Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1183 E. 2020/841 K. 28.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1183 Esas
KARAR NO : 2020/841

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ : 28/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25.11.2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sigortalısı dava dışı ………. tekstil firmasına ait tekstil ürünlerini taşıması işini davalıların üstlendiği , bir kısım ürünlerin zayi olduğu, hasar miktarıın ekspertiz raporuyla 78.788,63 TL olduğu, davalıya başvurmasına rağmen ödenmediğinden bu bedelin avans faizi ile birlikte ödeme tarihinden itibaren davalılardan tahsili ile vekalet ücretiyle yargılama giderlerinin davalılara hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …….. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının haksız olduğu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, zamanaşımı itirazları olduğu, fiili taşıyıcı olmadıkları, davada ihbarın süresinde yapılmadığı, müvekkilinin kusurlu olmadığı, CMR Konvansiyonuna göre sınırlı sorumlu oldukları ve davanın Sompo Japan şirketine ihbarını talep etmiştir.
Davalı ……… Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın davacının sigortalısının güvenliğini sağladığı alanda meydana geldiği, bu nedenle dava dışı şirketin sorumluluğunu yerine getirmediği, müvekkilinin kusuru ve sorumluluğu olmadığını, zamanaşımı itirazı ile davanın …….. sigorta şirketine ihbarını taleple savunmuştur.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davalı …….. A.Ş. Akdi taşıyıcı, davalı ……… A.Ş. Fiili taşıyıcıdır. Dava dışı ………. Tekstil Firmasının Almanyada bulunan…….. Firmasına satmış olduğu ürünlerin Almanya’ya nakli işi olup uluslarası karayolu taşımacılığı olduğundan CMR hükümleri uygulanacaktır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler ……… ile …….. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; yükün teslim alınması ile beraber sorumluluğun taşıyıcı firmalara ait olduğu, ……… firmasına ait …….. plakalı aracın bağlı çekicisi ……… plakalı romörk şoförünün aracı terketmek sureti ile kusurlu olduğu, kötü hava şartlarına rağmen malı kabul edip sevk evraklarını imzaladığı, CMR ve TTK’ya göre hasar ihbar süresinin süresinde ve usulunce olduğu, davacı şirketin sigortalısının haklarına halef olduğu ve rücu koşullarının oluştuğu, rücu edilecek miktarın 4.466,05 SDR karşılığı 21.771.98 TL olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacının gönderen, davalının akdi taşıyıcı …….. A.Ş. Fiili taşıyıcı ……… A.Ş. Olduğu, gönderilenin 561 koli tekstil emtiası olduğu ……. plakalı taşıt ile 6/1/2017 tarihinde taşımaya alındığı, taşımanın Türkiye-Almanya şeklinde satıcının adresinden gönderilen-alıcının adresine taşıma konusunda uluslararası karayoluyla eşya taşıması olması sebebiyle uluslararası konvansiyon olan CMR’nin somut olayda uygulanması gerekitiği,CMR’nin 17’nci maddesinde kural olarak, taşıyıcının yükü teslim almasından, teslim etmesine kadar olan taşıma sürecinde meydana gelebilecek zayi veya hasardan sorumlu olduğu,böyle bir taşıma süreci sonunda hasar, zayi veya gecikme sabit olduğunda artık taşıyıcı sorumluluktan kurtulma sebebi ortaya koyamadığında bu zarardan sorumlu olduğu,CMR’nin 23’ncü maddesinde ise zararı nasıl belirleneceği, zarar ne kadar olursa olsun gerçek zararın tazmininin esas olduğu ancak sorumluluk üst sınırının 3’ncü fıkra gereğince bürüt kg başına 8,33 SDR ile sınırlı olduğu,bununla birlikte aynı konvansiyonun 29’ncu maddesinde özel bir düzenleme içermekte ve l.fıkrası “….taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkeme kararına göre isteyerek kötü harekete eşdeğer kusurundan ileri gelmiş ise taşımacı sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahutta kanıt yükünü karşı tarafa yükleyen bu böiüm hükümlerinden yararlanamaz.” şeklindedir,TTK ise bu hükümleri kasıt, pervasız hareketler ve zarar meydana gelme ihtimâli bilinci olarak kabul etmiş ve bu durum 886’ncı maddede düzenlemiştir.İşte CMR’nin 29’ncu maddesi değerlendirilirken artık Türk hâkimi Türk hukukuna göre kusurun ağrılığını değerlendirirken CMR’nin9 ve ,29’ncu madde iç atfı gereği TTK hükmünü de goz önünde bulunduracaktır.
08/01/2017 tarihli bildirim de göstermektedir ki mal zayi- kısmi zayı şeklinde değerlendirilmek gerekir.Hırsızlık neticesi kaybolan emtianın bulunması da söz konusu değildir.
Somut olayda tekstil emtiası taşımaya verilmiş, taşıyıcı taşımayı gerçekleştirme amaçlı yola çıkmakla, yoğun kar yağışı yüzünden yola çıkmama kararı almış, dava dışı sigortalı ………. Tekstile yakın bölgede 2 gün beklemiş, 49 koli tekstil ürünü hırsızlanma neticesi kaybolmuştur.
Mahkememizce park alanı konusunda güvenlik uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır. Taşıyıcının taşıma sürecinde mala nezaret etmesi gerekir.Güvenlikli,bekçili ve özellikle uluslar arası taşımada kullanılan taşıtların parklanmasına elverişli, yetkili otoparklar dışında sürücü nezaretinden uzak müşteri otoparkında terk edilerek bırakılması CMR’nin 29’ncu maddesi kapsamında bir ağır kusurdur.
Kusursuzluğunu ispatlayamayan davalı taşıyıcılar CMR’nin 17’nci ve özellikle kusurunun ağırlığı gözetilerek CMR’nin 29’ncu maddesi gereği meydana gelen zayi kaynaklı zarardan sorumludurlar
Davalının güvenlikli ortamın sağlandığının sabit olmaması,aracın yüklü bir şekilde böylesi bir yerde bırakılarak nezaretsiz kalması,müşteriye güvenen taşıyıcının sonuçlarına katlanması gerekmesi ve böyle bir güven pervasız davranış olarak değerlendirilmek gerekli olup emtia yüklü taşıtın böyle bir şekilde bırakılması taşımacılık uygulamasına da aykırı olması sebebiyle taşıyıcının ağır kusur olarak kabulünün gerektiği,bu hâlde de taşıyıcının CMR’deki sınırlı sorumluluk esasından yararlanamayacağı,davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği,(Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin 07/04/2009 gün ve 2007/9524 esas,2009/4222 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi) davalıların zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, davacının dava tarihi kurlarından talebi ile bağlı ¨78.788,63 TL zararın tazminini talep etme hakkı bulunduğu ödeme tarihinin 13/3/2017 tarihi olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile, 78.788,63 TL’nin ödeme (13/03/2017) tarihinden tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 5.382,05 karar ve ilam harcından peşin alınan 1.345,52 harcın mahsubu ile bakiye 4.036,53 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen 31,40 Başvurma Harcı ile 1.345,52 Peşin Harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 332,70 TL posta gideri, 2.000,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere 2.332,70 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 11.042,52 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 28/10/2020

Katip ……
¸e-imza

Hakim ……
¸e-imza