Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/827 E. 2018/322 K. 04.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/827
KARAR NO : 2018/322

DAVA : TAZMİNAT (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2017
KARAR TARİHİ : 04/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’in, davacı şirketin bir dönem ortağı ve münferiden müdürü olduğunu,tüm ticari kayıtları ve müşteri listelerini ele geçirdiğini,daha sonra da hem ortaklıktan hem de işyerinden ayrıldığını; ifade edildiği kadarıyla, Protez Uzmanlığı Eğitimi sırasında sigortalı bir işte çalışılmasının eğitimin geçersiz sayılmasına neden olduğundan, davalılardan …’nın sigortalı gösterilmediği; esasen çalışmasının saat 17.00’den sonra olduğunu, davalılardan …’nın davacı şirkette (Çapa Diş Hekimliği Fakültesinde Protez Uzmanlığı Eğitimini tamamladığı bu şekilde çalışırken eğitiminin bitmesi dolayısıyla) işyerinden ve işten ayrıldığını, 14/09/2012 tarihinden başlayarak davalılardan … ile birlikte diğer davalı … Limited Şirketini kurduğunu,söz konusu şirketin, davacı şirketin kurulu olduğu Florya Caddesinde 14/09/2012 tarihinden itibaren faaliyet gösterdiğini , davalılardan …’in 27/09/2012 tarihinde, davacı şirkete önceden herhangi bir şekilde haber vermeden, belirli süreli iş akdi sona ermeden işten ayrıldığını,davalı şirketin faaliyete geçmesinin ardından Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 23/10/2012 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davacı şirket zararlarının davalı şirketçe karşılanmasının davalılara tebliğ edildiğini, bununla birlikte …’le yapılan belirli süreli iş sözleşmelerinde rekabet yasağı ile ilgili hükümlerinde bulunduğunu, adı geçen kişilerin, rekabet yasağı ile ilgili sözleşme maddesine, B.K.’nun rekabet yasağını düzenleyen maddelerine aykırı davranarak ihtar eden şirketin zarar görmesine neden olduğunu,davalı …’in davacı şirketin ortağı ve münferiden müdürü olarak çalışmış olması nedeniyle sahip olduğu bilgiler dolayısıyla hasta profilini kullanmaya başladığı; kendisine çıkar sağlayarak davacı şirketin zarar görmesine neden olduğunu, bu durumda belirli Süreli İş Sözleşmesinin 10.maddesindeki Rekabet Yasağı maddesinde belirtilen 100.000,00-TL cezai ücreti karşılaması gerektiğini, yine iş akdini sürenin bitiminden çok önce feshettiğini, davalı … diğer davalı … ile kurduğu ve davacının karşısındaki bir adreste faaliyete geçirmiş olması nedeniyle de hukuki sorumlulukların oluştuğunu, muhatapların müvekkile verdiği zararların, fazlaya ilişkin dava ve talep haktan saklı kalmak kaydıyla …, … ve … Ltd. Şti. Tarafından 50.000,00-TL’lik davacı şirket maddi zararının karşılanması gerektiğini, ayrıca davacı ile davalı arasında imzalanan iş sözleşmesinin davamı süresince davalının başka işyerinde çalışamayacağı, hasta kabulü ve tedavisini yapamayacağını,14/09/2012-27/09/2012 tarihleri arasında …’in kurucusu olduğu … şirketi adına işler yaptığı ve davacı şirketle arasındaki sözleşmeye aykırı davrandığını,bununla ilgili olarak da Belirli Süreli İş Sözleşmesinin 9.8 maddesinde belirlenen 75.000,00-TL tutarı ceza olarak ödemesi gerektiğini, hususlarını beyanla, davalıların dürüstlük kuralına aykırı davranışları nedeniyle; taraflar arasındaki iş sözleşmesine, İş Kanunu’ndaki yeni işverenin sorumluluğunu düzenleyen maddelerine, ,borçlar Kanunu’nun rekabet yasağını düzenleyen maddelerine aykırı davranışlarından dolayı fazlaya dair dava haklarını saklı tutarak; ihbar tazminatından şimdilik 1.550,00-TL Cezai Şarttan dolayı 100.000,00-TL sözleşmeye aykırı davranma tazminatından 75.000,00-TL maddi zarardan dolayı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 226.550,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalılardan … arasında Belidi Süreli İş Sözleşmesinin imzalandığını, 4857 Sayılı iş Kanunu’na göre belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması için objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasındaki yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesinin Belirli Süreli iş Sözleşmesi olduğunu,Diş Hekimliği mesleğinde belirli bir olgu veya belli bir işin tamamlanması veya ortaya çıkmasına bağlı olarak iş sözleşmesi yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,hukuka aykırı işbu sözleşmenin, müvekkil tarafından davacı taraftan sözlü ve yazılı olarak istenmesine rağmen davacı tarafın iş sözleşmesini müvekkile teslim etmediğini, müvekkilin sözleşmenin türü ve içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını , dava dilekçesinde iddia edildiği üzere müvekkil …’in müşteri listesi ve ticari kayıtları çaldığına dair ithamların kabul edilmediğini,davacının bu iddialarını ispatlamak zorunda olduğunu,aksi takdirde bu konuya ilişkin Cumhuriyet Savcılığına şikayet haklarının saklı tutulduğunu,müvekkillerinin, bahse konu işyerinde aldıkları maaşlarının düşük gösterildiğini, bankaya ödenmesi gereken maaşların elden ödendiğini, SGK primlerinin ödenmediği veya eksik ödendiğini, müvekkillerden …’nın sigortasız olarak çalıştırıldığını,davacının dava dilekçesinde bu konuyu ikrar ettiğini,bu konuya ilişkin de dava açmak ve SGK nezdinde şikayet haklarının saklı tutulduğunu, davacının bahse konu belirli süreli iş sözleşmelerinde rekabet yasağı ile ilgili hükümleri dikkatle incelendiğinde hakkaniyete ve ticari hayata uymayacak koşullar içerdiğinin anlaşıldığını, TBK 444 ve devamı maddelerinde yer alan Rekabet Yasağı ilkeleri uyarınca Rekabet Yasağının, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceğini, sözleşmedeki rekabet yasağı hükümlerine göre ise Bakırköy, Bahçelievler, Küçükçekmece ve Avcılar ilçelerinde davalının çalışmasının engellenmesinin hukuka aykırı olduğunu, rekabet sözleşmelerinin hukuki olarak işverenin zarar görmemesi olgusu ile ortaya çıkan ve gizli bilgi know-how İçeriğinin işçi tarafından öğrenilmesi ve bunun 3.kişilere ulaştırılması suretiyle rekabet ortamım işveren aleyhine sonuçlandırmasını önlemek amacıyla yapıldığını,Sayın Mahkemenin, bu aşın nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşullarını serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırmasına gerek gördüklerini,Dava dilekçesinde tazmini talep edilen maddi zararın neye dayalı olarak hesaplandığı hususunda bir açıklama bulunmadığını; (Yargıtay … H.D. … E-… tarih, … K. – Yargıtay … .H.D. … E.-31/03/2005 tarih, … K) diğer yandan işçinin müşteri çevresine veya iş sırlarına nüfuz etme olanağı ile meydana gelecek zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini,dolayısıyla, esas olarak işçinin mesleki tecrübesi ile kişisel yetenek ve becerilerinden kaynaklanabilecek, müşteri çevresine veya iş sırlarına nüfuz etmekten ileri gelemeyecek nitelikte bir zararın söz konusu olduğu hallerde rekabet yasağının geçerli olmayacağını,nitekim özellikle avukatlık, hekimlik, mimarlık gibi meslek dallarında işverenin müşteriler ile olan ilişkilerinin çoğunlukla işçinin mesleki tecrübesi ile kişisel yetenek ve becerilerine dayanmakta olduğundan, işçi ve işveren arasında yapılan rekabet sözleşmesinin geçerli olmayacağını,rekabet etme taahhüdünün ancak işçinin işverenin müşteri çevresi ile iş ve üretim sırlarına ait bilgileri kullanarak işverene önemli bir zarar verebilme ihtimalinin bulunduğu hallerde geçerli olacağını,{Yargıtay …H.D. 08/06/2004/2005-… E/… K)Müvekkili …’in çalışma ortamında yaşadığı kötü ve haksız olaylar sonucunda işyerinden ayrılmak durumunda kaldığını, tanık beyanları ile Polis merkezi kayıtlarından bu durumun anlaşılacağını,davacı tarafın, müvekkilin şirket kuruluş tarihini baz alarak sözleşmeye aykırılık olarak ele alması ve 75.000,00-TL cezai şart talep etmesinin hukuka ve B.K. aykırı olduğunu, müvekkilin faaliyete başlama tarihinin 01/11/2012 olduğu ve yoklama tutanağının düzenlendiğini,ayrıca …’in 27/09/2012 tarihinde işyerinden ayrıldığını tüm resmi kurumlara bildirdiğini, işbu sebeple faaliyetin başlangıcı bu tarih olarak alındığında taraflar arasındaki sözleşme iradesinin de son bulması nedeniyle sözleşmeye aykırılıktan bahsedilemeyeceğini ,davacı tarafın iddia ettiği maddi zararı ispatla yükümlü olduğunu; davacının dava dilekçesinde ki delillerinde 50.000,00-TL zararı ispatlamaya yarayacak herhangi bir delil ibraz etmediğini; işbu nedenle maddi tazminat talebinin de reddinin gerektiğini, hususlarını beyanla ve fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy …’ncü İş Mahkemesi’nin 25/06/2014 gün ve … esas,… karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, haksız rekabet sözleşmesinin ihlalinden kaynaklı cezai şart alacağına ilişkindir.
Bilirkişiler … , … ve Yrd. Doç. … tarafından düzenlenen 13/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda;Taraflar arasındaki rekabet yasağı anlaşmasının BK m. 444 ve 445 hükümleri çerçevesinde geçerli olmadığını, bu nedenlerle davacının taleplerinin yerinde bulunmadığını bildirdikleri görülmüştür.
Mahkememizin … Esas, … Karar, 30/10/2015 tarihli kararının Yargıtay … Hukuk Dairesinin 20/06/2017 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesine aykırı davranan davalıdan, sözleşme gereğince talep edilen cezai şartın tahsili talebine ilişkindir. Davalının 24/10/2011 tarihi yazılı “Bir yıl Süreli Hizmet Sözleşmesi” gereğince mesul müdür ve diş hekimi olarak işe başladığı işe başlayan davalının imzaladığı sözleşmede rekabet yasağı ve cezai şart öngörüldüğü anlaşılmıştır. Belirli süreli iş sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK m. 348/I hükmü (6098 TBK 444.mad) rekabet yasağı öngörülmesine açıkça cevaz verdiğinden, Belirli Süreli İş Sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağına ilişkin düzenleme geçerli bir düzenlemedir. Rekabet yasağının şeklini düzenleyen BK m. 350 maddeye göre de yazılı olması koşuluyla sözleşmede öngörülen cezai şartta geçerlidir. Böylece taraflar arasındaki rekabet yasağı ve bunun ihlali halinde öngörülen cezai şart geçerlidir.
Davalının geçerli olan belirli süreli iş sözleşmesindeki rekabet yasağını ihlal edip etmediği hususuna gelince , anlaşılacağı üzere,davacı ile aynı iş kolunda bir şirkette kurucu ortak olarak yer aldığı, davalının bu şekilde sözleşmenin 10.maddesinde öngörülen “iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 2 yıl içinde aynı alanda faaliyet gösteren ve Bakırköy, Bahçelievler, Küçükçekmece, Avcılar ilçeleri sınırları içindeki herhangi bir işverenlik nezdinde aynı görev ile çalışmamayı ,aynı alanda faaliyet gösteren şirketlere ortak olmamayı ve sair ticari ilişki içine girmemeyi kabul eder ” maddesini ihlal ettiği anlaşılmıştır. Cezai şartın zarar doğması şartına bağlanmaması nedeniyle geçerli olduğu ve şartlarının oluştuğu görülmektedir. Ancak taahhütnamede geçen cezai şartın fahiş olmadığının kabulü ve indirim yapılmamasını peşinen kabul edilmesi durumunda dahi ,kişinin doğmayan haklarından baştan vazgeçmesi mümkün olmadığından bu çeşit düzenlemeler geçerli kabul edilmez.
TBK’nın 444. maddesi gereğince, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Buna göre, sözleşmedeki rekabet yasağı koşulunun gerçekleşmesi için, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmez, böyle bir tehlikenin varlığı yeterlidir. Yani İşçinin başka bir rakip işletmede çalışmaya başlaması ve davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Davalı işçinin, sözleşmedeki rekabet yasağı kaydına rağmen iş sözleşmesinin feshinden sonra davacı ile aynı işi yapan, aynı ilçede faaliyet gösteren rakip bir işletmede çalışmaya başlamasıyla birlikte, davacı işletmede edindiği bilgileri rakip işletmede kullanma tehlikesi meydana gelmiş sayılır. (Yargıtay … Hukuk Dairesi … Esas, … Karar sayılı, 22/02/2016 günlü kararı)
Somut olayda, davalının davacı şirkette bir yıldan daha az sürede çalıştığı, aralarındaki belirli süreli iş sözleşmesinin istifa nedeniyle sona erdiği davalının bir yıldan daha az süre çalıştığı anlaşılmıştır .Taraflar arasında yapılan sözleşme bir yıllık olup bitiş tarihi 22/10/2012’dır. Davacı ise 27/09/2012 tarihinden itibaren işten ayrılmıştır. Davalının yeni iş yerinde hasta kabul tarihi 05/12/2012 olmakla bu süre taraflar arasındaki belirsiz süreli hizmet akdinin olağan koşullarda sona erme tarihinden sonraki bir tarihtir. Davacı da işten ayrılış tarihinden itibaren işten ayrılışı SGK’ya bildirmiştir. Sözleşmeye göre fesih tarihi itibariyle çalışılması gereken süre, bir aydan azdır. .Bir olayda cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumları, borçlunun ödeme gücü, alacaklının, asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yararla cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır. Dosya kapsamındaki bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere somut olayda davacının davalının eylemlerinden ötürü bir zarara uğramadığı aksine davalı iş yerinden ayrıldıktan sonra davacının hizmet satışının bir kaç kat arttığı tespit edilmiştir. Kaldı ki davalı, iş sözleşmesinin yapıldığı 24/10/2011 tarihinde 1.700,00 TL ücretle çalışan, işten ayrılma beyanı hemen kabul edilen bir işçi olup işverenin ticari sırlarına vakıf olan, işveren için çok önemli görevler üstlenen, rakip firmada çalışması önemli zarar riskleri barındıran bir kimsenin bu şartlarda çalıştırılması da hayatın olağan akışına uygun değildir. Bahsi geçen sebeplerden ötürü davalının sosyal ekonomik durumu da gözetilerek cezai şarttan bir miktar hakkaniyet indirimi yapılması yoluna gidilmiş ve 20.000,00-TL cezai şartın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen KABUL kısmen REDDİNE, 20.000,00-TL cezai şartın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.366,20-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 3.868,95-TL harçtan mahsubuna, artan bakiye 2.502,75-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 24,30-TL başvurma harcı, 3.868,95-TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.400,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davanın ret miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 10.750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 95,00-TL tebligat, 225,80-TL müzekkere, 60,00-TL tanıklık ücreti, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.280,80-TL yargılama giderinden davanın kabul miktarı dikkate alınarak 256,16-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalılar tarafından yapılan 41,00-TL yargılama giderinden davanın red miktarı dikkate alınarak 32.80 TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, kalan kısmın davalılar üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 04/05/2018

KATİP …

HAKİM …