Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/248 E. 2018/150 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/248
KARAR NO : 2018/150

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ : 13/03/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/03/2018

Davacı vekili tarafından davalı kurum aleyhine açılan tazminat davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, …pafta, …Ada, …parselde kayıtlı 249,23 m2 alanlı arsa niteliğindeki taşınmaz maliki … ve … arasında Eyüp ….Noterliğinin 09/07/2009 tarihli … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki imzalanan sözleşme gereğince müvekkilinin müteahhitlik görevini üstlendiğini, gerekli prosedürün tamamlanması sonucunda bizzat davalı … Belediye Başkanlığı tarafından 15/09/2009 tarihinde müvekkiline dava konusu taşınmaza ilişkin yapı ruhsatının verildiğini, müvekkilinin inşaatın yapımına başladığında ise davalı Belediye tarafından taşınmaz üzerinde büfe, çay bahçesi ve park yapılarak haksız şekilde işgal edildiğini gördüklerini, haksız işgalin sona erdirilmesi hususunda yaptıkları tüm taleplerinin yapılan işlemin belediye Başkanı …’nun bizzat şahsi tasarrufu olduğu, bu iradenin aksine kimsenin hareket edemeyeceği gerekçesi ile reddedildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket ve arsa sahiplerinin davalı belediyeye 08/06/2010 tarihinde yaptıkları yazılı başvuruya verdikleri 14/06/2010 tarihli cevapta “söz konusu Esenyurt .. ada … parselin Esenyurt 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planında Park alanına dahil edildiğinden dolayı … ada … parsele ilişkin ruhsat iptal edilerek kamulaştırma çalışmaları başlatılmış olup kamulaştırma bedeli ilgilisine ödenecektir” şeklinde cevap verildiğini, davalı belediyenin bizzat vermiş olduğu yapı ruhsatını hukuka aykırı olarak ve haksız bir şekilde iptal ederek müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, kamulaştırma işleminin de yapılmadığını, davalının haksız eylemi sonucunda müvekkilinin Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine göre kendisine düşen 6 adet daireyi edinemediğini ve bu daireleri satması sonucunda elde edeceği gelirden mahrum bırakıldığını, yaptıkları araştırmaya göre dava konusu taşınmazın bulunduğu …. Mahallesinde ortalama daire satış fiyatlarının 200.000,00 TL ile 230.000,00 TL arasında olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 2.maddesine göre de inşaatla ilgili tüm giderlerin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin yapı ruhsatını alabilmek için çeşitli yasal ve zorunlu harcamalarda bulunduğunu, ortalama 20.325,00 TL harcama yaptığını, davalı belediyenin bahse konu park alanı içinde büfe ve çay bahçesi işleterek arsadan ticari kazanç sağlamakta olduğunu davalının haksız fiilinin halen devam ettiğini, müvekkili şirketin uğradığı zararların ise giderilmediğini ileri sürerek müvekkilinin dava dışı arsa malikleri ile yapmış olduğu sözleşmeden kaynaklı 20.325,00 TL yasal ve zorunlu harcamalar, Eyüp …Noterliğince düzenlenen 09/07/2009 tarih … yevmiye sayılı Düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin ifa edilememesi sebebiyle uğradığı müspet zarar ile yoksun kaldığı kar mahrumiyeti olmak üzere davalının devam etmekte olan haksız fiilinden dolayı müvekkilinin uğradığı zararların bilirkişiler aracılığıyla güncel şekilde miktarının tespiti ile haksız fiilin ilk gerçekleştirildiği tarihten itibaren işlemiş ve işleyecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının yüklenicisi olduğu ve yapı ruhsatı alınan arsanın davalı belediye tarafından haksız işgali ve buna bağlı olarak yapı ruhsatının iptali nedeniyle davacı tarafından yapılan harcamalar , sözleşmenin ifa edilememesi sebebiyle uğranıldığı iddia olunan müspet zarar ve yoksun kalınan kâr mahrumiyetinin davalı belediyeden tazmini istemine ilişkindir.
Öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığı incelenmelidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup, davacı dava dışı arsa sahipleri ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu arsanın davalı belediye tarafından haksız işgal edildiğini, buna bağlı olarak yüklenici sıfatıyla kendisi tarafından alınan yapı ruhsatının da iptal edildiğini iddia ederek haksız fiile dayalı zararlarının tazminini talep etmiştir. Davanın niteliğine göre mutlak ticari davalardan değildir. Nispi ticari dava sayılabilmesi için ise her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Davacı ticari şirket olup tacir ise de, davalı belediye başkanlığı TTK.nun 16/2 maddesi uyarınca tacir değildir. Bu sebeple somut dava nispi ticari dava olarak kabul edilemeyecektir. Uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden HMK 138 maddesindeki düzenleme de gözetilerek HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,

5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben karar verildi. 13/03/2018

Katip …

Hakim …