Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/950 E. 2020/783 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/950 Esas
KARAR NO : 2020/783

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 28/07/2016
KARAR TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sitesinde dava dışı bir kişiye ait evde kiracı olarak oturmaktayken sözleşme tarihi olan 19/10/2010 tarihinden 5-6 ay kadar önce davalılardan …’a ait … sitesi … blok no:… …/…. adresindeki taşınmaza taşındığını, halen de bu evde oturmaya devam ettiğini, davalılardan …’ın diğer davalı kooperatifte bir kaç tane hissesi bulunduğunu, bu hisselerden … sitesi … blok no:… …./…. adresindeki bu taşınmaz hissesini müvekkiline satmayı ve davalı kooperatiften tapuyu alarak müvekkiline devir ve tescil etmeyi teklif ettiğini, müvekkilinde bu sitede başka bir dairede kiracı olarak oturduğunu ve muhiti tanığından davalının teklifini kabul ettiğini, bunun üzerine davalı … ile müvekkil arasında 19.10.2010 tarihli …. Sitesi … Blok No:… …/… adresindeki kooperatif taşınmaz hissesinin satış ve mülkiyetinin devri konusunda sözleşme imzalandığını, bu sözleşmesinin imzalanmasına müteakip müvekkilinin satın aldığı taşınmaza taşındığını, müvekkilinin 6 yılı aşkın süredir satın aldığı taşınmazda oturduğunu, müvekkilinin dairenin tapusunun kendi adına devir ve tescilini davalı …’dan talep ettiğini , Davalı …’ın fırsatçılık yaparak tapusu davalı kooperatife ait olan dairenin müvekkil adına devri ve tescilini yapmak için müvekkilinden sözleşme dışında haksız olarak 296.000,00-TL ödeme yapılmasını talep ettiğini, müvekkilinin davalıya böyle bir borcu olmadığını, davalı kooperatifin diğer davalıya ait kooperatif taşınmaz hissesinin haricen müvekkiline satışı geçerli olduğundan ve müvekkilinin de bu satışı kooperatife bildirdiğinden davalı kooperatifinde dairenin tapusunu müvekkiline devir ve tescil etmesi gerekirken tescilden kaçınması ve taşınmaz tapusunu halen üzerinde tutmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların mesnetsiz olarak tescilden kaçınmakta olduğunu ve iyi niyetli olmadıklarını, işbu sebeplerle davalı taraflarca taşınmazın 3.kişilere devredilmesi halinde müvekkilinin telafisi imkansız zararlarının doğacağı açık olduğundan , tapuda … ilçesi …. mahallesi … ada .. parselde bulunan … blok bağımsız bölüm no:… olarak kayıtlı olan … sitesi … blok no:… …/… adresinde kayıtlı taşınmazın 3.kişilere devri ve tescilinin önlenmesi için dava sonuna kadar taşınmaz kaydına ihtiyatı tedbir konulmasını, davalı …’ın halen hisse sahibi olduğu, … sitesi, … ilçesi … mahallesi … ada … parselde bulunan … a blok no:… adresindeki taşınmazına ve kooperatif hissesine ihtiyatı tedbir konulmasını, … ilçesi … mah… ada … parselde bulunan .. blok bağımsız bölüm no:… olarak kayıtlı olan … sitesi … blok no:… …/… adresinde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … Konut Yapı Kooperatifi vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu dairenin müvekkil kooperatif uhdesinde olduğunu, herhangi bir kişiye tahsisli olmadığını, bu kapsamda davacının üyelik hakkını devraldığını iddia ettiği kişinin ve doğal olarak davacının dairede herhangi bir hak sahipliği bulunmadığını, müvekkil kooperatifin halihazırdaki yönetiminin elinde bulunan belgeler arasında davacı tarafından dosyaya sunulan belgelerin hiçbirinin mevcut olmadığını, davacının silsile yoluyla üyelik haklarını devraldığını iddia ettiği … adlı kişiye daire tahsisine ilişkin bir karar ya da kayda da ulaşılamadığını, dosyaya davacı tarafından sunulan belgeler taraflarına tebliğ edilmediğinden bunlara ilişkin olarak imza ve diğer tüm geçersizlik itirazı haklarını saklı tuttuklarını, …’ın dairenin kendisine tahsis edildiğine kişkin olarak bir belge düzenlemiş olmasınında muhtemel olduğunu ancak … müvekkil kooperatifte bir dönem yönetim kurulu yedek üyesi olup kooperatif adına tasarruf ehliyetine sahip olmadığını, daha öncesinde 2001 tarihli genel kurulda yönetim kurulu asil üyeliğine seçilip bu genel kurul ise B.Çekmece … ASHM’nin … Esas sayılı dosyası ile iptal edilmiş olduğunu, söz konusu mahkeme kararının kesinleştiğini, yani her durumda … müvekkil kooperatifi temsil sıfatının hiçbir zaman söz konusu olmadığını, 07.04.2002 tarihli genel kurulda ise asil olarak yönetim kurulu üyeliklerine seçilen …., … ve …’ın yetkili olduklarını, yani …’ın asil olarak seçilen kişiler arasında yer almadığını, bu doğrultuda, kooperatifçe düzenlendiği iddia edilen ve davalılardan …’a dava konusu dairenin tahsis edildiğine ilişkin olduğu iddia edilen belgelerin geçerliliğinin olmadığını dolayısıyla bu belgelerin kooperatifi bağlayacağı söz konusu olmadığını, işbu sebeplerle öncelikle görevsizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, yargılama neticesinde, davacı yanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davacı arasında 19/10/2010 tarihinde harici taşınmaz satış sözleşmesinin adlı bir belge imzalandığının doğru olduğunu ancak bu belge geçerli ve hukuki sonuç doğuran bir belge olmadığını, davacı taraf sözleşme içerisine uyulmadığını, bahse konu sözleşmenin 3.maddesinde satış bedelinden bakiye kalan 85.000,00 TL iki eşit taksit halinde 42.500,00 TL si 20.10.2011 tarihinde kalan 42.500,00 TL si de 20.11.2012 tarihinde davacı tarafından davalıya nakden ve defaten ödeneceği denilmekte olup, davacı 2016 yılına geldiği halde bakiye ödemeyi yapmayarak sözleşmedeki şartları ihlal ettiği ve sözleşmenin geçersiz hale geldiği, davacı müvekkile olan ödemesini zamanında yapmış olsaydı müvekkil diğer davalıya yani özgürtepe konut yapı kooperatifine borcunu ödeyip taşınmazın tapusunu o günkü şartlarda o günkü fiyatla alabileceklerini, ancak davacı sözleşmeye uymayarak müvekkilini maddi açıdan çok ciddi sıkıntı içine soktuğunu, davacı kendi kusuru ile feshettiği sözleşmeye dayanarak hak talep edemeyeceğini, dava yanlış kişiye açılmış olduğunu husumet yönünden reddinin gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin şekil şartlarından yoksun olup geçerli bir taşınmaz satış sözleşmesi olmadığını, işbu sebeplerle karşı dava, kira ve tazminat davası açma hakkı saklı kalmak kaydıyla müvekkil hakkında açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Mahkememizin 24/12/2019 tarihli duruşmada davacı tanığı …’in beyanlarının alındığı, tanığın beyanında: tarafları tanımadığını, davacıyla aynı iş yerinde 10 yıl süreyle çalıştıklarını bu nedenle kendisini tanıdığını, davalıyı da tanıdığını bir kaç defa gördüğünü, davacının davalının kiracısı olduğunu, davalı evi satmak istediğinde evi davacıya satmak istediğini, o dönem bunları davacı anlattığını, tarafların evin 135.000,00 TL bedelli satışı konusunda anlaştıklarını, hatta o dönemde davacıya borç vermiş olabileceğini, davacının 50.000,00 TL peşinatı ödediğini, kalan kısmı ise 2 yıl içerisinde 2 taksitle ödeyeceğini, tarafların bu şekilde anlaştıklarını, davacının o dönemde ve halen aynı taşınmazda oturduğunu, davacı evi alırken kooperatif adına kayıtlı olduğunu bilmediğini, ancak sonradan eve bilirkişi gelince davacı evin kooperatif adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini, bu nedenle kalan borcu ödemedi, davacıya taşınmazı satan davalının kooperatif üyesi olup olmadığını bilmiyorum, sonraki dönemde tanığın yanında davacının davalı ve avukatı ile görüştüğünü, davalının avukatının 330.000,00 TL para istediğini, ancak davacı bu miktarın yüksek olduğunu, buna rağmen bir miktar daha ödeyebileceğini söylediğini, ancak karşı taraf bunu kabul etmediğini, aynı dönemde arkadaşının aynı binada bulunan daireyi 95.000 TL’ye peşin olarak aldığını, davacının 135.000,00TL’yi faiz ödememek için kabul ettiğini belirttiği görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, harici taşınmaz satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil isteminden ibarettir.
Davacı … ile davalı … arasında 19.10.2010 tarihinde, … Mahallesi …sitesi … blok No: … …/ …. adresli( tapudaki 86 nolu bağımsız bölüm) taşınmazın 135.000,00 TL bedelle davalı … tarafından davacı …’ ye satımı konusunda anlaştıkları; 50.000,00 TL’ nin nakden ödendiği, geriye kalan 85.000,00 TL’ nin iki eşit taksit halinde 42.500,00 TL’ nin 20.10.2011 tarihinde, kalan 42.500,00 TL’ sinin 20.11.2012 tarihinde … tarafından …’ a ödeneceğinin belirtildiği harici taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığı görülmüştür. Sözleşmenin varlığı davacı ve davalının kabulündedir.
Sözleşme sırasında ve dava tarihi itibariyle taşınmaz davalı kooperatif adına kayıtlıdır.
Sözleşme kapsamında, taşınmazın devrinin yapılabilmesi için öncelikle taşınmazın davalı … tarafından, diğer davalı kooperatiften devralınması gerekmektedir. Yine davacıya devrin de gerçekleşebilmesi için, davacının sözleşme kapsamında satış bedellerini ödemesi gerekmektedir.
Yargılamaya konu sözleşmenin her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu; bu kapsamda devir borcunun doğabilmesi için, öncelikle satış bedelinin tamamının ödenmesi gerektiği, ancak davacı tarafça satış sözleşmesinde belirtilen tarihlerde bakiye kalan 85.000,00 TL’ nin ödenmediği, ödenmediğinin davacının kabulünde olduğu ve yine ödeme tarihlerinde davacının ödemeye hazır olduğunu gösterir, davalı …’ ı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir yazılı delilinin ya da ihtarın da bulunmadığı görülmüştür. Bu haliyle davacı sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirdiğini ispat edememiştir.
Dava tarihi itibariyle de taşınmazın mülkiyetinin davalı … üzerinde olmadığı da görülerek, davalının devir borcunun da bu aşamada oluşmadığı anlaşılmıştır.
Yine davalı kooperatifin de sözleşmenin tarafı olmaması sebebiyle devir borcu bulunmamaktadır.
Davacı tarafça ispat edilemeyen davanın yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 2.305,47 TL harçtan mahusubu ile 2.251,07-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya İADESİNE,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,(gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 16.775,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
– Davalı kooperatif tarafından yapılan yargılama giderleri 50,00 TL’ nin davacıdan alınarak davalı kooperatife VERİLMESİNE,
-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın yatırana İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza