Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/187 E. 2018/317 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/187
KARAR NO : 2018/317

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Şirket Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 20/02/2018
KARAR TARİHİ : 03/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali (şirket genel kurul kararının iptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicilinde …sicil nosu ile kayıtlı davalı şirkette pay sahibi olduğunu, diğer pay sahiplerinin ise …, … ve … olduğunu, müvekkilinin davalı şirkette %4 hissesi bulunduğunu, diğer ortaklardan yönetim kurulu başkanı …’in çoğunluk pay sahibi olduğunu, …’in uzun yıllardır şirket yönetimini elinde bulundurduğunu, bu durumunu diğer ortakların ortaklıktan doğan haklarını kullanmasına engel olarak suistimal ettiğini, davalı şirketin 21/11/2017 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını, bu toplantının 3.maddesinde şirket kârının dağıtılmaması kararı alındığını, müvekkilinin bu karara olumsuz oy kullanarak muhalif kaldığını, anılan kararın doktrine ve yerleşik içtihatlara göre usule aykırı olduğunu, müvekkilinin şirketin elde ettiği kârın dağıtılmaması ile ilgili olarak bilgi edinme haklarının sürekli engellendiğini, yönetim kurulu başkanının taleplerini yanıtsız bıraktığını, kâr dağıtımı yapılmaması kararının gerekçesinin açıkça ortaya konulmadığını, genel kurulun 6.maddesinde yönetim kurulu üyesine 30.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, şirketin geçmişte böyle bir uygulamasının bulunmadığını, hakim ortak ve tek başına yönetim kurulu üyesi seçilen …’e örtülü kâr payı aktarımı niteliğinde alınan bir karar olduğunu, müvekkilince hakim ortağın huzur hakkı talebine olumlu oy verilmek suretiyle şirketin kâr payı dağıtabilecek durumda olduğunun ortaya konulmak istendiğini, genel kurulda tebliğ edilen yıllık gelir tablosunda görüldüğü üzere 2016 yılı içerisinde 943.497,61-TL net kâr elde edildiğini, kar dağıtımının şirketin temel amacı olduğunu, bu amacın uzun yıllar gerçekleşmemesi halinde şirketin feshi gibi büyük bir sonucu dahi doğurabileceğini, anonim ortaklığın kâr elde etmek ve dağıtma nihai amacından doğan kâr payının vazgeçilmez hak olduğunu, bu hususta Yargıtay ….Hukuk Dairesinin ve Hukuk Genel Kurulunun emsal kararları da bulunduğunu ileri sürerek davalı şirketin 21/11/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gündemin 3.maddesiyle alınan şirket kârının dağıtılmamasına ilişkin kararın iptaline, telafisi güç zararların önlenmesi bakımından anılan kararın yürütmesinin tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirketin 21/11/2017 tarihli genel kurul toplantısı ve bu toplantıda alınan kararların hukuka aykırı olmadığını, davacının bilgi edinme hakkının ihlal edildiğine dair iddialarının yerinde olmadığını, müvekkili şirket tarafından TTK m.437/1 uyarınca şirketin finansal tabloları, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu, denetleme raporu, kâr dağıtımına ilişkin bilgilerin toplantıdan en az on beş gün önce pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu, davacının ise incelemeye gelmediğini, kendi ihmalini dava konusu yapmaya çalıştığını, davacının müvekkili şirkete gönderdiği 15/01/2018 tarihli ihtarname ile birçok talepte bulunduğunu, haksız talepleri karşılıksız kalınca işbu davayı ikame ettiğini, kaldı ki genel kurul toplantısının 2.maddesinde faaliyet raporunun, bilanço, kâr zarar hesaplarının okunduğu ve müzakere edildiğinin yazıldığını, bu nedenle davacının bilgi sahibi olduğunu, hatta gönderdiği ihtarnamede mali tablolarla ilgili bilgisinin olduğunun da anlaşıldığını, davacının 2016 yılı içerisinde maaşlı olarak genel müdür pozisyonunda çalıştığından tüm mali tablolara zaten hakim olduğunu, kârın dağıtılmaması kararının kâr-zarar tablolarına ve bilançoya uygun olup hukuka aykırılık bulunmadığını, 2016 yılı bilanço ve gelir tablosunun genel kurulda oy birliğiyle kabul edildiğini, şirketin mali yapısının 2016 yılı net kârını dağıtmaya uygun olmadığını, tam tersine sermaye artışı yapılması gerektiğini, bu hususun yönetim kurulu tarafından genel kurulda hazır bulunanlara şirket finansal tabloları ve faaliyet raporu ile izah edildiğini, likidite oranları, finansal borçlar, kârlılık açısından kâr dağıtılmamasının uygun olduğunu, şirketin gelecekte işletmenin varlığını sıkıntıya sokmayacak bir şekilde kâr sağlamayı hedefleyerek ihtiyatlı davranarak cari dönem kârını dağıtmamasının kâr dağıtma nihai amacına ters düşmediğini, davacı açısından ileride doğması muhtemel, telafisi güç ya da imkansız zararlar söz konusu olmadığından davacının iptali talep edilen kararın yürütmesinin geri bırakılmasına ilişkin tedbir talebinin reddi gerektiğini ileri sürerek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Yönetim kurulu üyesi … davacının tedbir talebine ilişkin 20/03/2018 tarihli dilekçesinde özetle; şirketin mali durumunun kâr dağıtılmasına elverişli olmadığını, davacının 2016 yılında şirketin yönetim kurulu üyesi olup dağıtılacak kârının olmadığını bizzat bildiğini, şirket mali tablolarının yıllık faaliyet raporunun genel kurul tarihinden on beş gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine açık tutulduğunu, her ne kadar davacı dava dilekçesinde şirket bilgi ve belgelerinin kendisine verilmediğini beyan etmekte ise de, keşide ettiği ihtarnamede şirket belgeleri ve faaliyet raporlarının kendisi tarafından incelendiğini açıkça beyan ettiğini, karın dağıtılmamasına ilişkin faaliyet raporuna dayanak şirket bilanço, kâr zarar hesaplarının gerçeği yansıttığını, bu nedenlerle davacının kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delil listeleriyle yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, davalı şirketin sicil kaydı ile davaya konu genel kurul toplantı tutanağı, hazirun listesi, toplantıda alınan kararların ilanına ilişkin sicil gazetesi suretinin gönderildiği, cevap dilekçesi ekinde özet bilançolar, yıllık faaliyet raporu, ihtarname, şirket ana sözleşmesi, davaya konu genel kurul toplantı tutanağı, SGK kayıtlarının ibraz edildiği görülmüştür
Davacı vekili duruşmadaki beyanında, her ne kadar 21/11/2017 tarihli genel kurulun 3.maddesiyle alınan kârın dağıtılmamasına ilişkin kararın iptali için huzurdaki davayı açmış iseler de tarafların anlaşması nedeniyle açmış oldukları davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle karar verilmesini istemiş, beyanını imzası ile onaylamıştır.
Davalı vekili duruşmadaki beyanında; davacı vekilinin beyanının doğru olduğunu, feragata bir diyeceklerinin olmadığını, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istediklerini beyan etmiş, beyanını imzası ile onaylamıştır.
Davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Feragat, tek taraflı ve davayı sona erdiren kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuran işlem olup, feragatin hüküm ifade etmesi mahkemenin ve karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Dava, tarafların serbestçe tasarruf edebileceği davalardandır. HMK.nun 307-312 maddeleri uyarınca davacı vekili usulüne uygun davadan feragat ettiğinden davanın feragat nedeniyle reddine, talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadğına, tarafların yapmış oldukları yargılama giderlerinin talepleri nedeniyle kendileri üzerinde bırakılmasına ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Harçlar Kanunu’nun 22.maddesi uyarınca yargılamanın ilk celsesinde feragat vuku bulduğundan alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının 1/3’üne tekabül eden 11,97 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin yatırılan 35,90-TL harçtan mahsubuna, artan 23,93-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadğına,
4-Tarafların yapmış oldukları yargılama giderlerinin talepleri nedeniyle kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/05/2018

Başkan …

Üye …
Üye …

Kâtip …