Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/990 E. 2018/808 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/990
KARAR NO : 2018/808

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 13/12/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :09.01.2019

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (genel kurul kararının iptali istemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin davalı ….A.Ş.de pay sahibi olduklarını, 2016 yılı hesap dönemine ait genel kurul toplantısının 09/08/2017 tarihinde yapıldığını, söz konusu genel kurulun şirket esas sözleşmesinin 29.maddesine aykırı surette İstanbul ilinde çıkarılan gazetelerden birinde ilan yapılmaksızın gerçekleştiğini, bu yönden toplantı çağrısının esas sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkili …’nun anılan toplantıya hiç katılamadığını, öte yandan diğer müvekkili …’nun söz konusu genel kurulda kendini vekil ile temsil ettirerek katıldığını, TTK 420.maddesi uyarınca toplantının bir ay ertelenmesini talep ettiğini, talep doğrultusunda toplantının ertelenmesine karar verildiğini, erteleme kararı üzerine yapılacak genel kurul toplantısına ilişkin davetin erteleme kararının verildiği günden bugüne değin müvekkillerine yapılmadığını, TTK 414 ve şirket esas sözleşmesinin 29.maddesine aykırılık bulunduğundan 09/08/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ve 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptali gerektiğini, müvekkillerinin her ikisinin de 07/09/2017 tarihli genel kurula davet edilmediklerinden katılamadıklarını, müvekkillerinin yokluğundan diğer ortakların kendilerini yönetim kurulu üyesi olarak seçtiklerini, kendilerine her bir için ayda net 15.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine karar verdiklerini, şirketin gelir tablosu ve dönem kârı dikkate alındığında bu miktarların oldukça fahiş bulunduğunu, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, her iki genel kurul gündemlerinde kâr dağıtımına ilişkin maddeye yer verilmediğini, bu sebeple de genel kurulların iptalini talep ettiklerini ileri sürerek davalı şirketin 09/08/2017 tarihinde ve 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurullarında alınan tüm kararların ve genel kurul toplantılarının iptaline, alınan kararların icrasının ve bilhassa bu kararlar çerçevesinde ödeme vs her türlü işlem yapılmasının dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların karı koca olup müvekkili şirketin aile şirketi olduğunu, özellikle davacı …’nun bugüne kadar yapılan hiçbir genel kurul toplantısına katılmadığını, şirketin kuruluşundan bu yana yapılacak genel kurul toplantılarının iadeli taahhütlü postayla taraflara tebliğ edildiğini, bugüne kadar hiçbir üyenin İstanbul’da yayınlanan bir gazetede ilan yapılmadığından bahisle toplantıya çağrının usulüne uygun olmadığı itirazında bulunmadığını, sadece gazetede ilan yapılmadığından bahisle çağrının kanuna aykırı olduğunu ileri sürmenin iyi niyetli olmadığını, esas sözleşmenin 29.maddesinde ticaret sicil gazetesinde ilanın yapılmasının saklı tutulduğunu, 09/08/2017 tarihinde yapılacak olan genel kurul toplantısının 24/07/2017 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiğini, bu genel kurulun davacı …’nun vekili tarafından ertelenmesi talep edildiğinden talep üzerine toplantının bir ay süreyle ertelendiğini, bu hususun 21/08/2017 tarihli sicil gazetesinde ilan ve tescil edildiğini, 07/09/2017 tarihli genel kurulun ise ertelenen toplantının devamı niteliğinde olduğunu, erteleme talebinde bulunan … vekilinin toplantının hangi tarihte yapılacağı bilgisine sahip olduğunu, davacıların aynı evde yaşadıklarını, ertelenen genel kurul toplantısından birinin haberdar olup diğerinin haberinin olmamasının beklenemeyeceğini, toplantıya çağrının tüm pay sahiplerine iadeli taahhütlü postayla tebliğ edildiğini, gerek ertelenen genel kurul toplantısında gerekse 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında kanunen aranan toplantı ve karar nisaplarının sağlandığını, kararların katılanların oy birliğiyle alındığını, davacılar dışındaki yönetim kurulu üyelerinin tüm emek ve mesailerini şirket için harcadıklarını, huzur hakkı kapsamında hem maaş hem de huzur hakkı tanındığını, ana sözleşmeye ve kanuna aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, davacıların tedbir talebinin dayanaksız olup şirketin işleyişine engelleme gayesi taşıdığını ileri sürerek haksız ve yersiz açılan davanın ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; 6102 SAYILI TTK’nun 414. vd maddleri uyarınca davalı şirketin 9/08/2017 tarihinde ve 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurullarında alınan tüm kararların ve genel kurul toplantılarının iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin sicil kayıtları, davaya konu genel kurul toplantı tutanağı, gündem, hazirun cetveli, yönetim kurulu ve denetim raporları, bilanço ve gelir tablosu getirtilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
Taraf vekilleri delil listeleri ile bir kısım yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Davalı şirketin ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde iddia ve savunmaların değerlendirilmesi için bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak 09/08/2017 tarihinde ve TTK 420.maddesi uyarınca erteleme ile 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurullarında alınan kararların iptali koşullarının oluşup oluşmadığı, 07/09/2017 tarihli genel kurulda şirket yönetim kurulu üyelerinden her birine aylık 15.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin karar yönünden şirketin o dönemdeki mali tabloları ve dönem net kârı incelenerek bu miktarın fahiş olup olmadığı, şirketin genel kurul karar defteri incelenerek özellikle davacı …’nun dava konusu genel kurullardan önceki genel kurullara katılıp katılmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, 02/10/2018 tarihli raporda özetle; yönetim kurulu üyelerinden ikisine 15’şer bin net ücret ödenmesine ilişkin karar, şirketin kârlılık oranıyla ve piyasa koşullarıyla uyuşmadığından, bir başka deyişle fahiş olduğundan bu kararın iptali şartlarının oluştuğu, diğer kararların ise iptal edilmesi için gerekli şartların oluşmadığı mütalaa olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, Kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açılabilir (TTK m. 445). Genel kurul kararının iptali için öncelikle bir genel kurul kararı mevcut olmalı ve söz konusu karar kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırı olmalıdır. İptal davası açabilecek kişiler ise TTK m. 446 da gösterilmiştir. Buna göre toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilân edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri iptal davası açmaya yetkilidir (TTK m. 446). Yine aynı hüküm uyarınca yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri de iptal davası açmaya yetkilidir. Bu açıdan dosya incelendiğinde davacının anılan genel kurul toplantısında kararlara muhalif kaldığı ve davayı süresinde açtığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK md. 394 yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceğini hükme bağlamıştır. Anonim şirket esas sözleşmesine konulacak bir hükümle veya genel kurul kararıyla yönetim kurulu üyelerine katıldıkları her toplantı için bir ücret ödenenebileceği (huzur hakkı) gibi belirli dönemlerde ücret ödenmesi de kararlaştırılabilir. Ücrete ilişkin olarak belli bir oranı aşmama veya belli bir orandan aşağı olmama koşuluyla genel kurula yetki verilmesi de mümkündür. Yine ana sözleşmede kâr payı ücretin, belli bir başarı düzeyine ulaşılması, yedek akçelerin belli bir miktarı aşması, bütün dağıtılabilir kârın dağıtılması, belli bir sermaye artırımının gerçekleştirilmesi, belli bir maliyet ortalamasının veya belli bir miktar imalât, ihracat veya ithalinin sağlanması gibi çok çeşitli şartlara bağlanabilir veya bazı şartların gerçekleşmesi halinde kâr payının değişeceği kabul edilebilir. Bundan başka yönetim kurulu üyelerinin, şirkette üyelik görevi dışında görevler yüklenmesi suretiyle örneğin yönetim kurulu üyelerine idare ve temsil yetkisi delege edilmesi ve kurulacak komite ve komisyonlarda görevlendirilmeleri halinde başka ücretler verilmesi de mümkündür. Somut olayda TTK 507/1.maddesi uyarınca “Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına payı oranında katılma hakkını haizdir…”. Şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma haklarının zayıflatıldığı, belli ortaklara örtülü kâr dağıtılması sonucunu doğuracağı bir gerçektir. Dolayısıyla şirketin elde ettiği gelir ile yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen ücretler nazara alındığında, yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilen huzur hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve yönetim kurulunun görevleriyle orantılı olmadığı, dava konusu genel kurulun 6 numaralı maddesinde alınan kararın belli ortaklara örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu kabul edilmiş, bu kararın eşitlik dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğu nazara alınması gerekmiş olup
yönetim kurulu üyelerinden ikisine 15’şer bin net ücret ödenmesine ilişkin karar, şirketin kârlılık oranıyla ve piyasa koşullarıyla uyuşmadığından, bir başka deyişle fahiş olduğundan bu kararın iptali şartlarının oluştuğu kanaatine varılarak bu karar yönünden iptaline karar vermek gerekmiştir.
Kural olarak TTK. m. 445 uyarınca yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykın kararlara karşı iptal davası açılabilir. Dolayısıyla anılan kararlann iptalinin sağlanabilmesi için bu kararların kanun, anasözlesme veya afaki ivinivete avkın olması da aerekir. Bir başkı deyişle sadece bir takım usuli eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle alınan kararlann iptali sağlanamaz.
Davaya konu iptali istenen diğer genel kurul kararları yönünden ise; Davacıların iddiası, genel kurul toplantısna ilişkin çağrının usulsüz olduğu bu nedenle alman kararların iptal edilmesi gerektiği istenmiş ise de mut olayda, davalı şirketin dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin çağrının, gündemi de ihtiva edecek şekilde, Türkiye Ticari Sicili Gazetesi’npe ilan edildiğinden bir başka deyişte eksik (usulsüz) de olsa bir davet ve ilan bulunduğundan; alman kararların iptalinin sağlanabilmesi için ayrıca bu kararların kanuna, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykın olduklarının da kanıtlanması gerekir. Bir başka deyişle çağnnın usulsüz olması tek başına alınan kararların iptal edilmesi için yeterli görülmediğinden bu talep yönünden reddine karar vermek geremiştir.
Dava konusu, 07.09.2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, gündemin 4. maddesiyle bilanço ile kar ve zarar hesaplarının onaylanmasına, kann dağıtılmamasına karar verildiği görülmektedir. Yukarıda, ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutulmuş oldukları hususu dikkate alındığında, bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin kararının alınmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmış yukarıda, şirketin son dönemlerde kar elde etmeye başladığı, elde edilen karlılık oranının şirketin malt gücünün korunması için gerekli olduğu, bu nedenle kar dağıtılmamasına ilişkin alınan kararda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı yönündeki tespitler de dikkate alındığında, kar dağıtılmamasına ilişkin karannın da iptal şartlarının oluşmadığı ve dava konusu genel kurulda, gündemin 5. maddesinde yönetim kurulu üyeleri ile denetçinin ibra edildiği, bu kişilerin kendi ibralarında oy kullanmadıkları anlaşılmıştır. Her ne kadar yönetim kurulu üyelerinin diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanmamaları gerekir ise de, kararlann oybirliğiyle alınmış olduğu hususu dikkate alındığında, yönetim kurulu üyelerinin diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullanmalan sonucu etkilememekte ve yine şirketin son dönemde kar durumuna geçtiği hususu dikkate alındığında, yönetim kurulu üyelerinin yeterli bir performans göstermiş oldukları sonucuna varılmış olup bu nedenle anılan gündem maddesinin de iptali şartlan gerçekleşmediğinden taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.

Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin davalı şirketin 09/08/2017 tarihinde ve TTK 420.maddesi uyarınca erteleme ile 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararlardan 6 nolu karardaki Yönetim Kurulu Üyelerinden ikisine 15’şer bin net ücret ödenmesine ilişkin kararın iptaline, davacıların davalı şirketin 09/08/2017 tarihinde ve TTK 420.maddesi uyarınca erteleme ile 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan diğer maddelerinin iptaline ilişkin talebinin esastan REDDİNE karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABULÜNE,
Davalı şirketin davalı şirketin 09/08/2017 tarihinde ve TTK 420.maddesi uyarınca erteleme ile 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararlardan 6 nolu karardaki Yönetim Kurulu Üyelerinden ikisine 15’şer bin net ücret ödenmesine ilişkin kararın kısmen iptaline,
2-Davacıların davalı şirketin 09/08/2017 tarihinde ve TTK 420.maddesi uyarınca erteleme ile 07/09/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan diğer maddelerinin iptaline ilişkin talebinin esastan REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 4,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 259,60 TL tebligat ve müzekkere gideri, 50,00-TL fotokopi masrafı, 31,00-TL İstinaf’a dosya gönderme masrafı ile 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.403,40 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 1201,70 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Avanstan artan olur ise karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/12/2018

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸