Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/100 E. 2018/395 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/100
KARAR NO : 2018/395

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2018
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkili ile davalı/borçlu arasında domates alım satımına yönelik bir anlaşma bulunduğunu, bu anlaşmaya istinaden davalıya muhtelif tarihlerde ve meblağlarda ödemeler yaptığını, yapılan ödemelere karşılık davalının teslimini taahhüt ettiği domatesleri müvekkiline teslim etmediğini, bu nedenle müvekkilinin davalıya keşide ettiği Beşiktaş …Noterliğinin 06/06/2017 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile yapmış olduğu ödemenin iadesini talep ettiğini, davalının cevaben keşide ettiği … Noterliği’nin 13/06/2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı tarafından kendisine 10/04/2017 tarihinde 40.000,00 TL ve 11/04/2017 tarihinde 67.000,00 TL olmak üzere iki kez domates alımına ilişkin ödeme yapıldığını, bu ödemeye karşılık olarak 142.088,00 TL’lik ürünü … ve … plakalı araçlarla müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinden bakiye 35.088,00 TL alacağının bulunduğunu bildirdiğini, ancak müvekkilinin yaptığı ödemelere karşılık satın aldığı domatesler müvekkiline teslim edilmediğinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 127.068,79 TL yönünden icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından domateslerin müvekkiline teslim edildiği ve 35.088,00 TL alacaklı olduğuna ilişkin iddialarını kabul etmediklerini ileri sürerek davalının haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazının iptaline, takibin 107.000,00 TL üzerinden devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle usule ilişkin olarak yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan Demre Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin tacir sıfatı bulunmadığını, hizmet akdi söz konusu olduğundan görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin olarak ise, müvekkili ile davacı …’ün yetkilisi olduğu … Ltd. Şirketi arasında hizmet ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasında ticari ilişki bulunmayıp sözlü hizmet akdi bulunduğunu, kaldı ki huzurdaki itirazın iptali davasının ispat yükünün davacıya ait olduğunu, hizmet ilişkisi şirket namına yapılmasına rağmen müvekkiline şirketin yetkilisi/ortağı olarak bildikleri davacı …’ün şahsi hesabından 107.000,00 TL ödeme gönderildiğini, müvekkilinin yapılan ödeme karşılığında Demre ilçesinde seracılık işi ile iştigal eden bir kısım çiftçilerden ve bağlı oldukları komisyonculardan … Ltd. Şirketi ve şirket yetkilisi … adına yaş sebze/domates alımı yaparak şirketin … ve … plaka sayılı tırlarına domatesleri yüklediğini, müvekkilinin gönderilen para ile tırın dolmadığını, şirket yetkilisi …’e bildirdiğini, …’ün ise müvekkiline tırın tamamını doldurmasını akabinde kalan ödemeyi yapacağını beyan etmesi üzerine müvekkilinin güvene dayalı olarak tırın boş kalan kısmını da çiftçiye kendi parasından ödeme yapmak sureti ile doldurarak 35.088,00 TL alacaklı durumuna geldiğini, müvekkilinin kendi uhdesine mal alımı ve komisyonculuk yapmadığını, müvekkili tarafından gönderilen malları teslim aldıktan sonra davacı tarafın kendi kusurları ile domatesleri gümrükten geçiremedikleri için malın telef olması nedeniyle kötü niyetli olarak hareket ettiklerini, müvekkilinin talep ve rica üzerine … Ltd. Şirketine hizmet verdiğini, bu ilişkide tacir sıfatı bulunmadığını, bu nedenle de tacir gibi sorumlu tutulması ve fatura kesme zorunluluğu olmadığından dosyaya fatura sunmasının beklenemeyeceğini belirterek yetki ve görev itirazlarının kabulüne, aksi taktirde haksız ve mesnetsiz kötü niyetli davanın esastan reddine, alacağın % 20’si oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava,domates alımı için avans olarak gönderildiği iddia olunan para karşılığında ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle ödenen paranın geri verilmesi için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın 107.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 127.000,00 TL asıl alacak, 68,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 127.068,79 TL alacağın tahsili için 05/07/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 10/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 11/07/2017 tarihinde borçlunun vekili aracılığıyla borcun tamamına, faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da 1 yıllık süre içinde açıldığı görülmüştür.
Öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığı incelenmelidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup, davacı domates alımı için avans olarak ödediği para karşılığında ürünlerin teslim edilmediği iddiasıyla ödenen paranın geri verilmesini talep etmiştir. Davanın niteliğine göre mutlak ticari davalardan olmadığı sabittir. Nispi ticari dava sayılabilmesi için ise her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Demre Mal Müdürlüğü’nden gönderilen yazı cevabına göre davalı …’in yük taşımacılığı faaliyetinden dolayı vergi kaydının bulunduğu ve bilanço usulü defter tuttuğu nedeniyle davalı tacir ise de, davacı …’ün Güneşli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 13/02/2018 tarihli cevabi yazısında; vergi mükellefiyetinin olmadığı, … Ltd.Şti’nin %50 hisse ile ortağı olduğu, bu şirketin de 30/06/2011 tarihinde re’sen terkininin yapıldığı, yine İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen yazıda davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, hal böyle olunca davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple somut dava nispi ticari dava olarak kabul edilemeyecektir. Uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Davalının yetki itirazı ise görevli mahkemece değerlendirilecektir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen dikkate alınması gerektiğinden HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava mutlak veya nispi ticari dava olmadığından HMK 114/1-c, 115/1-2 maddeleri uyarınca, göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Harç ve yargı giderinin HMK nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2018

Katip …

Hakim …