Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/838 E. 2018/356 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/838
KARAR NO : 2018/356

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/03/2018
KARAR TARİHİ : 15/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesiyle ; Davacı vekili, müvekkili şirketin alt işveren sıfatı ile dava dışı … isimli işçiyi davalı şirketin yaptığı inşaat alanında güvenlik hizmet işinde belirli süreli güvenlik personeli olarak çalıştırdığını, işçi tarafından müvekkili şirkete Bakırköy … İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile işçilik alacakları için dava açıldığını, söz konusu davanın, dava dışı işçi lehine sonuçlandığını, mahkeme ilamının İstanbul Anadolu …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, icra takibine konulan tazminat miktarının tamamının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, ancak ödenen miktardan davalı şirketinde sorumlu olduğunu, davalı şirketin öncelikle asıl işveren sıfatına sahip olması nedeniyle işçinin tüm alacaklarından tek başına sorumlu olduğuna karar verilmesini, aksi halde müvekkili tarafından ödenen bedelin yarısı olan 5.302,91-TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesiyle ;Davalı vekili, davanın haksız ve yersiz açıldığını, dava dışı işçi tarafından açılan davanın kendilerine ihbar edilmediğini, 6552 sayılı kanunun 8.maddesindeki asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olduğuna dair hükmün kamu kurum ve kuruluşları için geçerli olduğunu, müvekkilinin bir ticari şirket olması nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılan sözleşme gereğince işin yapımı, yürütülmesinin tamamının yükleniciye bırakıldığını, bu nedenle müvekkilinin asıl işveren olarak adlandırılamayacağını, işçilik alacaklarından sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde …Esas … Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş olup iş bu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin … Esas … Karar ve 27/02/2017 tarihli karar ile kaldırılmış olup, daha sonra Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sırasında … Esas …Karar sayılı karar ile ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle, davanın usulden reddine karar verildiği, bu karar üzerine dosya mahkememize intikal etmiş olmakla mahkememiz esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLER:
1-Yapılan yargılama sırasında Bakırköy … İş mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının aslı getirtilerek dosyamız arasına konulmuştur.
2-İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğ’nün … Esas sayılı dosyasının bir sureti Uyaptan getirtilerek dosyamız arasına eklenilmiştir.
3-Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, İş ve Sosyal güvenlik konusunda uzman bilirkişi Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 21/01/2016 tarihli raporda davacı şirketin Alt iş veren sıfatıyla ödemiş olduğu işçilik alacağı miktarının ne tamamını ne de yarısını asıl iş veren konumundaki davalı şirketten halefiye ve rücu hakkı çerçevesinde talep edemeyeceğinin belirtildiği görülmüştür.
4-Yine aynı bilirkişiden ek rapor alınmış olup bilirkişi tarafından düzenlenen 23/12/2016 tarihli ek raporda kök rapordaki görüşün devam ettiği bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL ;
Dava ; alt iş veren durumunda bulunan davacı şirketin, davalı şirketin inşaat sahasında güvenlik hizmeti işlerinde çalıştırdığı dava dışı işçinin, işçilik alacaklarına ilişkin olarak açmış olduğu dava neticesinde davacı tarafça ödenmek zorunda kalınan bedelin davalı tarafın sorumlu olduğu iddia olunan kısmının asıl işveren durumunda bulunan davalıdan rücuen tahsili için açılmış olan alacak davasıdır.
Dava dışı işçi … tarafından işçilik alacaklarına ilişkin olarak Bakırköy … İş Mahkemesi’ne davacı şirket aleyhine açmış olduğu dava neticesinde…Esas… Karar ve 05/04/2008 tarihli olarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, iş bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı işçi tarafından bu karara istinaden davacı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilama dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, bu icra takibi nedeniyle düzenlenen 23/05/2013 tarihli kapak hesabı doğrultusunda davacı tarafça 10.605,81 TL icra dosyasına ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
4857 Sayılı İş Kanunun 2/6.maddesinde “bir iş verenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer iş veren ile iş aldığı iş veren arasında kurulan ilişkiye asıl iş veren – alt iş veren ilişkisi denir . Bu ilişkide asıl iş veren, alt iş verenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt iş verenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt iş veren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu somut olayda da taraflar arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisi mevcut olup, burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibarıyla (dava dışı işçiye karşı ) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş Hukuk’u değil, BK ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Alıcıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim TBK ‘nın 167.(BK 146 ) maddesinde düzenlenen “aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifa’dan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifa’da bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifa’dan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise tarafların serbest iradeleriyle düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraf vekillerince “Taşeron Sözleşmesine Esas Genel Şartname ” başlıklı taraflar arasında yapıldığı belirtilen sözleşmenin bir sureti dosyaya sunulmuş olup, mahkememizce yapılan yargılama sırasında 08/05/2018 tarihli celsede taraflar arasında yapılmış ve dosyaya sunulan Taşöron Sözleşmesine Esas Genel Şartnamesi dışında var ise Taşeron Sözleşmesi ve eklerinin dosyaya sunulması istenilmiş olup, verilen süre içerisinde taraflarca başkaca bir sözleşme dosyaya ibraz edilmediği gibi davalı vekili tarafından 15/05/2018 tarihli celsede taraflar arasındaki sözleşmenin dosyada mevcut olan sözleşme olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalardan sonra dosyada mevcut taraflar arasındaki sözleşmenin “Taşeronun Sigorta ve SSK Yükümlülükleri ” başlıklı 11.maddesinde “Taşeron güvenlik alanının emniyet, güvenlik ve korumasını üstlendiği sözleşme süresi boyunca 3.şahıslara karşı mali mesuliyet sigortası yapacak ve bununla ilgili belge ve bilgilerin birer nüshasını işverene verecektir. Taşeron , işverenin sigortası altında bir numara alarak faaliyetine başlayacaktır. Taşeron yanında çalıştırdığı işçileri 506 Sayılı Sosyal Sigorta Kanunu’na göre sigortaya kaydettirip, işe giriş bildirgesi ve işyeri açılış bildirgesinin bir nüshasını işverene verecektir. ……… Kayıtlarda hata tespit edilmesi halinde kurumca tahakkuk ettirilecek her türlü cezalar taşeron tarafından ödenecek ve ödeme belgelerinin birer örneği iş verene verilecektir. Bu maddede belirtilen yükümlülükleri zamanında ve tam olarak yerine getirmemekten dolayı işverenin uğrayacağı her türlü zarardan taşeron sorumlu olacaktır. ” hükmü mevcut olup, yine “Şantiye Talimatları ” başlıklı 15/4.maddesinde ise “Taşeron çalıştırdığı bütün personelin dini ve diğer geleneklerine, resmi tatil ve bayram günlerine riayet edecek, çalışma süresi, sigorta, sosyal güvence vb. tüm kanuni haklarını temin edecektir. ” şeklinde hüküm mevcut olup taraflar arasındaki sözleşmenin 15/4 maddesi gereğince çalıştırılan işçilerin işçilik haklarından dolayı alt işveren olan taşeron davacının sorumlu olduğu taraflarca kararlaştırılmış olduğundan TBK 167.maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının davalıya rücu edemeyeceği sonucuna varılmış olmakla davanın reddine karar verme gereği doğmuştur. (Yargıtay 13 Hukuk Dairesi’nin 2017/9760 Esas 2017/12961 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.)
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle ;
Yerinde görülmeyen davanın reddine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilan harcının başlangıçta peşin olarak yatırılan 90,57 TL harcından mahsubu ile bakiye 54,67 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından sarf edilen 60,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kulanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/05/2018

Katip …

Hakim …