Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/298 E. 2020/748 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/298
KARAR NO : 2020/748

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2014

Dosyamız ile Birleştirilen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/699 Esas, 2015/748 Karar sayılı dosyası

DAVA TARİHİ : 24/07/2015
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 11/11/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkili şirketi nezdındekî tüm şubeleri … – …-… – … -… – … – … – … – …. – …. – … – …. -…. – … – … – ….-…. – ….- …- … abone numaralı tesisatların elektrik abonesi olduğunu, davalı şirketin ise Antalya Bölgesinin Elektrik Dağıtım Şirketi olup müvekkili firmaya 2012 Mart ayından itibaren günümüze kadar faturalandırma yaptığını, davalı şirketin özelleştirme tarihi itibariyle müvekkili adına çıkmış olan her faturada kayıp kaçak bedeli altında çeşitli bedeller tahsil etmiş olduğunu, müvekkili şirketin faturaları düzenli olarak şimdiye kadar ödemiş olduğunu ve hiçbir şekilde kaçak elektrik tüketimi yapmadığını, davalı şirketin ise ulusal tarife nedeniyle ülke genelinde teknik yada teknik olmayan nedeniyle kayıp / kaçak tüketilen elektriği tüketicilere yansıttığını ve yansıtmaya da devam ettiğini, davalı tarafın, abonelerin faturalarına tüketilen elektrik bedelinin yaklaşık %15 ‘ine varan oranlarda ekstra bedeller yükleterek abonelere ek külfet yüklemekte olduğunu, yapılan uygulamanın haksız olduğunu, kaçak tüketim yapmayan faturalarını düzenli ödeyen abonelerinde bir şekilde cezalandırıldığını, maruz sebeplerine binaen davalı şirkete 01/01/2013 tarihinden itibaren müvekkilinin ödediği bedellerin ve bu bedeller içinde kayıp kacak bedeli altında ne kadar tahsil edildiğinin tespiti için bilirkişi marifetiyle inceleme yapılması gerektiğini, belirterek; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkilinden tahsil edildiğini iddia ettiği ¨220.000,00 bedeli ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi üzerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 24/07/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; davalı şirket aleyhine Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında kayıp kaçak bedelinin tahsili amacıyla dava açtıklarını, 25/06/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davalı tarafça ¨55.348,00 kayıp kaçak bedelinin taraflarından tahsil edildiğinin bildirildiğini bildirerek bu miktarın 17/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini ve dosyanın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkmesi’nin …. esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA;
CEVAP :
Davalı vekilinin 16/12/2014 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğu dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili davalı şirket … Elektrik Enerjisi Toptan Satış A.Ş. ‘den satın alarak kullandığı elektrik enerjisine binaen kesilen elektrik faturalarında, kayıp kaçak bedelinin de tahakkuk ettirildiği belirttiğini, bu nedenle ¨220.000,00 kayıp kaçak bedeli ve ödeme tarihlerinden itibaren ticari faiz talebinde bulunduğunu, dilekçesinde sıralayacağı itirazları gereğince davacının müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunma hakkı olmadığını açıkça ortaya koyacağını belirterek ,müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp, özel sektör mensubu bir elektrik üretim şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak bedelinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmaması gerektiğini, müvekkili şirketin elektrik üretmek ve satmak, üzere kurulmuş özel bir tüzel kişilik olduğunu, kar amacı ile bu işi yapmakta ve sadece elektriğin net bedelini kendisi için tahsil etmekte olduğunu, kayıp/kaçak bedeli olarak tahsil ettiği bedellerin alacaklısı olmadığını ve bu bedellerin kendi uhdesinde kalmadığını, elektrik satması nedeni ile elektrik bedeli ile birlikte elektrik tüketicisinden toplanması mevzuat gereği olan bir tutarın sadece tahsilatçısı konumunda olduğunu, bu bedelleri mevzuat gereği dağıtım şirketleri olan …, …, … ve … ELEKTRİK A.Ş. adına toplamakta ve topladıktan sonra da kurumlara ettirildiğini, bu itibarla bugüne değin kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettiği tutarları kendi adına tahsil etmediğinden ve kuruma intikal ettirildiğinden iade etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin; … Elektrik Dağıtım A.Ş. Adına ; elektrik satın alan müşterilerinden tahsil ettiği sistem kullanımı dağıtım bedelini, Sistem kullanımı sayaç okuma bedelini; sistem kullanımı iletim bedelini, sistem kullanımı K/K (kayıp kaçak), bedeli kapsamında … Elektrik Dağıtım A.Ş.’ nin dava dosyasında mevcut faturalarına muhatap kılınmış ve elektrik satın alan müşterilerinden tahsil ettiği bu tutarları takip eden ayda dağıtım şirketine ödediğini, …. Elektrik tarafından kayıp kaçak bedellerine ilişkin olarak kesilen faturaların ve ödeme belgelerinin ekte olduğunu, dava dosyasında dosyaya delil olarak sunulan kararların incelendiğinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında ise davacı olanın …. Elektrik Dağıtım A.Ş. olduğunu, yani elektrik üretim şirketi değil dağıtım şirketi olduğunu, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olduğunu, keyfî bir uygulama olmadığını; dava konusu ilgili tutarın haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği hususunun gerçeği yansıtmadığını, davaya konu kayıp bedelinin, EPDK nın kanundan doğan yetkisi ile kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlemiş olan bir bedel olduğunu, Yargıtay kararlarında da tekrarlandığı gibi düzenleyici bir işlem olmakla tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlar nitelikte olduğunu, EPDK tarafından belirlenen tarifelerin uygulanmasının müvekkili şirket yönünden yasal bir zorunluluk olduğunu, kurum tarafından tarifeler değiştirilmediği müddetçe tahsil edilmemesinin mümkün olamayacağını, yasal düzenlemeler kapsamında tahsil edilen bu bedelin, yargı kararı ile iadesine de karar verilmesinin mümkün olmaması gerektiğini, zira iadenin ancak ilgili yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali veya yasama organınca yürürlükten kaldırılması ile mümkün olabileceğini, bu nedenle işbu davanın reddinin gerekmekte olduğunu, kayıp kaçak bedelinin, elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına geldiğini, davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olamaması gerektiğini, davacının faiz talebinin mevcut hukuki normlar kapsamında anlaşılamadığını ifade etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
CEVAP :
Davalı …. Elektrik vekilinin 25/08/2015 tarihinde mahkemeye sunmuş olduğu dilekçesi ile özetle; Davanın , dava konusu bedellerin alacaklısı olan …. Elektrik Dağıtım Aş’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, davacının kayıp kaçak bedeli ödediğine dair herhangi bir delil sunmadığını, müvekkili şirket elektrik dağıtım şirketi olmadığını, özel sektör mensubu bir elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak, sayaç okuma ve sair bedellerin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesi mümkün olmadığını, Elektrik Faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli mevzuat gereğince ve kapsamına tahsil edilmekte olduğunu, keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp kaçak bedeli, elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına geldiğini, gündemde olan hukuk genel kurulu kararı, kanun maddesi olmadığı gibi içtihadı birleştirici bir niteliği de haiz olmadığını, davacının faiz talep etme hakkı hukuken bulunmadığını, davacı tacir olduğunu, söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, fatura ve içeriğini kabul ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davalı tarafından davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak,dağıtım,iletim sistemlerini kullanma ve parekende satış hizmet (sayaç okuma) bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.
Dava elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, sayaç okuma ve iletim sistemlerini kullanma bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Bozma sonrası yargılama mahkememizce celbi istenilen belgeler toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmış; davalı şirketin, kayıp-kaçak vs bedelini elektrik abonesi olan davacı şirketten tahsil etmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçe gösterilerek asıl davada; davanın kısmen kabulüne, 87.699,50 kayıp kaçak bedelinin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında; davanın kabulüne, 55.348,00 kayıp kaçak bedelinin birleşen dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 2016/9280 Esas, 2018/599 sayılı kararı uyarınca, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. ” denilerek bozulmuştur.
Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un Geçici 19. maddesi ” Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe giren mevcut yönetmelik , tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. ” Geçici 20. Maddesi ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurma hakkında 17. madde hükümleri uygulanır ” hükümleri getirilmiştir.
Söz konusu yasa maddeleri ile, 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel açılmış olan dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerine ilişkin davalarda 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değiştirilen 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6446 sayılı yasanın değişik 17. Maddesinde ise söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale getirilmiştir. Geçici 19 ve 20. Maddeler uyarınca yasanın geçmişe etkili olmak üzere uygulanacağı tartışmasız hale gelmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmünü taşımaktadır. Yargılama giderlerine ilişkin bu madde 1086 sayılı HUMK’nun 425. Maddesinde sadece iki durum için yani sınırlayıcı şekilde düzenlenmiş iken yeni getirilen 6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ile davanın konusuz kalmasına yol açan tüm haller için düzenlenmiştir. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. Sayılı ilamında ” Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine ” hükmedilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, HMK’nun 331. Maddesi ve Yargıtay HGK’nin yukarıda yazılı içtihadı dikkate alındığında yargılama harç ve giderinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 3.757,05 TL harçtan mahsubuna, artan 3.702,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 3.757,05 TL peşin harç ve 2.265,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 6.047,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı . 14/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza