Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1116 E. 2018/99 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1116
KARAR NO : 2018/99

DAVA : Tenfiz
DAVA TARİHİ : 06/12/2017
KARAR TARİHİ : 22/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti …Mahkemesi’nce 29/09/2017 tarihinde … Esas sayılı kararla davalı ….Tic….aleyhine müvekkili …’ne ödenmek üzere 364.598,70-USD’den 30/05/2017 tarihinden itibaren tediye tarihine kadar geçecek süre için aylık %2 oranında faize ve 29/05/2017 tarihine kadar hesap edilen 57.264,3-USD faizin ödenmesine, davalı şirketin müvekkiline 14.736,80-TL borcu için ise 30/05/2017 tarihinden itibaren tediye tarihine kadar geçecek süre için aylık %2 oranında faiz ödenmesine, davalı aleyhine hüküm ve dava masrafı olarak 10.140,-TL’yi 29/09/2017 tarihinden tediye tarihine kadar %14 faiz+%16 KDV’nin yine davalı tarafından ödenmesine karar verildiğini, istinaf edilmediğinden hükmün 10/11/2017 tarihinde kesinleştiğini belirterek başkaca dava ve talep hakları ile ihtiyati tedbir talepleri saklı kalmak kaydıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti …. Mahkemesi 29/09/2017 tarihli…. Esas sayılı dosyasının 29/09/2017 tarihinde verilen ve 10/11/2017 tarihinde kesinleşen kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle 5718 sayılı MÖHUK md.51 gereğince görevli mahkemelerin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, davanın görevsizlik sebebiyle reddi gerektiğini, dava konusu ilama ilişkin MÖHUK 50/f.1 ve 54/ç maddelerinde düzenlenen tenfiz şartlarının mevcut olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında “T.C.ve KKTC Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi” imzalandığını, anılan sözleşmenin iki ülke vatandaşlarının adli makamlar nezdinde savunma haklarının aynı şekilde kullanma imkanlarını teminat altına aldığını, sözleşmenin hukuki ve ticari konularda adli yardımlaşma başlıklı kısmının tebligat düzenleyen 5.maddesi uyarınca hukuki veya ticari konularda düzenlenen adli belgelerin diğer akit tarafın ülkesinde bulunan şahıslara sözleşmenin 6.maddesinde öngörülen usule göre tebliğ edilmesi gerektiğini, buna göre tebligatların iki ülkenin yetkili makamları arasında doğrudan doğruya gönderileceğini veya merkezi makamlar aracılığıyla yazışma yapılması gerektiğini, T.C.yönünden merkezi makamın Adalet Bakanlığı, KKTC yönünden İçişlerinden sorumlu bakanlık olduğunu, her iki devletin yetkili makamları veya merkezi makamları dışında diplomatik yoldan da talepte bulunma haklarının bulunduğunu, ayrıca diğer ülkede bulunan kendi vatandaşlarına Büyükelçilik ve Konsolosluk memurları vasıtasıyla da tebligat yapılabileceğini, ancak …. Mahkemesinin….sayılı dava yargılamasında müvekkili şirkete bu usule uygun tebligat yapılmadığını, müvekkilinin davadan haberdar olamadığını, yokluğunda dava görülüp karara bağlandığını, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, müvekkilinin savunma hakkını kullanmasına fırsat verilmediğini, müvekkilinin yokluğunda davanın görülüp karara bağlandığını, tenfizi talep edilen ilamın kesinleşmemiş olup MÖHUK m.50’deki kesinleşmiş olma şartını taşımadığından tenfizinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararının kesinleşme ve apostil şerhli tastikli örneği dosyaya ibraz edilmiş, mahkememiz kasasına alınmıştır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 15/03/2017 tarih 2016/9181 esas 2017/2117 karar, aynı dairenin 15/11/2016 tarih 2016/9029 esas , 2016/14809 karar, aynı dairenin 03/06/2015 tarih 2014/11048 esas 2015/8209 karar aynı dairenin 28/05/2015 tarih 2014/9851 esas 2015/7815 karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 05/11/2017 tarih 2017/731 Esas 2017/725 karar , İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2017 tarih 2017/306 esas 2017/326 karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi’nin 05/01/2017 tarih 2017/7 esas 2017/10 karar sayılı ilamlarında açıkça ifade edildiği üzere 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 4.maddesinde, yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre ( 1 ) sayılı tarife gereğince harç alınacağı, 16.maddesinde değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde ( 1 ) sayılı tarifede yazılı değerin esas olduğu, 28.maddenin a bendinde karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanın kararın tebliğinden itibaren 1 ay içinde ödeneceği, 30 ve 32.maddelerinde yargı işlemlerinde alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı konularında emredici hükümler bulunduğu, Harçlar Kanundaki bu düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce kendiliğinden göz önünde tutulması gerektiğinden;
Somut olayda tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararında 364.598,70 USD, 57.264,30 USD, 14.736,80 TL ve 10.140,00 TL ‘nin davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği nedeniyle; kararda geçen USD miktarları toplamının 421.863,00 USD olduğu, dava tarihi olan 04/12/2017 tarihi itibariyle TCMB ‘sı döviz kurları esas alınarak USD efektif satış miktarı olan 3.9320 TL üzerinden 1.658.765,32 TL ‘ye çevrilmesi ve 14.736,80 TL + 10.140,00 TL ilavesi ile tenfizi talep edilen karara konu miktarın yani dava değerinin 1.683.642,12 TL olarak belirlendiği, bu miktarın binde 68,31 ‘nin 115.009,45 TL’nin 1/4 ‘ü olan 28.752,36 TL peşin nispi harç alınması gerektiği, bu miktardan davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile noksan 28.720,96 TL peşin harcın tamamlanması konusunda davacı vekiline ön inceleme duruşma gününe kadar kesin süre verilmiş, ara karar gereğince davacı tarafça eksik peşin harç 19/02/2018 tarihinde yatırılmıştır.
Davalı yanın görev itirazı değerlendirildiğinde, 5718 sayılı MÖHUK’un 51/1.maddesinde yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde asliye mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiği, ancak asliye hukuk veya asliye ticaret şeklinde bir ayrıma yer verilmediği, dosya kapsamına göre tenfizi talep edilen ilamdaki alacağın tacirler arasındaki sözleşmeden kaynaklandığı, nispi ticari dava niteliğinde olduğu, bu sebeple davanın asliye ticaret mahkemesinin görevine girdiği, nitekim Yargıtay’ın son içtihatları ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….Hukuk Dairesinin 09/10/2017 tarih … Esas, …. Karar sayılı ilamının da aynı doğrultuda olduğu nedeniyle mahkememiz görevli bulunduğundan davalı yanın görev itirazının reddine karar verilmiştir.
Tenfiz şartları 5718 sayılı yasanın 54. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir :
“a)Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması.
b) İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.” gerekmektedir.
Somut olayda; maddenin a ve b bentlerinde belirtilen şartların gerçekleştiği, KKTC ile Türkiye arasında imzalanan 27/10/1988 tarih 3490 sayılı Kanunla onaylanmış, 13/02/1989 tarih 20079 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan “Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi”uyarınca MÖHUK 48/2 madde ve fıkrasında öngörüldüğü şekilde karşılıklılık mevcut olduğu, tenfizi istenilen kesinleşen KKTC …. Mahkemesi kararına konu olan uyuşmazlığın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmediği, ilamın tacirler arasındaki sözleşmeden kaynaklanan alacağa ilişkin para borcunu içerdiği, yine yabancı mahkeme ilamının Türkiye’de tenfiz edilmesinde Türk kamu düzenine açıkça aykırı bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf MÖHUK 54/ç madde ve bendi ile iki ülke arasındaki uluslararası sözleşmenin tebligat maddelerine aykırılık nedeniyle tenfiz şartlarının oluşmadığını ileri sürmüştür.
Tenfiz Hakimi yabancı mahkemede uygulanan usul kurallarını, vakıaları, delilleri, ihtilafa uygulanan maddi hukuk hükümlerini tanıma ve tenfiz davalarında revizyon yasağı ilkesi olduğu için inceleme konusu yapamayacaktır.
KKTC …. Mahkemesinin 29/09/2017 tarihli….sayılı kararının içeriğinden davalı tarafa celpnamenin aslına uygun bir suretinin tebliğ edildiği halde cevap vermediği ve yargılamanın davalı tarafın gıyabında devam ettiği, davacı vekilinin sunduğu tebliğ evrakları ve mahkeme ara kararına göre celpnamenin davalıya …. Blokları …. Blok Kat:… …/İSTANBUL adresine bir özel kargo marifetiyle gönderilmek suretiyle tebliğ edilmesine karar verildiği, davalıya bu şekilde … hava yolu özel kargo vasıtasıyla tebligatın yapıldığı, dolayısıyla dava dilekçesi ve celpnamenin davalı tarafa kargo kanalıyla gönderildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar 5718 sayılı MÖHUK’un 54/ç maddesinde o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmış olması gerektiği belirtilerek yabancı mahkemedeki usul hükümlerinin uygulanmasında ve tebligat usulünde o yer kanunlarının geçerli olduğu, diğer bir ifadeyle yargılamanın usulü ve tebligatın hakimin hukukuna (lex fori) tabi olduğu düzenlenmiş ve davamıza konu olayda KKTC usul hükümlerine uygun olarak tebligat yapıldığı anlaşılmakta ise de, bu hususta iki ülke arasında (Türkiye-KKTC) özel uluslararası sözleşmenin de bulunduğu gözardı edilemeyecektir. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki 27/10/1988 tarih ve 3490 sayılı Kanunla onaylanan 13/02/1989 tarih 20079 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan “Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi”nin hukuki ve ticari konularda adli yardımlaşma başlıklı kısmının tebligatı düzenleyen 5.maddesinde, hukuki veya ticari konularda düzenlenen adli belgelerin diğer akit tarafın ülkesinde bulunan şahıslara sözleşmenin 6.maddesinde öngörülen usule göre tebliğ edilmesi gerektiği, buna göre tebligatların iki ülkenin yetkili makamları arasında doğrudan doğruya gönderileceği veya merkezi makamlar aracılığıyla yazışma yapılması gerektiği, T.C.yönünden merkezi makamın Adalet Bakanlığı, KKTC yönünden İçişlerinden sorumlu bakanlık olduğu, her iki devletin yetkili makamları veya merkezi makamları dışında diplomatik yoldan da talepte bulunma haklarının olduğu, ayrıca diğer ülkede bulunan kendi vatandaşlarına Büyükelçilik ve Konsolosluk memurları vasıtasıyla da tebligat yapılabileceği öngörülmüştür. İkili sözleşme özel düzenleme olduğundan daha genel düzenleme olan MÖHUK’dan önce uygulanmalıdır. Somut olayda davalıya özel kargo vasıtasıyla tebligat yapılmak suretiyle iki ülke arasındaki sözleşmenin tebligatı düzenleyen ve iki ülke vatandaşlarının da aynı şartlarda hukuki imkanlardan faydalanmalarını amaçlayan anılan maddelerine uyulmadığından davalının savunma hakkı ihlal edilmiştir. 5718 sayılı MÖHUK 54/ç madde ve bendi gereğince bu sebeple tenfiz koşulları oluşmadığından, davacının KKTC …. Mahkemesi kararının tenfizine ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin 02/12/2016 tarih …Esas, ….. Karar sayılı kararı da aynı yönde bulunmaktadır.)
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tenfiz koşulları oluşmadığından davacı davasının reddine,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca hesaplanan 35,90- TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 31,40- TL harç ile tamamlama harcı olarak yatırılan 28.720,96-TL harçtan mahsubuna, artan 28.716,46-TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 74.459,26-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde avanslardan artan olur ise yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2018

Başkan …

Üye …
Üye …

Kâtip …