Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1316 E. 2020/282 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1316 Esas
KARAR NO : 2020/282

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/03/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/04/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 31/10/2017 tarihinden itibaren …… merkezi görevini davalı şirkete devrettiğini, ….. A.Ş.’nin 2008-2017 tarihleri arasında …… Merkezi olan müvekkili şirket ile var olan dağıtım merkezi sözleşmesini sonlandırdığını, 25/10/2017 tarihinde tutulan tutanak ile personel ….. imzasına cari hesaplar ile demirbaşların miktarları ile açıklamalı, personel ihbar ve kıdem tazminatı, pos cihazları, …… Merkesi işinden kaynaklı tüm iş ve ekipmanların listesinin tebliğ edilmiş olduğunun davalı yanın müvekkiline gönderdiği Kadıköy …… Noterliğinin 10/04/2018 tarih ve …… yevmiye numaralı ihtarname içeriğinde ikrar ettiğini, davalını devir işleminden sonra müvekkiline personel devri için 28/11/2017 tarihinde 140.023,60 TL , 03/01/2018 tarihinde 300.000,00-TL. 24/01/2018 tarihinde 364.000,00-TL ödeme yaptığını, iki ödemenin cari hesaptan düşülürek iş bu dava konusu alacağın tespit edildiğini, davalının yaptığı ödemeler ve Kadıköy ……. Noterliğinin 10/04/2018 tarih ve ….. yevmiye numaralı ihtarname ile devri ikrar ettiğini ancak faturaları iade etmediğini, davalı aleyhine Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile ödenmeyen personel kıdem ve ihbar tazminatları için takip yapıldılğını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, dava konusu para alacağının içerdiği nedeniyle ihtiyati haciz talep ettiklerini belirterek davalı adına kayıtlı gayrimenkul, araç ve hissenin ihtiyaten haczine, şimdilik 854.267,75 TL carih hesap devir alacağının TDM devir tarihi olan 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, taraf şirkeler arasında imzalanmış ikili bir devir sözleşmesi bulunmadığını, yapılan ….. dağıtım merkezi görev değişikliği işleminin herhangi bir şekilde işyeri/işletme devri şeklinnde nitelendirilemeyeceğini, 25/12/2017 tarihli tutanak ile gerekli evrakların teslim alındığını, talep edilen alacağın müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından faturalara itiraz edilerek davacı şirkete iade edildiğini belirterek öncelikle yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; sözleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Beyoğlu ….. Noterliğine, Esenler SGK’ya, Küçükçekmece SGK’ya, ….. Müdürlüğüne, Bakırköy …… İcra Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verilmiş, istenen bilgi ve belgeler gönderilmiştir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 25.204,08 TL asıl alacak, 1.329,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.533,34 TL alacağın tahsili için 29/06/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 03/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasındaki dağıtım merkezi sözleşmesinin sona erdirilmesi nedeniyle bakiye cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti ve tahsil talebinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalı mahkemenin yetkisine itiraz etmiş olmakla davacının istemi para alacağı olması sebebiyle Türk Borçlar Kanununun TBK 89.maddesi gereğince para borcu alacaklıya götürülerek ödenecek borçlardan olduğundan davacının yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğu nedeniyle somut olayda davalı icra takibinde yetki itirazında bulunmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Mahkemeleri de yetkili olduğundan davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacının iddiası, davalının savunması, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki kayıtlar ve dağıtım merkezi sözleşmesi ve ödeme belgeleri incelenerek davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhinde cari hesap asıl alacağı, işlemiş faiz talep edip edemeyeceği talep edebilecekse işlemiş faizin başlangıç tarihi ve miktarı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğunun tespiti, işlemiş faizin faiz miktarının da tespiti için tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 16/07/2019 günü, saat:14:00 ‘de mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiş, 09/09/2019 tarihli raporda özetle; cari hesapların devrine ilişkin davacı ile davalı arasında ikili bir sözleşme ya da davacı, davalı ve ….. Hizmetleri A.Ş. arasında, İmzalanmış bir devir sözleşmesi ya da bir protokol bulunmaması, ancak ….. Hizmetleri A.Ş’nin önerileri doğrultusunda davacı şirketin alt bayi cari hesap alacaklarım incelemesi, birebir alt bayiler ile görüşülerek ibraz edilen cari hesap mutabakatlarının teyidinin yapılması, bu inceleme sonucunda davalının bedelini Ödemek suretiyle devir/temllk almak istediği alt bayi cari hesap alacaklarını davacı şirkete bildirmesi neticesinde davalı tarafından davacıya personel kıdem tazminatı ve cari hesap devrine ilişkin ödemelerin yapılması, davalı tarafından davacıya yapılan 300.000,00 TL tutarındaki ödemeye ilişkin banka dekontunun açıklama kısmından tüm devir işlemi ödemesinin yer alması, davalının muhasebe kayıtlarına borç olarak kaydettiği 922.390,13 TL’lik tutarın taraflar arasındaki 27 Aralık 2017 tarihli mail yazışmasında davalının alabileceği ait bayi cari borcu olarak belirtilmesi hususları bir bütün halinde dikkate alındığında, taraflar arasında ’’fliti devrin” gerçekleştiği sonucu ortaya çıkmakta olmasına karşın, bu işlemin tarafımca fiili işletme devri olarak değerlendirilmesinin yanında, mahkemeye ait olmak üzere, bu iş ve işlemlerin işletme devri olarak kabul edilip edilemeyeceği hususlarında Ticaret Hukuku Uzmanı bir öğretim görevlisinden bilirkişi raporu alınmasının faydalı olabileceği, cari hesap devirlerine ve bu devirden kaynaklı borç ve alacak tutarlarına ilişkin taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı gibi söz konusu borç ve alacak tutarları konusunda tarafların mutabık olduklarını gösterecek herhangi bir belge yada protokol bulunmadığından cari hesapların devrinden kaynaklanan bedel olarak davalının talep ettiği net alacak tutarının 854.272,75 TL, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre borç tutarının ise 90.459,13 TL olduğu, ancak davacının hesaplayıp farklı tutar ile muhasebe kaydına aldığı atacaâının davalı tarafta hic böyle bir borcunun old udunu bile bilmemesi, davalının hesapladığı bore tutarının ise mail ortamında davacı tarafla paylaşılıp ödeme sekil ¡cin uvcunluk abrilsü istendiği hususları dikkate alındıflında cari hesap devir bedeli olarak taraflar arasındaki mail yarışmalarına konu olan 90.459,13 TL’nin dikakte alınmasının uygun olacağı, davalı tarafından davacıya ödenecek borcun vadesi olarak davalı tarafından verilen 1 aylık çekin ödeme gününün (24/01/2018) dikkate alınmasının uygun olacağı, cari hesapların devrinden kaynaklanan bore tutan için borcun vadesi olan 24.01.2018 tarihinden itibaren davacının islemiş faiz talep edebileceği, ticari işlemlerde uygulanan reeskont faiz oranının uygulanması neticesinde borcun vadesinden işbu raporun düzenlenme tarihine kadar (09.09.2019) geçecek süre için hesaplanacak işlemiş faiz tutarı, cari hesap devir bedeli olarak davalı tarafça hesaplanan ve davacı ile de paylaşılan 90.459.13 TL’nin kabul edilmesi halinde işlemiş faiz tutarının 26.215.56 TL olacağı, cari hesap devir bedeli olarak davacı tarafından hesaplanan ve davalı ile paylaşılmayan, davalı tarafça bilinmeyen 854.272,75 TL’nin kabul edilmesi halinde ise işlemiş faiz tutarının 247.572,99 TL olacağı tespit edilmiştir.
Bir sektör bilirkişisi, bir işletmenin devri konusunda uzman bilirkişi heyete eklenerek;taraf vekillerinin itirazları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak; taraflar arasındaki kayıtlar ve dağıtım merkezi sözleşmesi ve ödeme belgeleri incelenerek tarafların itirazları tek tek ayrıntılı şekilde değerlendirecek şekilde taraflar arasındaki sözleşme uyarınca tespiti hususlarında ek rapor alınmasına karar verilmiş, 10/01/2020 tarihli ek raporda özetle; davacı ve davalının şirket ticari defterleri ve muhasebe kayıtları ile dosyada bulunan diğer mübrez evraklar ve tarafların bilirkişi raporuna yaptıkları ibrazlar dikkate alınmak suretiyle yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; davacı ve davalının 09.09.2019 tarihii bilirkişi raporuna ilişkin itirazlannın ve beyanlarınrn değerlendirilmesi neticesinde, tarafların yasal defterleri ve bu defterlerin kaynağını oluşturan ticari belge ve vesikalar ile dava dosyasında bufunan bilgi ve belgeler esas alınarak hazırlanan 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda yer alan tespit, değerlendirme ve sonuçların yerinde olduğu, raporda değişiklik veyahutta düzeltme yapılmasını gerektirecek herhangi bir hususun bulunmadığı, davalı ile davacı arasında TTK ve TBK çerçevesinde ticari işletme devrinin gerçekleşmediği, davacı ile ….. Hizmetleri A.Ş, arasında imzalanan sözleşmenin de TBK madde 205 hükmü uyarınca davalıya devredilmediği; davalı ve davacı arasındaki hukuki ilişkinin davalının ve davacının mutabık kalmış olduğu bayi borçlarının davalı tarafından üstlenilmesi olduğu, üstlenilen meblağın, ilk bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, 922.398,13.-TL olduğu, bayilerin davacıdan alacaklarının ise 167.939.-TL olduğu, 664,000.-TL bayi borcunun davacıya EFT ile gönderildiği; bakiye borcun ise 90.459,13.-TL olduğu, davacının iddia ettiği tutarda bir anlaşma sağlandığına ilişkin dosyada hukuki değer taşıyan belge bulunmadığı tespit edilmiştir.
Gelen yazı cevapları, toplanan delillere göre tüm dosya kapsamı uyarnıca yeni bilirkişi raporu alınması talebinin oy birliğiyle reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın çözümü bakımından halli gereken ilk mesele taraflar arasında bir ticari işletme devrinden söz edilip edilemeyeceğidir. Hukukumuzda işletmenin devrine ilişkin hükümler TBK m. 202’de düzenlenirken, ticari işletmenin devri ise TK m. 11’de düzenlenmektedir. Ticari işletmenin devrinden söz edilebilmesi için öncelikle bir devir sözleşmesinin yapılması zorunluluğu bulunmaktadır. TK m. 11/3 bu hususu açıkça zorunlu kıldığı gibi, sözleşmenin şekli ve kapsamının sınırını da bizzat kanun koyucu çizmiştir. Buna göre, ticari işletmeyi bir bütün olarak konu edinen sözleşmelerin, bu bağlamda da devir sözleşmesinin TK m. 11/3’ün üçüncü cümlesi uyarınca yazılı şekilde yapılmaları zorunludur. Bu şekil sözleşme için geçerlilik şartı niteliğinde olup yazılı şekilde yapılmayan devir sözleşmeleri TBK m. 12/2 uyarınca hükümsüzdür (Kendigelen (Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya/Nomer Ertan), Ticari İşletme Hukuku, 5. Bası, 2015, KN. 381).
Huzurdaki dava bakımından taraflar arasında devir iradesini ortaya koyan yazılı bir sözleşme mevcut değildir. Kaldı ki, ortada fiilen ticari işletme devrinin olduğunun iddia edilmesi halinde dahi, yorum yoluyla böyle bir akdin mevcut olduğu iddia edilemez. Zira, kanun yazılı şekli bir sıhhat şartı olarak öngörmüş ve devamla sözleşme içeriği bakımından da Ticaret Sicil Yönetmeliği’nde sınırlamalara tabi kılınmıştır. Dolayısıyla, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin olmadığı sabit olduğundan, kurucu unsuru eksik olan bir devir sözleşmesi yorum yoluyla da ayakta tutulamaz. Sonuç olarak, huzurdaki davada taraflar arasında bir ticari işletme devri sözleşmesi olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her iki taraf da, …… Merkezi olarak faaliyet yürütmekteyken, dava dışı …..’in tasarrufuyla davacının dağıtım merkezi sözleşmesinin feshedildiği ve davalının hizmet alanı genişletilerek yeni dağıtım bölgeleri tevdi edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava dışı ….., davacının dağıtım merkezi sözleşmesini feshetmiş; devamla davalı ile ayrıca bir dağıtım merkezi sözleşmesi akdetmiştir. Tarafların beyanlarından dava dışı ….. Hizmetleri A.Ş.’nin dağıtım merkezlerindeki yetişmiş eleman kaybının önüne geçmek ve alt bayilerle olan ilişkileri sürdürmek adına bayilik sözleşmesi feshedilen şirketlerdeki personelin kıdem tazminatının devralan bayilerce ödenmesinin istendiği, aynı zamanda alt bayilerle olan cari hesap ilişkisinden doğan borçların da üstlenilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuki olarak burada aslında bir cari hesap devrinden ziyade davacının alt bayileri neticesinde oluşan alt bayilerin net borcunun davalı tarafından üstlenilmesi olduğu görülmektedir. Taraflar arasında girişilen pek çok işlem neticesinde oluşan karşılıklı alacak ve borç belirli dönemler halinde takas edilerek işlem kolaylığı sağlanmaktadır. Davaya konu olayda teknik anlamda TK m. 89 ilâ 101 arasında düzenlenen cari hesap sözleşmesinin devrinden ziyade, muhasebesel olarak işleyen cari hesap ilişkisi sonucunda alt bayilerin davacıya olan borçlarının davalı tarafından üstlenilmesi söz konusudur. TBK m. 196 uyarınca davalı ile davacı e-postalar yoluyla mutabık kalmış ve davalı davacının alt bayilerinin borcunu üstlenmeyi kabul etmiştir. Dolayısıyla hukuki olarak ortada mevcut olan ilişki davalının, davacının alt bayilerinin cari ilişkiden kaynaklanan borçlarını üstlenmesidir.
Davaya konu uyuşmazlık, bu noktada bayilik görevi dava dışı Turkcell tarafından sona erdirilen davacı ile yeni bayi olarak tespit edilen davalı arasındaki cari hesap ilişkilerinin devrindeki tutarda mutabık olunmamasından kaynaklanmaktadır. Davacının iddiasına göre; davalının alt bayilerin toplam borcu 1.725.093,02 TL’den alt bayilere olan borç tutarı olan 206.825,27 TL ile davalının davacıya yaptığı toplam 664.000 TL ödemenin düşülmesi ile tespit edilen 854.267,75 TL’yi ödemesi gerekmektedir. Dolayısıyla, davanın konusu davalının üstlenmesi gereken bu cari hesap borcunun talep edilmesinden ibarettir. Bilirkişi marifeti ile yapılan ticari defter incelemesinde ise davalının hesapladığı tutar 90.459,13 TL olarak tespit edilmiş, davacının talep ettiği tutarla davalının defterleri arasında mutabakat olmadığı görülmüştür. Ayrıca, davalının defterlerinde 100.000 TL’lik bayi havuzuna yüklenen karşılık tutarı yer almadığından ve buna ilişkin dava dışı ….. ’den temin edilen bir belge olmadığından bu tutar dikkate alınmamıştır.
Taraflar arasında, davacının alt bayileri olan cari hesap ilişkisindeki borcun davalı tarafından ne tutarda üstlenileceğini gösteren bir sözleşme olmadığı gibi tarafların mutabık oldukları tutarı destekleyecek bir belge de bulunmamaktadır. Dosyaya mübrez evrak incelendiğinde, davalı tarafından ticari defterlere göre tespit edilerek e-posta yoluyla davacı ile paylaşılan ve ödeme şekli için uygunluk istendiği de dikkate alındığında cari hesap devir bedeli olarak bilirkişi marifetiyle davalı ticari defterlerinden tespit edilen 90.549,13 TL’nin dikkate alınması gerekmiştir.
Huzurdaki davada taraflar arasında açık bir sözleşmenin olmadığı dikkate alındığında, faizin başlangıç tarihinin borçlunun TBK m. 117 uyarınca borçlu olduğunu öğrendiği tarihten başlatılması gerekmiştir. Buna göre, …… Merkezi devrinden kaynaklı faturaların davalı tarafından kabul edilmeyerek Kadıköy ….. Noterliği’nin 10.04.2018 tarih ve ….. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya iade ettiği dikkate alındığında, davalının bu tarihte temerrüde düştüğü anlaşıldığından davaya konu alacağa bu tarihten itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 90.459,13 TL’nin 10/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
90.459,13 TL’nin 10/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 6.179,26 -TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 14.588,76 TL harcın mahsubuna, artan 8.409,50 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, peşin harçtan mahsup edilen 6.179,26 -TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 12.543,62 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın reddedilen miktarı dikkate alınarak davalı yararına tayin ve takdir olunan 55.240,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarfedilen 175,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.975,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 315,02 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından sarfedilen 5,50 TL tebligat giderinden oluşan yargılama giderinin davanın kabul red dikkate alınarak takdiren 4.92 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
10-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/03/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸