Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/411 E. 2018/406 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

BAKIRKÖY (1) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2017/411
KARAR NO : 2018/406

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/06/2009 tarihinde müvekkili şirkete … nolu poliçe ile sigortalı emtiada Nakliye haşan meydana geldiğini, müvekkilince yaptırılan İnceleme neticesinde, sigortalı emtiada 2.105,25-TL hasar tespit edildiğini, hasar nedeniyle sigortalıya 03/09/2009 tarihinde 2.105,00-TL tazminat ödendiğini, davalıların gerekli dikkat ve özen göstermeyerek hasarın meydana gelmesine neden olduklarını, sigortalıya ödenen tazminatın tahsili için TTK m. 1472 gereğince halefîyet yetkisine haiz sigorta bedelinin ödeyen müvekkilinin, davalılar aleyhine Beyoğlu … tcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile icra takibine girişi id iğini, davalıların İtirazı neticesinde İstanbul …, ATM …. E. Sayılı dosya ile İtirazın iptali davası açıldığım, dava süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin … E, Sayılı karan ile davanın süresinde açıldığına karar verilerek, kararın bozulduğunu, daha sonra İstanbul … ATM … E. Sayılı dosya ile yargılama devam edildiğini, takibin yetkili icra dairesinde yapılmamış olmasından dolayı davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …. E. Sayılı kararı ile Onama kararı verildiği, taraflarınca Bakırköy …İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile davalılar aleyhine yeniden İcra takibine giriş ildiğini, davalıların itirazı neticesinde huzurdaki davanın açıldığını, izah edilen nedenlerle, davalıların İtirazının iptaline, takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Uluslararası hava taşımacılığı ile iştigal ettiğini, müvekkilinin hasar sorumluğunun 1955’te Lahey ve 1975’te 4 sayılı Montreal Protokolü ile değiştirilen ve “Uluslararası Hava Taşımalarına istinaden Bazı Kuralların Birleştirilmesi Hakkında Sözleşme” olarak bilinen 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu ile 28 Mayıs 1999 tarihli “Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa ilişkin Bazı Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme Olarak Bilinen” Montreal protokolü hükümlerine göre belirleneceğini, Varşova Konvansiyonunun 26 mad,, hava yoluyla taşman yükü teslim almaya yetkili kişilerin, yükte meydana gelebilecek hasar, kayıp, eksilme ve gecikmeler için taşıyıcıya karşı belirli sürelerde hasar ve gecikme ihbarında bulunması gerektiği öngörüldüğünü, aksi halde, bagajın veya eşyanın teslim almaya yetkili kişi tarafından şikayette bulunmaksızın kabulü, bunların taşıma belgesine uygu olarak ve İyi durumda teslim edildiği hususunda, aksi sabit oluncaya kadar geçerli delil sayılacağını, hasar halinde teslim almaya yetkili kişi tarafından hasarın öğrenilmesinde derhal ve teslimlerinden itibaren en geç 14 gün içinde taşıyıcıya İhbarda bulunulması gerektiğini, bu sürelere uyulmaması halinde taşıyıcı aleyhine dava açılması ve taşıyıcıya herhangi bir sorumluluk yükletilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin usulüne uygun ve süresin içerisinde yapılmış bir hasar ihbarı bulunmadığını, davacının sunduğu Konşimentoda, davacı tarafın sigortalısına ait yükün taşıma işini üstlenen asli taşıyıcının müvekkili olmadığını, diğer dava]) … olduğunu, davacının talebinin …’ye yöneltmesi gerektiğini, ayrıca hasara konu olan yükün kalkış Umanının Suzhou (Çin) olduğunu, ilk varış yerinin CGN Limanı Köln (Almanya) olduğunu, Köln’den teslim alman yükün müvekkilince İstanbul’a taşındığım, müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için, öncelikle dava konusu hasarın taşımanın hangi aşamasında meydana geldiğinin tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu hasarın, yükün havalimanına teslimi için yapılan karar nakliyesi sırasında meydana gelebileceği gibi, yükleme, boşaltma ve aktarma sırasında yada yükün Çin’den Almanya’ya başka bir Havayolu şirketi tarafından nakliyesi sırasında meydana gelmiş olabileceğini, taşımanın tüm aşamalarının, özellikle hasann meydana gelme olasılığının en yüksek olduğu yüklemc-boşaltma safhaları, diğer davalıların kontrolü ve sorumluluğu altında olduğunu, bu hizmetlerin diğer davalı …’nin anlaşmalı olduğu yer hizmet kuruluşları tarafından verildiğini, izah edilen nedenlerle, dava konusu zarann meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek herhangi bir sorumluluğun bulunmaması nedeniyle, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesinc karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … LTD.ŞTİ. Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ibraz ettiği … … nolu Uluslararası Havayolu Taşıma senedinden açıkça taşıyıcının ….firması olduğunu, müvekkilinin ABD’de bulunan …. firmasının Türkiye’deki acentesi konumunda olduğunu, asıl taşıyıcının ….firması olduğunu, müvekkilinin acente konumunda olup, taşıma ve gümrük belgelerinin gönderildiği, bu belgeleri alıcıya verip, alıcının da gümrükten malı çekmesini sağlayan, gönderi ücreti alıcı gönderi alıcısı tarafından ödeneceğinden, gönderi ücretinin tahsil eden acente konumunda olduğunu, acenteye karşı direkt olarak husumet yöneltilmesi mümkün olmayıp, müvekkiline izafeten dava açılabileceğini, müvekkiline husumet yönetilmesinin mümkün olmadığını, taşımanın yapıldığı tarihin 17/06/2009 olduğunu, davacının 16/06/2010 tarihinde yetkili icra dairesinde takip başlatmadığını, icra müd. yetkisine itiraz edildiğini, İstanbul … ATM icra takibi yetkili icra müd. Açılmadığından davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davanın reddine karar verilmekle davacı yanın kesinleşen mahkeme kararını Beyoğlu …Icra Müd. (sonrasında hangi İstanbul İcra Müd. Olmuş ise) tevdi ederek, icra dosyasının yetkili Bakırköy icra müdürlüğüne gönderilmesini talep edeceği yerde, Bakırköy … .İcra Müd, 17/06/2016 tarihinde icra takibine giriştiğini, giriştiği icra takibinin eski cira takibinin devamı olmayıp yeni olduğunu, işbu nedenle icra takip tarihi 17/06/2016 olmakla, zaman aşımı açısından bu tarihinden nazara alınması gerektiğini, Montreal Sözleşmesinin 35 mad. göre, sözleşme hükümlerine göre açılması gereken davanın, hava aracının varış yerine ulaşması gereken tarihten, ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresinde açılmamış ise hasara dair hakların geçersiz olacağını, dava 17/06/2009 tarihinden sonra 2 yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığından zaman aşımına uğradığını, davacının dilekçesi ekinde yabancı dilde belgeler ibraz ettiğini, belgelerin Türkçe tercümelerinin ibraz edilmesi gerektiğini, ibraz edilen belgelerden, taşınan yükün paketlenmesi/istiflenmesi sorumluluğunun gönderen firmaya ait olduğunun anlaşıldığını, rezerve tutanağında aynen … genel antreposuna aktarılan 10 palet kargodan ambar giriş…esnasında orijinal paletler üzerinde … konşimento vc…ara konşimeııtolu 1 kap kargo ambalajının kısmen hasarlı olmasından…yapılan tespit ve fiziki muayene neticesinde, kap içerisinde bulunan…çerçevelerde kısmen eğilmelerin olduğu tespit edilmiştir…” denilmek suretiyle, bir kap kargonun ambalajının hasarlı olduğu, kap içerisinde bulunan çerçevelerde kısmen eğilmeler olduğu belirtilmiş olmakla hasarın paketieme/ambalajlama/istifleme hatasından kaynaklandığının belirtildiğini, Montreal Sözleşmesinin 18/2-b mad. hasarın, taşıyıcının veya adamının yapmadığı paketleme/ambalaj hatasından meydana gelmesi halinde taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığının hüküm altına alındığım, TTK’nun 1301 mad. göre sigortalının dava hakkının bulunması halinde, sigortacının dava hakkı bulunduğunu, hasar gönderenini yaptığı paketleme hatasından meydana geldiğinden, taşıyıcının sorumluluğu bulunmadığından, sigortalı gönderi alıcısının dava hakkı bulunmadığından, sigortacı davacının da dava hakkı bulunmadığını, Montreal Sözleşmesinin 31/2, Mad taşman yükün tesliminin müteakip en geç 14 gün içinde hasarın tazmin edileceği yönünde taşıyıcıya yazılı şikayette/talepte bulunulması gerektiğinin hüküm altına alındığını, taşımanın tarihinin 11.06.2009 olduğunu rücu yazısının 30.09.2009 tarihli olduğunu, 14 günlük yasal süre içinde herhangi bir hasar bildirim yazısı bulunmadığını, sigortalı şirketin asıl taşıyıcı Çin’deki … ’ye veya ABD’deki … ’ye yazılı bir hasar bildiriminde bulunmadığını, Montreal sözleşmesinin 22, Mad. ile taşıyıcının azami sorumluluğunun kg başına 17 SDR ile sınırlandırıldığım, rezerve tutanağından başka hasar ile ilgili herhangi bir belge ibra edilmediğini, bu tutanakta ne kadar emtianın hasar gördüğü, hasarın ne olduğu, hasar gören emtianın ne olduğu, hasar gören emtianın akç kg olduğu, hurda bedelinin ne olduğu gibi bilgilerin olmadığım, huzurdaki davada sigorta ekspertiz raporundan bahsedilmediğini, bu nedenle talep edilen tutarın fahiş olduğunu, davacı rücu talebinde haklı dahi olsa, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, davacının işlemiş faiz talep etmesinin hukuki dayanağı olmadığını, haklı dahi olsa 17/06/2016 tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, izah edilen nedenlerle zaman aşımı yönünden davanın reddine, kabul edilmemesi halinde, davacı talebinin haksız ve dayanaksız olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesine, Beyoğlu ….İcra Dairesine, …’ye ve Bakırköy ….İcra Dairesine yazılan müzekkerelere cevap geldiği görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taşıma sözleşmesi sebebiyle hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalılar tarafından taşındığı söylenilen emtianın zayi olması nedeniyle davalıların bu zarardan sorumlu olup olmadıklarının sigorta şirketine karşı ödeme yükümlülüklerinin bulunup bulunmadığı, hasar ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacı tarafından dava dışı sigortalıya ödendiği belirtilen hasar bedelinin kadri maruf olup olmadığı noktalarında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi …. ve … tarafından düzenlenen 20/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının mülga 6762 sayılı TTK m. 1301 gereği ödemesi ile sınırlı işbu davada rücuen tazminat talep etmekte haklı olduğu, her iki davalının da taşıyıcı sıfatlan ile sorumlu olduğu, …firmasının fiili, … firmasının akdi taşıyıcı sıfatını haiz olduğu, somut olay bakımından hasar ihbar süresi şartının aranmayacağı, hasarın taşıma süreci sonunda taşıyıcı katılımı ile tutulan tutanağın derhal bildirim yapıldığı şeklinde değerlendirildiği, dosyada mevcut faturalar ve ödeme belgesi ve temlik hükümlerini havi belge gözetildiğinde, davacının ödeme miktarı 2.105,25 TL tazminatın somut olaya uygun gözüktüğü; ancak tarafların İtirazı halinde elektrik-elektronik uzmanı bilirkişiden emtia zararı konusunda tutanak tespitleri gözetilerek rapor alınabileceği, dosya kapsamına göre Varşova Konvansiyonu m.29 ile düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğunun tespit edildiği, nihai hesaplama ve değerlendirmenin mahkemenin takdiri olacağı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın iki yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, taşıma tarihinin 2009, davanın açılış tarihini 07/08/2012 olması karşısında hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine, davacı iddialarının gerçek dışı olup davacının talebinin zenginleşmeye yönelik olduğunu bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Dava, tarafların beyan içeriği gözetildiğinde uluslararası hava yolu taşıma ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasında asıl tartışmalı olan konu öncelikle davanın hak düşürücü süresi içinde açılıp açılmadığı, açılmış ise davacının davaya konu bedeli talep edip etmeyeceğidir.
TSHK .m. 131 de yer alan iki yıllık sürenin kaynağının VS. m. 29 teşkil etmektedir. Bu hükme göre, hava aracının varma yerine geldiği veya gelmesi gerektiği tarihten veya taşımanın durduğu tarihten itibaren iki yıl içinde dava açılmaması halinde tazminat talep hakkı düşmüş olacaktır.
Anılan madde içeriğinden iki yıllık sürenin bir zamanaşımı süresi olmayıp, hak düşürücü süre olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Nitekim, doktrinde de bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu kabul edilmektedir. (Dr.H.Ülgen, Hava Taşıma Sözleşmesi, Ankara, 1978, Shf.228 vd. Dr. A. Kırman, Hava Yolu ile Yapılan Uluslararası Yolcu Taşımacılığında Taşıyıcının Sorumluluğu, Ankara, Shf.172 vd), Bu durumda adı geçen sürenin hak düşürücü süre olduğu açıktır.
Varşova Sözleşmesinin m. 29/2 uyarınca, bu sürenin hesaplanmasında davanın açıldığı mahkemenin hukuku dikkate alınacaktır. Adı geçen sürenin hak düşürücü süre olduğu Mahkememizce kabul olunduğundan hakim tarafından her aşamada re’sen dikkate alınması mümkün bir süre olduğu, kesilmesinin ve durmasının söz konusu olamayacağı , zira teknik olarak sürenin kesilmesi ve durması durumlarının borçlar hukuku çerçevesinde ancak zamanaşımı süresi için söz konusu olabileceği kabul edilmelidir. Somut olayda hava aracının varma yerine geldiği tarihten itibaren iki yılı aşkın sürenin geçtiği açıktır. Kaldı ki adı geçen sürenin zamanaşımı süresi olarak kabul olunsa dahi bu sürenin dahi geçmiş olduğu , ayrıca sürenin kesilmesini veya durmasını gerektirir bir durumun dava tarihinden önce vuku bulmadığı da anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenler karşısında ön inceleme duruşmasından sonra, ancak tahkikat aşamasına geçilmeden önce yapılan incelemede, davacının açmış olduğu davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı sonucuna varılmıştır.
Toplanan deliller ve açıklanan nedenlerle davacının davasının hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı, … nolu nakliyat emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalının emtialarını sigortalamış, emtiaların alıcısına ulaşmaması sebebiyle sigortalıya 03/09/2009 tarihinde ödeme yaparak ibraname ve temlikname almıştır.
Alacak, hava yolu ile uluslararası taşımadan doğan alacak istemine ilişkin olduğundan Varşova Konvansiyonun 29.maddesindeki iki yıllık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının tartışılması gerekir. Varşova konvansiyonun 29. Maddesinde ”varış yerine ulaşma tarihinden veya uçağın ulaşması gereken tarihten veya taşımanın durduğu tarihten başlamak üzere iki yıl içinde dava açılmazsa tazminat hakkı düşecektir” düzenlemesi yer almaktadır.Varşova Konvansiyonunun 29.maddesi taşımanın tarafları yönünden uygulanacağı gibi havayolu taşımasını nakliyat emtia sigorta poliçesi ile teminat altına alan davacı açısından da uygulanacaktır ( Yargıtay 11. H.D’si 06/02/2012 tarih, 2010/10360 E. 2012/1245 K. , 26/05/2009 tarih, 2008/4354 E. 20109/6412 K sayılı ilamları ).
Dava, emtea nakliyat sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir. Davacı … şirketi, dava dışı sigortalı …Aş’ nin yurt dışına gönderdiği emtiayı taşıma rizikolarına karşı güvence altına almış, reflector film levha şeklindeki emtianın hasarlı teslim edilmesi üzerine sigortalıya hasar bedelini ödeyerek ibraname/temlikname almış ve eldeki davayı ikame etmiştir.
Somut olaya uygulanması gereken Montreal konvansiyonun 35. maddesinde; “(1)Eğer bir dava, varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren hesaplanan iki (2) yıllık bir süreç içerisinde açılmazsa, hasara dair haklar geçersiz olacaktır. (2) Bu sürecin hesaplanması yöntemi, davaya bakan mahkemenin kuralları tarafından tayin edilecektir.” denilmektedir. Dava açılmasında belirlenen süre hak düşürücü süre olup, hak düşürücü süreler yönünden zamanaşımı sürelerindeki gibi durma ya da kesilme sözkonusu olmaz. Dava, itirazın iptali davası olmasına göre, 2 yıl içerisinde takip yapılmasıyla sözkonusu hak düşürücü süre korunur. Bu korumanın geçerli olabilmesi için itirazla duran takiple ilgili olarak itirazın iptali davasının süresinde açılması gerekir. ( Emsal ilam Yargıtay 11. HD 25.01.2013 tarih, 2012/362 E; 2013/1716 E.K) Bu durumda somut olaya gelince; hasar tespit tarihi olan 18/06/2009 tarihinde varış gerçekleşmiştir. 17/06/2010 tarihinde icra takibi yapılmış, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E ve … K sayılı ilamı Yargıtay incelemesinde bozulmakla İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesi … E, … K sayılı ilamıyla takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmasından dolayı davanın reddine karar vermiş, söz konusu karar Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin …. E, … K sayılı ilamıyla onanmıştır. Bunun üzerine 15/06/2016 tarihinde icra dosyası Bakırköy İcra Tevzi Bürosu’na gönderilmiştir. dava konusu emtianın taşımasının 18/06/2009 gerçekleştirildiği, yetkili icra dairesinde icra takibinin 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra başlatıldığı anlaşılmakla davacının davalılara karşı açmış olduğu davasının hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalılara karşı açmış olduğu davasının hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 40,85-TL harçtan mahsubuna, artan bakiye 4,95-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
6-Davalı …tarafından yapılan 20,40-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE,
7-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinden yatıran tarafa İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 30/05/2018

KATİP …

HAKİM …