Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/685 E. 2020/758 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/685
KARAR NO : 2020/758

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2017
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … …’ın kendi adına “… Kasap”unvanlı kasap dükkanı işlettiğini, davalının davacıdan muhtelif tarihlerde, kendi işletmesinde kullanmak üzere et aldığını, taraflar arasında farklı tarihlerde satış sözleşmesi kurulduğunu, davacı şirketin davacıdan toplam 29.665,31 TL tutarında et aldığını, 11.000,00 TL ve 710,00 TL kısmını ödediğini, bakiye 17.955,31 TL asıl borcunun kaldığını, bu borç üzerinden Küçükçekmece İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, 399,40 TL işlemiş faiz dahil toplam 18.354,71 TL üzerinden takip yapıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibin durduğunu, duran takibin devamı için işbu davanın açıldığını ileri sürerek, davanın kabulüne, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatı ve fer’ilerine mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından 10/05/2016 tarihinde Küçükçekmece … İcra Müdürlüğündeki … Esas sayılı takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde takıp alacaklısına borçlu olmadığını, davanın İstanbul mahkemelerinde açılması gerektiğini, bu nedenle yetki yönünden itiraz ettiklerini, davacı şirkete borçlarının olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen mal teslimlerinin yapılmadığını, ticari defter incelendiğinde bu hususun ortaya çıkacağını ileri sürerek, davanın reddine, davacının %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Takibe konu icra dosyası, faturalar ve ticari defter kayıtları dosyamız içerisine alınmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı … …’ın davalı şirket hakkında 17/04/2017 tarihinde Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğüne … esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığı, 17.955.31 TL asıl alacak, 399,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.354,71 TL toplam alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9 faizi ile icra gideri ve vekalet ücretiyle birlikte tahsilinin talep edildiği, takip talebinin (14/11/2016 tarih 2.892,64 TL, 21/11/2016 tarih 1.500,55 TL, 26/12/2016 tarih 1.228.96 TL, 19/12/2016 tarih 1.569,74 TL, 13/12/2016 tarih 863,55 TL, 10/12/2016 tarih 1.123,92 TL, 05/12/2016 tarih 5.379,00 TL, 04/01/2017 tarih 6.030,10 TL) bedelli açık fatura alacağına dayandığı, takip talebinin davalı şirkete 03/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacının davalıya hizmet verip vermediği, takibe konu faturalardan dolayı alacağı olup olmadığına ve alacak miktarının belirlenmesi için davacı defterlerinde HMK 222 maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi …. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; 3 tür hesaplama yapıldığını, birinci hesaplamada, davacı … …, davalı şirkete 2016 yılında 7 adet, 2017 yılında 1 adet açık irsaliyeli fatura kestiği, ancak kesilen açık faturaları ticari defterlerine 100- Kasa hesabına (tahsil edilmiş gibi) muhasebe kaydı yapıldığını, 120-Alıcılar hesabına davalı şirketten bir alacak kaydı oluşmadığını, bu nedenle 31/12/2016-31/12/2017 tarihli kapanış kayıtlarında 120-Alıcılar hesabında davalı şirketten (0,00 TL) borçlu ve alacaklı olduğu ile ilgili bir muhasebe kaydı bulunmadığı, bu durumda davacının davalıdan bir alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, ikinci hesaplamada, davacının davalıya kestiği faturalar nazara alındığında, taraflar arasında imzalanan bir sözleşme olmadığını, davacı şirket alacağının tahsili için davlaıya ihtarname çekip temerrüde düşürmediği, taraflar arasında teamülün oluşmadığını, mahkemece asıl alacak kabul edildiği takdirde, 17/04/2017 takip tarihine kadar 17.956,31 TL asıl alacağa takip talebiyle bağlı kalarak %9 faiz hesabının 412,97 TL olacağını, asıl alacağa ilave edildiği takdirde 18.368,28 TL toplam alacağının olacağını, üçüncü hesaplamada, Yargıtay içtihatları birleştirme hukuk genel kurulunca 07/07/2013 tarih c.02.0.gns 10/3643-1193 sayılı kararlarında; “Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte, geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda fatura (bedelin belli bir süre ödenmemesi halinde vade farkı ödenir) ibaresinin yazılarak, karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK 23/2 maddesi uyarınca, sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde, bu durum, sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceğine E 2001/1, K 2003/1 numaralı ile karar verildiği..” hakkında Yargıtay kararları bulunduğu, mahkemece asıl alacak kabul edildiği takdirde takip tarihinde davacı 17.955,31 TL asıl alacağına, takip tarihinden, tahsil tarihine kadar TCMB değişen oranlarda yasal faiz hesabının yapılması gerekeceğinin takdirinin mahkemede olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmış, kök raporda yapılan tespitlerde bir değişiklik olmayacağını bildirmiştir.
Davalının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olmasına karşın yapılan ihtarata rağmen davalının ticari defterlerini hazır etmediğinden bilirkişi incelemesi yapılamamıştır.
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına, uyuşmazlığın her iki tarafından defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına, tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.
Dava itirazın iptali iddiasına dayalı olup davacı taraf ticari defterleri ve yazılı delilleri ile alacaklı olduğunu ispat etmek zorundadır. Davacı ticari defter ve kayıtları uyarınca davalı dava konusu faturaları ödemiş gözükmektedir. Davacı kendi defter ve kayıtlarıyla davasını ispatlayamamıştır. Davalı defterlerini de ibraz etmemiştir. Davacı yemin deliline de dayanmadığından hatırlatılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 313,46 TL harçtan mahsubuna, artan 259,06 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza