Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1129 E. 2020/597 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1129
KARAR NO : 2020/597

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2017
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil bankanın harç ve teminat yatırmaktan muaf olduğunu, dava dışı borçlu …. İnş. Haf. San. Tic. Ltd. Şti firmasına genel kredi sözleşmesi kullandırdığını, sözleşmeye …, …,…. müteselsil kefil sıfatıyla imza attığını, 150.585,01-TL’lik nakit alacağının davalılardan tahsil edemediği için icra takibine bağlandığını, Halk firmasına sunulan çekte yer alan firmaların kaşelerine atılan imzaların tamamı benzeri olduğunu, davalı firmalar ile dava dışı müvekkil banka borçlusu ….’nın firması arasında organik bağ bulunduğunu, davalıların adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları için ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalılara ait menkul ve gayri menkullerin 3. kişilere rızaen devir ve temliklerinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kredi sözleşmesinde müvekkili şirketlerin taraf olmaması sebebiyle davanını husumetten reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tüzel kişilik perdesinin aralanması veya organik bağ nedeniyle alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi mahkememiz ara kararı ile reddedilmiş olup, İstanbul … BAM …. Esas, …. Karar sayılı ilamıyla da onanmıştır.
Taraf vekilleri delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmış, bu kapsamda icra dosyaları celp edilmiş, davalı şirketlerin kuruluşundan itibaren sicil kayıtları getirtilmiş, iddia ve savunmaların değerlendirilmesi için dosya kapsamı ile davalı şirketlerin ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde re’sen seçilen bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Mali müşavir …., bankacı mali müşavir …, şirketler konusunda uzman …tarafından düzenlenen raporda tüzel kişilik perdesinin aralanması koşullarının oluşmamakla bu hususta da takdir mahkemenindir.” şeklinde mütalaa vermişlerdir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerle beraber teorik açıklamalar ışığında somut olayda; temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkisinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişi ile ortakları arasında malvarlığı ile sorumluluk ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklılarının menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğinin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin amacı, hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesidir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2.maddesi kabul edilmektedir. Tüzel kişiliğin varlığı asıl olup borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemeyecektir. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir. Uygulamada ve doktrinde tüzel kişi ile ortaklarının alanlarının ve malvarlığının birbirine karışması halinde, yetersiz sermaye durumunda, aynı şirketler topluluğu içinde yer alan kardeş şirketler arasında koşulların varlığı halinde ve çok istisnai hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.
“Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” ana kuralın istisnası olarak ancak belirli ve sınırlı durumlarda “sakınılarak” uygulanması gereken bir yoldur.
Davacı … İnş. Ltd. Şti … İnş. Haf. San. Ltd. Şti hakkında dava açmış olmasına rağmen talep edilen banka alacağı … İnş. Haf. Ltd. Şti’nin kullanmış olduğu nakit kredilerden kaynaklanan 150.585,01 TL kredi borcuna ilişkin yapılan ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile 08/05/2013 tarihinde …’nın kullanmış olduğu krediler nedeniyle … İnş ile kefiller …, …, … hakkında icra takibine geçildiği, yapılan icra takibine rağmen borç tutarının tahsil edilememesi üzerine davacı banka; …. Hafriyat ve İnş- …. İnş. Haf. Hakkında işbu davayı açarak; dava dışı borçlu firma ile davalı şirketlerin ortaklarının aynı kişiler olduğu sahiplerinin akraba oldukları şirketler arasında organik bağ bulunduğu, mizanlarında davalı firmalar arasında kaynak aktarımı mahiyetinde yoğun fon transferi işlemleri bulunduğunu, borçlu … firmasının ortağı …’nun akrabası …’ya ait evde …’in ikamet ettiği, dilekçe ekinde verilen …. A.Ş çek keşidecisine ait 150.000,00 TL çekin cirantaları …. Hafriyat ve … firmaları imzalarının aynı olduğunun tespit edildiği, perdeyi kaldırma teorisi ile tüzel kişilerin savunmasının yararlanmak istemesine izin verilmemesi davalının dava dışı borçlu şirketin borcundan diğer davalılarla birlikte müteselsilen sorumlu olması gerektiğini talep etmişse de tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin sınırlı sorumluluk ilkesinden kötüniyetle yararlanmak isteyen şirket ortaklarına yönelmeyi sağlayan bir teori olduğu davacı bankanın işbu davada davalı …. Hafriyat ve … İnş ‘ın ortaklarına karşı böyle bir talepte bulunmadığı, adres ayniyetlerinin organik bağın varlığı için yeterli olmayacağı, şirketlerin unvan benzerliği ve ortaklık yapısının doğrudan doğruya perdenin kaldırılması teorisinin uygulanmasını sağlamayacağı, kaldı ki davalı şirketlerin ortaklık yapısı ve yönetim kurulu yapısının faaliyet konularının farklı olduğu, davalının tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak mal kaçırma ya da alacağın tahsilini imkansız hale getirme yönünde eylemde bulunduğu iddia edilmişse de ortada asıl borçluyu gizleyen bir perde bulunmadığı, asıl borçlu … Şti’nin davalı …. Hafriyat’a 216.720,00 TL borçlu olduğu, dava sonrası davalının bu kapsamda 79.383,33 TL ödeme yaptığı, kötü niyetle ve mal kaçırma gayesi ile mevcudu eksiltmeye yönelik tasarruflarla ilgili olarak yasal şartların varlığı halinde tasarrufun iptali, muvazaa nedeniyle işlemin iptali gibi hukuki sürecin işletilmesinin mümkün olduğu, yukarıda ifade edildiği üzere “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi”nin belirli ve sınırlı durumlarda sakınılarak kullanılması gereken bir yol olduğu ve somut uyuşmazlık bakımından perdenin aralanması koşullarının oluşmadığı kanaati oluşmakla davanın reddine karar verilerek yargılamaya son verilmiştir. ( Yargıtay 11. H.D. 2016/3472 Esas ve2019/745 karar ile 2017/2384 esas ve 2019/2653 karar sayılı ilamları bu yöndedir.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40TL maktu ilam ve karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 18.540.58 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine BIRAKILMASINA,
5-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 23/09/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza