Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/500 E. 2018/307 K. 02.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/500
KARAR NO : 2018/307

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 27/05/2017
KARAR TARİHİ : 02/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Uluslararası hava taşıma hizmeti verdiğini, davalı tarafla olan ticari ilişkide düzenlenen 3 ad. 3.591,84 TL bedelli faturaların ödenmediğini, alacağın tahsili için icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalı tarafından kendisine düzenlenen faturalara yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği için davalının fatura içeriği hizmeti aldığını kabul etmiş sayıldığını, davalıya verilen hizmete ilişkin konşimento örneklerinin dilekçe ekinde sunduklarını, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakırköy …İcra Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap geldiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, hava yolu taşıması sözleşmesinden kaynaklı olarak ortaya çıktığı iddia edilen taşıma ücretinin ödenmesi amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacının davalıya taşıma hizmeti verip vermediği, taşımanın hava yolu ile gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, davaya konu edilen taşıma sürecinde, taşıma süresinin ilk olarak hangi tarihten itibaren başlaması gerektiği, taşıma süresi ve teslim tarihi hususunda somut olayda davacıyı bağlayan bir kayıt olup olmadığı, davacının dayandığı faturaların taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarında ne şekilde gözüktüğü, sonuç olarak davacının ne kadar taşıma bedeli talep edebileceği noktalarında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … ve … tarafından düzenlenen 18/01/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafından ibraz edilen 2016-2017 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin davacı lehine delil niteliğinin sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu, davacı ticari defterlerinde, icra takip tarihi itibariyle; davacı … A.Ş/nin, davalı … Ltd, Ştk’den 3.591,84 TL alacaklı olduğu, icra takip ve dava tarihinden sonra, davalının davacıya 500.00 TL ödeme vaotıfo. işbu ödeme dava tarihinden sonra olduğundan Yargıtay içtihatları gereği infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, davacının alacağına dayanak faturaların, davalı tarafından tebliğ alındığının; davalının işbu faturalara karşılık, tam olarak cari hesap bakiye borcunu kapatacak kadar davacıya fiyat farkı faturası düzenlemesinden anlaşıldığı, ancak; davacının, fiyat farkı faturasını kabul etmeyip davalıya iade faturası düzenlediği, davalının da fiyat farkı faturasının haklılığına dair icra takıp dosyasına herhangi bir dayanak sunmadığı ve davaya da cevap vermediği, dolayısıyla sadece davacı kayıtları ile bağlı kalındığı, davacının taşımaya binaen kesmiş olduğu faturalara karşı, davalının iade faturası kesmekle taşınan emtiadan haberdar olduğu tespiti karşısında, İş bu faturalardan dolayı davacıya borçlu olacağı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
213 sayılı VUK’nun 229. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı gösterdiği üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Fatura kullanma mecburiyeti ise, aynı Yasa’nın 232. maddesinde düzenlenmiştir. İade faturası olarak düzenlenen belge, VUK’a uygun olarak düzenlenmesi gereken “fatura niteliğinde” değildir. İade faturası ticari uygulamadan kaynaklanan ve kendisine tebliğ olunan fatura kapsamına karşı muhatap tarafından yapılan itiraza ya da ayıp ihbarına yönelik olarak düzenlenen belge niteliğindedir. Bu sebeple, Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesi gereğince, itiraz olunmaması halinde kapsamının kesinleşmesi sözkonusu olamaz. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini bildirmiştir. Davalı taraf ise ilgili icra dosyasına yaptığı itirazda faturaları kabul etmediğini ve fiyat farkı faturası düzenlediğini savunmaktadır. Faturanın karşı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü faturayı gönderen tarafta olup, faturayı gönderenin bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, karşı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatlamış olur.
Ne var ki, somut olayda, davalı tarafça gönderilen fiyat farkı faturasının, davacının ticari defterlerine kaydedilmemiş olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, davalının faturaya dayalı alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi uyarınca kanıtlaması gerekmektedir.213 sayılı VUK’nun 229. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı gösterdiği üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. Fatura kullanma mecburiyeti ise, aynı Yasa’nın 232. maddesinde düzenlenmiştir. İade faturası olarak düzenlenen belge, VUK’a uygun olarak düzenlenmesi gereken “fatura niteliğinde” değildir. İade faturası ticari uygulamadan kaynaklanan ve kendisine tebliğ olunan fatura kapsamına karşı muhatap tarafından yapılan itiraza ya da ayıp ihbarına yönelik olarak düzenlenen belge niteliğindedir. Bu sebeple, Türk Ticaret Kanunu’nun 23. maddesi gereğince, itiraz olunmaması halinde kapsamının kesinleşmesi sözkonusu olamaz. Somut olayda davalının düzenlediği fiyat farkı faturasına karşı davacı süresi içinde iade faturası düzenlemiştir. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, davacı tarafından keşide edilen faturalara ilişkin süresi içinde fiyat farkı faturası düzenlendiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu sebeple davacının davasının kabulü yoluna gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının KABULÜ ile; davalının Bakırköy …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 3.591,84-TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin 3.591,84-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak koşuluyla değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile takibin devamına, davalı borçlunun dava tarihinden sonra yapmış olduğu 500,00-TL ödemenin infaz aşamasında dikkate alınmasına,
2-Alacak faturaya dayalı ve likit olmakla hükmolunan 3.591,84-TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 245,35-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 61,34-TL harcın mahsubu ile bakiye 184,01-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 31,40-TL başvurma harcı, 61,34-TL peşin harç, 138,25-TL tebligat, 1.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.530,99-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 02/05/2018

KATİP …

HAKİM …