Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1131 E. 2018/290 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1131
KARAR NO : 2018/290

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali, Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/12/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali ve tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin hissedarı oldukları davalı şirketin kötü yönetimi ve sair nedenlerle TTK 531 maddesi uyarınca şirketin feshi talepli olarak Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, davalı şirketin 30.10.2017 günü genel kurul toplantısı yapılarak bir takım kararlar alındığını, anılan genel kurula ilişkin müvekkillerine sermaye artırım bedeli ödenmesi için yazı gönderildiğini, ancak genel kurulun yapılması usulsüz olduğu gibi, genel kurulda alınan kararların da şirket ve ortakların menfaatine olmayıp, mevcut husumete dayalı olduğunu, TTK m.414´te genel kurul toplantısı için yapılacak çağrının şeklinin öngörüldüğünü, müvekkillerine diğer vasıtalarla bir duyuru yapılmadığı gibi, iadeli taahhütlü mektupla da herhangi bir çağrı yapılmadığını, şirketin öz varlığının 24.10.2017 tarihinde alınan serbest muhasebeci mali müşavirlik raporuna göre 1.768.090,43 TL olup, bu miktardan 300.000,00 TL´lik esas sermaye çıkarılınca 1.468.090,43 TL´lik iç sermayeye sahip olunduğunun açıkça anlaşılacağını, yapılan genel kurulda şirketin 300.000,00 TL olan esas sermayesinin 600.000,00-TL´ye çıkarılmasına bu nedenle esas sözleşmenin değiştirilmesine karar verildiğini, bu bedelin ise şirket kasasında bulunan ve dağıtılmamasına karar verilen kâr payından karşılanabilecek iken ortaklara yöneltilmesinin iyi niyetli olmadığını, kaldı ki sermaye artırımı nakden yapılacak ise, şirket kârının da dağıtılmasına karar verilmesi gerektiğini, şirket kârı dağıtılmayacak ise artırılan sermayenin buradan karşılanması gerektiğini, 4 kişiden oluşan şirket yönetim kurulu üyelerine aylık 5.000,00 TL ödendiğini, bunun ise şirketin temel yapısını bozacak nitelikte olduğunu, bu ödemelerin yıllık 240.000,00-TL’ye tekabül ettiğini, yani 15 ayda artırılan sermaye kadar gereksiz bir ödeme yapılacağını, geçmiş dönemlerde böyle bir uygulamanın da olmadığını, ortakların çoğunun aynı zamanda şirkette fiilen çalışıp maaş alan kişiler olduğunu, yönetim kurulunun da ayrıca aktif bir çalışma yapmadığını, şirketin yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosunun ibrasının da doğru olmadığını, ticari borçlar/ borç senetleri gibi hususların izaha muhtaç olduğunu, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan şirketin feshi davasının anılan nedenlere dayalı olduğundan bu dosyada verilecek kararın beklenilmesini ileri sürerek 30.10.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların öncelikle yürütülmesinin geri bırakılmasına ve alınan kararların iptaline, şirket yönetim kuruluna ödenecek aylık 5.000-TL ücretin her bir ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak davalı şirkete ödenmesine, sermaye artırımı ve diğer kararlar nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zararların davalı yönetim kurulu üyelerinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket yönetim kurulu üyesi imza yetkilisi ve aynı zamanda finansman müdürü olan davacı …’ün diğer yönetim kurulu üyelerine haber vermeden 19.01.2017 tarihinde müdürlük görevinden ayrıldığını, aynı şekilde şirket satın alma koordinatör yardımcılığı ve sevkiyat bölüm sorumlusu görevini yürütmekte olan diğer davacı …’nın da birkaç gün sonra hiçbir gerekçe ileri sürmeden görevinden ayrıldığını, sonrasında davacıların müvekkili şirkete ihtarname keşide ederek yönetim kurulu üyesi olarak görevlerini yerine getiremeyeceklerini bildirdiklerini, davacılardan …’ün 2016 yılı olağan genel kurul toplantısının yapılması için gündem maddelerinin belirlenmesi ile ilgili 12.09.2017 tarihinde yapılacak olan yönetim kurulu toplantısına davet edildiğini, ancak davacı 19.09.2017 tarihinde yapılan yönetim kurulu toplantısına katılmadığından imza yetkisinin kaldırıldığını, müvekkili şirketin 2016 yılı genel kurul toplantısının belirlenen gündem dahilinde toplanabilmesi için gerekli ilanların 29/09/2017 tarihli ticaret sicil gazetesi ile 27/09/2017 tarihli … gazetesinde yayınlandığını, şirketin pay sahiplerine de kuruluşta bildirdikleri adreslerine 27.09.2017 tarihinde iadeli taahhütlü mektupla gönderildiğini, davacıların yapılan ilanlar ve bildirimlere rağmen müvekkili şirketin 30.10.2017 tarihinde şirket merkezinde yapılan olağan genel kurul toplantısına katılmadıklarını, toplantıda alınan karar ile şirketin ana sözleşmesinin 6.maddesinin tadil edilerek ana sermayenin 300.000,00 TL’den 600.000,00 TL’ye çıkarılmasına artırılan sermayenin nakden karşılanmasına karar verildiğini, artırılan sermaye ile şirketin pay sahiplerinin rüçhan haklarını toplantı esnasında tam katılım sağlanmadığından kullanabilmeleri mümkün olmadığı için toplantının 9.maddesinde alınan karar hariç 30.10.2017 tarihinde alınmış olan kararların 08.11.2017 tarihinde tescil edilip 14.11.2017 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiğini, tüm pay sahiplerine rüçhan haklarını kullanabilmeleri için 17.11.2017 tarihinde iadeli taahhütlü mektup gönderildiğini, davacılar dışındaki pay sahiplerinin rüçhan haklarını kullandıklarını, kendilerine verilen süre içerisinde taahhütte bulunup, artırılan sermaye miktarlarını ilan edilen banka hesabına bloke ettiklerini, davacıların rüçhan haklarını kullanmadıkları paylara ilişkin şirket paydaşlarına yapılan teklifin bazı pay sahipleri tarafından kabul gördüğünü, işlemlerin henüz sonuçlandırılmadığını, genel kurul toplantısının kanunun düzenlediği kurallar çerçevesinde her bir safhasının yasaya ve usulüne uygun yerine getirildiğini, davacıların usulüne uygun şekilde toplantıya ilan ve davetiyelerin yapılmasına rağmen genel kurul toplantısına katılmadıklarını, bu sebeple kararların iptalini talep etme hakları bulunmadığını, alınan kararların TTK 447. maddesi uyarınca şirketin temel yapısını bozacağına ilişkin iddianın ise hiç bir haklı gerekçeye dayanmadığını, davacı iddialarının yerinde olmadığını, yasal çerçeve içinde bilgi alma haklarını kullanmaya davet edilen davacıların bu haklarını kullanmayacaklarını beyan ederek reddettiklerini ve daha sonrasında ise Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile TTK 531. maddesine dayalı olarak şirketin kötü yönetildiğini ileri sürerek şirketin feshini ve şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin 2016 Haziran başında kurulduğunu, piyasaya çok hızlı bir giriş yaptığını, ancak mevcut şirket merkezinin faaliyetini sürdürmekte yetersiz kalması sebebiyle yeni bir kiralama ve ek finansman arayışına girişildiğini, şirketin iç kaynaklarının yeterli olamayacağı hesap edildiğinden nakdi sermaye artışı yapılması yoluna gidildiğini, şirketin sermaye arttırımı kararından sonra şirket faaliyetlerinin daha da arttırılarak devam edeceği bir mahal kiralandığını, faaliyete uygun hale getirilmesi için çalışmalara başlandığını, şirket yönetim kurulu üyelerine ödenen brüt 5.000,00 TL ücretin şirketin kısa süre içerisinde faaliyet gösterdiği alanlarda kazanmış olduğu başarı ve kârlılık göz önüne alındığında şirketin yapısını bozacağının iddia edilemeyeceğini, bu nedenle yapılan ilan ve çağrılara rağmen müvekkili şirketin olağan genel kurul toplantısına katılmayan davacıların haksız ve mesnetsiz iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi ibraz etmediklerinden davayı inkar etmiş sayılmışlardır.
Davalılardan … ve … vekili duruşmadaki beyanında; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; davalı şirketin 30/10/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gündemin 6, 7 ve 9 nolu maddeleriyle ilgili alınan kararların TTK ‘nun 446 ve 447.maddeleri uyarınca butlanı ya da iptali istemine ilişkindir.
Huzurdaki davada davalı yönetim kurulu üyelerinden zarar talebi de bulunduğundan objektif dava yığılması nedeniyle ayrı harç yatırılması gerektiğinden dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünün 2/A ve 2/B maddelerindeki zarar miktarlarının ayrı ve doğru olarak açıklanması, harca esas değerin bildirilerek Harçlar Tarifesi hükümlerine göre bildirilen değer üzerinden binde 68,31 ‘in 1/4 ‘ü tutarı peşin nispi harcın yatırılması, dava konusu yapılan 30/10/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan hangi numaralı kararların hangi sebeplerle iptalinin istenildiğini açıklaması için davacılar vekiline ön inceleme duruşmasında süre verilmiştir.
Davacılar vekili 15/03/2018 tarihli Uyap üzerinden gönderdiği e-imzalı dilekçesinde; davaya konu genel kurul kararlarının henüz iptaline karar verilmediği, ödemelerin yapılıp yapılmadığı bilinmediğinden doğmuş zarar miktarı ve zarar veren yöneticiler öğrenildikten sonra şirket ve müvekkilleri adına ayrı ayrı sorumluluk davası açma hakları saklı kalmak kaydıyla işbu davada talep ettikleri dava dilekçesinin netice-i talep kısmının 2/A ve 2/B maddelerinde yazan taleplerinden feragat ettiklerini, genel kurul toplantısında alınan gündemin 6.maddesindeki yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine, her birine aylık 5.000,00-TL brüt ücret ödenmesine, gündemin 7.maddesindeki yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddelerine göre izin verilmesine, gündemin 9.maddesindeki şirket sermayesinin 300.000,00-TL’den 600.000,00-TL’ye çıkarılmasına, bu nedenle ana sözleşmenin tadil edilmesine ilişkin kararların iptalini talep ettiklerini bildirmiştir.
Davacılar vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde; her iki davacı yönünden davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davaya konu 30/10/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısı tutanağı, hazirun cetveli ve toplantı ile ilgili diğer belgeler dosyaya getirtilmiştir.
Bilindiği üzere, genel kurul kararlarının hukuken varlık ve geçerlilik kazanabilmesi için gerekli şartlar kanunda çeşitli hükümlerde düzenlenmiş olup; bir genel kurul kararı ilgili hükümlere ve bu hükümler çerçevesinde düzenlenmiş ana sözleşme hükümlerine veya iyiniyet kurallarına aykırılık taşıdığı takdirde hukuken sakatlanır. Yokluk, butlan, askıda hükümsüzlük ve iptal edilebilirlik şeklinde geçersizlik halleri ortaya çıkabilir. Somut olayda iptal ve butlandan bahsedildiği için söz konusu geçersizlik hallerini ve hangi hallerde uygulanacağını kısaca değerlendirmek faydalı olacaktır.
Anılan yaptırımlardan en ağırı olan yokluk bakımından, bir hukuki işlemin hukuka uygun olarak doğabilmesi için öngörülen kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık, işlemin kurucu unsurlarında eksikliğe yol açmakta ise işlemi yokluk ile sakatlayacaktır. Yok sayılan bir hukuki işlem şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluğun tespiti her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilir ve yokluk kararı yalnızca açıklayıcı niteliktedir. Bu çerçevede, bir genel kurul kararının varlığından bahsedebilmek için iki unsur gerekir. Bunlardan ilki toplantı yapılması ve İkincisi toplantıda yeterli irade beyanları ile karar alınmasıdır. Bunlardan birisindeki eksiklik halinde hukuki işlem yani genel kurul kararı hiç doğmamış sayılır (Ayrıntılı bilgi için bkz. …, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2014, s. 25 vd.) Uygulama ve öğretide sayılan ve genel kurul kararının yokluğuna yol açan başlıca örnekler şöyledir; genel kurula davet, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış veya TTK’daki istisna dışında davet yapılmaksızın toplantı yapılmış ve karar alınmışsa, ya da oylama yapılmaksızın karar alınmışsa, genel kurul toplantısı yapılmaksızın karar alınmışsa yokluk yaptırımı uygulanır. Hükümet komiserinin bulunmadığı bir toplantıda alınan kararlar, komiserce imzalanmamış bir tutanakta yer alan karar yine yoklukla maluldür. Nisap bakımından aykırılıklar da genel kabule göre yokluğa sebebiyet vermektedir. Mevcut olmayan pay adedince mevcut oy nisap bakımından alınan kararların geçerliliğine etki ediyor ise, diğer bir ifade ile söz konusu oylar mevcut olmadan yeter sayı sağlanamıyorsa bu hâlde kanunda öngörülen yeter sayıda irade beyanı bulunmadığı için işlem yoklukla malul olacaktır.
Butlan yaptırımı bakımından, ETK’da butlan düzenlenmemiş iken 6102 sayılı TTK’da butlana ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların batıl olacağı açıkça düzenlenmiştir (TTK.m. 447). Bunun dışında daha önce olduğu gibi genel hükümlere dayanılarak da butlana hükmedilebileceği düşünülmektedir. İşlem emredici hükümlere (geçerlilik şartlarına) aykırı ise batıl olacaktır. Burada kanuna aykırılık hususu TTK. 445’te bir genel kurul kararının iptal sebepleri arasında da sayılmış olduğundan, (emredici) kanun hükümlerine aykırılık halinde hangi yaptırımın uygulanacağı hususu tartışma konusu olmuştur.
Bu hususta bilimsel öğretide …, … ve … birbirine yakın görüş ve haklı gerekçeler ortaya koyarak, emredici hükümler arasında ikili bir ayrım yapmakta; üçüncü kişileri ve ortaklık alacaklılarını korumaya yönelik (mutlak) emredici hükümlere aykırılığın yokluk veya butlana (EBK. 19-20), bunlar dışında kalan ve ortakları korumaya yönelik (nisbi) emredici hükümlere aykırılığın iptal davasına tabi olduğunu savunmakta idiler. Bu görüş uyarınca, hangi hükümlerin nisbi emredici nitelikte olduğu hükmün sözünden anlaşılamadığı takdirde, hakim tarafından yorum yoluyla saptanacaktır. Bu açıdan özellikle, kararın oluşmasına dair kurucu/şekli (mutlak emredici) hükümler dışında kalan ve kararın oluşmasıyla ilgili olan tüm hükümler nisbi emredicidir (bkz. …, Anonim Ortaklıklar, İstanbul, 1989, s. 158-159, …, s. 196-198; …, Anonim Şirketler, II-III, İstanbul 1960, s. 68; …, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, TTK. Şerhi II, İstanbul 1988, s. 881-882).
Yeni Kanuna uyarlayarak örnekler vermek gerekirse, halka kapalı ortaklıkta, o yılın kârının tamamının sermaye artırımında kullanılmasına dair karar iptal edilebilir; TTK. 437’de öngörülen ve bazı belgelerin genel kurulun olağan toplantısından önce incelemeye açık tutulmasına dair hükme uyulmadan alınan fınansal tablolar ve kâr dağıtımı ile ilgili karar iptal edilebilir, davetin toplantıdan en az iki hafta önce yapılmasına dair TTK. 414/1 maddesi nisbi emredici olup, toplantıdan on gün önceki davetle toplantı yapılmış ise alınan karar iptal edilebilir; gündemin açıklanmasına ilişkin m. 413, 414’e uyulmaksızın alınan karar iptal edilebilir; TTK. 436 uyarınca oydan yoksun kişilerin de katılımı ile alınan karar iptal edilebilir; her payın kural olarak en az bir oy hakkı sağlayacağını öngören m. 434’e aykırı olarak bir ortağın oy kullanması engellenir veya asgari oy hakkı çiğnenirse, yine alınan karar iptal edilebilir niteliktedir. Görüldüğü üzere, örnek verilen hallerde kanuna aykırılık bulunmakla birlikte, iptali istenen kararla ilgili ve o kararla sınırlı bir ihlâl söz konusudur. Buna karşılık, mutlak veya nisbi emredici hükümleri ilerisi için kaldıran veya değiştiren kararlar ise, m. 437/6 örneğinde görüldüğü gibi batıldır. (…, s. 57, 196 vd; …, Ortaklıklar Hukuku, s. 201-202). Yargıtay uygulaması da benzer şekildedir:
İptal yaptırımı açısından, dava açılmasının maddi hukuka ilişkin şartlarından ilki ise ortada bir genel kurul kararının bulunmasıdır. Ortada şeklen dahi geçerli bir genel kurul kararı yok ise bu halde yokluk yaptırımı ile karşılaşılır. İkinci olarak kararın kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık taşıması iptal için gerekli bir diğer maddi hukuk şartıdır (TTK. m.445). Üçüncü olarak aranacak şart ise karar ile aykırılık arasında illiyet bağı bulunmasıdır. 6762 sayılı ETK. 381 karar ile aykırılık arasında illiyet bağından söz etmemiş, daha doğrusu illiyet bağını varsaymış ise de TTK. 446/1’in (b) bendi toplantıya katılmış olsun olmasın her bir pay sahibine iptal davasını çeşitli şartlarla açma hakkı tanımış, ancak hakkın kullanılmasını sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olmasına bağlamıştır. … söz konusu yeniliği “etki kuralı” olarak nitelendirmekte, etki kelimesinin ifade ettiği anlamı, “ileri sürülen kanuna aykırılık yapılmasa idi iptali istenen genel kurul kararı alınamazdı veya genel kurul başka şekilde karar verirdi” şeklinde açıklamaktadır. (…, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul, 2013, N. 15-06 vd.)
İptal davası açısından, davayı açabilecek olanlar, pay sahipleri, organ olarak yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinden her birisidir. (TTK.m. 446 ). Toplantıya katılan pay sahipleri karara olumsuz oy vermiş ve muhalefetini zapta geçirmiş olmalıdır. Bununla beraber, muhalefet şerhinin toplantı tutanağında bulunması dışında, toplantı tutanağına ekli bir belge ile toplantı başkanlığına sunulabileceği ve toplantı tutanağında bu hususa yer verilebileceği de kabul edilmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davalı şirketin 27/05/2016 tarihinde kurularak ticaret sicile tescil edildiği, davacıların davalı şirketin 3000 pay üzerinden ayrı ayrı 276 paya sahip ortağı oldukları, şirketin kayıtlı merkez adresi itibariyle mahkememizin kesin yetkili olduğu tespit olunmuştur. Genel kurul 30/10/2017 tarihinde yapılmış, dava 08/12/2017 tarihinde açılmış olmakla davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacılar 30/10/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 6, 7 ve 9 nolu maddeleriyle ilgili alınan kararların çağrı usulsüzlüğü nedeniyle iptali ve anonim şirketin temel yapısını bozan kararlar olması nedeniyle butlanını talep etmişlerdir. Davaya konu genel kurul toplantı tutanağı ve ekleri incelendiğinde, toplantıya çağrının kanun ve esas sözleşmede öngörüldüğü gibi gündemin ve yapılması planlanan ana sözleşme tadili ve iç yönergeyi de içerecek şekilde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 29/09/2017 tarihli, mahalli gazete olan … Gazetesinin 27/09/2017 tarihli nüshalarında ilan edilmek suretiyle ve ayrıca tüm pay sahiplerine iadeli taahhütlü posta yoluyla toplantı gün ve gündeminin bildirim işlemlerinin yapıldığı görülmüştür. Bakanlık komiseri de tutanakta aynı tespiti yapmıştır. Bu itibarla dava konusu genel kurulun çağrı usulünde herhangi bir aykırılık bulunmamaktadır. Usulüne uygun çağrıya rağmen davacılar genel kurul toplantısına katılmamışlar, oy kullanmamışlardır. Bu nedenle iptal davası açma hakları bulunmamaktadır.
Bir an için çağrı usulsüzlüğü kabul edilse dahi, TTK 446/1-b madde ve bendinde belirtilen etki kuralı şartı oluşmamıştır. Zira davaya konu 6, 7 ve 9 nolu genel kurul kararları 3000 oydan 2448 kabul oyuyla alınmış olup davacıların şirketteki pay oranları (toplam 552) dikkate alındığında genel kurula katılıp olumsuz oy kullanmış olsalar dahi alınan kararların sonucunun değişmeyeceği açıktır. Hal böyle olunca, davacıların TTK 446 maddesine dayanan iptal talepleri yerinde görülmemiştir.
Davacılar ayrıca davaya konu kararların içerik itibariyle anonim şirketin temel yapısını bozacak nitelikte olduğunu belirterek TTK.nun 447/1-c madde ve bendine dayalı butlan talebinde bulunmuşlardır. Hazır bulunanlar listesi ve genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde; şirketin 300.000,00-TL’lik sermayesine tekabül eden 3000 adet paydan 244.800,00-TL sermayeye tekabül eden 2448 paya sahip ortakların toplantıya katıldığı ve alınan kararların toplantıya katılan ortakların kabul oyu ve oy birliği ile alındığı, bu durumda yasanın ve ana sözleşmenin ön gördüğü toplantı ve karar nisaplarına aykırı bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Kararların içerikleri incelendiğinde; 6 nolu karar ile yönetim kurulu üyeliklerine üç yıl süre ile görev yapmak üzere A Grubu hissedarlar tarafından aday gösterilen …, …, B Grubu hissedarlar tarafından aday gösterilen … ve …’ün seçilmelerine, yönetim kurulu üyelerine bu görevleri sebebiyle her birine aylık 5.000,00-TL brüt ücret ödenmesine karar verildiği görülmüştür. Yönetim kurulu üyelerinin seçimi genel kurulun münhasır yetkisi içerisindedir. Şirketin sunulan mali tablolarına göre yönetim kurulu üyelerine aylık 5.000,00-TL brüt ücret ödenmesi makul görülmüştür. Kararın içeriği itibariyle anonim şirketin temel yapısını bozucu veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı bir durumu mevcut değildir.
Dava konusu genel kurulun 7.gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddelerine göre izin verilmesine toplantıya katılanların oy birliğiyle karar verilmiştir. Bu kararın alınmasında her bir yönetim kurulu üyesi kendisi yönünden yapılan oylamada oy yasaklısı bulunduğundan yönetim kurulu üyeleri …, …, … ve …’ün sermayedeki pay oranları çıkarıldığında dahi olumlu oy veren diğer ortakların pay oranları toplamı 1855 olduğundan karar nisabının sağlandığı sonucuna varılmıştır. Yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine dair karar içerik itibariyle anonim şirketin temel yapısını etkileyen veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı bir karar değildir. Bu sebeplerle 7 nolu karar yönünden de yokluk veya butlan sebepleri oluşmamıştır.
9.gündem maddesi ile şirket ana sözleşmesinin sermaye ve hisse senetlerinin nevi başlıklı 6.maddesinin değiştirilerek şirket sermayesinin 300.000,00-TL’den 600.000,00-TL’ye çıkarılmasına bu nedenle ana sözleşmenin tadil edilmesine toplantıya katılanların oy birliği ile karar verilmiştir. TTK.nun 421/1 maddesine göre, kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. Sermaye artırımı kararı TTK 421.maddesinin diğer fıkralarındaki daha ağırlaştırılmış nisaplarla alınması gereken kararlardan değildir. Somut olayda, sermaye artırımı kararı %82 kabul oylarıyla alınmıştır. Bu nedenle toplantı ve karar nisabı yönünden herhangi bir aykırılık bulunmamaktadır. Davalı şirketin 27/05/2016 tarihinde kurulmuş olması ve ibraz olunan 2016 yılı bilançosu ile yönetim kurulu yıllık faaliyet raporuna göre, güçlü bir sermaye yapısına sahip olabilmesi için sermaye artırımı kararı alınması hususu butlan sebeplerinden sayılamayacaktır. Bu husus ancak iptal sebeplerinden olabilecek ise de, yukarıda açıklandığı gibi davacılar usulüne uygun çağrıya rağmen genel kurul toplantısına katılmadıklarından iptal davası açma hakları bulunmamaktadır. Bir an için çağrının usulsüz olduğu kabul edilse dahi etki kuralı şartı oluşmadığından yine iptal davası dinlenemeyecektir. Sermaye artışına ilişkin kararın ticaret sicil gazetesinde diğer kararlardan sonra ilan ve tescil edilmesinin ortakların apele ve taahhüde çağrısı nedeniyle yapıldığına ilişkin davalı savunması yerinde görülmüştür. Davacılar vekili son beyanlarında kararların iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu iddia etmiştir. İleri sürülen bu sebep ancak iptal sebepleri içerisinde değerlendirilebilecektir. Oysa somut olayda davacılar genel kurula çağrıya rağmen toplantıya katılmadıklarından iptal talepleri dinlenemeyecektir. Çağrı usulsüzlüğü kabul edilse dahi davacıların davalı şirketteki pay oranları ile alınan kararların kabul oyu oranları dikkate alındığında “etki kuralı ” şartının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Davacıların Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açmış oldukları TTK 531 maddesine dayanan davalı şirketin haklı sebeplerle feshi ve tasfiyesi davası, huzurdaki davanın niteliği gözetilerek bekletici mesele yapılmamıştır.

Netice itibariyle; davacılar usulüne uygun çağrıya rağmen genel kurul toplantısına katılmamışlar ve oy kullanmamışlardır. Dava konusu genel kurula ilişkin çağrı daveti ticaret sicil gazetesinde ve ulusal gazetede yapılmış, davacılara da iadeli taahhütlü posta ile gönderilmiştir. Çağrı usulsüzlüğüne ilişkin davacı iddiaları yerinde görülmemiştir. Velevki çağrı usulsüzlüğü kabul edilse bile iptal davasına konu edilen kararlar, kanunun aradığı karar nisaplarına uygun olarak alınmış ve etki kuralı gereğince davacılar toplantıya katılıp da 6, 7 ve 9 nolu kararlarda olumsuz oy kullanmış olsalardı dahi sonuç değişmeyeceğinden iptal davası açma yetkileri bulunmamaktadır. Davaya konu 6, 7 ve 9 nolu kararların içerik itibariyle TTK.nun 447 maddesindeki batıl kararlardan olmadığı, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması ilkesine aykırılık teşkil eden karar niteliğinde bulunmadığı, ortakların vazgeçilmez haklarının sınırlandırılmadığı tespit edilmiş olmakla butlan sebeplerinin de oluşmadığı anlaşılmıştır. Davacılar tarafından ileri sürülen sebepler ancak iptal sebeplerinden sayılabilecektir. Ancak davacılar genel kurul toplantısına katılıp olumsuz oy kullanmadıklarından iptal davası açma hakları da bulunmamaktadır.
Huzurdaki davada ayrıca şirket yönetim kuruluna ödenecek aylık 5.000,00-TL ücretin davalı yönetim kurulu üyelerinden alınarak davalı şirkete ödenmesi ile sermaye artırımı ve diğer kararlar nedeniyle davacıların uğradığı zararların yine davalı yönetim kurulu üyelerinden alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacılar vekili bu taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiş, ibraz ettiği vekaletnamelerde her iki davacı için davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmekle, bu taleplere ilişkin davanın da tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında tazminata yönelik taleplerin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle; davacıların davalılar …, …, …, … aleyhinde açtıkları yönetici sorumluluğuna dayanan tazminat taleplerinden feragat etmeleri nedeniyle buna ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine, davacıların davalı şirkete yönelik 30/10/2017 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 6, 7 ve 9 nolu kararların iptali davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların davalılar …, …, …, … aleyhinde açtıkları yönetici sorumluluğuna dayanan tazminat taleplerinden feragat etmeleri nedeniyle buna ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Davacıların davalı şirkete yönelik 30/10/2017 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan 6, 7 ve 9 nolu kararların iptali davasının reddine,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca objektif dava yığılması nedeniyle iki ayrı dava bulunduğundan alınması gereken 35,90- TL’den iki ayrı harç toplamı 71,80-TL maktu karar ve ilam harçlarının davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harçtan mahsubuna, bakiye 40,40 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacıların davalı şirket aleyhinde açmış oldukları genel kurul karar iptali davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı şirket lehine tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’ne verilmesine,
5-Davacıların davalı gerçek kişiler aleyhinde açmış oldukları yönetici sorumluluğuna dayanan tazminat taleplerine ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğinden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalılar … ile …’e verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
7-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile bir kısım davalılar vekillerinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/04/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …