Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/6 E. 2019/412 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/6 Esas
KARAR NO : 2019/412

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2017
KARAR TARİHİ : 28/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili şirketten muhtelif inşaat malzemesi ve hizmeti aldığını fakat borcunu ödemediğini, yapılan başvurulara rağmen cari hesap alacağının ödenmediğini, İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. nolu icra takibine borca ve yetkiye itiraz etmesi üzerine yetkili yer olan Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında yaptıkları icra takibine de 04/02/2016 tarihinde yine itiraz ettiklerini ve takibin durdurulduğunu, takipten önce 06/08/2015 tarihli Beyoğlu ….Noterliğinin … nolu ihtarnamesi ile söz konusu davalıdan alacaklı …. A.Ş.’nin davacı müvekkili şirket ile birleştiğini, … …. İnşaata satıldığını ve artık …. diye bir şirket kalmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu, borcunu ödemekten kaçındığını ileri sürerek Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle;, davacı tarafın dava dilekçesinin hiçbir surette hiçbir maddi veya hukuki vakıa içermediğini, alacak iddiasını içerdiğini, müvekkili şirketin alacak iddiasının mesnedini niteliğini tespit edemediğini, davacının dayandığı vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmadığını, bu durumun HMK 194 maddesi hükmüne açıkça aykırı olduğunu, davacı ile müvekkili arasında 2010 yılında tesis edilen ve daha sonra davacının temerrüdü ile sonuçlanan akdi ilişki kapsamında müvekkili tarafından davacıya ödenmesi gereken dava tutarınca borcunun olmadığını, ayrıca yıllar itibariyle davacının hak ve alacaklarının haczi için müvekkiline tebliğ edilen çok sayıda haciz ihbarı tebliğ edildiğini, bu haciz ihbarlarına muhtelif cevaplar verildiğini, işbu davaya sebep ödeme emrinin tebliği tarihi itibariyle bu hacizlerin fekki ile ilgili olarak tarafına icra yazılarının gelmediğini ve ihbarların hukuki akıbetlerinin belirlenebilir olmadığını, davacıya borcunun olup olmadığı konusunda sağlıklı bir tespit yapma imkanının olmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK 67.maddeye göre ticari satım ilişkisinde fatura ve cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın asıl alacak miktarı üzerinden iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 395.103,00- TL alacağın tahsili için 19/11/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, 24/11/2015 tarihinde borçlunun vekili aracılığıyla yetkiye, borcun tamamına faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da 1 yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında alacağın dayanağı alım satım hukuki ilişkinin var olup olmadığı var ise davacının davalıdan takip miktarı kadar alacaklı olup olmadağı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
24/05/2018 tarihli duruşmada taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için dava konusu işlerin yapıldığı bildirilen yerlerde bilirkişi kurulunca keşfen inceleme yapılarak ayrıca taraf şirketlerin ihtilaf konusu döneme ilişkin (2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012) ticari defterleri ile dosya kapsamındaki tüm deliller incelenmek suretiyle davacı şirket ile davacı ile birleşen …. şirketinin davalıdan iddia edilen şekilde alacakları olup olmadığı, alacak var ise miktarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, 02/10/2018 tarihli raporda özetle; davacı ve davacı şirket ile 30.01.2015 tarihînde birleşerek tüzel kişiliği sona eren dava dışı “….Ltd.” şirketinin davalı şirket için bir bölüm inşaatlarda inşaat taşeronu olarak malzeme dahil inşaat işleri yaptığı, bu işler nedeniyle ortaya çıkan bir kısım iş bedeli alacağının, davalı şirketin TMSF ye devir edilmesi ve sonrasında gelişen süreçte öenmediği, dava dışı şirketin ticari kayıtlarında birleşme öncesi davalıdan 176.418,18 TL ayacaklı olduğu, şirketin birleşme ve tüzel kişiliğinin sone ermesi üzerine bu alacağın şirketi aktifi ve pasifi ile devir alan davacı şirkete geçtiği, davacı şirketin gerek bu alacak ve gerekse kendi alacağı için davalı şirketten toplamda 366.600,97 TL alacaklı olduğu ancak, 395.103,00 TL alacaklı olduğu iddiası ile icra takibi başlattığı, huzurdaki davayı ise 225.000,00 TL dava değeri göstererek açtığı, davalının ticari kayıtlarında davalının icra takip tarihinde davacı ve dava dışı şirkete toplam 169.436,95 TL borçlu olarak gözüktüğü, yanlar arasında (366.600,97 TL – 169-436,95 TL) 197.164,02 TL. tutarında hesap uyuşmazlığı bulunduğu, yanlar arasında davacının ve dava dışı şirketin davalıya yaptığı İş ve işte kullanılan malzemeler yönünden bir çekişme bulunmadığı, işte eksik ve ayıplı işler bulunduğuna İlişkin İddia ileri sürülmediği, alacak/borç uyuşmazlığının davacıdan ve dava dışı birleşen şirketten alacaklı olanların, davalıya 89/1 haciz ihbarnamesi göndermesi ve davalının davacıya ve dava dışı şirkete olan borcuna mahsuben icra dairelerine ödeme yapması, ancak bu işlemlerin davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davalı tarafından 89/1 haciz ihbarnamelerine istinaden davacı adına yapılan ödemelerin dayanaklarının ibraz edildiği, davacı yanın ise bu işlemleri süresinde kayıtlarına almadığı gibi, bir takım işlemleri iki sene sonra kayıtlarına almış olduğu, yapılan kayıtlannda Yargıtay denetimine elverişli olmayacak bir şekilde tamamen karmaşık halde olduğu, (öyle ki, davalı hesaplarındaki davacıya ait işlemlerin dökümü verildiği halde, davacının muhasebecisinin de karmaşık işlemlerin içinden çıkmayarak herhangi bir mutabakata/sonuca varamadığı), davalı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulması ve yine davacı borcuna işlenen işlemlerin dayanaklarının da sunulması nedeniyle, davalı kayıtlarına itibar edilebileceği ve icra takip tarihinde davacı şirketin davalıdan 169.436,95 TL alacaklı olduğu sonucuna varılabileceği mütalaası bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, uyuşmazlık taraflar arasında davacının sağladığı iş ve malzeme değil, ticari ilişki kapsamında davacının icra takibinde davalıdan alacaklı olup olmadığı yönündedir.
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(BAHTİYAR, M., Ticari Defterlerin Hukuki Önemi ve Sahibi Lehine Mahkemede Delil Olma Şartları, Makaleler II, s. 71 vd; ARKAN, s. 330 vd.).
Öte yandan davacı usule uygun şekilde tutulan ve onaylanan kendi defter ve kayıtlarına göre davalıdan takip konusu miktar kadar alacaklı gözükmektedir. Ancak davalı tacir olduğundan davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına da dayanmıştır.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir. Davalı inceleme günü defterlerin sunmuş olup davacı ve davacı şirket ile 30.01.2015 tarihînde birleşerek tüzel kişiliği sona eren dava dışı “ISC..Ltd.” şirketinin davalı şirket için bir bölüm inşaatlarda inşaat taşeronu olarak malzeme dahil inşaat işleri yaptığı, bu işler nedeniyle ortaya çıkan bir kısım iş bedeli alacağının, davalı şirketin TMSF ye devir edilmesi ve sonrasında gelişen süreçte ödenmediği husus dosya kapsamından ve tarafların beyanlarında anlaşılmıştır. Ancak borç miktarını ispat yükü davacıya düşmektedir. yanlar arasında davacının ve dava dışı şirketin davalıya yaptığı İş ve işte kullanılan malzemeler yönünden bir çekişme bulunmadığı, işte eksik ve ayıplı işler bulunduğuna İlişkin iddia ileri sürülmediği, alacak/borç uyuşmazlığının davacıdan ve dava dışı birleşen şirketten alacaklı olanların, davalıya 89/1 haciz ihbarnamesi göndermesi ve davalının davacıya ve dava dışı şirkete olan borcuna mahsuben icra dairelerine ödeme yapması ancak bu işlemlerin davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı anlaşılmış olup davalı tarafından 89/1 haciz ihbarnamelerine istinaden davacı adına yapılan ödemelerin dayanaklarının ibraz edildiği, davacı yanın ise bu işlemleri süresinde kayıtlarına almadığı gibi, bir takım işlemleri iki sene sonra kayıtlarına almış olduğu, yapılan kayıtlannda Yargı denetimine elverişli olmayacak bir şekilde tamamen karmaşık halde olduğu, davalı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulması ve yine davacı borcuna işlenen işlemlerin dayanaklarının da sunulması nedeniyle davalı kayıtlarına itibar edilebileceği ve icra takip tarihinde davacı şirketin davalıdan 169.436,95 TL alacaklı olduğu dikkate alınarak fazlaya ilişkin alacak talebini davacı yazılı deliller ve defterleriyle ve davalı defterlerindeki kayırlara göre ispat edemediğinden davanın kısman kabulüne davalının ödediği bedelin de infazda dikkate alınmasına ve takipte faiz türü ve oranı belirtilmediğinden yasal faize hükmedilmesine yönelik karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davanın Kısmen kabulü ile davalının Büyükçekmece ….İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 169.436,95 TL asıl alacak yönünden kısmen iptaline, davacının dava tarihinden sonra ödemiş olduğu 32.093,27 TL yönünden infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla %9 yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 33.887,39 TL icra tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen KABULÜNE,
Davalının Büyükçekmece …İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 169.436,95 TL asıl alacak yönünden kısmen iptaline, davacının dava tarihinden sonra ödemiş olduğu 32.093,27 TL yönünden infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına,
2-Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla %9 yasal faiz uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 33.887,39 TL icra tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 11.574,24 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 1.867,44 TL harç, 2.904,97 TL tamamlama hacrı ile icrada yatırılıp mahsup edilen 1.975,52 TL harcın mahsubuna, bakiye 4.826,31 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.867,44 TL harç, 2.904,97 TL tamamlama hacrı ile icrada yatırılıp mahsup edilen 1.975,52 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 16.116,22 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın reddedilen miktarı dikkate alınarak davalı yararına tayin ve takdir olunan 19.489,96 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen 286,00 TL tebligat, 66,30 TL müzekkere gideri, 8.000,00-TL bilirkişi ücreti, 253,80-TL keşif harcı olmak üzere toplam 8.606,10 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 3.690,66-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
10-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/03/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸