Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/267 E. 2019/1247 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/267
KARAR NO : 2019/1247

DAVA : MENFİ TESPİT (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 25/05/2016
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 25/05/2014 tarihinde bir inşaat sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre davacının adına kayıtlı olan …, …, …. Köyü, … mevkii, …. ada, … parsel ile aynı yerde davalı tarafa ait olan …. parselin tevhit edilerek oluşacak yeni parsel üzerine yapılacak inşaatın davalı tarafından yapılması konusunda inşaat sözleşmesi yapılarak aynı gün davalı tarafça gösterilen inşaat işlemleri elektrik, su doğalgaz ve sair işlemlerin yapılması için yetki veren vekaletname de 27/05/2014 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numarası verildiğini, İnşaat sözleşmesinde davacının toplam ödemesi gereken tutar -belirlenmiş ve 20.000.-TL’si sözleşme yapıldığı tarihte ödendiğini, 50.000-TL sözleşme imzasından itibaren 30 gün içinde ödenerek inşaata başlanıldığını, bakiye 300.000-TL için de yine sözleşmede belirtildiği üzere, …. Bankasından 29.09.2015 tarihinde kredi kullanılmak suretiyle, İş bitimine göre banka tarafından Yapı Denetim şirketinin raporuna göre bankadan davalıya ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, krediler kullanılmak 16.10.2015 tarihinden itibaren Kredi geri ödemeleri davacı tarafından bankaya yapılmaya başlandığını, bu çerçevede de şüpheliye bankadan kullanılan krediden 29.09.2015 tarihinde 130.000.-TL, 11.01.2016 tarihinde 83.960.-TL,16.03.2016 tarihinde 46,500.-TL Bankadan kentsel dönüşüm çerçevesinde olmak üzerinde davalıya toplamda 330,460-TL ödendiğini, sözleşmeye göre davacının ödemesi gereken 370.000-TL tutardan bu ödemeler düşünce 39,540.-TL bakiye kaldığını,sözleşmenin yapıldığı 27/05/2014 yılından bu yana taahhüt edilen inşaat projeye uygun olarak bitirilememiş ve anahtar teslimi de yapılamadığını, bu nedenle davalıya 17/02/2016 tarihinde Beyoğlu ….Noterliğinden … Yevmiye numarası ile bir ihtarname keşide edildiğini, davalının ihtarnamede belirtilen ve kendisine banka kredisi kullanılıncaya kadar teminat olarak verilen 3 adet 100.000.-TLTık olmak üzere Toplam 300.000.-TL’lik senedi banka kredisi kullanılmış olmasına ve ödemeler yapılıyor olmasına rağmen davacıya iade etmediğini, davacı ile davalı arasında işbu inşaat sözleşmesi haricinde başkaca herhangi bir ticari ilişki olmadığını, kendisine senet verecek herhangi bir durumun da sözkonusu olmadığını, davalı paraya sıkışınca davacının kendisine vermiş olduğu senetlerden birisini Küçükçekmece …. .İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasından takibe koyduğunu, diğer iki senedin de henüz takibe konulmadığını, davacının davalıya karşı inşaat sözleşmesinde belirtilen borçlarının %90’ını yerine getirmiş olmasına rağmen inşaat henüz %75’ler seviyesinde olduğunu, bu durum da davalının yukarıda dosya numarası yazılı icra takibinde yaptırmış olduğu kıymet takdir raporunda belirlendiğini, bu nedenlerle , davaya konu sözleşme sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı ile yapılan inşaat sözleşmesi gereğince sadece 39,540.-TL borcu olduklarının ve bu bedelin de bankada bloke olduğu, başkaca da herhangi bir borcun olmadığının tespitine,dava konusu üç adet (davalıya senetler boş olarak imzalanıp miktar yazılıp teslim edilmiştir) (100.000 X 3 = 300.000.-TL) senedin iptaline,dava konusu icra takibi nedeniyle borcun ödenmesi halinde, davalı tarafa icra baskısı altında herhangi bir ödeme yapılması halinde davamızın istirdat davası olarak devamına,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında, davalı ile davacı arasında 27/05/2014 tarihli inşaat yapılması konusundaki anlaşma yapıldığının doğru olduğunu, ancak bu sözleşme gereği davacının davalıya yapması gereken ödemeleri tam ve eksiksiz olarak yapmadığını, dava dilekçesinde yer alan ve ödendiği iddia edilen ödemelerin gerçek dışı olduğunu, dava dilekçesinde yer alan ve sözleşmeden sonra 30 gün içerisinde ödenmesi gereken 50,000TL’nin davalıya ödenmediğini, davalının , bankadan almış olduğu ödemeler dışında davacıdan hiçbir ödeme almadığını, davacının 39.540 TL. borcu kaldığı iddiası tamamen yanlış ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacı taraf sözleşmede ödenmesi gereken 50,000TL, davalıya ödendiğini varsayarak söz konusu tutarı bulmaya çalıştığını, davacı, davalıya sözleşmede yer alan ve 30 gün içerisinde ödenmesi gereken 50.000 TL’ yi halen ödemediğini, senetlerin inşaat sözleşmesinden kaynaklı olmadığını, davalı vermiş olduğu borç para karşılığı davacıdan 09/07/2015 tarihli 100.000,00TL bedelli bir adet kambiyo senedi aldığını,ancak davacının bu borcunu vadesinde ödememesi üzerine bu senet Küçükçekmeve … İcra Dairesinin …E. numaralı dosyası ile icraya konulduğunu, davacı bu senede itiraz ederek dava açtığını ve Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. numaralı dosyası ile bu itirazın reddedildiğini, davacının bu konudaki davasının reddedildiğini ve bu kararın da kesinleştiğini,bu konuda kesin hüküm engeli olduğunu, bu nedenle aynı konuda yeni dava açamayacaklarını, davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yapılan inşaat sözleşmesi gereğince verilen senetlerin bedelsizliğine ilişkin icra takibinden sonra açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı Küçükçekmece….Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit talebini içerir dava olması sebebiyle, “6100 sayılı HMK’nun 114/1-c, 115/1-2 maddesi itibariyle davanın usulden reddine” karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda dava konusu edilen bononun taraflar arasındaki inşaat sözleşmesine ilişkin olarak verildiği ve inşaatın projeye uygun bitirmediği ve anahtar teslimi de yapılmamış olması nedeniyle bedelsiz kaldığı iddia edilmektedir. Dava konusu bononun, arsasını değerlendiren davacının dava bedeli karşılığı verildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu husus görevsizlik kararı veren mahkemenin de kabulündedir.
Her ne kadar Küçükçekmece …Asliye Hukuk Mahkemesi davanın TTK 4.madde kapsamında mutlak ticari dava niteliği bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş ise de bu karar yerinde görülmemiştir.
Şöyle ki, somut olayda uyuşmazlığın bonodan kaynaklandığı, bono hakkındaki düzenlemenin de TTK’da yer aldığından TTK 4.maddesi kapsamında mutlak ticari dava olarak görülmesi gerektiği görüşü, ancak taraflar arasında temel bir hukuki ilişkinin olmaması hali için doğrudur. Çünkü taraflar arasında temel bir hukuki ilişki bulunmadığı durumlarda uyuşmazlığın sırf bonodan kaynaklandığı söylenebilir. Eğer taraflar arasında başka bir hukuki ilişki mevcut ise ve dava konusu bono da bu hukuki ilişki kapsamında verilmiş ise artık uyuşmazlığın sırf bu bonodan kaynaklandığını söylemenin hukuken imkanı yoktur. Bu durumda uyuşmazlık hakkında ilk olarak temel hukuki ilişkiye ilişkin hükümler uygunlanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak olan mahkemede de temel hukuki ilişkinin tabi olduğu uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme olmalıdır.
Nitekim bir kira ilişkisinde kiracı tarafından kiralayana verilen teminat amaçlı bonodan kaynaklanan uyuşmazlıkta, taraflar arasında kira sözleşmesi ilişkisi bulunması nedeniyle Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. ( Bkz. Yargıtay 19.HD’nin 05/11/2015 gün ve 2015/4118 E. 2015/14135 K sayılı kararı) Aynı durum bir tüketici tarafından satın alınan bir ürün için verilen bono için de söz konusudur. Bu kez de görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacaktır. Aynı durum işçi tarafından işverene verilen teminat bonoları için de söz konusudur.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında dava konusu bonoların olmasına rağmen taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin olarak verildiği ki davalı da doğrulamaktadır. Diğer yandan davalı 2.sınıf tacir ise de davacı potansiyel vergi mükellefi olup tacir sayılmamaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın bu niteliği ile de mutlak ticari dava niteliği bulunmadığı gibi, tarafların her ikisinin de ticari işletmeleriyle ilgili olmaması nedeniyle Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu kabule imkan bulunmamaktadır. (İstanbul BAM 37.HD’nin 2017/581 E. 2017/592 K ve 2017/623 E. 2017/649 K sayılı ilamları da bu yöndedir.)
Hal böyle olunca somut uyuşmazlığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanması, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmaması ve mutlak ticari dava olarak sayılan hususlardan da olmaması karşısında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine,
2-HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın istinaf kanun yollarına başvurulmadan kesinleşmesi halinde mahkememiz ile Küçükçekmece …Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıkmış olması halinde görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanını HMK 20 ve 21.maddeleri gereğince …. BAM Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-Yargılama giderleri ve gider avansı konusunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve …. sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı asilin yüzüne karşı,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 04/12/2019

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza