Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/281 E. 2018/536 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/281
KARAR NO : 2018/536

DAVA : Şirketin İhyası (TTK’nun Geçici 7.maddesine göre)
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 19/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı …. Ltd.Şti.nin ortağı ve yetkilisi bulunduğunu, davalı kurum tarafından adı geçen şirket bakımından re’sen terkin işlemi yapıldığını, yapılan bu işlemin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihyası talep edilen şirketin faal bir şirket olup alacağı bulunduğu bir kısım davaların halen devam ettiğini, ayrıca ilgili vergi dairesine ödemesi gereken vergi borçlarını ödemeye devam ettiğini, bu nedenle şirketin ihyasını istediklerini, davalı kurum yasal hasım olduğundan davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını ileri sürerek, …. Ltd.Şti.bakımından uygulanan re’sen terkin işleminin kaldırılmasına, şirketin ticaret siciline yeniden kayıt ve tescil suretiyle ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kurumun TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, re’sen terkin işleminin 6102 sayılı Kanunun geçici 7.maddesi ve 30/12/2012 tarihli 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında yapıldığını, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, … sicil numarası ile kayıtlı … Ltd.Şti.nin dosyasında yapılan incelemede adresinin tespit edilmediği hususunun belirlenmesinin ardından TTK geçici 7.maddesi ile tebliğin 5.maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 09/10/2015 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğini, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, ayrıca müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermeyip yasal hasım konumunda olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; 6102 sayılı TTK.nun geçici 7.maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin olunan limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen belgelere göre; …. sicil numarasında kayıtlı…. Ltd.Şti.nin TTK.nun geçici 7.maddesiyle Tebliğin 5/1-b maddesi uyarınca adresinin tespit edilememesi nedeniyle re’sen terkin kapsamına alındığı, şirkete 01/07/2015 tarihinde ihtarname düzenlendiği, tebliğ tarihinden itibaren iki aylık süre verildiği, ihtar tebligatının adres yanlışlığı nedeniyle bila tebliğ iade olduğu, sicil gazetesinde aynı ihtarın ilan edildiği ve sonunda 09/10/2015 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiği görülmüştür.
Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gönderilen yazı cevabına göre ihyası istenilen şirketin 10/04/2018 tarihi itibariyle 781,27-TL vergi aslı ve 556,67-TL gecikme zammı borcunun bulunduğu, Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gönderilen yazı cevabına göre şirkete ulaşılamaması sebebiyle mükellefiyet kaydının 31/03/2012 tarihi itibariyle re’sen terk ettirildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy …İş Mahkemesi’nin…. Esas, …. Karar sayılı dosyasında verilen gerekçeli kararın henüz kesinleşmediği bildirilmiştir.
İhyası talep olunan şirketin sicilde kayıtlı adresinde faal olup olmadığı hususunda Beylikdüzü İlçe Emniyet Müdürlüğü kanalıyla araştırma yapılmış, yapılan araştırma sonucunda düzenlenen tutanakta şirketin sicilde kayıtlı adresinde bulunduğu, adresteki işyerinde yarı zamanlı çalıştığı, işyerinin kira kontratı olduğu, kira kontratının eklendiği, çevreden sorulduğunda firmanın adreste çalıştığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasındaki beyanında; müvekkilinin ortağı ve müdürü bulunduğu şirketin adresi tespit edilemediği gerekçesiyle TTK.nun geçici 7.maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edildiğini, ancak şirketir faal durumda olduğunu, münfesih durumda olmadığını, şirketin vergi borçlarının ödenmesi, davalarda taraf teşkili ve usul işlemlerinin ikmali, ayrıca şirket faal olduğundan faaliyetine devam etmesi için davayı açmakta hukuki yararlarının mevcut olduğunu, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini belirterek beyanını imzası ile onaylamıştır.
Yargıtay yerleşik kararlarında da açıklandığı üzere; “6102 Sayılı TTK’nun yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar şirketlerin veya kooperatiflerin münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, 6103 sayılı kanunun 20/1 ve Tebliğin 7.maddesi kapsamında 14/02/2014 tarihine kadar sermayesini asgari tutara yükseltmeyerek münfesih duruma düşülmesi, TTK’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle şirketler veya kooperatifler re’sen terkin edilebilirler. Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere veya kooperatiflere bir ihtar gönderilir. Bu şirketler veya kooperatifler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin veya kooperatiflerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir. Ancak, devam eden davası bulunan şirketler veya kooperatifler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatif alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar diğer haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
Somut uyuşmazlıkta; ihyası istenen şirketin terkinden önceki sicil adresinin mahkememiz yetki alanında kaldığı, davanın terkin tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacı tarafından ihyası istenen şirketin faal olduğu, faaliyetlerine devam ettiği, tahakkuk eden vergi ve prim borçlarını ödemek için başvuruları bulunduğu saptanmıştır. Davacının ortağı ve yetkilisi bulunduğu limited şirket için faaliyetlerine devam etmek adına işbu davayı açmasında hukuki yararının mevcut olduğu, şirket faal olduğu halde ticaret sicilden gönderilen tebligat adreste bulunamadığından değil adres yanlış olduğundan iade edildiği, hal böyle olunca şirketin adresinde bulunamaması durumunun söz konusu olmadığı, re’sen terkin işleminin hatalı yapıldığı, yine şirketin münfesih olma durumunun da mevcut olmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile şirketin ihyasına, şirket münfesih olmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına, davacı tarafça talep edilmediğinden yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, yine davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne,
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı iken 6102 sayılı TTK.nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin olunan …. LTD.ŞTİ.nin tüzel kişiliğinin İHYASINA,
2-İhyasına karar verilen şirket münfesih durumda olmadığından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına,
3-Karar kesinleştiğinde keyfiyetin ticaret sicilde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harcın ilam ve karar harcına mahsubuna, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların talebi nedeniyle kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Talep edilmediğinden davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7- Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2018
Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …