Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/490 E. 2022/529 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/490 Esas
KARAR NO : 2022/529

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/05/2017
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile … Bilgi ve İletişim Teknolojileri A.Ş. Arasında nakliyat emtia abonman sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen bu sözleşmenin sigorta poliçesine bağlandığını, … A.Ş. Tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’nde mukim …. Ltd. İsimli firmadan Ocak 2017 tarih ve … sayılı fatura kapsamında elektronik malzeme emtiaları satın aldığını, davalı .. nun bu taşımayı ikinci davalı olan … A.Ş. Aracılığı ile gerçekleştirdiğini, ikinci davalı …. A.Ş.’nin ise ”fiili taşıyıcı” sıfatını kazandığını, Çin Halk Cumhuriyeti’nde hasarsız olarak tesellüm edilen emtianın uçağn Kırgızistan’da düşmesi sonucu zayi olduğunu, bunun üzerine 19/01/2017 tarihinde sigorta ettiren sıfatı ile sorumlu taşıyıcı …. A.Ş. Tarafından Beşiktaş … Noterliği kanalı ile … ‘ya ihtarname çekilmişse de bir cevap alınamadığını, emtiaların zayi olması sonucu alıcısına ulaşmaması üzerine ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, bu ekspertiz incelemesi sonucunda elektronik malzeme emtialarının yaşanan kaza sonucunda tamamen zayi olduğunun tespit edildiği ve zayi durumunun davalı … ‘na yazılı olarak ihtar edildiğini, düzenlenen ekspertiz raporunda nakliye sırasında sigortalı emtiada meydana gelen bu zararın 42.384,18 TL olduğunun belirlendiğini, bunun üzerine gerçek zarar miktarının sigortalı şirkete sigorta tazminatı olarak ödendiğini ve birinci davalı … ‘ya ve fiili taşıyıcı olan ikinci davalı …. A.Ş.’ye karşı huzurdaki davanın ikame edildiğini, davalı hava yolu taşıyıcısı elektronik malzeme emtialarının Hong Kong’dan İstanbul’ a taşıma işini üstlendiğini, yükün hak sahibinden başka bir kişiye teslim edilmiş olup da geriye alınma imkanı kalmamış ise yük kaydı söz konusu olacağını, buna paralel olarak yükün nerede olduğunun bilinmemesi şıkkında veya bilinmesine rağmen oradan alınma imkanı yok ise bu durumda da yükün kayıp olduğunun anlaşılacağını, fiziki olarak mevcut bulunmakla beraber ekonomik olarak sadece hurda değerine eşit değer ifade eden yükün de kayıp hükmünde olduğunu, somut olayda davalı hava yolu taşıyıcısı hasarsız olarak tesellüm ettiği emtiaları uçak kazası sonucunda kayba uğratmış ve emtiaların varma yerine teslimini gerçekleştirmeyerek hava yolu ile eşya taşıma sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, müvekkil şirketin sigortalısının satın almış olduğu elektronik malzeme emtialarının da içinde bulunduğu …. A.Ş. Tarafından işletildiğini, ikinci davalı tarafından işletilen uçağın Kırgızistan’da düştüğünü, kaza sonrası basına yansıyan haberlerde …. A.Ş. Yönetim kurulunca yapılan açıklamada kazanın pilotaj hatasından kaynaklandığı yönünde demeç verildiğini, yaşanan kazadan sonra T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Ulaştırma Bakanlığı Bakanlık içinde bulunan Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu’ndan iki kişi görevlendirmek sureti ile kazayı incelediğini, sorumluların tespiti amacıyla bu raporun dosyada bulunmasının şart olduğunu, bu nedenlerle meydana gelen zarardan her iki davalını da Varşova/Lahey Sistemi uyarınca sorumlu olduğunun tespitine, sigorta tazminatı olarak ödenen 39.145,63 TL mal bedeli, 3.238,37 TL navlun bedeli olmak üzere toplam 42.384,18 TL’nin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …. Sigorta A.Ş.’ne ödenmesine, asıl alacak olan 42.384,18 TL’ye ödeme tarihi olan 13.02.2017 tarihinden itibaren ticari işlere uygulanan en yüksek avans oranında faiz işletilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın mesnetsiz olduğunu ve reddinin gerektiğini, müvekkil şirketin davada pasif husumet ehliyeti olmadığını, müvekkil şirket ile diğer davalı …. Aralarında uçak kiralama sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmede kiraya veren sıfatı müvekkilde olduğunu ve diğer davalı ….’nin kiracı olduğunu, sözleşmenin kira sözleşmesi olduğunu ve kiralayan olarak müvekkil şirketin işletmeci sıfatı bulunmadığını, kargo ve postaya ilişkin tazminat sorumluluğunun da diğer davalıda olup sözleşmede açıkça düzenlendiğini, Varşova/Lahey kuralları ve BK.66.Maddesi İşbu davda uygulanamayacağından tüm davacı iddia ve taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkil şirketin işleten sıfatına sahip olmadığından ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile öyle olduğu varsayılsa dahi; davacının Varşova/Lahey kuralları gereğince zarar taşıyıcının veya adamlarının zarar vermek kastı ile yahut zararın doğması ihtimali olduğunu bilerek pervasızca hareketleri veya ihmali sonucu oluşur ise bu durumda hava taşıyıcısının artık sınırlı sorumluluk ilkesinden faydalanamamaktadır iddiasının dinlenemeyeceğini, davacı vekilinin müvekkil şirket yönetim kurulunca kazanın pilotaj hatası olarak değerlendirilip demeç verildiği iddiası ile yasal dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkil şirketin yönetim kurulunca yapılan açıklamanın pilotaj hatasının da sadece seçeneklerden biri olduğu yönünde bir değerlendirme olduğunu , kesin kaza raporunun alınmasından önce tüm bu iddiaların tevatürden öteye gidemediğini, bu nedenlerle öncelikle davanın pasif husumet yokluğundan reddine, aksi halde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya konu uçağın diğer davalı … A.Ş.’den kiralandığını, dava konusu uyuşmazlığa 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağını, her ne kadar dava dilekçesinde Montreal Konvansiyonunun Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi’nde uygulanamayacağı iddia edilmiş ise de bunun hatalı olduğunu, davacının bir yandan Montreal Konvansiyonu’nun değil Lahey Protokolünün uygulama alanı bulacağını ileri sürerken yine dava dilekçesinde 1999 Montreal Birleştirme Konvansiyonu madde 18 vd gereğince sorumludur demek suretiyle çelişkili ifadeler kullandığını, dava konusu uyuşmazlığa 1999 Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı hususunun açıkça ortada olduğu ve tartışmasız olduğu, davacı yanın Lahey Protokolü’nün uygulama alanı bulacağı yönündeki iddiasının ise gerek yerel gerekse uluslararası hukuk bakımından geçersiz olduğunun izahtan vareste olduğunu, davacının iddia ettiği zararını ispat edemediğini, davacı şirket tarafından geriye dönük olarak ödeme tarihinden itibaren faiz talep olunmasının mümkün olmayıp davacı şirket tarafından ancak karar tarihinden itibaren faizin talep olunabileceğini, bu nedenlerle haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 02/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 42.384,18 TL sigorta tazminatı ödemesinin sabit olduğu, ödemenin sigorta poliçesi, dosya kapsamı taşıma evrakı, sigorta ekspertiz raporu ve sair delillerle uyumlu olduğu ve davacının yasal ve akdi halefiyete dayanarak rücuen tazmin talebinde bulunabileceğinin değerlendirildiği, sigorta ettiren dava dışı taşıyan …. tarafından organize edilen taşımada 1. Davalının havayolu kargo taşıyıcısı sıfatıyla yürüttüğü taşıma ve taşıma sürecinde uçak-hava aracı kazasının sabit olduğu, 2.davalının taşıma sürecinde taşıma sözleşmesine göre bir sıfatının teyit edilemediği, taşıyıcı sıfatları ve sorumluluk tespiti bakımından 1999 Montreal Konvansiyonu hükümlerine göre değerlendirme ve tespitlerde bulunularak ihtilafın konvansiyon hükümlerine göre halli gerektiği, tam zayi yükün taşıma sürecinde 47 kg üzerinden taşımasının yürütüldüğü gözetilerek davalının sorumlu tutulabileceği doğrudan emtia zararının 4.462,32 TL miktarında hesaplandığı, davacının sigortalısının ayrıca ödemek durumunda kaldığı navlun faturası miktarı navlun 3.317,34 TL miktarının da rücu konusu edilebileceği, davacının rücu edebileceği azami tazminatın toplam 7.779,66 TL hesaplandığı, dava konusu tam zayi zararının uçak kazası ve düşmesi kaynaklı olmasının taşıyıcının sorumluluğunda sınırsız sorumluluk veya sorumluluktan kurtulmada etkisi olmadığını değerlendirildiği, dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi talep edilebileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda; TC-MCL tescilli … tipi uçağın kaza nedeninin … pisti iniş için uygun hava koşullarında gece yürütülen otomatik yaklaşma esnasında süzülme eğilimi ile ilgili olarak mürettebatın uçağın konumu üzerindeki kontrolünü kaybetmesi ve neticesinde uçağın kontrollü bir uçuşta etkin … sonunda daha ileride 930 m mesafede bir araziye çarpmasına yol açan, belirlenmiş yaklaşma grafiğinden önemli bir sapma yaşayan uçak ile pas geçme prosedürü için gerekli önlemlerin zamanında alınmaması olarak değerlendirildiği, davalı Hong Kong-İstanbul kargo uçuşunun … uçağının menzilinin direkt uçuş için yeterli olmasına rağmen neden Bişkek Manas Meydanı’na iniş planlamasının yapıldığı ileri sürülerek sorumluluğu davalı şirketlerde bulduğunu, havacılık sektöründe uçuş emniyetinin birinci öncelik olduğu, hava yolu şirketlerinin uçuş emniyetini ön plana alarak personelin mesai durumlarını dikkate alarak ara meydanlara ekip değişimi ve yakıt ikmali için uçuşlar planlayabileceği, bu olayın olduğu uçuşta da böyle bir planlama yapıldığı, bu hususta bazı hava yolu şirketleri uzun menzilli uçuşlarda personelin istirahatini dikkate alarak uçuş ekiplerine ilave pilot vererek direkt uçuşlar yapmakta olduğu, bu durumun şirketin politikaları ile ilgili olduğu, davacı olayda sorumluluğun davalı şirketlerde olduğunu ifade ederek tazminat ödemelerini rücuen talep ettiğini, pilotların eğitimleri, sağlık raporları sivil havacılık makamlarınca onaylanmış olup bir noksanlıkları bulunmadığını, uçak için yapılan değerlendirmelerde ise uçağın tüm bakımlarının zamanında tamamlandığı ve uçuşa mani bir bulgunun olmadığının görüldüğü, meydana gelen kaza ve zararın esas itibari ile tüm yetkinlik bilgi ve tecrübelerine karşın uçaktaki uçuş ekibinin belli ölçüde kusurunun yol açtığı zarar ve kaza olarak değerlendirilebileceği, taşıma sözleşmesine aykırılık bakımından dosyaya sunulan bilirkişi raporna itirazlarda TBK M.66 gereği adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine dayanıldığı, burada adam çalıştıranın haksız fiil sorumlusu olacağı, bu nedenle Montreal Konvansiyonuna göre veya başkaca bir şekilde taşıma sözleşmesi veya taşıma hukukuna aykırılık yönünde talep ve dava konusu olmadığı yönünde davacı vekili itirazlarının nihai takdirinin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları. bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, taşımaya konu emtianın hava yolu taşıması sırasında tam zayi olması nedeniyle uğranılan zararın dava dışı sigortalıya ödenmesine dayalı olarak ve davalıların akdi ve fiili taşıyıcı olduğu iddiasından kaynaklı olarak, sigorta şirketi tarafından TTK 1472. maddesi kapsamında davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusunun; taşıma sırasında emtiada oluşan zayi nedeniyle sigortalısına hasar bedeli ödeyen davacının davalılara rücu koşullarının oluşup oluşmadığı, mevcut ise istenebilecek tazminat miktarının tespiti hususunda toplandığı anlaşılmıştır.
Dava konusu taşımanın hava yoluyla yapılmasından ve taşımanın yapıldığı Çin ve Türkiye’ nin aynı konvansiyona taraf olması sebebiyle 1999 Montreal Konvansiyonu hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
Davacı ile dava dışı … şirketi arasında emtia nakliyat sigorta poliçesi yapıldığı; taşınan emtianın 10.264 USD kıymetinde olduğu, 340 parça olduğu, net ağırlığının 36,20 kg, brüt ağırlığının 40,50 kg olduğu; tam zayi sebebiyle davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı şirkete toplam 42.384,18 TL’ nin 13.12.2017 tarihinde eft yoluyla ödendiği anlaşılmıştır. Dava dışı şirketin, temlik ve ibraname belgesini de davacıya verdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacı şirketin, halefiyet ilkesi kapsamında rücuen tazminat davası açmaya TTK 1472. maddesi kapsamında hakkı bulunmaktadır.
Dosya kapsamından zayi olan emtianın taşımasını dava dışı …’ nin organize ettiği; dava dışı ….’ nin akdi taşıyıcı olduğu; davalı … ise fiili taşıyıcı olduğu anlaşılmıştır. Taşımayı yapan uçak – hava aracının malikinin ve kiraya vereninin davalı …. firması olmasının kendisine sorumluluk yüklemeyeceği, herhangi bir akdi ve fiili taşıma sorumluluğu yüklenmediği anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamında aksini gösterir herhangi bir delil de bulunmamaktadır.
1999 Montreal Konvansiyonu 18. maddesi kapsamında; taşıyıcı, kargonun tahrip olması, kaybolması, kargoya zarar gelmesi durumlarında uğranmış hasara karşı sadece olayın hava yoluyla taşıma esnasında meydana gelmiş olması durumunda sorumlu olmaktadır.
Taşıyıcı bu sorumluluk hükümlerinden ancak; kargonun tahrip olmasının, kaybolmasının ya da kargoya zarara gelmesinin aşağıda verilen olaylardan birinin ya da daha fazlasının bir sonucu olarak meydana geldiğini ispatlarsa, sorumluluktan kurtulabilmektedir; Şöyle ki;
– Kargonun kendi içinde bulunan kusurlardan, kargonun kalite ve kötülüğünden;
– Kargonun paketlenmesinin taşıyıcı, bir çalışanı ya da acentesi dışında birisi tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasından;
– Savaş ya da silahlı çatışma;
– Kargonun girişi, çıkışı ya da geçişi ile bağlantılı olarak gerçekleştirilen bir kamu otoritesi faaliyeti sebeplerinden biri mevcut ve ispatlanmış ise taşıyıcı sorumluluktan kurtulmaktadır.
Bu hükümler kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda, yükün tamamı zayi olduğundan taşıma sürecinde meydana gelen zayiattan kaynaklı olarak emtia zararı ve katlanılan navlundan, davalı fiili taşıyıcı ….’ nin sorumluluğu bulunmaktadır.
Tam zayi yük yönünden; taşıma sürecinde 47 kg üzerinden taşımasının yürütüldüğü, özel bir beyanda bulunmadığı ve ilave bir ödeme yapılmadığından, sorumluluk 19 özel çekme hakkı ile sınırlı olacaktır.
Buna göre 47 kg x 19 SDR = 893 SDR sorumluluk üst sınırı bulunduğu; davacının ödeme tarihi olan 13.02.2017 tarihi kurlarından 1 SDR=4,997 TL hesabı ile sınırlı sorumlu olunan tavan miktarı 893 SDR x 4,997=4.462,33 TL doğrudan zarara denk gelmektedir. Ayrıca, taşımaya uygun hesaplanan ve ödenen 3.317,34 TL navlun miktarı da, sınırlamaya tabi olmaksızın talep edilebilecektir. Bu kapsamda, davacının talep edebileceği toplam zarar miktarı 4.662,33 + 3.317,34 = 7.779,67 TL’ dir.
Yukarıda açıklanan hususlar kapsamında, belirlenen bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı … yönünden davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Davacının davalı …. yönünden KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
-7.779,67-TL’ nin ödeme tarihi olan 13/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 531,42 TL harcın, davacı tarafça peşin yatırılan 723,82 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 192,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa iadesine,
– Davacı tarafça yatırılan 567,42 TL harcın davalı ….’ den alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen/edilecek 2.791,10 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafı yargılama giderinin kısmen kabul – red oranları ve takdiren %19′ u olan 530,30 TL’ sinin davalı …’ den alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın (Bilirkişi olarak görevlendirilen ….’ ın ücreti olan 800,00 TL ödendikten sonra) karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5- Davalı …. tarafından sarf edilen 22,00 TL tebligat ve posta masrafı yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
– Davalı taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan miktarın yatıran tarafa İADESİNE,
6- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.190,68 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza