Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/319 E. 2018/104 K. 26.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/319
KARAR NO : 2018/104

DAVA : İtirazın İptali (Kasko Sigortası ve Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (kasko sigortası ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin …. Ltd.Şti.’ne ait …. plakalı aracı oluşabilecek hasar, maluliyet ve ölümlere karşı…poliçe no ile sigortaladığını, kazanın 03/10/2013 tarihinde …. plakalı …idaresindeki sigortalı vasıta ile …. içinden …. Caddesi’ne gitmek için en sağ şeritten orta şeride geçtiği esnada sol yan kısmı ile … plakalı ….idaresindeki aracın sağ ön kısmı ile çarpışması sureti ile meydana geldiğini,….dosya nolu ekspertiz raporunda kazanın ayrıntılı bir şekilde anlatıldığını ve zararın 13.668,38-TL tutarında olduğunun tespit edildiğini, müvekkili sigorta şirketinin 02/12/2013 tarihli yazısı ile …. plaka sayılı aracın kasko poliçesinin 10/04/2013-10/04/2014 tarihlerini kapsadığı ve aracın 19/08/2013 tarihli yazılı sözleşme ile satıldığının tespit edilmiş olması ve Kasko Sigortası Genel Şartlarının C5 maddesinde belirtildiği şekilde sigortalı aracın menfaat sahibinin değişmesi ve sigorta sözleşmesinin kendiliğinden feshedilmiş olması nedeniyle reddettiğini, fakat bu süreçte sigortalı aracın gördüğü hasar nedeniyle tedarikçi firmaya ekte yer alan dekonttan da anlaşılacağı üzere 09/03/2015 tarihinde 13.668,38-TL ödeme yapıldığını, icra takibine geçmeden evvel müvekkili sigorta şirketinin 04/06/2015 tarihli “İcradan Önce Son Tekit” yazısı ile sigortalı adına tedarikçi firmaya sehven ödenen bedelin ödenmesini talep etmesine rağmen davalı tarafça bu bedelin ödenmemesi üzerine davalı borçlu aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafça söz konusu icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, davalının işbu borca yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazının hiçbir dayanağı olmadığını ileri sürerek icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, esasa ilişkin olarak ise müvekkili hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen icra takibine vaki borca itirazı üzerine davacı-alacaklı tarafından dava açıldığını, davacı alacaklı ile müvekkili arasında yapılan…poliçe no ile …. plakalı nolu aracın sigortalandığını, kazanın 03/10/2013 tarihinde meydana geldiğini, davacı taraftan gelen yazı neticesinde aracın sigortalı olduğu halde işlemlerin eski sigorta üzerinden yapıldığının ortaya çıktığını, aracın bir önceki sahibi müvekkili şirket üzerinden kasko sigorta poliçesine dayanılarak işlemlerin yürütüldüğünü, bu işlemlerin eksper tarafından onaylandığını ve tamiratla ödeme yapıldığını, poliçenin kaza tarihinde halen aktif olduğunu ve davacı şirketin onayı alınarak aracın hasarın giderilmesi için servise bırakıldığını, davacı şirketin kendisi tarafından yapılan işlemler ile sigorta bedelini ödediğini, müvekkili tarafından sigorta bedelinin ödenmesi talebi olmadığını, davacı şirketin yaptığı ve müvekkilinin kusursuz olduğu kazada zorunlu trafik sigortasına başvuru haklarının elinden alındığını, davacının iddia ettiği alacağını KTK’ne göre Zorunlu Trafik Sigortasına veya kusurlu aracın sigortasına rücu edebileceğini, …. plakalı aracın kullanıcısının Av. … olduğunu, aracın ruhsatı müvekkili şirketin adına kayıtlı iken kaza tarihinden önce şirkette vergi ve masrafların hesaplanması açısından kolaylık sağlayacağından dolayı ….San.Tic. Ltd.Şti.’ne devredildiğini, ancak aracın kullanıcısının değişmediğini, aracın halen Av. … adına kayıtlı olup bu kişi tarafından kullanıldığını, …’ın müvekkili şirketin %95 hissedarı olduğunu, ruhsat sahibi …şirketinin hissedarlarının … ve …. olduklarını, …, …. ve ….’ın kardeş olduklarını, müvekkiline ait poliçenin kaza tarihinde geçerli olduğunu, bu poliçeye ait olan poliçe bedelinin kaza tarihinde tamamen … şirketi tarafından ödendiğini, poliçenin sonlandırıldığının kaza tarihinde ekspertize bildirilmemesinin davacının kusurundan kaynaklandığını, herhangi bir bildirim veya ekspertiz raporuna itiraz edilmeden hasar bedelinin ödenmesinin müvekkilinin olayda hiçbir kusurunun olmadığını ispatladığını, söz konusu işlemlerin tamamını sigortanın kendi eksper ve servislerinin yaptığı ve şirketten onay alındığı işlemler olup müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur da bulunmadığını belirterek, müvekkili şirket hakkında açılan işbu haksız itirazın iptali davasının reddine, davanın kaza tarihinde kazaya kusuru ile sebebiyet veren … plakalı aracın malikinin, zorunlu trafik sigortasının ve varsa başka sigorta şirketinin tespiti ile davanın bu taraflara ihbarına, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklıdan %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava; araç malikinin değişmesi nedeniyle sona eren kasko sigorta poliçesinden dolayı sehven yapıldığı bildirilen hasar ödemesinin sigortalıdan iadesi için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delil listeleriyle yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Bakırköy …..İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 21/07/2015 tarihinde 13.688,38 TL rücu alacağı, 448,90 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.137,28 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçluya 31/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun vekili vasıtasıyla 05/08/2015 tarihinde borcun tamamına, faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı görülmüştür.
İtirazın iptali davası açma süresi İİK.nun 67.maddesi uyarınca itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren başlayacağından, somut olayda itiraz dilekçesi alacaklı vekiline tebliğ edilmediğinden işbu itirazın iptali davası süresinde açılmış olmakla davalı vekilinin 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğine ilişkin itirazı reddedilmiştir.
Davalı vekili ön inceleme duruşmasındaki beyanında; hasar ödemesinin kendilerine yapılmadığını, davacı … şirketinin anlaşmalı olduğu tamir servisine ödeme yapıldığını, gerek kaza tarihinde gerekse ödemenin yapıldığı tarihte araç malikinin müvekkili olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin sebepsiz şekilde zenginleşmediğini , husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı … şirketinden hasar dosyasının onaylı örneği celp edilmiştir.
Dosya kapsamı üzerinde sigorta uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. …. tarafından düzenlenen raporda özetle; taraflar arasında …. plakalı aracın sigortalandığı ve bu kasko sigortasının 10/04/2013-10/04/2014 tarihleri arasında yürürlükte olacağının öngörüldüğü, sigorta vadesi devam ederken 19/08/2013 tarihinde davalı şirketin dava dışı ….San.Tic.Ltd.Şti.’ne sigortalanmış aracı devrettiği, bu devirle Kara Araçları Kasko Sigortaları Genel Şartları C.5.maddesi gereği bahis konusu kasko sigorta sözleşmesinin menfaat sahibinin değiştiği anda kendiliğinden feshedilmiş olduğu, dolayısıyla kaza tarihi olan 03/10/2013 tarihinde davacı şirket tarafından kazaya karışan …. plakalı araç için geçerli-aktif bir kasko sigortasının bulunmadığı, bununla birlikte davacı … şirketinin hasar ihbarı neticesinde aracın hasar tespitinin yapılabilmesi için ortada yürürlükte olan bir poliçenin bulunup bulunmadığını, aracın kaza tarihinde sigortalısının mülkiyetinde bulunup bulunmadığını kontrol etmeden eksper görevlendirmesi, hazırlanan eksper raporunda poliçe bilgileriyle tescil bilgileri arasında fark olduğunun açıkça görülmesine rağmen aracın tamiri için onay vermesi sebebiyle kusurlu olabileceği, davacı … şirketine sigortalanan aracın devredildiğini bildirmeyen devir ile sözleşmenin kendiliğinden fesih olmasına karşın kaza ihbarında bulunan davalı şirketin de kusurlu olabileceği, hatalı ödemeden tarafların %50-%50 oranında sorumlu tutulabileceği mütalaa olunmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, sigorta poliçesi, …. İlçe Emniyet Müdürlüğünün aracın devir ve satışlarını bildiren cevabi yazısı, hasar dosyası ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında …. plakalı aracın sigortalandığı, 10/04/2013-10/04/2014 vadeli kasko sigorta poliçesinin imzalandığı, sigorta vadesi devam ederken 19/08/2013 tarihinde davalı şirketin söz konusu aracı dava dışı ….San.Tic.Ltd.Şti.’ne noter satışı ile devrettiği, bu devirle Kara Araçları Kasko Sigortaları Genel Şartları C.5.maddesi gereği söz konusu kasko sigorta sözleşmesinin menfaat sahibinin değiştiği anda kendiliğinden feshedilmiş olduğu, dosyada mevcut genişletilmiş kasko süper oto poliçesinde menfaat sahibi değiştiğinde poliçenin yürürlükte olacağına ilişkin herhangi bir özel düzenlemenin bulunmadığı, dolayısıyla kaza tarihi olan 03/10/2013 tarihinde geçerli ve aktif bir kasko sigortasının olmadığı, bununla birlikte davacı … şirketinin aracın hasar tespitinin yapılabilmesi için ortada yürürlükte olan bir poliçenin bulunup bulunmadığını, aracın kaza tarihinde sigortalısının mülkiyetinde olup olmadığını kontrol etmeden eksper görevlendirdiği, hazırlanan eksper raporunda poliçe bilgileriyle tescil bilgileri arasında fark olduğunun açıkça görülmesine rağmen aracın tamiri için onay verdiği, hasar bedelini ise aracın tamirini yapan dava dışı tedarikçi firmaya ödediği, davalı şirkete yapılan bir hasar ödemesinin bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı … şirketi hataen ödeme yaptığını ileri sürerek ödenen miktarı faiziyle birlikte sigortalısından talep etmektedir. Oysa hasar ödemesi aracın tamirini yapan dava dışı tedarikçi firmaya yapılmıştır. Hasar dosyası içerisinde bulunan onarım faturası aracın o tarihteki maliki ….San.Tic.Ltd.Şti.’ne düzenlenmiştir. Dava dilekçesinde de hasar nedeniyle ödemenin 09/03/2015 tarihinde tedarikçi firmaya yapıldığı açıkça ikrar edilmiştir. Ödemenin yapıldığı tarih itibariyle …. plakalı aracın maliki ….San.Tic.Ltd.Şti.’dir. Hal böyle olunca hataen olduğu iddia olunan ödemeden dolayı mal varlığında artış olan ….San.Tic.Ltd.Şti.’dir. Davalı şirkete yapılan herhangi bir ödeme bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı şirket sebepsiz zenginleşmemiştir.
Öncelikle uyuşmazlığın çözümü için taraf sıfatı (husumet) kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir. Örneğin bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir üçüncü kişiye karşı açılırsa davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dava sıfat yokluğundan, husumetten dolayı reddedilir. Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekir. Çünkü sıfat yokluğu, bir def’i değil davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır.
Somut olayda davacı kasko sigortacısı, menfaat sahibinin değişmesi nedeniyle davalı ile yapılan kasko sigorta poliçesinin sona ermiş olmasına rağmen aracın onarımını yapan dava dışı tedarikçi firmaya sehven hasar ödemesi yaptığını ileri sürerek bu ödemeyi aracın önceki maliki olan ve feshedilmiş sayılan sigorta poliçesinin tarafı davalıdan talep etmektedir. Oysa kaza tarihinde ve ödemenin yapıldığı tarihte …. plakalı aracın maliki dava dışı ….San.Tic.Ltd.Şti.’dir. Davalı … şirketine yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığından davalı sebepsiz zenginleşen taraf değildir. Yukarıda husumetle ilgili yapılan açıklama çerçevesinde davacının davalı şirketten dava konusu hasar ödemesinin iadesini istemesi mümkün olmadığından davalının pasif husumetinin bulunmadığı sonucuna varılmakla davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-09/10/2017 tarihli celsenin (2) nolu ara kararından rücu olunmasına,
2-Davacının davalı aleyhinde açtığı davanın davalı şirketin pasif husumeti bulunmadığından husumet yokluğundan reddine,
3-Koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90- TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 241,43- TL harçtan mahsubuna, artan 205,53- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatıklık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 ve 7/2 maddeleri uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/02/2018

Katip … Hakim …