Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1017 E. 2020/67 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1017
KARAR NO : 2020/67

DAVA : MENFİ TESPİT (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ….’ ın diğer müvekkilleri …. ve …. ‘nin kızı olduğunu, …’ın 2 yıl kadar bir süre dvalı şirkette çalıştığını, çalıştığı süre zarfında kasadan bir miktar para çalındığından bahisle kendisinin şikayet edilceği ve bu yüzden cezaevine gireceği şeklinde korkutulmak suretiyle anne ve babasına boş senet imzalatıldığını, daha sonra davalı şirketin boş olarak imzalattığı senedi kötü niyetli bir şekilde 135.000,00-TL olarak doldurularak Silivri İcra Müdürüğünün … e. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, söz konusu takibe müvekkillerinin 03/08/2016 tarihinde İcra Hukuk Mahkemesine itiraz ettiklerini, İcra Hukuk Mahkemisinin davanın reddine şeklinde karar verdiğini, bu sebeple Genel Mahkemelerde dava açma ihtiyacı olduğunu , bu nedenlerle davalı şirket aleyhine açtıkları Menfi Tespit davasının kabulü ile davacı müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması ve satış işlmeninin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, senedin iptaline, takibin ve ödeme emrinin iptaline, davanın istirdat davası olarak kabulü ile ödeme yapılması durumunda ödeme yapıldığı tarih itibariyle işleyecek yasal faiziyle davalı taraftan alınarak müvekkillerine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafların sunmuş olduğu dava dilekçesinde, iddia etmiş olduğu hususlar, yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olduğunu, bu beyanlara itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını,davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olduğnu, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç birinin, usul kuralları çerçevesinde, iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını,davacıların kendilerinden şantaj yolu ile zorla senet alındığı iddiaları ile ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, savcılık soruşturması sonrası davalı şirket yetkililerinin tümü hakkında sanık sıfatı ile Silivri … Asliye Ceza Mahkemesi …. E. sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını,sonuç itibari ile tüm sanıklar hakkında atılı suçlamalardan ayrı ayrı BERAATLERİNE karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, Bu yönüyle Ceza davası sonucunda bahse konu senedin davacılar tarafından iradi olarak verildiğini,hukuka aykırı yol ve yöntemlere başvurulmadığı ispatlandığını, Ceza mahkemesinin verdiği BERAAT kararının hukuk hakimi açısından bağlayıcılığının bulunduğunu,davacıların kendi iradeleri ile vermiş olduğu senetle ilgili borçlu olmadıklarını iddia etmeleri kötü niyetli hareket ettiklerini göterdiklerini,taraflar arasında var olan kambiyo senedi ilişkisinin, temel hukuki ilişkiden bağımsız, yani mücerret olduğunu, Borçlu davacılar hakkında başlatılan, Silivri İcra Müdürlüğü …. E. sayılı icra takibinde,ödeme emrine itiraz süresi içinde senedin sonradan doldurulduğu veya imzaların kendilerine ait olmadığı yönünde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, takip hukukundan kaynaklı haklarını kullanmayan davacıların hak düşürücü süreler geçtikten sonra bu yönlü haklarını eldeki davada dile getirmeleri mümkün olmadığını,Davacıların açılan icra takibi ile ilgili tedbir talebi hukuki dayanaktan yoksundur.İcra takibi sonrası açılan menfi tespit davalarında tedbir kararı verilebilmesi için dosya alacağı ve sair giderler dahil olmak üzere hesaplanacak tutarın yüzde yüz yirmisinden aşağı olmamak üzere mahkemeye teminat sunulmasının gerektiğini,Öncelikle davacının şartları oluşmayan tedbir talebinin reddi ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacılardan …’ın davalı şirkette çalışırken kasadan para çalması nedeniyle davacı …, davacı … ve baba … tarafından bu eylem nedeniyle korkutularak verilen senetlerin bedelsizliğine ilişkin icra takibinden sonra açılmış bulunan menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı Silivri … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit talebini içerir dava olması sebebiyle, “mahkememizin görevsizliğinden görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine göndreilmesine”karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda dava konusu edilen senetler davacı işçi …’ın eylemi nedeniyle korkutularak verildiği ve davacı …’in davalı şirket işçisi olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu husus görevsizlik kararı veren mahkemenin de kabulündedir.
Her ne kadar Silivri … Asliye Hukuk Mahkemesi davanın TTK 4.madde kapsamında mutlak ticari dava niteliği bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş ise de bu karar yerinde görülmemiştir.
Şöyle ki, somut olayda uyuşmazlığın bonodan kaynaklandığı, bono hakkındaki düzenlemenin de TTK’da yer aldığından TTK 4.maddesi kapsamında mutlak ticari dava olarak görülmesi gerektiği görüşü, ancak taraflar arasında temel bir hukuki ilişkinin olmaması hali için söz konusudur. Çünkü taraflar arasında temel bir hukuki ilişki bulunmadığı durumlarda uyuşmazlığın sırf bonodan kaynaklandığı söylenebilir. Eğer taraflar arasında başka bir hukuki ilişki mevcut ise ve dava konusu bono da bu hukuki ilişki kapsamında verilmiş ise artık uyuşmazlığın sırf bu bonodan kaynaklandığını söylemenin hukuken imkanı yoktur. Bu durumda uyuşmazlık hakkında ilk olarak temel hukuki ilişkiye ilişkin hükümler uygulanacaktır. Bu hükümleri uygulayacak olan mahkemede de temel hukuki ilişkinin tabi olduğu uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme olmalıdır.
Nitekim bir kira ilişkisinde kiracı tarafından kiralayana verilen teminat amaçlı bonodan kaynaklanan uyuşmazlıkta, taraflar arasında kira sözleşmesi ilişkisi bulunması nedeniyle Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. ( Bkz. Yargıtay 19.HD’nin 05/11/2015 gün ve 2015/4118 E. 2015/14135 K sayılı kararı) Aynı durum bir tüketici tarafından satın alınan bir ürün için verilen bono için de söz konusudur. Bu kez de görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında dava konusu bonolar taraflar arasındaki işçi – işveren ilişkisine dayalı teminata ilişkin olarak verilmiştir ki davalı da bu hususu doğrulamaktadır. Diğer yandan davalı tacir ise de davacılar tacir değillerdir. Uyuşmazlığın bu niteliği ile de mutlak ticari dava niteliği bulunmadığı gibi, tarafların her ikisinin de ticari işletmeleriyle ilgili olmaması nedeniyle Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu kabule imkan bulunmamaktadır. (İstanbul BAM 37.HD’nin 2017/581 E. 2017/592 K ve 2017/623 E. 2017/649 K sayılı ilamları da bu yöndedir.)
Hal böyle olunca somut uyuşmazlığı işçi işveren ilişkisinden doğan teminat senetleri ise de senetler davacı işçinin anne ve babası tarafından imzalandığından iş mahkemesinin görev alanına değil, genel mahkemenin görev alanında kalmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan HMK 114/c maddesi gereği mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu, HMK 115 maddesi gereği dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine,
2-HMK 20.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Silivri … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın istinaf kanun yollarına başvurulmadan kesinleşmesi halinde mahkememiz ile Silivri ….. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı çıkmış olması halinde görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanını HMK 20 ve 21.maddeleri gereğince İstanbul …BAM Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-Yargılama giderleri ve gider avansı konusunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı asilin yüzüne karşı,davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 22/01/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza