Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/25 E. 2019/298 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/25 Esas
KARAR NO : 2019/298

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2018
KARAR TARİHİ : 07/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalıdan 01/09/2015 tarihli fatura ile 76.733,82-Euro bedelle 2015 model …. marka 0 km araç satın aldığını, aracın müvekkiline teslim edildiğini, garanti süresi üç yıl olup tüm bakımlarının davalıya ait yetkili servislerde yapıldığını, dava konusu ….plakalı aracın müvekkilince teslim alınmasından bu yana çeşitli aralıklarla aynı arızayı üç defa tekrar etmesi sonucu davalıya ait …. Şubesinde servise götürüldüğünü, her defasında aracın garanti kapsamında tamir edilerek arızanın giderildiği belirtilmek suretiyle müvekkiline teslim edildiğini, son olarak aynı arızanın dördüncü kez tekrar meydana gelmesi üzerine davalıya Beyoğlu …Noterliğinin 11/09/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ettiklerini, ihtarnamede söz konusu araçtan müvekkilinin beklenen faydayı alması artık mümkün olmadığından aracı teslim etmeye hazır oldukları bildirilerek ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde aracın müvekkili şirketten iade alınarak ödenen 76.733,82-Euro bedelin müvekkiline iadesinin istenildiğini, ihtarnamenin davalıya 12/09/2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalının aracı iade almadığı gibi bedelini de iade etmediğini, davalı tarafça Beşiktaş ….Noterliğinin 05/12/2017 tarihli …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile olumsuz yanıt verildiğini, müvekkilinin dava konusu aracı servise teslim ettiğinde yasal haklarını saklı tuttuğunu, teslim anında yapılan kontrollerde araçtaki arızanın giderilmediği ve devam ettiğinin görüldüğünü, araç teslim formuna da bu hususların ve ayıplı aracın iade alınarak bedelinin iadesine ilişkin hakların saklı tutulduğunun yazıldığını, aracın 13/12/2017 tarihinde servisten teslim alınmak zorunda kalındığını, dava konusu aracın aynı arıza nedeniyle dört kez arızalanması ve araçtaki arızanın onarım görmesine rağmen giderilememesi, aracın gizli ayıplı olduğunun servis kayıtları ile de sabit olduğunu, üç yıllık garanti süresinin de dolmadığını ileri sürerek her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile dava konusu …. plakalı aracın ayıplı olması nedeniyle davalı satıcıya iadesine, müvekkili şirketin ödediği 76.733,82-Euro’nun temerrüt tarihi olan 20/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca 1 yıl vadeli Euro mevduat hesabına uygulanan en yüksek mevduat faiz oranı üzerinden faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu uyuşmazlığın ticari satım ilişkisinden kaynaklandığını, gerek ayıp ihbar süresi gerekse zamanaşımı süresinin dolduğunu, TBK.nun 231.maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığını, garanti süresinin 2 yıl olduğunu, yalnızca ücretsiz onarımın yapılması için müşteriye ek 1 yıllık garanti süresi verildiğini, verilen fazladan 1 yıllık sürenin ise davacıya bedel iadesi hakkını kesinlikle sağlamadığını, bu sebeple aracın davacıya teslim edildiği tarihten 2 yılı aşkın süre sonra açılan davanın zamanaşımına uğradığı nedeniyle esasa girilmeden reddedilmesi gerektiğini, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacını yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle dava hakkının ortadan kalktığını, TTK 23/c hükmü ile bu maddenin atıf yaptığı TBK 223/2 maddesi hükmüne göre aracın mevcut haliyle davacı tarafından kabul edilmiş olduğunu, davacının delillerinin bir kısmının taraflarına tebliğ edilmediğini, esasa ilişkin olarak ise dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, aynı nedenden kaynaklı bir arıza tekrarının mevcut olmadığını, davacının ayıp olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, her şeyden önce dava konusu aracın yetkili servise girmiş olmasının aracın mutlaka ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceğini, aracın fatura tarihinden itibaren 2 yıldan uzun bir süredir davacı şirket tarafından kullanıldığını, yine ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın ücretsiz onarım hakkını kullandığını ve araçtaki sorunun tamamen giderilmesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde hakkaniyet ilkeleri gereği bedel indirimine karar verilmesinin uygun olacağını, davacı taleplerinin kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacının talebinin taraflar arasındaki satım sözleşmesinin feshi anlamına geldiğini, oysa davacının yaklaşık üç yıldır dava konusu araçtan faydalanmakta olduğunu, bu sebeple araçtan elde ettiği faydaların satış bedelinden mahsubu gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre araç teslim edilmeden faiz işletilemeyeceğini ileri sürerek öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, ihbar süresi ve yükümlülüğüne uyulmadığından davanın reddine, esas yönden ise haksız ve mesnetsiz olan davanın ve haksız faiz talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
07/03/2019 tarihli celsede, davacı vekili davadan feragat ettiklerini beyan etmiş, davalı vekili ise, feragati kabul ederek lehlerine yargılama ücreti ve vekalet ücreti talep etmediklerini beyan etmişlerdir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde, davadan feragat yetkisinin olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat ” Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle Reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 5.935,30 TL harçtan mahsubuna, kalan 5.890,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama harç ve giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesine yer olmadığına,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2019

Başkan …
E-imzalıdır ¸
Üye …
E-imzalıdır ¸
Üye …
E-imzalıdır ¸
Katip …
E-imzalıdır ¸