Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/588 E. 2018/538 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/588
KARAR NO : 2018/538

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 19/06/2017
KARAR TARİHİ : 19/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin büyük ortağı …. A.Ş.’nin %17 hissesine, davalı şirketin de doğrudan %0,4’üne sahip ortağı olduğunu, şirket yönetim kurulu tarafından müvekkiline gönderilen davet sonrası 28/03/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurula katıldığını ve bu toplantıda alınan kararlara ihtirazi kayıt düşürüldüğünü, yapılan olağan genel kurul toplantısının 6.maddesinde kâr dağıtım maddesinin ele alındığını ve müvekkilinin kâr payı talebinin reddedildiğini, gündemin 7.maddesi olarak şirket yönetim kurulu üyelerinin her birine ayrı ayrı net 200.000,00-TL ikramiye ve şirket yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık net 20.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, ikramiye gerekçesi olarak şirketin iyi yönetildiğinin beyan edildiğini, bu rakamların şirketin kötü yönetildiği açık iken böyle gerekçe ileri sürülerek yapılmış olması ve fiili duruma aykırı olması nedeni ile fahiş ödemeler niteliğinde olduğunu, yasaya aykırı olup iptallerinin gerektiğini, şirketin üç yönetim kurulu üyesinin olduğunu, aylık net 20.000,00-TL huzur hakkı ile şirkete aylık maliyetleri net 60.000,00-TL brüt 75.000,00-TL’ye yıllık net 720.000,00-TL brüt 900.000,00-TL’ye ulaştığını, ayrıca ikramiyeler hesaplandığında net 600.000,00-TL brüt 750.000,00-TL ikramiye rakamı çıktığını, iki rakamın brüt toplamının 1.650.000,00-TL ettiğini, toplantıdan önce incelemeye açılan ve toplantıda sunulan bilançoya göre net dönem kârının 2.639.221,68-TL olduğunu, huzur hakları ile ikramiyelerin net toplamı (720.000,00+600,000,00=1.320.000,00-TL) 2016 yılı kârının %50’si kadar olduğunu, şirketin 7-8 yıldır kâr dağıtmadığını, yönetim kurulu üyelerinin üçünün de şirket ortakları olduğunu, şirketlerde yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemesinin TTK 394.maddesinden doğmakla birlikte şirketlerin kendi iç dinamiklerine bırakılarak rakamsal bir veri sınırlamasının yapılmadığını, şirketin genel kurulunda alınan bu kararla yönetim kurulu üyelerine 600.000,00-TL ikramiye ödeneceğini, şirketin yönetiminde başarılı olmadıklarını, şirket yönetim kurulu üyelerinin her birine ayrı ayrı 200.000,00-TL ikramiye ve yine her birine aylık 20.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine karar verilmesinin rakamların fahişliği ve şirkete ağır yük getirmesinin yanında örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğunu, ikramiye ve huzur hakları toplandığında 2016 yılında elde edilen kârın %49,9’unun yönetim kurulu üyelerine verildiğinin görüleceğini, diğer taraftan şirket ortağı olan müvekkiline herhangi bir kâr payı ödemesi yapılmadan ikramiye dağıtılması yönünde karar alınmasının TTK 511 maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, dolayısıyla öncelikli olarak ortaklara ödenmiş sermayenin %5’i kadar kâr payı ödendikten sonra ikramiye verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğini, kâr dağıtımı talebinin reddine gerekçe olarak yönetim kurulu başkanının müvekkilinin şirketteki hisse oranının binde 4 olduğunu, şirket hisseleri sahipliği ile ilgili Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dava bulunduğunu beyan etmiş ise de, söz konusu davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, dosyanın temyiz talebi ile Yargıtay incelemesinde olduğunu, kâr dağıtılmamasına ilişkin kararın haksız olduğunu, şirketin on yılı aşkın bir süredir kâr dağıtmadığını, müvekkilinin davacı şirkette ortak olduğu akrabaları ile birçok şirkette de ortaklığı bulunduğunu, %4000 büyüyen şirkette (…. A.Ş.) huzur hakkı 15.000,00-TL iken davalı şirkette 20.000,00-TL huzur hakkına karar verildiğini, davalı şirketin 2014 yılına ilişkin genel kurulunda alınan huzur hakkı ve prim ödenmesine ilişkin kararların iptali için Bakırköy…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, yine 2015 yılı genel kurulunda alınan huzur hakkı ve prim ödenmesine dair kararların iptali için Bakırköy…Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı davanın da derdest olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin ortak oldukları her şirkette yönetim kurulu üyesi olarak huzur hakkı aldıklarını, yönetici ortakların İstanbul-Suudi Arabistan ve Hatay’da ikamet ettiklerini, bazen aylarca şirkete gelmediklerini ileri sürerek davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı genel kurulunun gündemin 6.maddesiyle karara bağlanan kârın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçelerde tutulmasına ilişkin kararın ve gündemin 7.maddesi ile karara bağlanan her bir yönetim kurulu üyesi için ödenmesi kararlaştırılan aylık net 20.000,00-TL huzur hakkı ve her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı 200.000,00-TL ikramiye ödenmesine ilişkin kararların iptaline, öncelikle anılan kararların icrasının dava sonuna kadar tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinin talep kısmında yer alan 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 olağan genel kurulunda kâr dağıtılmaması kararı verilen gündemin 6.maddesi ile her bir yönetim kurulu üyesine aylık net 20.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin gündemin 7.maddesi olarak belirlenip aynı numara ile karara bağlanan genel kurul kararının icrasının dava sonuna kadar durdurulması ve yargılama sonunda iptali isteminin yasal olmadığını, huzur hakkının yönetim kurulunun kanundan doğan bir hakkı olduğunu, huzur hakkı verilmesi için şirketin kâr etmesine dahi gerek olmadığını, huzur haklarının fahiş olduğuna ve müvekkili şirketi zarara uğratacağına ilişkin iddiaların asılsız olduğunu, TTK.nun 511.maddesinin yönetim kurulu üyelerine kazanç payı dağıtılması için getirilmiş olan özel düzenleme olduğunu, huzur hakkı, ücret, prim, ikramiye gibi diğer mali haklar açısından getirilmediğini, maddedeki kâr etme şartının ancak kazanç payı için geçerli olacağını, huzur haklarının fahiş olduğuna ilişkin iddianın asılsız olduğunu, müvekkili şirketin geçmiş yıllara ait genel kurul tutanakları incelendiğinde görüleceği üzere 2012 yılı genel kurulunda yönetim kurulu üyelerine 20.000,00-TL huzur hakkı ayrıca 200.000,00-TL ikramiye verilmesine oy birliği ile karar verildiğini, şirket bilançoları incelendiğinde şirketin giderek artan kârlılığının olduğu açık ve net görüleceğini, davacının müvekkili şirketteki payının oldukça küçük olduğunu, şirketin borçlarının arttığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, şirketin büyümesi nedeniyle ortaklara kâr payı ödenmeyerek banka borçlarının artmasının önlendiğini, şirketin sermaye yapısının güçlendirildiğini, ortakların kâr paylarının sermayeye ilave edilen bedelsiz hisse olarak kendilerine ödendiğini, davacının şirketteki hisselerinin de bu şekilde değer kazandığını, şirketin yönetim kurulu üyelerinin şirketin ticari itibarının ve mal varlığının artması, hisselerin değerlenmesi için ciddi çaba gösterdiklerini, yönetim kurulu üyelerinin tüm banka kredilerine şahsi kefaletlerinin bulunduğunu, huzurdaki dava ile ilgisi olmayan şirketlere karşı açılmış davaların sadece davacının kötüniyetini ispata yaradığını, ana sözleşmeye aykırı olarak kâr payı dağıtılmadığına ilişkin iddianın mesnetsiz olduğunu, davacının kötüniyetli olması karşısında HMK.nun 329.maddesinin uygulanmasını talep ettiklerini, TTK 448/3 maddesi uyarınca yine davacının şirketin muhtemel zararlarına karşılık teminat göstermesini talep ettiklerini ileri sürerek icranın geri bırakılması talebinin reddine, davacının teminat yatırmasına, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının HMK.nun 329.maddesi gereği cezalandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket yönetim kurulu başkanı ve üyeleri davacı yanın tedbir talebine karşı benzer olan 01/08/2017 havale tarihli beyan dilekçelerinde özetle; davalı şirketin huzur hakkı olarak her bir yönetim kurulu üyesine her ay ödenmesi kararlaştırılan 20.000,00-TL’nin şirketin hacmi düşünüldüğünde uygun bir rakam olduğunu, şirketin geçmiş yıllara ait genel kurul tutanakları değerlendirildiğinde görüleceği üzere 2012 senesinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 8.maddede 20.000,00-TL huzur hakkı ve sene sonunda 200.000,00-TL prim verilmesine karar verildiğini, bu kararın oy birliği ile alındığını, kâr paylarının dağıtılmaması ve şirketin sermayesine eklenmesi ve hisselerin bedelsiz olarak ortaklara dağıtılması neticesinde davacının şirketteki hisselerinin değer kazandığını, davacının şirkete ortak olduğu tarihte adına ödenmiş olan hisse bedelleri ile (sermaye payı) bugün itibariyle hisse değeri (sermaye payı) karşılıkları arasında 10.000 kattan fazla bir artış mevcut olduğunu, bu artış karşısında davacının şirketten fayda sağlamadığı iddialarının da asılsız ve mesnetsiz iddialar olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının daha önce davalı şirkete hisselerinin bedellerini almak için başvurduğunu ancak anlaşma sağlanamadığından işbu huzurdaki davayı davalı şirketi zora sokmak amacıyla açtığını, davacının her yıl düzenlenen genel kurul toplantılarındaki huzur hakları kararına itiraz ederek mütemadiyen davalar açarak diğer ortakları yıldırmaya ve şirket iç barışını bozmaya, ayrıca şirketin yönetim kurulu üyelerinin emek ve çabasını yok saymaya çalıştığını belirterek davacının tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Dava; davalı şirketin 28/03/2017 tarihli 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 6 ve 7 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin sicil kayıtları, davaya konu genel kurul toplantı tutanağı, gündem, hazirun cetveli, yönetim kurulu ve denetim raporları, bilanço ve gelir tablosu getirtilmiş, taraf delilleri toplanmıştır.
Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….esas sayılı dava dosyasının Uyap’ta kayıtlı örnekleri celpedilmiş, incelenmesinde; davalı şirketin 25/03/2015 tarihli 2014 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kârın dağıtılmayarak olağanüstü yedeklere aktarılması yönündeki 6 nolu karar ile her bir yönetim kurulu üyesine aylık 15.000,00 TL huzur hakkı ve %10 prim ödenmesine ilişkin 7 nolu kararın iptali davası olduğu, bilirkişi kurulundan rapor ve ek rapor alındığı, 13/07/2017 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. esas sayılı dosyasının Uyap’ta kayıtlı örneği celpedilmiş, incelenmesinde; davalı şirketin 25/03/2016 tarihli 2015 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık 15.000,00 TL huzur hakkı ödenmesi ve %10 oranında prim ödenmesine ilişkin kararın iptali davası olduğu, bilirkişi kurulundan kök ve ek rapor alındığı, dosyanın derdest olup duruşmasının 18/10/2018 tarihine bırakıldığı görülmüştür.
Davacı yanın iptali talep edilen kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, gerekçeli heyet ara kararı yazılmak suretiyle taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Davanın niteliği, iptali talep edilen kararların içeriği ve mevcut dosya kapsamına göre davalı yanın TTK’nun 448/3 maddesine dayanan davacıdan teminat alınmasına yönelik talebi reddedilmiştir.
Taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde şirketler konusunda uzman,finans uzmanı ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulan kurula inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Yard.Doç. Dr…, Prof.Dr…, mali müşavir …. tarafından düzenlenen 18/05/2018 tarihli raporda özetle; iptali talep edilen 6 nolu gündem maddesinde kârdan kanun ve esas sözleşmede öngörülen miktarlar ayrıldıktan sonra kalanın dağıtılmayarak olağanüstü yedeklere ayrılmasına ilişkin kararın objektif iyiniyet kuralına aykırılık dolayısıyla, iptali talep edilen 7 nolu yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ve ikramiye dağıtılmasına ilişkin karar kanuna ve esas sözleşmeye uygun olsa da bu yönüyle bazı pay sahipleri arasında eşitsizliğe yol açacağından iptali koşullarının oluştuğu mütalaa olunmuştur.
Davalı şirketin 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında yapılan genel kurul toplantılarının ilan edildiği ticaret sicil gazetesi suretleri çıkartılarak dosyaya konulmuştur.
Davalı şirket ile aynı işkolunda faaliyet gösteren iki şirketin sicil kayıtları ve genel kurul tutanaklarının ilan edildiği sicil gazete örnekleri, emsal ücret karşılaştırması yapılması amacıyla mahkememizce internet sitesi üzerinden çıkartılarak dosyaya konulmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, ticaret sicil kayıtları, incelenen genel kurul toplantı tutanağı ve ekleri, bilirkişi raporu ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; huzurdaki davada davalı şirketin binde 4 oranında pay sahibi olan davacı, davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 6.maddesiyle karara bağlanan kârın dağıtılmayarak yedek akçelerde tutulmasına ilişkin karar ile gündemin 7.maddesiyle karara bağlanan her bir yönetim kurulu üyesi için aylık 20.000,00 TL huzur hakkı ve her bir yönetim kurulu üyesi için 200.000,00 TL ikramiye ödenmesine ilişkin kararların iptalini istemiştir. 6102 sayılı TTK’nun 445 ve 446.maddeleri çerçevesinde yapılan değerlendirmede davacının pay sahibi sıfatıyla yasal üç aylık süre içerisinde işbu davayı açtığı, kararların iptali bakımından gerekli olan muhalefet şerhini zapta geçirdiği ve olumsuz oy kullandığı nedeniyle iptal davasını açma yetkisinin bulunduğu tespit olunmuştur.
İptali talep edilen 6 nolu karar bakımından yapılan incelemede; bu karar ile kârın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçelerde tutulmasına karar verilmiştir. Anılan kararın kanuna, esas sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere, ticaret ortaklıklarının nihai amacı kâr elde etmek ve bunu ortaklarına dağıtmaktır. Bu amaca ulaşmak için ortaklığın bütün organları çaba harcarlar. Şirketlerin nihai amacından doğan bu kâr payı ortaklar açısından müktesep hak teşkil eder.(TTK md.331,452) Şirket kâr elde etme amacını terkedemez, saptıramaz, izlenmesini erteleyemez.Bununla birlikte bu hakkın sınırsız olarak kullanılması da söz konusu değildir. Bir başka ifadeyle kârın dağıtımına ilişkin ana sözleşmede ve kanunda öngörülen bir takım sınırlamalara uyulmak gerekir. Kârın dağıtımına ilişkin karar münhasıran genel kurulun yetkisinde olup, istisnai hallerde kârın dağıtılmamasına karar verilmesi mümkündür. Kâr payı ortakların müktesep haklarından olduğundan bunu sınırlamaya yönelik istisnai düzenlemelerin dar yorumlanması gerekir. Kârın dağıtılmaması veya dağıtım oranının düşük tutulması yolu ile şirketin yarar sağlayacağı, finans yükünün azalacağı muhakkaktır. Bununla birlikte bu gerekçeye dayalı olarak kâr payı dağıtmamak veya bu oranı düşük tutmak, pay sahibini anonim şirkete kâr almak için katılan bir yatırımcı olmaktan çıkarır, kendisini zorla tasarrufları ile şirketi destekleyen kişi durumuna sokar. Oysa ki yatırımcının amacı tasarrufları ile anonim şirketi desteklemek değil ona katılarak kâr elde etmektir. Burada şirketin çıkarları ile ortakların çıkarları arasında bir denge gözetilmesi zorunludur. Kâr payının gereken biçimde dağıtılmaması sermaye şirketlerine karşı güven ve ilgiyi sarsabilir. O nedenle kararın objektif ölçülere aykırı olmaması gerekir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya dönülecek olur ise; iptali talep edilen 6 nolu kararın esas itibariyle kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık teşkil etmediği anlaşılmaktadır. Ancak davacının asıl iddiası olan ve iptal sebepleri arasında yer alan afaki iyiniyet kurallarına aykırılık bakımından da inceleme yapılmalıdır. Çoğunluğun ortaklık çıkarları gerektirmediği halde gücünü kötüye kullanarak aldığı azlığı veya münferit pay sahiplerinin haklı çıkarlarını zedeleyen kararlar objektif iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil ederler. Davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde 2016 yılına ilişkin olarak genel kurul toplantısının 6 nolu gündem maddesinde kârdan kanun ve esas sözleşmede öngörülen miktarlar ayrıldıktan sonra kalanın dağıtılmayarak olağanüstü yedeklere ayrılmasına ilişkin karar oy çokluğu ile alınmıştır. Esasen genel kurulda kâr payının dağıtılmamasına karar verilirken bunun gerekçelerinin açıklanmasına gerek yoktur. Bununla birlikte iptal davası açıldığında şirketin hangi gerekçeye dayandığını göstermesi gerekmektedir. Davalı tarafça kârın dağıtılmamasına ilişkin olarak şirketin büyümesi nedeniyle ortaklara kâr payı ödenmeyerek banka borçlarının artmasının önlenmesi, şirketin sermaye yapısının güçlendirilmesi, ortakların kâr paylarının sermayeye ilave edilmesi suretiyle bedelsiz hisse olarak kendilerine ödenmesi, davacının şirkete ortak olduğundaki sermaye payı değerinin %200’den fazla artmış olması, banka borçlarına şirket ortağı olan yönetim kurulu üyelerinin şahsen kefil olmaları gerekçe olarak ileri sürülmüştür. Davalı tarafça ileri sürülen bu gerekçelerin hiç biri şirketin kâr dağıtmaması bakımından haklı ve doyurucu olarak kabul edilemez. Kâr payı şirket ortaklarına onların şirketteki pay oranlarından bağımsız olarak tanınmış olup, davacının binde 4 oranında paya sahip olması, kendisine kâr payı ödenmemesi için gerekçe olamaz. Yönetim kurulu üyesi sıfatı olmayan davacıya şirketin yönetimine katkı sağlamadığı, diğer yönetim kurulu üyelerinin risk altında olduğu gerekçesiyle kâr payı ödenmemesi de mümkün değildir. Davalı tarafından ileri sürülen kârın dağıtılmamasının pay sahiplerinin yararına olacağı gerekçesi ise objektif bir kriter olmayıp, genel kurul, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına ve kârın dağıtılmamasına karar verebilir. Ancak dosyada bunu destekleyen yönde bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
Bilirkişi raporunda ifade edildiği üzere; davalı şirketin 2016 yılındaki net kârı 2.639.221,68 TL dir. Şirketin öz kaynaklarının 2015 yılına göre 2016 yılında elde edilen kâr dolayısıyla arttığı, kârların kâr yedeği olarak şirket bilançolarında tutulduğu, yasal yedeklerin şirket sermayesinin iki katından fazla olduğu, davaya konu genel kurul toplantısının yapıldığı tarih itibariyle şirket sermayesinin 4.480.000,00 TL olduğu, dava açıldıktan sonra 28/03/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan sermaye arttırımı kararı üzerine davalı şirketin sermayesinin 24.920.000,00 TL’ye çıkarıldığı belirlenmiştir. Genel kurulun yapıldığı tarih itibariyle şirket sermayesinin iki katından fazla kâr yedeği bulunmasına rağmen kârın dağıtılmamış olması, buna karşın şirketin ortaklık yapısı gözetildiğinde ortak olan yönetim kurulu üyelerine aylık 20.000,00 TL huzur hakkı ile 200.000,00 TL ikramiye ödenmesine karar verilmesi ortaklar arasında eşitsizlik yarattığı gibi örtülü olarak çoğunluğu elinde tutan ortaklara kâr dağıtılması olarak yorumlanmıştır. Kaldı ki, davalı şirketin dosyada mevcut 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında yapılan genel kurullarında da kârın kanun ve esas sözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın tamamının olağanüstü yedek olarak ayrılmasına ve kârın dağıtılmamasına karar verildiği saptanmıştır.Davacı ortak, geçmiş yıllardaki bu kararlara karşı da olumsuz oy kullanmıştır. Her ne kadar davalı taraf 2012 yılındaki genel kurul toplantısında buna ilişkin kararın oy birliğiyle alındığını, diğer bir ifadeyle davacının olumlu oy kullandığını belirterek davanın kötüniyetli olduğunu savunmuş ise de, davacının 2013 yılından itibaren alınan kararlara muhalif kalmış olması ve üzerinden 5 yıl geçmiş olması, şirketin mali tabloları birlikte değerlendirildiğinde bu savunmanın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle kârın dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu kararın objektif iyiniyet kuralına aykırılık teşkil ettiğinden iptali koşulları oluşmuştur.
İptali talep edilen 7 nolu karar bakımından yapılan incelemede;anılan karar yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ve ikramiye ödenmesine ilişkindir. Toplantı tutanağından davacının bu karara muhalif kaldığı ve olumsuz oy kullandığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun 394.maddesinde yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği hükme bağlanmıştır. Yönetim kurulu üyelerine verilebilecek huzur hakkı bakımından münhasıran yetkili organ genel kuruldur. Yönetim kurulu üyelerine emeklerinin ve mesailerinin karşılığı olarak ücret veya sair ödeme yapılmasında kanuna veya esas sözleşmeye aykırı bir durum yoktur. Bununla birlikte her bir yönetim kurulu üyesi bakımından 20.000,00 TL ücret belirlenmiş olması ve ayrıca 200.000,00 TL tutarında ikramiye ödenmesi hususunun iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil etmemesi gerekmektedir. Davalı şirket yönetim kurulunda yer alan üyelerin büyük bir kısmının gruba dahil diğer şirketlerde de yönetim kurulu üyeliklerinin bulunması ve bunun kendilerine esas sözleşmede öngörülmeyen bir menfaate dönüşüp dönüşmediği, bu yolla yönetim kurulu üyesi olmayan pay sahipleri ile aralarında bir eşitsizlik yaratılıp yaratılmadığına dikkat edilmelidir. Özellikle kârın dağıtılmamasına karar verilip yönetim kurulu üyelerine ücret takdir edilmesi halinde pay sahipleri arasında bir eşitsizlik doğacağı, yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin kârın dağıtılmaması kararından daha az etkileneceği ve bu kararın onlar açısından bir menfaate dönüşeceği açıktır. Davalı şirketin 3 yönetim kurulu üyesine her biri için aylık 20.000,00 TL huzur hakkı, 200.000,00 TL ikramiye ödenmesine karar verildiğine göre bunların yıllık toplamı 1.320.000,00 TL tutarındadır. Mali incelemeye göre davalı şirketin 2016 yılı net kârı 2.639.221,68 TL olup yönetim kurulu üyelerine ödenecek olan huzur hakkı ve ikramiye toplamı net kârın %50’sine tekabül etmektedir. Şirketin mali tabloları, ortaklık yapısı incelendiğinde, bu durum yönetim kurulu üyesi olmayan ortaklar açısından eşitsizlik yarattığı gibi çoğunluğu elinde bulunduran yönetim kurulu üyesi pay sahiplerine örtülü kâr dağıtımı görünümündedir. 2013,2014,2015 ve 2016 yıllarına ait genel kurul toplantılarında da kârın dağıtılmamasına ilişkin kararlara karşı davacı pay sahibi olumsuz oy kullanmıştır. Mahkememizce davalı şirket ile aynı konuda faaliyette bulunan iki şirketin sicil kaydı ile genel kurul kararları incelenmiş,….A.Ş.’nin 06/04/2017 tarihli 2016 yılı olağan genel kurulunda yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısına aylık brüt 5.830,00 TL, yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık brüt 2.530,00 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiği, diğer bir şirket olan …A.Ş.’nin 16/11/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanına aylık brüt 3.000,00 TL, yönetim kurulu başkan yardımcısına aylık brüt 2.400,00 TL, yönetim kurulu üyesine aylık brüt 2.400,00 TL ücret ödenmesine karar verildiği görülmüştür. Emsal ücret araştırmalarına göre de davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin her birine ödenmesi kararlaştırılan aylık 20.000,00 TL huzur hakkı ve 200.000,00 TL ikramiyenin fazla olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle iptali talep edilen 7 nolu kararın pay sahipleri arasında eşitsizliğe yol açtığı, örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu, emsal ücretlere göre yüksek olduğu tespit olunmakla objektif iyiniyet kuralına aykırılık nedeniyle iptali koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yapılan açıklama ve değerlendirmeler karşısında; davanın kabulü ile dava konusu davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 6.maddesiyle karara bağlanan kârın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçelerde tutulmasına ilişkin karar ile gündemin 7.maddesiyle karara bağlanan her bir yönetim kurulu üyesi için aylık 20.000,00-TL huzur hakkı ve her bir yönetim kurulu üyesi için 200.000,00-TL ikramiye ödenmesine ilişkin kararların iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE;
Dava konusu davalı şirketin 28/03/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 6.maddesiyle karara bağlanan kârın dağıtılmayarak olağanüstü yedek akçelerde tutulmasına ilişkin karar ile gündemin 7.maddesiyle karara bağlanan her bir yönetim kurulu üyesi için aylık 20.000,00-TL huzur hakkı ve her bir yönetim kurulu üyesi için 200.000,00-TL ikramiye ödenmesine ilişkin kararların İPTALİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubuna, bakiye 4,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç,192,50 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 3.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.255,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Avanstan artan olur ise karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/07/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …