Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/624 E. 2018/517 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/624
KARAR NO : 2018/517

DAVA : TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/07/2017
KARAR TARİHİ : 13/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/08/2012 tarih …. esas….karar sayılı görevsizlik kararı ile Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/05/2014 tarih, ….Esas ve … Karar sayılı kararının Yargıtay ….Hukuk Dairesinin … Esas …. Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan davalıya ait Avcılar Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne kayıtlı bulunan ….plakalı araç ….ve … tarafından 17/12/2010 tarihinde İzmirde bulunan …. isimli firmadan kiralandığı ve keyif verici madde (esrar) almış bulunan …’ın yönetiminde iken 17/12/2010 tarihinde kaza yaptığı ve araç içindekilerin hepsinin vefat ettiğini,söz konusu kazada vefat eden… varislerinin talebi üzerine gerekli aktüer hesabı yapılarak …. varislerine 18/11/2011 tarihinde 8,941,71-TL ödendiğini, aracın keyif verici madde alınmış iken kullanılmasının poliçe şartlarına aykırılık teşkil ettiğinden davalının araç maliki sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğunu sonuç olarak; öncelikle davalı adına kayıtlı bulunan …. plakalı araç üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 8.900,00-TL tazminatın 18/11/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Bakırköy ….’nci Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas ve ….karar sayılı görevsizlik kararının usul hükümlerine aykırı olarak kesinleştirildiğini,,böylece müvekkilinin temyiz hakkının elinden alındığını,davacının müvekkil şirketin zorunlu trafik sigortasını yapmış olduğundan,işbu kazada müvekkiline rücu etme hakkı bulunmadığını (kazada müvekkili şirketinde mağdur olduğunu); müvekkilinin kusursuz olduğunu,aracı kullanan kişinin belli olmadığını,kazanın havanın yağmurlu olması ve yerin de kaygan olması nedeniyle ve aracı kullanan kişinin aşırı süratli olması nedeniyle meydana geldiğini,sürücülerin keyif verici madde kullanılmasından dolayı geldiğine dair geçerli delil bulunmadığını,kazaya sebebiyet verecek miktarda olup olmadığının belli olmadığını,bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle sigortaca müteveffanın hak sahiplerine ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 24/01/2014 havale tarihli bilirkişi raporunda; olayın meydana gelmesinde…. plakalı hususi otonun belirlenemeyen sürücüsünün % 100 (Yüzde YÜZ) kusurlu olduğunu,dava konusu olaya ilişkin hak sahiplerinin davacı sigorta şirketinin ödeme tarihi itibariyle destekten yoksun kalma tazminat tutarları müteveffanın annesi için 24.299,96-TL ve müteveffanın babası için 5.322,20-TL olmak üzere ceman 29.622,16-TL olarak hesap edildiğini,bu itibarla (davacının hak sahiplerine 18/11/2011 tarihinde ödemiş olduğu 8.941,71-TL olmasına karşın dava dilekçesindeki 8.900,00-TL tutarındaki talebi ve bu tutar üzerinden harç ikmali yaptığı anlaşıldığından) davacının talebi ile bağlı olarak 8.900,00-TL’yi sorumlu olan taraflardan dava tarihi itibariyle 955,10-TLişlemiş avans faizi ile birlikte talep edebileceğini,bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişiler …, … ve …. tarafından hazırlanan 23/02/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; …. plakalı araç sürücüsü olduğu mahkemece kabul edilen ve müteveffa ….’m kazanın meydana gelmesinde birinci derecede ve %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, ancak; bu kusurun işbu davada ZMSS poliçesi kapsamında rücu talebine etkisi bulunmadığı, kazanın münhasıran uyuşturucu madde etkisiyle meydana geldiğinin söylenemeyeceği ve bu nedenden; ZMSS poliçesi kapsamında; davacı sigortacının, davalt sigortalısı araç işleteninden; vaki kazada vefat edenin varislerine ödediği tazminatı rücuen talep hakkının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/08/2012 tarih…. esas ….karar sayılı görevsizlik kararı ile Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/05/2014 tarih, …Esas ve …. Karar sayılı kararının Yargıtay …Hukuk Dairesinin ….Esas …. Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasal olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1.maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, ZMSS Genel Şartlarının B.4.d.maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak araç sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, ZMSS Genel Şartlarının B.4.d.maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48.maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli aracı sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olarak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97.maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla; sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1409.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu,makine mühendisi ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde, davalıya ait …. plakalı aracın 14/12/2010 tarihinde dava dışı ….ve …. tarafından kiralandığı, sürücünün olay anında hava yağışlı zemin ıslak olmasına rağmen aracı şartların gerektirdiği kontrollü bir hız ile sevk etmediği ve netice itibariyle söz konusu kazanın meydana geldiği, kaza anında … plaka sayılı aracın kim tarafından kullanıldığının dosya kapsamında belirlenemediği, ancak araçta bulunan …., …. ve ….’in vefat ettiği, …. ün kan ve idrarında esrar maddesi bulunduğu , ….in ise yüzde 0,52 promil alkollü olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Eldeki dava dosyasında ölüm nedeniyle sigorta şirketi tarafından müteveffa … mirasçılarına ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tazmininin talep edildiği, yargılama aşamasında alınan az yukarıda bahsi geçen bilimsel verilere uygun olarak hazırlanmış hüküm kurmaya elverişli 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre kazanın münhasıran uyuşturucu maddesi etkisiyle meydana geldiğinin söylenemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının reddi yoluna gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 21,15-TL harcın mahsubuna, bakiye 14,75-TL harcın davacıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL vakalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 43,75-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yokluğunda ,davalının yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 13/07/2018

KATİP …

HAKİM …