Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/934 E. 2020/359 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/934 Esas
KARAR NO : 2020/359

DAVA : Limited Şirketin Haklı Sebeple Fesih ve Tasfiyesi
KARŞI DAVA : Ortaklıktan Çıkarılma
DAVA TARİHİ : 13/10/2017

BİRLEŞEN İSTANBUL 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/906 ESAS 2017/905 KARAR SAYILI DOSYASI

BİRLEŞEN DAVA : Limited Şirketin Haklı Sebeple Fesih ve Tasfiyesi
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 13/10/2017
KARAR TARİHİ : 25/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan asıl dava-karşı dava ile birleştirilen İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/10/2017 tarih …. Esas, … Karar sayılı dosyasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 06/01/2009 tarihinde kurulup tescil edilen davalı şirketin 1/5 pay sahibi ortağı olduğunu, davalı şirketin beş ortağı mevcut olup tüm ortakların eşit paya sahip bulunduğunu, ortaklar arasındaki huzursuzlukların birlikte çalışma, kazanç, paylaşım ve ortak iradesini kaybettirdiğini, kalıcı husumet oluştuğunu, müvekkili davacının kâr payını diğer ortaklara göre alamadığını, şirkette kâr payı dağılımının düzenli olarak yapılmadığını, genel kurulun toplanamadığını, şirketin zarar ettiğini, iyi bir şekilde idare edilemediğini, müvekkilinin şirketin mali durumuyla ilgili düzenli bilgi alamadığını, şirketin idaresinden haberdar olamadığını, şirketin diğer ortaklarının aynı faaliyet alanında başka firmalar kurup haksız rekabete yol açarak davalı şirketin zarar etmesine yol açtıklarını, ortakların şirkete bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiğini, telafisi imkansız zararlara yol açılmaması için davalı şirket adına kayıtlı …. ili, … ilçesi, …. köyü, …. ada, …. parsel, …. kat , …. nolu bağımsız bölümün tapu kaydına, şirket adına kayıtlı Kodlab markası ve başkaca kayıtlı marka ve patent hakkı mevcut ise TPE kayıtlarına, yine şirket adına kayıtlı …. plakalı aracın trafik tescil kayıtlarına satış ve devirlerinin engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirkete işbu dava süresince şirketler hukukunda uzman ve tarafsız bir kayyımın tedbiren atanmasına, yapılacak yargılama sonucunda davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davanın yersiz ve dayanaksız olduğunu, dava dilekçesinin soyut iddialardan ibaret bulunduğunu, müvekkili şirketin zarar etmediğini, davacı ortağın dokuz yılda yalnızca iki kez ve on beş dakika süreyle şirketi ziyaret ettiğini, şirket müdürü …. tarafından bütün şirket işlerinin tek başına omuzlandığını, davacının şirket faaliyeti ve mali tablolarıyla ilgili bilgi alma konusunda herhangi bir yazılı başvurusunun bulunmadığını, mahkemeye başvurarak bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmadığını, şirketin iki kitapla başlayan yayıncılık hayatının 202 kitaba ulaştığını, bilim ve teknoloji alanında zirvede bulunan müvekkili şirketin kötü yönetildiği iddiasının tamamıyla gerçek dışı olduğunu, limited şirketlerde ortaklar kurulu toplantısının yapılmamasının hiçbir yaptırımı bulunmadığını, davacı için genel kurul hayati öneme haiz ise dokuz senedir neden mahkemeye müracaat etmediğinin anlaşılamadığını, davacının huzurdaki davayla diğer hissedarları baskı altına alarak yüksek miktarda ayrılış akçesi almaya çalıştığını, davacı dışındaki diğer hissedarların kendi aralarında ve şirket yönetiminde en ufak bir problemi bulunmadığını, davacı dışındaki tüm hissedarlar ve şirket müdürünün huzurdaki davayı üzülerek karşıladığını, ihtiyati tedbir ve kayyım atanması taleplerinin reddi gerektiğini, tedbirlerin şirkete zarar vereceğini, bu sebeple tedbir taleplerinin reddine, yine haksız asıl davanın reddine, karşı dava olarak ise şirkete zarar veren şirket yetkilisine sinkaflı hakaretler eden davacı-karşı davalının TTK.nun 640/3 maddesi uyarınca haklı sebebe dayanılarak müvekkili şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili 13/12/2017 tarihinde gönderdiği dilekçesinde; davacı-karşı davalının 13/10/2017 tarihinde saat: 16.05’te İstanbul …. ATM’nin …. Esas sayılı dosyasından tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava ikame ettiğini, mahkememizdeki davanın ise 13/10/2017 tarihinde saat:16.09’da ikame edildiğini, bu nedenle mahkememizdeki asıl davanın derdestlik sebebiyle usulden reddedilmesini, karşı davanın ise HMK 134/1 maddesi de dikkate alınarak asıl davadan ayrılarak ayrı esas numarasıyla görülmesini istemiştir.
Birleşen İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/10/2017 tarih … Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 06.01.2009 tarihinde tescil edilen ve …. sicil numarasında kayıtlı bulunan davalı şirketin …. pay sahibi ortağı olduğunu, davalı şirketteki ortaklar arasındaki huzursuzlukların birlikte çalışma, kazanç, paylaşım ve ortak iradesini kaybettirdiğini ve ortaklar arasında kalıcı husumet oluştuğunu, şirkette genel kurulun toplanamadığını, müvekkilinin davalı şirketteki kar paylarını alamadığını, şirketin zarar ettiğini, bu nedenle davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Asıl dava; limited şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi, karşı dava; ortaklıktan çıkarılma, birleşen dava ise ; TTK.nun 636/3 maddesine dayalı limited şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen dava yönünden uyuşmazlığın; limited şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise makul kabul edilebilir çözüm bulunup bulunmadığı, derdestlik dava şartına ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, karşı davada ise karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılma isteminin yerinde olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Davalı şirketin sicil kayıtları, … nolu bağımsız bölümün tapu kaydı, …. plakalı aracın trafik kaydı, Türk Patent ve Marka Kurumundan davalı şirket adına kayıtlı marka tescil belgeleri dosyaya celp edilmiştir.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas …. Karar sayılı dava dosyasının Uyap üzerinden örneği celp edilmiş, incelenmesinde; aynı davacı tarafından aynı davalı aleyhinde aynı sebeplerle şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi davasının mahkememizdeki davadan dört dakika önce açıldığı, anılan mahkemece 31/10/2017 tarihinde mahkememiz dosyasıyla birleştirme kararı verildiği, ancak birleştirme kararına karşı davalı tarafça İstinaf yoluna başvurulduğundan kararın kesinleşmediği görülmüştür.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas, …. Karar sayılı dosyasının birleştirme kararının kesinleşmesi üzerine gönderildiği, birleşen dosyada ek tensip tutanağı hazırlandığı, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 15/05/2018 tarihli heyet ara kararı verildiği, birleşen dava ek tensip tutanağı ve heyet ara kararının davacı vekiline 25/05/2018, birleşen davanın dava dilekçesi, ek tensip tutanağı ile heyet ara kararının davalı vekiline de 25/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın ihtiyati tedbir talepleri mahkememizce değerlendirilerek 16/01/2018 tarihli ara karardaki gerekçelerle reddedilmiş, ara karara karşı davacı tarafça İstinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesin …. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2018 tarihli … Esas, …. Karar sayılı kararı ile , HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konuları çerçevesinde; tanık beyanları, şirkete ait ticaret gazete ve suretleri, dosyası incelenerek iddia ve savunma kapsamında sunulan delillere göre dosyası incelenerek rapor alınmasına karar verilmiş, 06/11/2019 tarihli raporda özetle; 31/12/2018 tarihi itibari ile her biri sermayede %20 oranında paya sahip 5 ortaktan oluşan şirketin, 2019 yılı içerisinde ortaklık yapısında yapılan değişiklikler neticesinde davacı … (%20 pay oranı) ile davalı şirket yöneticisi Hüseyin Üstünel’in (%80 pay oranı) hissedar olduğu 2 ortaklı bir şirket haline dönüştüğü, davalı şirketin 2013-2019 yılları arasında ticari bilanço kârı elde ettiği, bu yıllarda ticari bilanço zararı oluşmadığı, davalı şirketin ticari defterlerine göre şirketin ortaklarına kâr dağıtımı yapmadığı, ortaklar kurulu tarafından kâr dağıtımına ilişkin bir kararın alınmadığı, davacı ortağın çıkmasına veya çıkarılmasına karar verilmesi halinde kendisine TTK.m.641’e istinaden ayrılma akçesi ödenmesi gerektiği, davacı ortağa ödenmesi gereken ayrılma akçesi tutarının 226.232,38 TL olarak belirlendiği, 03/02/2020 tarihli ek raporda özetle;davacı ortağa ödenmesi gereken ayrılma akçesi tutarının 250.161,67 TL olarak belirlendiği tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
TTK’nun 636/3 maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmünü haizdir. Anılan maddenin gerekçesi; “Şirketin kişisel niteliği göz önünde tutularak ve 639’uncu maddenin birinci fıkrası da dikkate alınarak her ortağa haklı sebeplerle şirketin feshini isteme hakkı tanınmıştır. İsviçre’nin ön tasarısında da yer alan bu hak ortağın çoğunluğa karşı konumunu kuvvetlendirecektir. Ortağa tanınan bu hak anonim şirketlerdeki 531’inci maddede yer alan hükme paralel olarak düzenlenmiş ve yargıca şirketin yararına geniş müdahale hakkı tanınmıştır.” şeklindedir.
Gerekçede; “Ortağa tanınan bu hakkın anonim şirketlerdeki 531’inci maddede yer alan hükme paralel olarak düzenlendiği ve yargıca şirketin yararına geniş müdahale hakkı tanındığı” belirtilmektedir. Bu nedenle anonim şirketler ile ilgili 531’inci maddenin gerekçesine de yer vermek yerinde olacaktır. 531’inci maddenin gerekçesine göre; haklı sebep tasarıda tanımlanmamış, haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır. İsviçre öğretisinde genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalması, haklı sebep sayılmıştır. Buna karşılık varsayımlar ve olumsuz beklentiler haklı sebep sayılmamıştır. İleri sürülen sebeplerin haklı olup olmadığına karar verecek olan mahkemedir. Mahkeme sebepleri haklı bulsa bile fesih kararı vermek zorunda değildir. Şirketin feshini haklı kılan sebeplerin varlığına rağmen, yaşatılmasının ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru olacağına kanaat getiren mahkeme; şirketi feshetmek yerine, fesih talebinde bulunan pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve kendilerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Davacıya paranın kimin tarafından ve nasıl ödeneceği, bu payların geçici olarak şirketin iktisap edip edemeyeceği yargı kararlarına ve öğretideki görüşlere göre belirlenecektir.
Hakim, çoğunluğun davranışının haklı sebep olup olmadığını değerlendirirken TMK md. 2’de yer alan dürüstlük kuralını ve hakkın kötüye kullanımı yasağını esas almalıdır. Haklı sebepler yorumlanırken ikili sözleşmelerde uygulanan kriterlerden yararlanılabilirse de şirketler hukuku alanında bu kriterlerin birebir kullanılmasının mümkün olmadığına dikkat edilmelidir. Pay sahipleri arasında kişisel çekişmeler sermaye şirketlerinde kural olarak haklı sebep teşkil etmezler. Haklı sebebin nesnel olması aranır. Bununla birlikte bazı durumlarda şahıslar arasındaki ilişkiler de belirli bir ölçüde dikkate alınır. Örneğin aile tipi şirketlerde boşanmalar, aile üyeleri arasındaki çekişmeler, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar, yine az sayıda ortağı olan küçük şirketlerde ortaklar arasındaki şahsi nitelikteki husumet ya da eşit paylara sahip olunan şirketlerde pay durumu haklı sebep olarak kabul edilebilir.
Haklı sebep olduğu iddia edilen olayın, şirketin feshine neden olacak nitelikte olup olmadığı değerlendirilirken, şirketin yapısı, ortak sayısı, ortaklar arasındaki ilişkileri dikkate alınmalıdır. Örneğin iki ortak arasındaki ciddi bir anlaşmazlık, iki kişilik bir şirkette, şirketin çalışamaz duruma gelmesine neden olabilirken, daha fazla ortak sayısına sahip bir şirkette aynı anlaşmazlık şirketin faaliyetlerinin devamını etkilemeyebilir. Bunun yanı sıra talep edilen sonucun kabulünün menfaatler dengesine uygun olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Feshi talep eden ortağın çıkması veya çıkarılması taraf menfaatlerine daha uygun ise feshe karar verilmemelidir. Taraf menfaatlerinin dışında fesih talebinin son çare olup olmadığı hususu da değerlendirilmelidir.
Haklı sebeple fesihte, ana öge ortaya çıkan sebebin ortaklığın yaşamasını imkânsız hale getirmesidir. Her davada, hukuki ve maddi olayların özelliği dikkate alınarak iddianın haklı sebep teşkil edip etmeyeceklerinin irdelenmesi gerekir. Şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkân kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü gibi hususlar haklı neden olarak kabul edilebilir. Kişisel sebeplerin yanı sıra elbette nesnel sayılabilecek olgular da şirketin feshine yol açabilirler. Söz gelimi şirketin kar elde edemez hale gelmesi, uzun süredir gayrı faal olması da şirketin feshine sebebiyet verebilir. (Bkz. Yargıtay 11 HD’nin 01/12/2015 T., 2014/18024 E.,2015/12808 K. sayılı kararı)
Bu genel açıklamalar ışığında huzurdaki dava değerlendirildiğinde, davalı şirketin başlangıçta beş ortağı varken, 2019 yılında yapılan yapısal değişiklik neticesinde, davacının %20 pay oranına, davalı şirket yöneticisi ….’in %80 pay oranına sahip olduğu 2 ortaklı bir şirket haline dönüştüğü ve 2013-2019 yılları arasında şirket defterlerine göre ticari bilanço karı elde ettiği halde kar dağıtımı yapılmadığı ve şirket ortaklarının bu konuda bir karar almadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından kar dağıtımı yapılmaması haricinde ileri sürülen şirket hesaplarından haberdar olmamak, şirketin zarar etmesi, kar payının diğer ortaklarla eşit olmaması, genel kurulların toplanmaması, ortakların haksız rekabeti, şirket müdürü olan ortağın şirketin işleyişi hakkında bilgi vermekten kaçınması, inceleme için gerek belgelerin temin edilmemesi, bazı belgelerin saklanması vb. iddialar soyut olduğundan haklı sebep teşkil etmeyecekleri değerlendirilmiştir. Ancak Davalı şirket ortakları arasında kar dağtımına ilişkin bir karar alınamamış ve kar dağıtımı yapılmamış olması karşısında TTK’nun md.636/3 anlamında haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Zira bir ortaklık yapısına dahil olan ortağın, o ortaklıktan kar elde etmek amacı taşıması doğal bir olgu olup, taraflar bu hususta bir karar almak üzere dahi bir araya gelemediğinden, artık ortaklık ilişkisinin zedelendiği kanaati edinilmiştir. Zira, bir kimseyi şirket ortağı olmaya yönelten nedenlerin, ortaklık maksadının gerçekleşmesini imkansız kılan yahut aşırı derecede güçleştirecek biçimde ortadan kalkması durumunda çekilmezlik olgusunun gerçekleştiği sonucuna varılmalıdır.
TTK md. 636/3 hakime istem yerine duruma uygun çözüm konusunda geniş bir takdir hakkı verdiğinden mahkeme kural olarak bu talep ile bağlı değildir. Haklı sebeple fesih davasının arkasında yatan düşünce, hakimin kendiliğinden hatta davacının alternatif çözüm yönünde bir talebi olmadan dahi fesih yerine başka alternatif çözümler araması gerektiğidir. Hakim ortakların dengeleştirilmiş menfaati, ortaklığın mali yapısı, şirketlerin faaliyetinde devam etmesinin gerek ortaklar gerekse şirketin ilişkisi bulunduğu üçüncü kişiler yönünden etkisi de gözetilmelidir. Davalı şirketin bilirkişi raporu ile değerlendirilen ekonomik yapısı ve mali varlığı gözetildiğinde, şirketin feshinin hakkaniyetle bağdaşmayacağı açıktır. Davacının fesih ile elde edeceği sonuca çıkma ile de ulaşabileceği değerlendirilmiş, davalı şirketin ekonomiye katkısını sürdürmeye devam etmesi hakkaniyete uygun bulunmuştur. Bu sebeple, alternatif çözüm olarak davacının ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesinin yerinde olacağı kanaatine varılmış ve bu alternatif çözüm yönteminin iki taraf lehine olacağı değerlendirmesi yapılmıştır. Bu kapsamda, bilirkişi kurulunca denetime ve hüküm kurmaya elverişli raporda belirtilen karar tarihine en yakın reel değerler üzerinden yapılan hesaplamaya göre, davacı …’ın davalı şirketteki çıkma payının 250.161,67 TL olduğu sonucuna varılmıştır.
Karşı davada ise, davalı şirket tarafından 6102 sayılı TTK’nın 636. Maddesinin f bendi ve 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması talep edilmektedir. Haklı sebebin varlığından, ortağın şirketten çıkartılması için şirket dava açabilir. Ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının h bendi gereğince, genel kurulunun bu konuda bir karar vermesi gerekir. Her ne kadar somut olay bakımından 26.02.2018 tarihli genel kurulda bir karar alınmış, kanunda aranan nisaplara uygun davranılmış ise de, davacının ortaklıktan çıkartılması için haklı sebep olarak ileri sürülen vakıalara ilişkin herhangi bir somut delil sunulamamıştır. Davalı/karşı davacının davacı/karşı davalının şirkete zarar verme kastı ile hareket ettiği ve şirket yöneticisine karşı sinkaflı hakaretlerde bulunduğu yönündeki iddialarını destekleyen somut deliller dosya kapsamında mevcut değildir. Esasen davacıya karşı ortaklıktan çıkartılması yönünde karşı davanın ikame edilmiş olması dahi, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin yok olduğunu göstermekte ise de, davacı/karşı davalının şirketten çıkartılmasına ilişkin bir haklı sebep ortaya konulamadığından, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen İstanbul …. ATM’nin …. E. Sayılı dosyasının tetkikinde ise; tarafların ve konusunun mahkememiz dosyası ile birebir aynı olduğu, mahkememizce görülmekte olan davadan 4 dakika önce açıldığı tespit edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı maddesinde; aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması (derdestlik) dava şartları arasında sayılmıştır. Derdest bir davada kesin hüküm oluşturulacak şekilde uyuşmazlık çözümlenebilecek ise ayrı bir dava açılmasında hukuki yarar da yoktur. Derdestlik bu yönüyle hukuki yarar bulunmamasıyla da ilgili olup, özünde unsur olarak hukuki yarar eksikliğini de içerir (HGK 2013/22-56 Esas, 2013/734 Karar). Bu itibarla, konusu ve tarafları birebir aynı olan davanın tekrar incelenmesinde hukuki yarardan söz edilemeyeceğinden, birleşen davanın derdestlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile ; davacının fesih talebinin reddi ile, TTK.636/3.maddesi uyarınca davacının … Yayın Dağılım Yazılım Ve Eğitim Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nden çıkarılmasına, tespit edilen 250.161,67 TL çıkma payının karar tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karşı davanın esastan reddine, mahkememiz bu dosyasına birleşen İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası yönünden; HMK 114/1-h-1 bendleri delaletiyle HMK 115/2.maddesi gereğince derdestlik dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile ; Davacının fesih talebinin reddi ile, TTK.636/3.maddesi uyarınca davacının … YAYIN DAĞILIM YAZILIM VE EĞİTİM HİZMETLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nden ÇIKARILMASINA, tespit edilen 250.161,67 TL çıkma payının karar tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Karşı davanın esastan REDDİNE,
3-Mahkememiz bu dosyasına birleşen İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası yönünden; HMK 114/1-h-1 bendleri delaletiyle HMK 115/2.maddesi gereğince DERDESTLİK dava şartı yokluğundan REDDİNE,
(1)-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
a-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40- TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 23,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 31,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Kısmen red yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Davacı tarafından sarf edilen 332,90 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücret olmak üzere toplam 1.832,90 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 916,45 – TL ‘sinin davalı …. İnşaat Dış Tic. ve San.Ltd.Şti.’den alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
f-Davalı tarafından sarf edilen 300,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.300,00-TLyargılama giderinin davanın red oranı dikkate alınarak takdiren 650,00 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, kalan kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına,
(2)-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
a-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL+35,90 TL =67,30 TL harçtan mahsubuna, artan 12,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,

(3)-MAHKEMEMİZ BU DOSYASINA BİRLEŞEN İSTANBUL …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
a-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C-Birleşen dosya Davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/06/2020

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸