Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/400 E. 2018/314 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/400
KARAR NO : 2018/314

DAVA : Menfi Tespit ve İstirdat
DAVA TARİHİ : 27/04/2017
KARAR TARİHİ : 03/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit ve istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ın … Bankası A.Ş. … Şubesi ile dava dışı … Eğitim Hizm.ve Paz. San.Tic….arasında imzalanan 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, bankanın dava dışı … Eğitim Hizm.ve Paz. San.Tic….lehine verdiği 21/09/2006 tarihli 1.100.072,00-TL tutarındaki teminat mektubu bedelinin … Genel Müdürlüğü İstanbul … Bölge Müdürlüğüne davalı bankaca ödenmesi sebebiyle müvekkili …’ın söz konusu teminat mektubunun verildiği kredi sözleşmesine kefil olduğu iddiasıyla teminat mektubu bedelinin tahsili için İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Değişik iş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı verildiğini, taraflarınca ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini, yapılan itiraz sonucu İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin itiraz edenin kefaletinin kaynağının 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğu, oysa ihtiyati hacze konu teminat mektubunun tarihinin 21/09/2006 olduğu, bu durumda itiraz edenin kefaletinin takibe konu teminat mektubunun verildiği dönemi kapsamadığı gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verdiğini, ayrıca davalı bankanın müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 1.100.072,00-TL tutarlı teminat mektubu bedelinin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibine taraflarınca itiraz edilmesi sebebiyle takibin durduğunu, halihazırda itirazın iptali davası açılmadığını, hal böyle olmasına rağmen davalı bankanın … Şubesi tarafından müvekkillerine ait ortak hesaplara, müvekkili …’ın şahsi hesabına bloke koyduğunu, ayrıca müvekkili …’ın tek başına sahip olduğu hesaptaki 48.900,00-TL’sini banka şubesinin kendi hesabına aktardığını, durumun bankaya noter ihtarnamesi keşide edilerek bildirildiğini, davalı banka şubesinin ihtarnameye verdiği cevapta, lehine kefalet verilen firmanın riski devam ettiğinden blokenin kaldırılması talebini yerine getirmeyeceğini bildirdiğini, ihtiyati haciz kararının itiraz üzerine mahkemece kaldırılması sonrasında davalı bankaya 29/12/2016 tarihli ikinci bir ihtarname keşide edildiğini, ancak söz konusu ihtarnameye cevap verilmediği gibi taleplerinin yerine getirilmediğini, müvekkillerinin ortak hesabı olan … numaralı hesabındaki 74.950,00-TL’ye muhatap bankaca bloke konduğunu, yine müvekkillerinin ortak hesabı olan … numaralı hesabındaki 178.550,00-TL’ye muhatap bankaca bloke konduğunu, müvekkili …’ın … numaralı hesabında bulunan 40.000,00-TL’nin 22/09/2016 tarihinde muhatap bankaca çekildiğini, açıklama olarak … kefalet borcuna istinaden yazıldığını, … numaralı hesabında bulunan 8.900,00-TL’nin 22/09/2016 tarihinde muhatap bankaca çekildiğini, açıklama olarak … kefalet borcuna istinaden yazıldığını, davalı banka şubesinin haksız yere müvekkillerinin ortak hesabına bloke koyarak müvekkillerinin hesaptaki paralarını kullanmasına engel olduğunu, yine davalı bankanın müvekkili …’ın şahsi hesaplarındaki toplam 48.900,00-TL’sini haksız yere çekerek kendi hesabına aktarmasının hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkili …’ın söz konusu teminat mektubunun verildiği sözleşmeye kefil olmadığını, teminat mektubunun tarihinin 21/09/2006 olduğunu, müvekkilinin kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin tarihinin ise 05/12/2006 olduğunu, davalı bankanın önceki tarihli kredi sözleşmesiyle verilen teminat mektubunun tahsilini müvekkilinden talep edemeyeceğini, borcun kaynağı olan teminat mektubunun başkaca bir sözleşme ile verildiğini, müvekkilinin kefaletinin 05/12/2006 tarihi itibariyle başladığını, bu tarihten önceki borçlarda kefilliğinin söz konusu olmadığını, bu hususta Yargıtay … Hukuk Dairesinin birçok ilamının bulunduğunu ileri sürerek, müvekkillerinin ortak hesabında bulunan ve davalı banka şubesince bloke konulan 253.500,00-TL tutarında davalı bankaya borcunun olmadığının tespitine, anılan hesaplara konulan blokelerin kaldırılmasına, müvekkili …’ın hesaplarından davalı banka şubesince haksız olarak çekilen 48.900,00-TL’nin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davaya öncelikle usul yönünden itirazları bulunduğunu, davacıların yurt içinde sabit ikametgahlarının olmadığını, dava dilekçesindeki adresleri ABD olup özellikle …’ın Fetö soruşturmaları nedeniyle aranan, tüm mal varlığına savcılık tarafından tedbir konulmuş bir kişi olduğunu, HMK.nun 84/a maddesi uyarınca davacıların teminat göstermekle yükümlü olduklarını, bu hususun dava şartı olması nedeniyle davacıların ödeyecekleri teminatın mahkemece takdir edilerek ödemeden sonra davaya devam edilmesini talep ettiklerini, davalı olarak müvekkili bankanın … şubesinin gösterildiğini, bloke konulan hesaplar bu şube nezdinde olmasına rağmen işlemin şube tarafından değil genel müdürlük tarafından … şubesine olan borçlar nedeniyle sistemsel gerçekleştirildiğini, şubenin davalı sıfatının bulunmadığını, davanın genel müdürlük aleyhine açılması gerekirken yanlış hasım gösterilmesi nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise davacı taleplerinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı …’ın Fetö soruşturmaları nedeniyle Amerika’ya kaçtığını, İstanbul C.Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun … soruşturma nolu dosyası ve İstanbul … Sulh Ceza Hakimliğinin … değişik iş sayılı el koyma kararlarıyla hakkında soruşturma yürütülen , aranan ve tüm mal varlığına tedbir konulmuş, yurt içinde sabit bir ikametgahı olmayan kişi olduğunu, davacının kefili olduğu …. A.Ş.’nin Fetö soruşturmaları çerçevesinde 670 sayılı KHK ile 24/08/2016 tarihinde kapatıldığını, anılan şirketin 20/09/2006 tarihinde müvekkili bankaya müracaat ederek İstanbul … Genel Müdürlüğü’ne sunulmak üzere teminat mektubu düzenlenmesini istediğini, şirket lehine 21/09/2006 tarihli 1.100.072,00-TL miktarlı kesin ve süresiz teminat mektubunun banka tarafından düzenlenerek …Genel Müdürlüğü’ne verildiğini, Fetö soruşturmaları neticesinde şirketin kapatılma durumu söz konusu olunca … Genel Müdürlüğü’nün 09/08/2016 tarihli yazıları ile tazmin talebinde bulunduğunu, müvekkili bankanın teminat mektubu bedelini tazmin etmek zorunda kaldığını, tazmin edilen teminat mektubu bedelinin Beyoğlu … Noterliğinin 09/08/2016 tarihli ihtarnamesiyle … …ve davacı dahil 6 kefilinden talep edilmiş olmasına rağmen ödenmediğinden ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, davacı … hakkında ihtiyati haciz talebinin kabul edildiğini, sonrasında …’ın ihtiyati hacze itirazı üzerine itirazın kabul edilerek kararın kaldırıldığını, bu karara karşı istinaf yoluna müracaat edilmiş ise de, istinaf mahkemesinin de aynı gerekçelerle istinaf talebini esastan reddettiğini, oysa başka bir kredi sözleşmesi olmadığını, bu kararların yetki aşımıyla verildiğini, verilen bu karar ile sadece ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını, zira alacağın esası ile ilgili yargılama yapılmadığını, hiçbir delil toplanmadığını, ihtiyati haciz kararı kaldırılmış olsa dahi teminat mektubunun tazmin edilmesinden kaynaklanan alacak haklarının aynen devam ettiğini, davacı …’ın … A.Ş.’nin 2004 yılından beri yönetim kurulu üyesi olduğunu, adı geçen şirketin 17/05/2006 tarihli Genel Müdürlük Kredi Komite kararıyla müvekkili bankadan kredi talebinde bulunduğunu, …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla kefaletiyle kredi kullandırılmasının uygun bulunduğunu, 20/09/2006 tarihinde davaya konu teminat mektubunun verilmesinin talep edildiğini, teminat mektubu alınmasıyla ilgili bütün işlemlerin davacı …’ın bilgisi ve sorumluluğunda yapılmış işlemler olduğunu, teminat mektubu talep formundaki imzadan birinin …’a ait olduğunu, taraflar arasında imzalanan 05/12/2006 tarihli 2.500.000,00-YTL limitli genel kredi sözleşmesini davacı …’ın diğer kefillerle birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, GKS’nin 6.5 maddesinde müşterinin bankadan aldığı ve alacağı teminat mektuplarından bahsedildiğini, yine GKS’nin kefalet ve kefillerin sorumluluğunu düzenleyen 15.maddesinde kefilin sözleşmedeki limit dahilinde müşterinin bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçlarını müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak üstlendiğini, GKS’nin müşteri ve kefillerin bankadaki her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın sahip olduğu hakları düzenleyen 16.maddesinde müşteri ve işbu sözleşmede imzası bulunan müşterek-müteselsil kefillerin her türlü hesaplarının bankaya karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere bankaya rehinli olduğu, bankanın dilediğinde herhangi bir bildirimde bulunmaksızın bu hesaplardan virman yapmak suretiyle alacağını tahsil edebileceği, bu hesaplar ve çek-senetler üzerinde bankanın hapis, takas, mahsup hakkı olduğunun müşteri ve kefiller tarafından kabul ve taahhüt edildiğini, bütün bu sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde davacı …’ın … A.Ş.’nin genel kredi sözleşmesinin imza tarihi olan 05/12/2006 tarihi itibariyle doğmuş ve doğacak tüm borçlarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, kefaletten kurtulma imkanı veren bütün haklardan feragat ettiğini, … A.Ş.’nin bankadan aldığı ve alacağı teminat mektuplarından doğabilecek bütün hukuki ve mali sonuçlarından bankanın tazmin yükümlülüğünün ortadan kalkmasına kadar bankaya karşı sorumlu ve borçlu olduğunu, banka nezdinde bulunan davacı hesaplarının bankaya karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere bankaya rehinli olduğunu, bankanın dilediğinde bu hesaplardan virman yapmak suretiyle alacağını tahsil edebileceğini, bu hesaplar üzerinde bankanın hapis, takas,mahsup hakları olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, oysa ihtiyati haciz kararına itirazı inceleyen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi ve İstinaf mahkemesinin bu sözleşme hükümlerini hiçbir şekilde dikkate almadığını, davacı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı gereği … A.Ş.’nin borçlarından 05/12/2006 tarihli GKS’den önce veya sonra doğmuş olsun, kefalet limitiyle BK.nun 586.maddesi gereğince asıl borçlu gibi sorumlu bulunduğunu, bu nedenlerle müvekkili bankanın teminat mektubu tazmin yükümlülüğünden kaynaklanan alacaklarını tahsil edene kadar davacıların hesaplarına blokaj koymaya hak ve yetkisi olduğunu, ihtiyati haczin kaldırılmasının alacağı nihai olarak sona erdiren bir karar olamayacağını, davacılardan olan alacaklarının halen devam ettiğini, yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, yine davacı …’ın KHK ile kapatılan kuruluşlardan alacaklı olanların 60 gün içinde müracaat etmeleri gereken Defterdarlık nezdindeki İl KHK Komisyonu’na, … A.Ş.’nin borçlarına olan kefaleti nedeniyle doğabilecek sorumlulukları için banka ihtarnamesi üzerine alacak kaydı yaptırdığını, bunun esasen davacının teminat mektubu tazmin borcundan sorumluluğunu kabul ettiğinin bir göstergesi olduğunu ileri sürerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; davalı bankaca tazmin edilen 21/09/2006 tarihli teminat mektubu bedelinden davacı …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca sorumluluğunun olmadığı iddiasıyla davalı bankanın davacıların ortak hesabına koyduğu bloke işleminin kaldırılması ve bloke konulan toplam 253.500,00 TL tutarında davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespiti, davacı …’ın hesaplarından tahsil edilen 48.900,00 TL nin istirdadı istemlerine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.nun 84.maddesi hükmüne göre Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşlarının dava açması durumunda teminat göstermesi gerektiği, davacıların Uyap’tan alınan mernis kayıtlarına göre her ikisinin de dava tarihinden öncesinde beyan edilen ve halen sistemde kayıtlı Türkiye’de mernis adreslerinin mevcut olduğu, 6100 sayılı HMK.’da ikametgah kavramından vazgeçilerek mutad mesken kavramının getirildiği, madde gerekçesi de incelendiğinde davacıların Türkiye’de mutad meskenleri bulunduğu kanaatine varılmakla teminat gösterme yükümlülüğünde olmadıklarından davalı vekilinin teminata ilişkin dava şartına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.

Davaya konu olan bloke işlemi ve para aktarılma işleminin olduğu hesaplar davalı bankanın … Şubesi nezdinde bulunduğundan şubenin taraf ehliyeti mevcut olup banka şubesine husumet yöneltilmesi mümkün olmakla davalı banka vekilinin pasif husumet yokluğuna ilişkin itirazı da yerinde görülmemiştir.
Taraf vekilleri delil listeleri ile yazılı delillerini ibraz etmişler, bu kapsamda İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası örneği, İstanbul … ATM’nin … D.İş sayılı ihtiyati haciz dosyası, 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi aslı dosyaya ibraz edilmiştir.
Davalı bankanın defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde bankacı bilirkişiye inceleme yaptırılarak davalı bankaca tazmin edilen 21/09/2006 tarihli teminat mektubu bedelinden davacı …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca sorumluluğu olup olmadığı, söz konusu 21/09/2006 tarihli teminat mektubunun başka bir genel kredi sözleşmesinden dolayı verilip verilmediği, davalı bankanın davacıların ortak hesabına bloke koyması ve davacı …’ın hesaplarından 48.900,00-TL çekerek kendi hesabına aktarması işlemlerinin hukuka aykırı olup olmadığı, davacıların ortak hesaplarındaki bloke işleminin kaldırılması ve bloke konulan toplam 253.500,00 TL tutarında borçlarının olmadığının tespiti ve davacı …’ın hesaplarından tahsil edilen 48.900,00-TL’nin istirdadı taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir. Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 19/02/2018 tarihli raporda özetle; davalı banka ile dava dışı kredi lehtarı … A.Ş. arasında “Genel Kredi Sözleşmeleri” akdedildiği, işbu sözleşmeyi davacı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, anılan “sözleşme” kapsamında teminat mektubu kredisi kullandırıldığı, teminat mektubu tazmin edilip bedeli muhataba ödendiği, dolayısıyla mektup bedelinin nakdi krediye dönüştüğü, teminat mektubu 21.09.2006 tarihinde verilip, sözleşme her ne kadar 05.12.2006 tarihinde imzalanmış ise de, öncelikle mevcut sözleşme dışında davalı banka kayıtlarında daha önce akdedilmiş 2. bir sözleşme kaydına rastlanılamamış olması ve mevcut sözleşmenin 6.5 ve 15/1 m. göre sözleşme öncesi doğmuş borçlardan da davacı kefilin sorumlu sayılabileceği değerlendirildiğinde, davacı …’ın mevcut sözleşme kapsamında kredi borcundan sorumlu olduğu, davacı kefil …’ın şahsi hesaplarından çekilip … A.Ş.’nin kredi borcuna mahsup edilen toplam 48.900,00-TL’lik işlemden sözleşmesel olarak davalı bankanın yetkili olduğu, kredi alacağı muaccel halde olduğu için mahsup işlemi şartlarının doğmuş bulunduğu gözönüne alındığında, yapılan virman/mahsup işleminin yerinde olduğu, Sadi-… ortak mevduat hesaplarında blokede toplam 304.400,00-TL para bulunduğu, mahkemece davacı …’ın ortak hesaptaki hissesinin %50 oranında kabulü durumunda, 152.200,00-TL’lik (304.400,00/2=) kısmının …
A.Ş’nin kredi borcuna mahsup edilebileceği, mahkemece bu yönde bir kanaate varılamaması halinde ortak hesapta bulunan 304.400,00 TL’nin serbest bırakılıp davacılara ödenebileceği mütalaa olunmuştur.
Bilirkişi raporu denetime elverişli , gerekçe ve sonuç itibariyle doyurucu ve tutarlı bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, genel kredi sözleşmesi, banka kayıtları, benimsenen bilirkişi raporu ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;davalı banka ile dava dışı kredi lehtarı … …arasında 05/12/2006 tarihli 2.500.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşme aslı kasa evrakı olarak sunulmuştur. İşbu sözleşmeyi davacı … 2.500.000,00 TL kefalet limiti kapsamında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Dava dışı kredi lehtarı … A.Ş. 20/09/2006 tarihinde İstanbul … Bölge Müdürlüğü’ne verilmek üzere kat’i ve süresiz olarak 1.100.072,00 TL tutarında teminat mektubu talebinde bulunmuştur. Davalı banka 21/09/2006 tarihli İstanbul … Bölge Müdürlüğü muhataplı kesin ve süresiz 1.100.072,00 TL lik teminat mektubunu … …lehine vermiştir. İstanbul … 1.Bölge Müdürlüğü’nün 09/08/2016 tarihli yazısı üzerine davalı banka aynı tarihte söz konusu teminat mektubu bedelini anılan kurum hesabına EFT yoluyla göndermiştir. Teminat mektubu bedeli böylece 09/08/2016 tarihi itibariyle nakdi krediye dönüşmüştür.
Davalı banka Beyoğlu … Noterliği’nin 09/08/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle tazmin edilen teminat mektubu bedelinin ödenmesini, ayrıca 1.480,00 TL gayrinakdi çek bedelinin depo edilmesini ihtar etmiştir. Söz konusu ihtarname davacı kefil …’a yurtdışına çıktığı meşruhatıyla tebliğ edilememiştir.
Dava dışı kredi lehtarı .. A.Ş.’nin teminat mektubu öncesi ve teminat mektubuyla başlayan kredi süreçleri iki aşamalı olarak incelemeye tabi tutulmuştur. Teminat mektubu öncesinde dava dışı kredi lehtarı şirket davalı bankaya 06/07/2004 tarihinde müracat edip 130.000,00 TL nakit kredi kullanma talebinde bulunmuştur. Davalı bankanın … Şubesi Genel Müdürlüğe kredi teklifinde bulunmuştur. Genel müdürlük nakdi kredi talebini içlerinde davacı …’ın de yer aldığı kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmaları ve/veya %50 marjlı ipotek alınması kayıt ve şartıyla onaylamıştır. Onaylanan bu nakdi kredi …. …tarafından kullanılmamıştır. Kredi kullanılmadığı için kredi sözleşmesi de imzalanmamıştır.
Davalı banka kredi lehtarı … A.Ş.’nin 1.100.000,00 TL lik teminat mektubu istemini karşılamak için genel müdürlüğe kredi teklifinde bulunmuştur. Genel Müdürlük Kredi Komitesi 17/05/2006 tarihli kararı ile daha önce onaylanan 130.000,00 TL lik nakdi kredi “limit değişikliği” yapılmak suretiyle teminat mektubuna dönüştürülüp kredi limiti 1.100.000,00 TL ye yükseltilmek kaydıyla ayrıca şirket ortakları …, …, …, … ve …’un müşterek borçlu ve müteselsil kefil imzasının alınması kayıt ve şartıyla onaylamıştır. Yani ilk kredi onayı teminat koşulları ile ikinci kredi onayının teminat koşulları değişmemiştir. Birinci kredi talebi onaylanmasına rağmen kredi sözleşmesi imzalanmadığından ikinci talep olan teminat mektubu istemi de yukarıdaki koşullarla onaylanmış ise de dava konusu teminat mektubunun verildiği tarihe kadar ikinci sözleşme de imzalanmamıştır. İstanbul BAM … Hukuk Dairesi’nin 23/03/2017 tarih … esas … karar sayılı ilamının gerekçe kısmında, davalı bankadan kredi komitesinin 17/05/2006 tarih ve 44 sayılı kararında geçen “limit değişikliği” ifadesinin teminat mektubunun bir başka kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı şeklinde karara gerekçe teşkil ettirilmiş olduğu görülmektedir. Halbuki, kredi komitesi kararında “limit değişikliği” ifadesinin anlamı çok daha farklı olarak kullanılmıştır. Daha önce onaylanan 130.000,00 TL lik nakdi kredi “limit değişikliği” yapılmak suretiyle teminat mektubuna dönüştürülüp kredi limitinin 1.100.000,00 TL ye yükseltilmek maksadını içerdiği anlaşılmıştır.Dolayısıyla bu ibarenin ikinci bir sözleşmenin varlığına delalet etmediği açıktır. Davalı banka her ne kadar kredi onaylarını yapmış ise de, tahsis edilen krediler kullanılmadığından sözleşme de yapılmamıştır.
Somut olayda dava konusu teminat mektubu 21/09/2006 tarihinde verilmiştir. Genel Kredi Sözleşmesi ise 05/12/2006 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşme, teminat mektubu verilmesinden yaklaşık 2,5 ay sonra imzalanmıştır. Teminat mektubu verilmesinden sonra imzalanan sözleşmenin mektuptan doğan riski garanti edip etmediğinin akdedilen sözleşme maddeleri hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. 05/12/2006 tarihli GKS’nin 6,15 ve 16.maddeleri birlikte incelendiğinde, davacı …’ın … A.Ş.’nin GKS’nin imza tarihi olan 05/12/2006 tarihi itibariyle doğmuş ve doğacak tüm borçlarına müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı, kefaletten kurtulma imkanı veren bütün haklardan feragat ettiği, … A.Ş.’nin bankadan aldığı ve alacağı teminat mektuplarından doğabilecek bütün hukuki ve mali sonuçlarından bankanın tazmin yükümlülüğünün ortadan kalkmasına kadar, bankaya karşı sorumlu ve borçlu olduğunu, banka nezdinde bulunan davacı hesaplarının, bankaya karşı asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak her türlü borçlarının teminatını teşkil etmek üzere bankaya rehinli olduğunu, bankanın dilediğinde bu hesaplardan virman yapmak suretiyle alacağını tahsil edebileceğini, bu hesaplar üzerinde bankanın hapis, takas, mahsup hakları olduğunu kabul ve taahhüt etmiştir. Kaldı ki, 05/12/2006 tarihinden önceki tarihte düzenlenmiş genel kredi sözleşmesi de bulunmamaktadır.
05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi her ne kadar teminat mektubu verildikten sonra imzalanmış ise de, sözleşmenin 6.5 ve 15/1 maddeleri hükümleri uyarınca doğmuş ve doğacak tüm kredi borçları davacı-kefil … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla garanti edilmiş olması nedeniyle, bahse konu sözleşmenin düzenlendiği tarihten önceki doğmuş kredi borçlarını da kapsadığı için teminat mektubu riskini de teminat altına aldığının kabulü gerekmiştir. Teminat mektubunun düzenlenme tarihi ile sözleşmenin tarihi gerekçe gösterilerek ihtiyati haczin kaldırılmış olması, maddi hukuk anlamında huzurdaki davada yapılan incelemeler sonucundaki mahkememiz kanaatini etkilememiştir. Mahkememizdeki yargılamada davalı bankanın defter ve kayıtları incelenmiş olup 21/09/2006 tarihli 1.100.072,00 TL tutarlı teminat mektubunun 05/12/2006 tarihinden önceki tarihli başkaca bir genel kredi sözleşmesine dayalı olarak verilmediği tespit olunmuştur. Ayrıca dava dışı kredi lehtarı … A.Ş.’nin geçmişe dönük tüm kredi talepleri de ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Davalı bankanın yaptığı bloke işlemlerine gelince; davacı-müteselsil kefil …’ın davalı banka nezdindeki … nolu mevduat hesabında bulunan 8.900,00 TL’nin 22/09/2016 tarihinde kefalet borcu nedeniyle kredi lehtarı … A.Ş.’nin kredi hesabına aktarıldığı, yine aynı davacının … nolu mevduat hesabında bulunan 40.000,00 TL nin 22/09/2016 tarihinde kefalet borcu nedeniyle kredi lehtarı … A.Ş.’nin kredi hesabına aktarıldığı, böylece davacı kefil …’ın mevduat hesabından virman yapılan para miktarı toplamının 48.900,00 TL olduğu belirlenmiştir. Davalı bankanın … şubesi nezdindeki …-…’a ait … nolu ortak mevduat hesabında bulunan 100.050,00 TL üzerinde halen blokenin devam ettiği, davalı bankanın …şubesi nezdindeki …-…’a ait … nolu ortak mevduat hesabında bulunan 204.350,00 TL üzerinde halen blokenin devam ettiği, bu şekilde davacıların ortak hesaplarındaki bloke miktarının toplam 304.400,00 TL olduğu, ancak dava dilekçesindeki talebin blokeye ilişkin olarak 253.500,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davalı banka ile davacılar …-… arasında bila tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 7/1 maddesinde “ortak hesap sahipleri, hesabın açılışında veya sonradan birlikte imzaları ile mülkiyet hissesi oranlarını ve hesap üzerindeki tasarruf şeklini yazılı olarak bankaya bildirmedikçe, hesap sahiplerinin ortak hesap üzerindeki mülkiyet hissesinin birbirine eşit olduğu ve hesabın münferit yetkili ortak hesap olduğu kabul edilecektir” denilmiştir. Bilirkişinin davalı banka kayıtlarında yapmış olduğu incelemede bu sözleşme dışında başkaca bir bildirime veya talimata rastlanılmamıştır. Dolayısıyla sözleşme dışında ayrıca hisse ve tasarruf yetkisine ilişkin bir talimat verilmemiştir.Anılan sözleşmeye göre davacıların bloke konulan davalı banka nezdinde açılan hesaplarının müşterek-ortak hesap olduğu ve hesap sahiplerinin hesapların tamamı üzerinde münferit imzaları ile tasarrufta bulunabilecekleri, davacılar adına açılan hesapların ortak-müşterek hesap olduğu nazara alındığında gerek hesabın açılmasına dayanak sözleşme hükümleri gerekse emsal Yargıtay içtihatlarına göre hesap sahiplerinin hesap üzerindeki mülkiyet hissesinin eşit oranda olduğu, diğer bir ifadeyle davacıların ortak hesaplar üzerinde %50’şer oranında payları bulunduğu sonucuna varılmıştır. Davacı … 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğundan ve sözleşmedeki kefaletinin kredi lehtarı şirketin doğmuş ve doğacak teminat mektubu kredi borçlarını da kapsadığından kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca davalı bankanın takas-mahsup ve hapis hakkından dolayı ortak mevduat hesaplarındaki …’ın %50 oranındaki payı üzerine koyduğu bloke işleminin kanun ve sözleşme hükümlerine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Müşterek hesabın diğer ortağı olan davacı … yönünden yapılan incelemede ise; …’ın 05/12/2006 tarihli GKS’de kefil olarak imzası bulunmamaktadır. Her ne kadar başka bir şirket olan … Ltd.Şti’nin davalı bankanın … şubesindeki kredisinden dolayı 03/03/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde …’ın müteselsil kefil sıfatıyla kefalet imzası bulunmakta ise de, iş bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredi borçlarının düzenli olarak ödendiği, herhangi bir muacceliyet ya da icra takibinin söz konusu olmadığı, kredi borcuna mahsup koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla …-…’ın ortak hesaplarındaki bloke edilen paranın %50’sinin mülkiyet hakkı …’a ait olduğundan dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak 253.500,00 TL nin yarısı olan 126.750,00 TL miktar üzerindeki bloke işleminin kaldırılması gerektiği ve bu davacının bloke kaldırılan miktar kadar davalı bankaya borçlu olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler karşısında; davacı …’ın müteselsil kefil olduğu 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre kefaletinin 21/09/2006 tarihli teminat mektubu riskini de kapsadığı, bu sebeple davacı …’ın davalı banka nezdindeki şahsi hesaplarında bulunan 48.900,00 TL nin kredi borcuna mahsup edilmesinin, ayrıca ortak hesaplardaki davacı …’ın %50 mülkiyet payına düşen miktar kadar paranın bloke edilmesi işleminin kanun ve sözleşme hükümlerine uygun olduğu, bu davacı yönünden taleplerin yerinde olmadığı, diğer davacı …’ın ise 05/12/2006 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefaletinin bulunmadığı, teminat mektubundan dolayı herhangi bir sorumluluğunun da olmadığı, ortak hesapların bu davacının %50 mülkiyet payına düşen ve davacının talebiyle bağlı kalınarak 126.750,00 TL tutarındaki bloke işlemlerinin kaldırılmasının gerektiği, yine aynı davacının bu miktar kadar davalı bankaya borcunun bulunmadığı kanaatine varılmakla, davanın kısmen kabulü ile davacı …’ın davalı bankada bulunan dava konusu edilen … numaralı ortak hesabındaki 37.475,00-TL’lik kısma, … numaralı ortak hesabındaki 89.275,00-TL’lik kısma davalı banka tarafından konulan blokenin kaldırılmasına, davacı …’ın bloke kaldırılan miktar olan 126.750,00-TL davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacı …’ın davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
Davacı …’ın davalı bankada bulunan dava konusu edilen … numaralı ortak hesabındaki 37.475,00-TL’lik kısma, … numaralı ortak hesabındaki 89.275,00-TL’lik kısma davalı banka tarafından konulan blokenin kaldırılmasına, davacı …’ın bloke kaldırılan miktar olan 126.750,00-TL davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı …’ın davasının reddine,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 8.658,30-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 5.164,24 TL harcın mahsubuna, bakiye 3.494,06-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve karar ilam harcına mahsup edilen 5.164,24 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
7-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 12.890,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
8-Davacı …’ın davası reddedilmiş olmakla Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL maktu ret harcının bu davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Davacı …’ın davası reddedilmiş olmakla davanın reddedilen miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 16.489,00 TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacılar tarafından sarf edilen 109,00-TL tebligat gideri, 39,20-TL müzekkere gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.648,20-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 690,84-TL’sinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
11-Karar kesinleştiğinde avanslardan artan olur ise yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Kâtip …