Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1177 E. 2019/421 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1177
KARAR NO : 2019/421

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin 27/05/2014 tarihinde davalı ile Beylikdüzü ilçesi kavaklı mahallesinde bulunan ….. Ada …… Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapı inşasına yönelik olarak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, davalının inşaatı tamamlayarak teslim ettiğini, ancak yapının ipotekli bir şekilde devredilmesi suretiyle sözleşmeye aykırı davranıldığını, müvekkillerinin taşınmazların tapusunu almaya çalıştıkları sırada üzerinde ipotek olduğunu öğrendiklerini, davalının kötüniyetli bir şekilde kendi üzerine düşen daireler yerine müvekkillerine devredilmesi gereken taşınmazlar üzerine ipotek koydurmuş olduğunu, ipotek bedellerinin taşınmazların değerinden çok yüksek olduğunu, müvekkillerinin taşınmazların üçüncü kişilere devredilme kaygısı nedeniyle korkarak ipotekli bir şekilde tapuları almak zorunda kaldıklarını, davalının 14/08/2018 tarihli belge ile 12 ve 16 numaralı daireler üzerindeki…….Bankası ….. Şubesi lehine olan ipoteklerin kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, müvekkillerinin sözleşmedeki edimlerini yerine getirmiş olmalarına rağmen davalının bu suretle edimlerini yerine getirmemiş olduğunu belirterek 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesi kapsamında davacılara verilen bağımsız bölümler üzerine konulmuş olan ipotek nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesi kapsamında arsa maliki olan davacılara isabet eden daireler üzerine davalı tarafından konulmuş olan ipotek nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, davacıların tacir olmadıkları, uyuşmazlığın yukarıda belirtildiği üzere eser sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle dava ticari dava niteliğinde olmayıp görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonucuna varılmıştır. Göreve ilişkin kurallar dava şartı niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilmesi mümkündür. Bu itibarla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı karar verildi.02/04/2019

Katip …

Hakim …