Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/194 E. 2020/991 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/194 Esas
KARAR NO : 2020/991

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 01/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında ticari faaliyet olduğunu, bunun sonucunda davalı şirketten 38.673,91 Tl cari hesap alacakları olduğunu, davalı ile aralarında kumaş alım – satımına dayanan ticari ilişki olduğunu, alacağın tahsil noktasında tüm girişimlerin olumsuz kaldığını, iade edilen bir fatura olmadığını, bunun üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, davalı şirketin itirazı ile takibin durduğunu, davalı şirketin %20 den az olmamak üzere icra nikar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin usule ilişkin itirazları olduğunu, cari hesap ilişkisi olmadığını, davanın bu sebeple reddi gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın nedeninin ayıplı ürün satımından ve oluşan zararın mahsuplaşmasından kaynaklandığını, davacı şirkete 194.000,00 TL tutarlı 21/07/2016 tarihli çek ile peşin ödeme yapıldığını, davacı şirket tarafından gönderilen ürünlerin ebat ve gramaj konusunda problemli olduğunun anlaşıldığını, kumaşların en kısmının 180-185 cm olması gerekirken, gelen kumaşların enlerinin 200 cm olduğu ve bu haliyle kesime girmesi halında kumaşlarda %22 fire verileceğinin tespit edildiğini, gramaj problemlerinden dolayı davacı şirket yetkililerine ayrıntılı mail gönderdiklerini, şirket yetkililerinin bu haliyle kumaşı kesebileceklerini, daha sonra maliyet konusunda ki problemi de mahsup yoluyla gidereceklerini söylediklerini (davacı şirket çalışanlarının tanık olarak dinletileceğini), davacı firma yetkililerinin beyanı ve sezona ürünleri yetiştirmek isteyen davalının kesim işlemini yaptığını, akabinde davacı firma yetkilileri ile bir araya gelinemediğini, iade faturası kesilerek iadeli taahhütlü olarak yollandığını, gönderilen faturanın davacı tarafından alınmadığını, çalışanı … tarafından imzalı olarak iade edildiğini, takas mahsup taleplerinin olduğunu, davanın reddine, davacının dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI TANIĞI … aynen : “Ben …. Tekstil ünvanlı firmanın yetkilisiyim, biz davalı şirkete kumaş tedarik etmekteyiz, benim tedarik edemediğim kumaşların davalı tarafından davacı … Kumaş’tan alınması hususunda davalı şirkete öneride bulunan ve aracılık yapan benim, davacı tarafından davalıya satışı yapılan kumaşlar ayıplıydı, kumaşlarda en boy ve örme hatası bulunuyordu, kumaşlarda boy 1.80 olması gerekirken 2 metreydi, ayrıca kumaşların metrekare gramajı 230-240 gram olması gerekirken 280-290 gram civarı idi, bu nedenle kumaşların kesilmesi halinde daha fazla fire verilecekti, ben de kendilerine aracılık yaptığım için davalı şirket yetkilisi … Bey ile kumaş geldikten sonra yaklaşık 10 gün kadar sonrasında davacı şirkete gittik, orada şirket ortakları olduğunu tahmin ettiğim … Bey ve … Bey ile görüşerek durumu anlattık, kabul etmeleri halinde kumaşı keseceğimizi, çıkan fireyi kendilerine iade ederek bunun bedelini cari hesaba yansıtacağımızı söyledik, kendileri bunu kabul ettiler, bunun üzerine davalı firma kumaşların kesimini yaptı, ancak çıkan fireyi davacı kabul etmedi, öncesinde davacı şirkete ayıbı mail ile bildirmiştik, bunun üzerine davacı şirket çalışanı olan … Bey’i ayıplı kulmaşları görmesi için davalı şirkete gönderdi, … Bey ayıplı kumaşları yerinde gördü. Yukarıda belirttiğim işlemler davacı şirketin … şubesi ile yapıldı, bu şubenin yetkilileri yukarıda belirttiğim … ve … adlı soyadını hatırlamadığım kişiydi, gönderilen kumaş 13-15 ton civarıydı, fire ise %20’si civarındaydı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DAVALI TANIĞI … BEYANINDA aynen : ” Ben daha önce davacı şirkette planlama sorumlusu olarak çalıştım, 2017 yılı Nisan ayı içerisinde işten ayrıldım, 2016 yılı sonu ve 2017 yılı başlarında davacı şirket tarafından davalıya 11- 11,5 ton civarında kumaş satışı yapıldı, bu kumaşlar partiler halinde davalıya gönderildi, gönderilen kumaşların 3.200 KG civarında olan kısmında en ve gramaj yönünden hata bulunduğu davalı şirket yetkilisi … Bey tarafından bize bildirildi, bunun üzerine ben kendilerinin iş yerine gittim, kumaşları inceledim, en ve gramaj konusunda farklılık mevcuttu ancak bu durumun boyahane ile düzeltilmesi mümkündü, bunu kendilerine söyledim, ancak davalı şirket yetkilisi bana bunun için zaman olmadığını, kesip siparişleri yetiştirmek zorunda olduklarını söyledi, bu şekilde bizim onayımız olmadan davalı tarafından kesim yapıldı, ben bu aşamadan sonra iş yerinden ayrıldım, ancak sonraki dönemde %22 oranında fire olduğuna dair davalının mail gönderdiğini öğrendim, ancak benim çalıştığım dönemde bu şekilde gönderilmiş bir mail yoktu. 2016 yılı Ağustos ayı içerisinde gönderildiği bildirilen maili ben görmedim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı şirket yetkilisi duruşmada aynen: Davalı taraf örme hatası olmadığını kendi gönderdikleri mail ile belirtmişlerdir, o dönem davalı şirket yetkililerine sözlü olarak kumaşları kesmeyip, geri vermelerini, 1-2 gün içerisinde düzeltip kendilerine iade edebileceğimizi veya kumaşları tamamen iade etmelerini söyledik, ancak davalı taraf bunları kabul etmeyerek kumaşları kesti, bir an önce karar verilmesini istiyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tarafların ticari defter ve belgeleri, dosya kapsamındaki deliller, davacı tarafından davalıya satışı yapılan kumaşlarda ayıp bulunup bulunmadığı, mevcutsa ayıbın niteliği, ayıp nedeniyle oluşan zararın tespiti, sonuç olarak takip tarihi itibari ile davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı, mevcutsa miktarının tespiti hususunda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 07/02/2020 tarihli raporda; davacının 31/12/2018 kapanış işlemi ile davalı şirketten alacağının 38.673,91 TL olduğunu, davalı şirketin 31/12/2018 kapanış işlemi ile davacı şirkete 38.673,91 TL borcu olduğunu, davacının davalıya satmış olduğu 3200 kg kumaşın eni 1.80 -1,85 mt olması gerekirken 2 mt olduğu ve gramajın 240 gr/m2 olması gerekirken 270-280 gr/m2 olduğu ve en ve gramaj yönünden ayıplı olduğu, kumaşları kesmeden önce davacıya ayıp ihbarında bulunulduğunu, davalının ayıplı kumaşların tamiri yolunu tercih etmeyip ayıp oranında bedelde tenzilat yolunu tercih ettiğini, ayıplı kumaşlar nedeniyle davalının 12.672,00 TL zararının oluştuğunu, davacı alacağından davalı zararının mahsubu sonrası davacının davalıdan 26.001,91 TL alacaklı olduğunu, tarafların tazminat muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin mahkememizin takdirine ait olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmesi için dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş olup, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 07/10/2020 tarihli ek raporda; davacı şirketin takip tarihi itibariyle 26.001,91 TL asıl alacak üzerinden 2.611,59 TL işlemiş faizi toplam olarak 28.613,50 TL alacağı talep edebileceğini, takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden %9,75 talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki tesktil ürünleri alım – satımından kaynaklı devam ettirilen açık hesap ilişkisinden dolayı ve faturaya dayalı alacağın tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Bakırköy …. İcra dairesi’in … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 38.673,91 TL asıl alacak ve 3.884,34 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 42.558,25 TL’ nin takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının ve davalının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı ve davalı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ve davalının ticari defterler kayıtlarının incelenmesinde;
– 31/12/2018 kapanış işlemi ile davalı şirketin davacı şirkete 38.673,91 TL borcu olduğu görülmüş olup, her iki tarafın da defterlerinde bu kaydın varlığı görülmüştür.
* Davalı tarafın, davacının teslim ettiği ürünlerdeki ayıptan kaynaklı takas ve mahsup talebi bulunmaktadır. Talebin incelenmesinde;
– Taraflar arasında malın teslimi noktasında ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında birden fazla alım – satım ilişkisi ve buna dayalı teslim bulunmaktadır. Yargılamaya konu ayıplı malın hangi tarihte teslim edildiği dosya içerisindeki kayıtlardan anlaşılamamaktadır. Ancak, davacının ve davalının ticari defterlerindeki alım – satım işlemlerinden anlaşıldığı üzere teslim işlemi 2016 yılı Ağustos ayı içerisinde peyder pey yapılmıştır.
– 2016 yılı Ağustos ayında davacının davalıya göndermiş olduğu faturalar, davalının defterlerine işlenmiş ve yasal süresi içerisinde de herhangi bir itiraza uğramamış ve iade edilmemiştir.
– Davalının ayıplı kumaşları fireli olarak kestiği ve fire farkını davacıya yansıtmak amacıyla 53.460,00 TL tutarlı 18.02.2017 tarihli 169274 nolu reklamasyon faturasını davacıya kestiği, ancak davacı tarafça bu fatura kabul edilmeyip, iade edilmiştir.
– Taraflar arasında, gönderilen ürünlerin ebat ve gramaj konusunda istenildiği gibi olmadığı, kumaşların en kısmının 180-185 cm olması gerekirken, gelen kumaşların enlerinin 200 cm olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır.
– 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. Maddesi “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” şeklindedir.
Madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan “muteber olması için” ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir.” şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır.
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 sayılı TTK.’nun 18/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 25.05.2016 Tarih ve 2014/19-861 E. – 2016/632 K. Sayılı ilamı.), (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, 27.10.2020 Tarih ve 2018/2028 E. – 2020/1087 K. Sayılı ilamı.) ve (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, 29.11.2018 Tarih ve 2018/725 E. – 2018/1428 K. Sayılı ilamı.)
Bu durumda, davalı alıcı tarafından yukarıda anlatılan TTK’nın 18/3. maddesindeki usule göre, maldaki ayıpla ilgili muayene ve ihbar yükümlülüklerinin süresi içerisinde ve kanunda belirlenen usule uygun yerine getirilmesi gerekmektedir. Yargılamaya konu en ve gramaja yönelik ayıp; teslim sırasında açıkça belli olmayan, olağan bir muayene ile meydana çıkacak ayıp olup, ihbar süresi 8 gündür.
Davacı tarafça dava dilekçesine ek yapılan maillerin incelenmesinde; davacı tarafa ürünlerde ayıp olduğu bildirilmiş, ürünlerin kesiminin yapıldığı ve ayıp oranında davacıya yansıtılacağı bildirilmiştir. Ancak bu mailin tarihi dosya içerisinden anlaşılamamış, yine 8 gün içerisinde yapılıp yapılmadığı kontrol edilememiş, yasal şekil şartına uygun bir yöntemle yapılmamış ve en önemlisi davacı tarafa ayıplı mal hakkında herhangi bir seçim hakkı bırakılmadan kesim işlemi yapılmıştır.
Yine davacı şirket yetkilisi de duruşmadaki beyanın da, davalı şirket yetkililerine sözlü olarak kumaşları kesmeyip, geri vermelerini, 1-2 gün içerisinde düzeltip kendilerine iade edebileceğimizi veya kumaşları tamamen iade etmelerini söylediğini belirtmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, kumaştaki en ve gramaj ayıbının kumaşlar kesilmeden boyahanede tamir edilmesinin mümkün olduğunu, davalının tamir edilmesini istemesi halinde kumaşların 2 gün içerisinde boyahanede tamir edilebileceği belirtilmiştir.
– 6098 sayılı TBK’nın Satım sözleşmesinde alıcının seçimlik hakları başlıklı 227. maddesinde; “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı;1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, 2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, 3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, 4- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme, Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
– Davalı alıcının, 6102 sayılı TTK.’nun 18/1-c ve 6098 sayılı TBK’ nın 227. Maddesindeki haklarını usulüne uygun kullanmadığı; usulüne uygun ihbarını yapmadan ve seçim hakkını bildirmeden kesim işlemine başladığı; bu haliyle davacının 227/2. Maddesindeki ” Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. ” hakkının elinden alındığı; davalının 6102 sayılı TTK.’nun 18/1-c ve 6098 sayılı TBK’ nın 227. Maddesindeki haklarını usulüne uygun kullanmaması sebebiyle davacının 227/2. Maddesindeki hakkının kullanılamadığı iddiasının ispat yükünün de davalı üstünde kaldığı; bilirkişi raporunda da kumaşların 2 gün içerisinde boyahanede tamir edilebileceğinin belirtildiği; davalının da aksini ispat edemediği görülerek, bu haliyle yasal şartlara uygun yapılmayan seçimlik hak kullanımı ve ayıp ihbarından kaynaklı doğan zararlardan sorumluluğun davalı üzerinde olduğu kabul edilmiştir.
Talebin yargılamayı gerektirmesi sebebiyle tarafların icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının icra takibi yönünden Kabulü ile;
-Bakırköy …. İcra dairesi’in … İcra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,
-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 2.907,15 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 726,79 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.180,36 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 767,89 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen bilirkiş, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.570,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
– Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 6.332,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2020
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza