Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/966 E. 2021/500 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/966 Esas
KARAR NO : 2021/500

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 02/03/2016 tarihinde … Dış Cephe (mantolama) Yapım Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin … ilçesi, … Mah. … Sokak Parsel … da bulunan davalıya ait 2 adet binanın tamamının dış cephe mantolama-yalıtım işini teknik şartnamelere, işin gereğine, fen ve icaplarına, birinci sınıf işçilik anlayışına göre yapımını ve teslimi üstlendiğini, davalının ise yapılan iş karşılığı KDV dahil 354.000,00 TL ücreti 3 eşit taksit ile 02/07/2016 tarihini geçmeyecek şekilde ödeyeceğini, müvekkilinin sözleşme konusu işi eksiksiz bir şekilde yapmasına karşın davalının sözleşme bedelini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkilinin üstlendiği projeyi usulüne ve sözleşmeye uygun olarak tamamladığına dair enerji kimlik belgesi aldığını, son olarak yapılan işle ilgili 14/10/2016 tarihli fatura düzenlediğini, her ne kadar borçlu icradaki itirazında fatura bedelinin fazlasıyla ödendiğini ileri sürmüş ise de, herhangi bir ödemenin yapılmadığını, davalının borcunu ödediğini yazılı belgeyle ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin HMK 119 maddesindeki şartları taşımadığını, müvekkili şirketin unvan değişikliği yaptığını, müvekkili şirket sahiplerinin yabancı olup, davacı şirket sahibi … ile tanıştıklarını, anılan kişinin oluşturduğu güven ve yönlendirmesi ile … ‘de inşaat işine girdiklerini, müvekkilinin … nolu parseldeki taşınmazı satın alarak … (1) inşaat projesine başladığını, şantiye şefliği görevinin ise davacı firma sahibi …’e verildiğini, davacı şirket sahipleri yabancı olup Türkçe bilmemeleri, yurt dışındaki işleri nedeniyle …’de uzun süre kalamamaları ve …’in üzerlerinde oluşturduğu güven nedeniyle bir kısım işlerin takibi için bu şahsa vekaletname verdikleri gibi ayrıca şirket banka hesaplarından para çekilmesi ve havale yapılabilmesi için … adına bankalara talimat verdiklerini ve alınan şifrelerle bu kişinin banka hesaplarından havaleler yaptığını, davacı şirket sahibi …’in müvekkili şirketin banka hesaplarından kendi hesabına ve sahibi olduğu davacı şirket hesabına havaleler yapmak suretiyle müvekkiline ait paraları kendisine olan güveni kötüye kullanarak uhdesine geçirdiğini, inşaatın 2.500.000,00 TL’ye mal olacağı belirtilmesine rağmen maliyetin bu rakamın 2 katına çıktığını, hesap dökümleri incelendiğinde …’in müvekkili şirket hesaplarından aldığı şifrelerle kendi hesabına veya davacı şirket hesabına paralar aktardığının görüldüğünü, bu eylemleri nedeniyle Büyükçekmece .. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile yargılanmasının devam ettiğini, işbu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, müvekkili şirket sahibinin de kendi şahsi hesabından bu şahsa para gönderdiğini, davacı şirketin fatura konusu hizmeti gerçekleştirmediğini, aslında bu işlerin müvekkili firma adına şantiye şefi olarak görev yapan … tarafından imzalanan 26/10/2015 tarihli Dış Cephe Mantolama İşi Sözleşmesi ile … ve birlikte çalıştığı kardeşi … isimli şahıslara yaptırıldığını, bu şahısların müvekkili firmaya SGK’lı olarak girişinin yapıldığını, işin bedelinin de bu şahıslara ödendiğini, bu kişilerin ve diğer gösterdikleri kişilerin tanık olarak dinlenilmelerini talep ettiklerini, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu üç sayfalık sözleşmenin ilk iki sayfasının asıl metin olmayıp müvekkilinin imzasını taşımayan bu sayfaların sözleşmenin gerçekte imzalanan metninden farklı sayfalar olduğunu, bu nedenle müvekkilinin imzasını taşımayan sayfaları içeren sözleşmeyi kabul etmediklerini, davacı firmanın müvekkiline sadece bir kısım malzemeler temin ettiğini, bu malzeme bedellerinin müvekkiline ait banka hesaplarından davacı firmaya havale edildiğini, hatta fazla ödeme yapıldığını, bunun dışında davacının müvekkiline mantolama işi yapmadığını ileri sürerek davanın reddine, asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK 67.madde uyarınca ticari satım ilişkisinde cari hesap alacağının tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davada harcın asıl alacak üzerinden yatırıldığı, icra takibinde işlemiş faizle birlikte toplam alacağın 361.026,00-TL olduğu, itirazın tamamen iptali talep edildiğinden 361.026,00-TL’nin binde 68,31’inin 1/4’ü olan 6.165,42-TL’den davacı tarafça peşin yatırılan 4.275,44-TL’nin mahsubu ile noksan olan 1.889,98-TL peşin harcın yatırılması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde Harçlar Kanununun 30, 32 maddeleri uyarınca icradaki işlemiş faiz miktarı olan 7.026,00-TL’lik talep yönünden müteakip işlemlerin yapılmayacağı, dosyanın takipsiz bırakılmış sayılacağının ihtarına karar verilmiş ,davacı taraf yasal süresi içerisinde noksan harcı ikmal etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının dava ve takibe konu faturadan dolayı iş bedeli alacağı isteminin, davalının savunmalarının yerinde olup olmadığı, davalının ibraz ettiği sözleşmedeki imzanın ve yazıların davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı, mantolama işinin davacı firma tarafından yerine getirilip getirilmediği, davacının alacağı var ise miktarının ne kadar olduğu, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının Uyap üzerinden örneğinin gönderildiği, incelenmesinde;davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu şirket aleyhinde 354.000.00,-TL asıl alacak, 7.026,00-TL faiz alacağı olmak üzere toplam 361.026,00-TL alacağın tahsili için 27/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçlu şirkete 19/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının vekili vasıtasıyla 24/01/2017 tarihinde borcun tamamına, faiz ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük süre içerisinde yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Büyükçekmece .. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; müştekisi … Grup İnşaat Malzemeleri Elektrik Gıda ve Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti., şüphelisi … olduğu, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığı, davanın derdest olduğu, duruşmasının 30/09/2021 tarihine talik edildiği cevabi yazıdan anlaşılmıştır.
Büyükçekmece Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden … ili, … ilçesi, … Mahallesi … Ada, .. parsel sayılı taşınmazın imar işlem dosyası celp edilmiştir.
… Bankası … Şubesine, Esenyurt Sosyal Güvenlik Merkezi’ne, … Bankası A.Ş.’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin sözleşme asıllarını ibraz ettikleri, kasaya alındığı, davacı vekilinin not defteri ibraz ettiği, emsal imzaların bulunduğu belge ve yerlerini bildirdiği, bunun üzerine Büyükçekmece Belediye Başkanlığı ve Esenyurt Sosyal Güvenlik Merkezine yazılan müzekkerelere cevap geldiği, belge asıllarının kasaya alındığı anlaşılmıştır.
26/11/2018 tarihli Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen raporda; inceleme konusu belgedeki imza ile …’in karşılaştırma belgelerdeki imzaları arasında grafolojik ve graformetik tanı unsurları açısından saptanan yüksek derecedeki benzerlikler nedeni ile, 26/10/2015 tarihli dış cephe mantolama işi sözleşmesi başlıklı belgedeki imzanın …’in imzası olduğu, söz konusu belgedeki el yazıları ile …’in karşılaştırma belgelerdeki el yazıları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan yüksek derecedeki uyumsuzluk ve benzemezlikler nedeni ile, 26/10/2015 tarihli dış cephe mantolama işi sözleşmesi başlıklı belgedeki el yazılarının, …’in eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Taraflar arasında davacının dava ve takibe konu faturadan dolayı iş bedeli alacağı isteminin, davalının savunmalarının yerinde olup olmadığı davacının alacağı var ise miktarının ne kadar olduğu, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası kapsamında miktarının tespitinin yanında ihtarnamelerin tebliğ tarihi itibariyle davalının temerrüde düşüp düşmediği ve davacının işlemiş faiz talep edip edemeyeceği var işlemiş faiz miktarının da tespiti hususunda rapor alınmasına karar verilmiş, 28/11/2019 tarihli raporda; davacı şirketin 2016 – 2017 yıllarına ait yevmiye ve envanter defterlerinin yasal süreleri içinde açılış tasdiklerinin yapıldığı, kapanış tasdikinin zorunlu olduğu yevmiye defterinin yasal süresi içinde kapanış tasdikinin yapıldığı fakat 2016-2017 yıllarına ait defteri kebir defterinin açılış tasdiklerinin yapılmadığı, davacı şirketin, 2016-2017 yıllarına ait yasal defterlerin sahibi lehine delil niteliği bulunup bulunmadığının (HMK md.222TTK 64 m/mülga TTK 85 m.) Takdiri sayın mahkemenize bırakıldığı, davalı şirketin, 2016-2017 yıllarına ait yasal defterlerin Takdiri sayın mahkemenize bırakılmak üzere sahibi lehine delil niteliği bulunmadığı, (HMK md.222TTK 64 m/mülga TTK 85 m.), takip dayanağı olan KDV dahil 354.000,00 TL tutarlı 1 adet faturanın davacı şirketin yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, Takip dayanağı olan KDV dahil 354.000,00 TL tutarındaki 1 adet faturanın davalı şirketin yasal defterlerine işlenmediği ve herhangi bir iade faturası düzenlenmediği, davacı şirketin ve davalı şirketin yasal defterlerinde takip konu olan faturaya mahsuben herhangi bir ödeme yapılmadığı, takip talebine davalının 24.01.2017 tarihinde itiraz ettiği, davacıya itirazın tebliğinin yapıldığı dair dosya muhteviyatında herhangi bir belge görülmediği, davacının 24.10.2017 tarihinde itirazın iptali davasını açtığını, itirazın iptali koşullarının oluştuğu, 02/03/2016 tarihli sözleşmede belirlenen işlerin sözleşme tarihi itibari rayiç değeri ile toplam iki blok için KDV hariç her türlü malzeme, nakliye işçilik ve gider dahil olmak üzere toplam 164.000,00TL olarak hesaplandığı, takip tarihi 22/12/2016 tarihi itibari ile 180.000,00TL olacağı, dava dosyası kapsamında davacının bu işleri yaptığını gösteren fotoğraf veya belgeye rastlanılmadığı, davalı yanın taraflar arasında var olduğunu iddia ettiği asıl sözleşmeye ilişkin herhangi bir delil sunmaması, bilakis davalı vekili tarafından keşide edilen 30.01.2017 tarihli ihtarnamenin beşinci hükmünde, “mantolama sözleşmesi” ibaresinin kullanılması ve davacı tarafın ibraz ettiği sözleşmenin ikinci sayfasında yer alan yedinci maddesine dayanılması karşısında, taraflar arasında mantolama yapımı borcu doğuran bir eser sözleşmesi akdedildiği, yetkili temsilcisi …’in imzası neticesinde davalı şirket ile … arasında dış cephe mantolama işi sözleşmesinin kurulmuş olduğu, gerçekte işin kim tarafından görüldüğü, … kardeşler ile …’in ya da davalı şirketin arasındaki ilişkilerin niteliği hususlarının mahkemenin taktirinde olduğu, 02.07.2016 günü mesai saati bitiminde borçlunun ihtara gerek olmaksızın kendiliğinden temerrüde düştüğü ve ertesi günden itibaren temerrüt faizinin işlemeye başladığı, ancak alacaklının fatura tarihinden itibaren faiz talep etmesi karşısında hâkimin re’sen temerrüt tarihinden itibaren faizi hesaplamasının mümkün olmadığı, tacir sıfatını haiz olan davalı tarafın, tacir olmanın hüküm ve sonuçları gereğince basiretli bir işadamı gibi davranma ve faturaya süresi içinde itirazda bulunma yükümlülüklerinin olduğu, ancak buna uygun olmayan davranışlarda bulunduğu, bu gerekçelerle, işbu dosyaya ibraz edilen belge ve bilgiler kapsamında itirazın iptali davasının kabulünün yerinde olacağı, icra inkar tazminatı açısından değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, 19/03/2021 tarihli ek raporda ise ; davacı ve davalının itirazları yukarıda detaylı olarak incelendiği, kök rapordaki inceleme ve tespit sonucunun korunduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, yapılan yargılama, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı cari hesap ilişkine göre faturalardan kaynaklı alacağını talep etmiştir. Konunun çözümü tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesi ile açığa kavuşacağı anlaşılmıştır.
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(BAHTİYAR, M., Ticari Defterlerin Hukuki Önemi ve Sahibi Lehine Mahkemede Delil Olma Şartları, Makaleler II, s. 71 vd; ARKAN, s. 330 vd.)
Davaya konu uyuşmazlıkta takibe konu 354.000 TL bedelli faturanın davalı defter ve kayıtlarında yer almadığı bilirkişi raporlarıyla ortaya çıkmıştır.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümü bakımından İlk olarak davalı yanın davacı şirketin yetkilisi …’e Bakırköy …. Noterliği’nin 28.04.2014 tarihli ve … yevmiye numaralı, inşaat işlerinin görülmesi konusunda geniş yetkiler ihtiva eden düzenleme şeklinde vekâletname verdiği görülmektedir. İşbu vekâletnameden davalı şirketin temsilcisi …’nun Türkçe bilmediği ve işlemin yeminli tercüman vasıtasıyla gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Davalının cevap dilekçesinde, bu kapsamdaki işlemlerin … tarafından davalı şirket adına yapılabilmesi için bankalara talimat verildiği de belirtilmiştir. Bu ilişki, 23.01.2017 tarihli azilnameye kadar ayakta kalmıştır.
Bu kapsamda … ile davalı şirket arasında 16.03.2015 tarihinde şantiye şefliği hizmet sözleşmesi akdedildiği ve bu sözleşme kapsamında yapıyı yapı denetim kuruluşunun teknik konulardaki talimatlarına uygun olarak yönetmek ve inşa ettirmek ve karşılığında sonraki yıllarda enflasyon oranı dikkate alınarak yeniden belirlenmek üzere birinci yıl için brüt 2970-TL ödenmesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususlarda da taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İş bu davadaki uyuşmazlık taraflar arasında 02.03.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin kapsamı yönündendir. Tarafları bağlayıcı bir metinden söz edebilmek için, metnin altının taraflarca imzalanmış olması gerekir. Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen sözleşmenin 3 sayfadan ibaret olduğu, tarafların ilk iki sayfada imza ya da paraflarının bulunmadığı, son sayfada her iki şirketin yetkililerinin imzalarının bulunduğu görülmüştür.
Nitekim davacı, taraflar arasında dış cephe (mantolama) yapım sözleşmesi bulunduğu iddiasındadır ve dava dilekçesi ekindeki sözleşme de bu doğrultudadır. Davalı taraf ise, sözleşmenin yalnızca malzeme temini ve malzemelerin kontrolü hususlarını kapsadığı iddiasındadır.
Taraflar arasındaki bir diğer ihtilaf, …’ın tarafı olduğu 26.10.2015 tarihli sözleşme yönündendir. Bu hususta her ne kadar davacı yan tarafından imza inkâr edilmiş olsa da mahkememizce yaptırılan inceleme sonucunda hazırlanan 26.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda, belgedeki yazının …’e ait olmadığı, ancak imzanın kendisine ait olduğu tespit edilmiştir. Metni beyan sahibinden bir başkası yazmış olsa da önemli olan metnin beyan sahibi tarafından elle imza edilmesidir. Bu doğrultuda yetkili temsilcisi …’in imzası neticesinde davalı şirket ile … arasında dış cephe mantolama işi sözleşmesinin kurulmuş olduğu yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Davalı taraf, işbu sözleşmenin mevcudiyeti nedeniyle 02.03.2016 tarihinde davacı yanla aynı iş için sözleşme yapılmadığı iddiasındadır. Gerçekten de, dava dilekçesinin ekinde yer alan birtakım fatura ve irsaliyelerde de 2015 yılının Eylül ayı içerisinde mal temin edildiği ve şantiyeye sevk edildiği anlaşılmaıştır. Bu noktada, taraflar arasında 2015 … kardeşler ile …’in arasında akdedilen sözlşemeye göre işin yapıldığı anlaşılmıştır. Büyükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosya içeriğindeki belgeler arasında, … kardeşlere … tarafından ödeme yapıldığına ilişkin beyanlar, havaleler, makbuzlar bulunduğu alınan rapolarla tespit eidlmiştir. Ceza Mahkemesi’nin varacağı sonuçla bağlı olmamakla birlikte, karar verirken bu dosyadaki deliller de mahkememizce dikkate alınmıştır. Ayrıca söz konusu irsaliyelerden birinde …’ın 16.04.2016 tarihli tesellüm beyanı bulunmaktadır. Ayrıca …’ın, davalı tarafından imzalanmayan ve üzerinde tarih bulunmayan, işleri bitirdiğine ilişkin beyanının 2017 tarihli olduğu, davalı yan tarafından da ifade edilmiştir.
Sözleşme konusu işin, işbu raporda yer alan teknik değerlendirmede de belirtildiği üzere davacı şirket tarafından yapıldığı konusunda açık bir delil bulunmamaktadır. Bununla birlikte, davacı tarafın dilekçe ekinde sunduğu enerji kimlik belgesinin veriliş tarihi 25.06.2016’dır. Bu bakımdan taraflar arasındaki sözleşmede belirlenebilir vade (md. 3: “3 ay içinde” denilmekle sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren hesaplandığında 02.06.2016) kararlaştırılması nedeniyle yüklenici kendiliğinden temerrüde düşmüş olsa da, davalı tarafın bu hususta herhangi bir girişimde bulunmadığı görülmüştür. Borçlu, temerrüt halinde de olsa ifayı gerçekleştirebilir. Nitekim davacı taraf, sözleşmenin 5g maddesi uyarınca ücrete dâhil olarak 25.06.2016 tarihinde işbu belgeyi almıştır. Tanıklar da … ile …ı adına anlaştık. Şirketin yetkilisi …hirdi. Bu bina ….’na aitti. …Bu binayı mantolama işini … adına yaptım… Malzeme …na aitti.” ve tanık … beyanı ”… şirketinin ve … adlı şirketlerin yetkilisi … idi, işi bize kendisi verdi. Ama sözleşmede … adına bize verdi. Apartmanın mantolama ve dış cephe işinin tamamını ben ve kardeşim yanımda çalışan ustalar yaptık. Yaptığımız apartman … şirketine aitti. şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Kaldı ki bu kapsamda davacı şirketin yetkilisi tanıklara iş kapsamında ödemeler yaptığı da anlaşılmıştır.
Öte yandan davacı şirket yetkilisinin Davalı şirkette şantiye şefi olarak SGK kaydının olduğu gibi tanıkların da mantolama işi sebebiyle davalı şirkette SGK girişinin yapıldığı anlaşılmış olup davacı şirket yetkilisinin sanık olarak yargılandığı Büyükçekmece .. Asliye Ceza mahkemesinin … esas sayılı dosyasında”… şüphelinin olay tarihinde şikayetçi şirketin inşaat işlerini yürütmek üzere vekaleten görevli olduğu, görev yaptığı sırada şirket gelirlerini şirket kasasına veya şirketin banka hesaplarına yatırmadan kendi banka hesabına yatırdığı, şirket adına yapılan ödemeleri kendi adına yatırdığı ve şirkete ait olan banka hesaplarından ödediği, şirket gelirlerini kendi hesabına aktarınca harcamala yapılıncaya kadar hesabında tuttuğu ve tasarrufuna aldığı, şirket gelir ve ödemeleri süreklilik gösterdiği için sabit bir miktarın tespit edilemediği, ancak faaliyet süresi boyunca muhtelif miktarlarda şirket parasını kendi hesabında tuttuğu, keza bazı harcamalarda imzasız faturalar kullanarak isnat olunan hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçu …”iddialarıyla yargılandığı dava da alınan bilirkişi raporları da dikkate alındığında davacı şirketin sunulan sözleşme konusu işin, işbu raporda yer alan teknik değerlendirmede de belirtildiği üzere davacı şirket tarafından yapıldığı konusunda somut şüpheden uzak net delillerle ispat edememiştir. 2015 tarihli sözleşmedeki imzanın davacı yetkilisinin kendisine ait olduğu dikkate alınmış ve sonrasında düzenlenen davaya ve takibe konu faturalar davalı şirketin ticari defterlerine işlenmemiştir. Sonuç olarak fatura ve sözleşme işlerin yapıldığı tarihteki mahalli rayiç bedeli sözleşme tarihi itibariyle dava konusu işin rayiç bedeli malzeme, nakliye, işçilik dahil 164.000-TL olduğu bilirkişi raporlarında belirtilmiş olup 164.000-TL bedelli bir işin iki katından fazla bir bedel olan 354.000-TL bedelle yaptırılması da işin niteliği dosya kapsamı ile uyuşmadığı dikkate alınmıştır. Söz konusu fatura içeriğine ait işler davalı şirket adına şantiye şefi olarak görev yapan davacı şirket yetkilisi … tarafından davalıyı temsilen imzalanan 26.10.2015 tarihli ”Dış Cephe Mantolama” işi sözleşmesi ile … ve birlikte çalıştığı kardeşi … isimli şahıslara yaptırıldığı yönünde mahkememizde kanaat oluştuğundan açıklanan nedenlerle ispat edilemeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları oluşmaması sebebiyle davalının kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 4.275,44 TL harçtan ve 1.889,98 TL tamamlama harcından ve icra aşamasında yatırılıp mahsup edilen 1.770,00 TL harçtan mahsubuna, artan 7.876,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 33.721,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından sarf edilen 153,90 TL tebligat ve müzekkere masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/04/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza