Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1042 E. 2021/50 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1042 Esas
KARAR NO : 2021/50

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2018
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :22.01.2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Bakırköy … icra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine takip başlatıldığını, söz konusu dosyadaki imzanın müvekkile ait olmadığını, takibe konu çekteki imzanın müvekkile ait olmadığının grafolog incelemesi yapılarak ortaya çıkacağını, müvekkil ile çek üzerindeki keşideci arasında da alacaklı arasında da takibe konu çek ile ilgili hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, icra takibinin kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle müvekkil aleyhine yapılan takiple ilgili olarak imzaya ve borçlu olmadıklarına yönelik itirazlarının sunullması ile teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulmasına, takibin iptaline, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasında iyi niyetli olmadığını, taraflar arasında ticari ilişkinin var olduğunu, bu sebeple tarafların ticari defterlenin incelenmesi gerektiğini, davacıya faturalar kesildiğini, başka bir çekten ötürü başka bir icra takibinin açıldığını ve takibin kesinleştiğini, dava konusu çekin davacı çalışanı … tarafından müvekkil firmaya teslim edildiğini, çeki yine aynı kişinin imzaladığını, çeki imzalama yetkisi olduğunu söylediğini, davacının söz konusu çekin ve başka çeklerin kaybolduğuna dair bankaya herhangi bir bildirimde bulunmadığı gibi adli makam ve emniyet müdürlüklerine de herhangi bir başvuruda bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine ve yargılama giderleriyle ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı tarafça icra takibine konu edilen 60.000,00 TL tutarlı çekin imzasının davacıya ait olup olmadığı, davacının anılan çekten ve icra takibinden dolayı davalıya borçlu İİK 72 madde kapsamında olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce usulünce duruşma açılmış, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelendiğinde; davacı-alacaklı tarafından davalı … ve …. aleyhine dava konusu çek nedeniyle 60.000,00 TL asıl alacak, 96,16 TL işlemiş faiz, 180,00 TL komisyon alacağı ve 6.000,00 TL karşılıksız çek tazminatı olmak üzere toplam 66.276,16 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı,anlaşılmaktadır.
Davacının ıslak imzalarını içerir belge asılları ile imza incelemesi yapılmak üzere çek aslı mahkememiz kasasına alınmış, çekteki davacıya atfen atılan imzanın ve çekteki yazıların davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda öncelikle dosya Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesine gönderilmesine karar verilmişse de covid- 19 tedbirleri kapsamında fiziki evrak gönderimini ve teması azaltmak ve yargılamayı makul süresinde bitirmek amacıyla bu ara karardan rücu edilerek Adli Belge İnceleme uzmanı heyetten günsüz rapor alınmasına karar verilmiştir.
İspat yükü üstünde olan davacının taleplerinin teknik yönden incelenmesi gerekliliği üzerine davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. HMK’nun 25 Maddesine göre taraflarca getirme ilkesi benimsenmiştir. Aynı kanunun 324 maddesinde “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorundadır” hükmü amirdir. Davacıya bu konuda kesin süre tanınmış olup verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretleri yatırılmamış olup davacı bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun “dava şartları “ başlıklı 114(1) maddesinin g bendinde “Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması” hükmü bulunmaktadır. HMK’nun 120 maddesine göre;
(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.
HMK’nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK’nun 115/2 ve 120 maddelerinden ve 30/09/2011 tarihli resmi gazetede yayımlanan HMK gider avansı tarifesinin 1 ve 6 maddelerindeki düzenlemelerden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı mahkemenin sonradan da bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. Bu durum, davanın her aşamasına re’sen gözetilmeis gerekir. Gidera vansıınn yatırılmaması halinde dava usulden reddedilir. Tarafların bazı usuli işlemlerinin belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK’nun 94 ve davamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masraflar ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak, kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK’da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, bu bağlamda yatırılacak masraf tutarının ne olduğunun net bir şekilde gösterilmesi, davacıya tanınan sürenin yeterli ve elverişli olduğu, süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve bu konuda uyarıldığı anlaşılmaktadır.
4/03/2020 tarihli celsede, davacının iddiası, davalının savunması ile tüm dosya kapsamına göre gragoloflardan oluşan bilirkişi heyeti ile inceleme yapılmasına karar verildiği, bilirkişi ücretinin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince mahkeme veznesine depo edilmesine, aksi takdirde 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 324 maddesi gereğince bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline mazeretinin kabulü ile beraber ihtar edildiği, davacı vekilinin bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılmadığı, verilen kesin süre içinde yatırılmadığı, böylelikle davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçtiği görülmüştür.
Davacı tarafça ara karardan rücu talebinde bulunulmamış ispat yükünün davalıda olduğu beyan edilmiştir.
Takibe konu kambiyo senedine karşı açılmış menfi tespit davasında ispat yükü davacı yanda olup, davacı dava dilekçesindeki iddialarını ispata mecburdur. Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı-borçluya düşer.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 778. maddesi yollamasıyla 680. maddesinde “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” hükmü bulunmaktadır,Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere,bu hüküm uyarınca açığa senet düzenlenmesi mümkündür. Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekir.(Yargıtay 19. H.D E. 2011/8731,K. 2011/11501 T. 27.9.
O halde 6100 sayılı HMK.m.189 uyarınca davacı üzerine düşen ispat yükünü kural olarak kanunun belirlediği delillerle ispat etmek yükü altındadır.
Yine aynı Kanunun 6100 HMK m.200 uyarınca “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi,…itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri 2.500 TL’sini geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Oysaki davacı vekilinin dava konusu olan bonodan dolayı davalının doğan hakkının düşürülmesi ve itfası amacı ile yapıldığı ileri sürülen hukuki işlemin yani ödemenin bu bonodan doğan borcun sona erdirilmesine dair ve davalı tarafından düzenlenmiş ve davalı aleyhine sonuç doğuracak ve davalıyı usulen bağlayabilecek bir belge bulunmamaktadır.
Davacının delileri arasında her ne kadar yemin delili varsa da yemin delilinin 6100 sayılı HMK’nun 225 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, yemin edecek kimseyi ceza soruşturması veya kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yeminin konusu olamaz (m.226/1-c) hükmü de dikkate alınarak, yemin delili değerlendirilmemiştir.
Dosya içerisindeki delilerle ispat yükü kendisinde bulunan davacının dayandığı İmza incelemesi içeren bilirkişi incelemesinden vazgeçtiği, niteliği itibariyle tanıkla ispatının mümkün olmaması anlaşılmakla başkaca da ispata yarar delilde sunmadığından ispatlanamayan davanın reddi yoluna gidilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İspatlanamayan davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından başlangıçta yatırılan 1.131,84 TL’den mahsubu ile kalan 1.072,54 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 4.080.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan 48, 50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza