değildir.
Heyet raporunun mali değerlendirme kısmında tespit edildiği üzere, 30.11.2016 gününden sonra da davacı yana ödemede bulunmaya devam etmiştir. Ancak daha sonra İstanbul …… Noterliği’nin 28.12.2017 tarih ve …… yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmiştir. İhtarname içeriğinde, …….. Blok’taki bağımsız bölümün anlaşılan daire alanından 10 m2 daha küçük olduğu belirtilmiştir. Bu hususta dosya kapsamında başkaca bilgi, belge, iddia bulunmamakla birlikte, her halükarda ifade etmek gerekir ki TBK m. 244’e göre, satılan taşınmazın satış sözleşmesinde yazılı yüzölçümü tutarını kapsamaması durumunda, ölçü eksikliği bakımından sözleşmenin sona erdirilmesi yaptırımını uygun bulmayarak alıcıya tanımamıştır.
Söz konusu ihtarname içeriğinde feshe dayanak gösterilen, davalı yanca cevap verilmediği ileri sürülen e-posta yazışmalarına dosya kapsamında rastlanmamıştır. Diğer yandan, cevap dilekçesinde davalı yan tarafından gönderildiği ileri sürülen e-posta gönderilerine de dosya kapsamında rastlanmamıştır. Bu hususlar ispata muhtaçtır. Satış konusu bağımsız bölümlerin gününde teslim edilmemesi bakımından ise, yukarıda izah ettiğimiz üzere davalı satıcıya mehil tanınması gerekmektedir.
Taraflar arasındaki sözleşmelerin çeşitli hükümlerinden ve bilhassa “Mülkiyetin Alıcıya Devri” başlıklı 8. maddesinden, ifa sırası kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre aslî edim borçları arasından öncelikle alıcı tarafından satış bedelinin tamamının ödenmesi gerekmekte olup, ardından bağımsız bölümün mülkiyetinin devrinin gerçekleştirileceği öngörülmüştür.
İhtarnamenin 28.12.2017 tarihinde keşide edilmiş olması, davacının davranışlarına TMK m. 2 çerçevesinde anlam verilmesi bakımından da dikkat çekicidir. Her şeyden önce, taraflar arasındaki sözleşme tarihinden itibaren 2 yılı aşkın süre geçmiş ve bu süre içerisinde sözleşmenin geçersizliğine ilişkin herhangi bir iddia ileri sürülmeksizin davacı yan tarafından ödemeler de gerçekleştirilmiştir. Yine, dava tarihinden 3 ay gibi kısa bir süre öncesinde gönderilen ihtarname içeriğinde de, bu konuda bir beyana yer verilmediği görülmektedir.
Öte yandan sözleşmenin şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinden bunun sonucunda, yukarıda açıklanan sebeplerle alıcının sözleşmeyi sona erdirmesi koşullarının oluşmadığı ve inşaatların % 100 oranında tamamlanmış olduğu, binaların komple oturumda olduğu, davaya konu iki dairenin içinin de tamamlanmış durumda olduğu, davaya konu dairelerin anahtarlarının davalı şirkette bulunmakta olduğu, dairelerin oturmaya müsait bir vaziyette boş durumda beklemekte oldukları tespitleri doğrultusunda; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının iddia ettiği alacağının bulunmadığı, dolayısıyla İİK m. 155 vd. hükümlerine dayalı iflas yoluyla adi takipte itirazın kaldırılması suretiyle iflas koşullarının oluşmadığı açıktır. Tüm bu nedenlerle; iflas şartları oluşmadığı nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İFLAS ŞARTLARI OLUŞMADIĞI NEDENİYLE DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi Uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubuna, bakiye 23,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan 25.000,00 TL iflas avansının karar kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6-İİK.nun 164/1 maddesi uyarınca kararın re’sen taraflara/vekillerine tebliğine,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/04/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸