Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1330 Esas
KARAR NO : 2020/364
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 29/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 16/08/2017 tarihinde mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından …. numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi ile sigortalanan …’a ait 5.367 adet, 62 kap, 598,7 kg konfeksiyon, giyim eşyası cinsi emtianın Türkiye’den İngiltere’ye nakliye işinin davalılar tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtealar 1 nolu davalı firmanın sorumluluğu altında, 2 nolu davalı tarafından, …. nolu konşimetno tahtında Türkiye’ten İngiltere’ye taşındığını, ancak taşıma konusu emtia alıcısına 8 kilo eksik olarak teslim edildiğini, dava konusu olayda hasar davalı taşıyanın ağır kusur ve ihmali sonucu meydana geldiğini, bu sebeple Varşova ve 1999 tarihli Montreal Konvansiyonları’nın ilgili hükümlerinde belirtilen sorumluluk sınırlamalarının uygulanmaması zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiğini, fatura ve yapılan tespitlere uyularak 17.819,12 TL sigortalı zararı, müvekkil şirket tarafından tazmin edilmiş olup, sigortacı TTK ve poliçe hükümleri ile ibraname içeriği gereğince, halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralmış ve TTK’nun ilgili hükümleri gereğince davalılara rücu hakkı doğduğunu, ancak sınırlı sorumlululuk esasının uygulanması ihtimalinde karar tarihindeki SDR kuru esas alınarak belirlenecek rakamın daha fazla ya da sorumluluk sınırlamalarının uygulanmaması halinde HMK madde 107 gereğince arttırılmak ve fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalmak kaydıyla 12.276,49 TL rücuen tazminat alacağının sigortalıya ödeme yapılan 24.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 06/02/2011 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın delil listesinde Sayın Mahkeme’ye sunmuş olduğu 235-7507 8135 numaralı hava taşıma senedi incelendiğinde görülecektir ki söz konusu hava taşımasını yapan fiili taşıyan firma 2 numaralı davalının Türk Havayolları olduğunu, müvekkili şirketin işbu davada acente olarak hareket ettiğinin kabulü gerektiğini ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca kendisi adına asaleten doğrudan dava açılamayacağının tespiti ile pasif husumet ehliyeti noksanlığından davanın reddini talep ettiğini, söz konusu poliçede yer alan teminatın devreye girebilmesi için tahakkuk eden sigorta priminin tümünün peşinen sigorta şirketine ödenmesi gerektiği hususunın şart koşulduğunu, davacı taraf dava dilekçesi ve eklerinde bu hususa dair herhangi bir bilgi ve belge sunmadığını, dolayısıyla anılı sigorta sözleşmesinin devreye girip girmediği ve davacı tarafından sigortalısına yapılan ödemenin geçerli bir sigorta sözleşmesine dayanıp dayanmadığı hususunun belirlenmesini, davacının oluşan kayıpla ilgili olarak sigortalısının haklarına halef olabilmesi için gerekli kriterin gerçekleşmediğini ve bu sebeple eldeki davayı ikame etme kabiliyetine sahip olmadığını, davacı tarafın sigortalısının haklarına hukuka uygun bir şekilde ve kendisi tarafından tanzim olunan poliçe üzerinde poliçenin geçerli olabilmesi için yerine getirilmesi gereken şartları ifa edip etmediğini kanıtlanmadan hak sahibi sıfatıyla dava açamayacağını ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporundan da açıkça görüleceği üzere hasar ihbar tarihinin 04.10.2018 olarak belirtildiğini, uyuşmazlığı konu olan emtianın taşıma tarihi ise 16.08.2018 olduğunu, hasarın ihbar tarihi 04.10.2018’dir ve söz konusu taşımanın tamamlanmasından 50 gün sonra yapıldığını, Montreal 1999 Konvansiyonu bahsedilen süreler içerisinde bir şikâyette bulunulmadığı takdirde taşıyıcı aleyhinde yasal bir aksiyon alınamayacağına hükmettiğini, fiili taşıyan…’dır ve söz konusu kaybolan emtia ile ilgili sorumlu tutulması gereken tarafın Türk Havayolları olduğunu, zira müvekkili şirketin hava taşıma işini gerçekleştirdiğine dair dosyada herhangi bir emare veya delilin bulunmadığını bu sebeplerden davanın kabulünü talep etmiştir.
Bilirkişi heyetinin 14/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; uyuşmazlığa konu davada Varşova/Monreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulama alanı bulacağı, davalı …. Taşımacılık A.Ş’nin taşımayı organize edip, dava dışı sigortalı adına uluslararası hava yolu, dahili taşıma ve sevk adresine teslim işini üstlenerek ücret belirlemek suretiyle fatura düzenlediği dolayısıyla taşıyıcı sıfatına haiz olduğunu, fiili taşımayı gerçekleştiren …nın Varşova/Montreal Konvansiyonu kapsamında taşıyıcının hasara ilişkin sorumluluğunun ispata muhtaç olduğu, davacının sigortalısı …’a ait 789 adet, brüt 86,9 kg ağırlınğında bayan örme tişört emtiasının davacının sigortalısı …’in yurtdışı müşterisine teslim edilmediği, davacının sigortalısı …’in zararının 2.288,10 GBP olduğu, davacı sigorta şirketinin 24.10.2018 tarihinde sigortalısı …’a 17.819,12 TL hasar ödemesi yaptığı, dosyada mübrez Kargo Hasarı Raporu ile Ekspertiz Raporu tespitlerini dikkate alarak bayan örme tişört emtiasının 8 kolisinin eksik olduğunu kabul etmesi halinde davacının davalıdan talep kapsamında 12.276,49 TL hasar bedelini talep edebileceği kanaatine varmıştır.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Somut uyuşmazlıkta, hasarın meydana geldiği tarih itibariyle Varşova Sözleşmesi’nin 1955 La Haye ve 4 sayılı Montreal Protokolü ile tadil edilmiş hükümlerinin uygulanması gerekli olup bu sözleşmenin 26. maddesinde “bagajın veya eşyanın, teslim almaya yetkili kişi tarafından itirazda bulunulmaksızın kabulünün, bunların taşıma belgesine uygun olarak ve iyi durumda teslim edildiği hususunda, aksi sabit oluncaya kadar geçerli delil sayılacağı, hasar halinde, teslim almaya yetkili kişinin, hasarın öğrenilmesinden sonra derhal ve teslim alınışlarından itibaren bagaj için en geç yedi gün ve yük için en geç on dört gün içinde taşıyıcıya ihbarda bulunmak zorunda olduğu, gecikme halinde, bagajın veya yükün kendisine teslime hazır bulundurduğu tarihten itibaren en geç yirmi bir gün içinde ihbarda bulunulacağı, her ihbarın, yukarıda belirtilen süreler içinde, ayrı bir yazılı bildirim olarak gönderilmesi veya taşıma belgesi üzerine yazılmak suretiyle yapılmasının gerektiği, belirtilen süreler içinde ihbarda bulunulmaması halinde, hileli davranması hali dışında, taşıyıcı aleyhine dava açılamayacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu düzenleme karşısında, ihbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı lehine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğu da sona ermektedir (Hüseyin Ülgen, Hava Taşıma Sözleşmesi, İstanbul 1987, s. 211, Tuba Birinci Uzun, Uluslararası Hava Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, 2012, s.134-135).
Yargılama sırasında toplanan deliller neticesinde, dava dışı sigortalı tarafından malların gönderilip teslim edilme tarihinin 22.08.2018 tarihi olduğu, 8 adet kolinin eksik olduğunun anlaşılması üzerine dava dışı sigortalı tarafından expertiz incelemesi yapılmadan bu hususun kendisi tarafından davalıya çekilen 05.10.2018 tarihli ihtarname ile bilindiği, ihtarname tarihi ile malın teslim tarihi arasındaki sürenin yaklaşık 44 günlük bir süreye tekabül ettiği ve 14 günlük ihbar süresinin aşıldığı anlaşılmakla dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 209,66- TL harçtan mahsubu ile 155,26-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince takdiren 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda karar verildi. 29/06/2020
Katip ….
E-imzalıdır ¸
Hakim ….
E-imzalıdır ¸