Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1198 E. 2019/247 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1198
KARAR NO : 2019/247

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01.04.2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile Bakırköy ….. Noterliğinin 19/06/2017 tarih ve ….. yevmiye no.lu evrakı üzerinden adi ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, kendisinin ….. isimli adi ortaklığa ortak olduğunu, medikal ürünlerin pazarlaması ve satışını yaptıklarını, ortak oldukları sırada elinde bulunan malları sermaye olarak verdiğini, medikal ürünleri müşterilere sattıklarını ve paralarını bir süre sonra SGK’dan aldıklarını, ortaklık davalı tarafın üzerine olduğu için para çekme yetkisinin kendisine ait olduğunu, son zamanlarda davalı tarafın ortaklığa aykırı hareketlerde bulunmaya başladığını, davalının ortaklık sözleşmesinden 45 gün sonra ortaklığı sonlandırdığını, SGK tarafından yatırılmış olan hakediş payının ödenmediğini belirterek, toplam 16.771,00 TL üzerinden kendi hissesine düşen toplam 8.385,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile ….. üzerinden uzun yıllar süren ortaklıklarının ardından Bakırköy ….. Noterliği tarafından düzenlenen 19/06/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı adi ortaklık sözleşmesi ile işbu ilişkiyi noter huzurunda resmiyete kavuşturduklarını, bir süre sonra ise karşılıklı anlaşarak şirketi feshettiklerini, ortaklık süresince davacı ile süregelen ilişkilerinin kar ve zararlara birlikte katlanma şeklinde olduğunu, davacının şirkete bakışının yanlızca kâr elde etmekten öteye gidemediğini, davacı tarafın şirket üzerindeki hiçbir zarara ve gidere katılmayıp yalnızca kâra ortak olma şeklinde hareket ettiğini, davacı tarafın hiçbir şekilde şirketin giderlerine katılmadığını, dolasıyla davacı tarafın alacağı olmamakla birlikte şirket giderlerine de katılmadığından tarafına borçlu durumda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, adi ortaklığın feshine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Adi ortaklık TBK.nın 620 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup TTK.da düzenlenmemiştir.
Somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin feshine dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, davanın TTK.’nın 4. maddesinde sayılan ve Türk Borçlar Kanununa atıf yapılan sözleşmelerden kaynaklanmadığı, davacının tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ticari olmayan işbu davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK.nn 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları ise dava şartıdır. Bu itibarla davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın reddine,
2-Kararın kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize başvurulması halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yüzüne karşı karar verildi.26/02/2019

Katip …

Hakim …