Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1092 E. 2020/747 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1092
KARAR NO : 2020/747

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2017
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın davacı şirkette 22/08/2016-17/03/2017 tarihleri arasında ticari ürünler satış sorumlusu görevinde çalıştığını, davacı şirket ile iş sözleşmesinin davalının istifası ile sonlanması üzerine davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmaya başlamış olduğunu, bunun da davacı şirket nezdinde edindiği ticari bilgileri kullanma imkan ve ihtimaline haiz olmasından dolayı, bu durumun taraflar arasında imzalanmış bulunan 22/08/2016 tarihli iş sözleşmesinin rekabet yasağı başlıklı 12. Maddesini açıkça ihlal ettiği gerekçesiyle davalının rekabet yasağına aykırı davranışları nedeniyle 51.405,00 TL cezai şart bedelinin tazmini talebiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; rekabet yasağının işçinin çalışma ve sözleşme özgürlüğüne aykırı olduğunu, müvekkilinin herhangi bir firmada çalışmadığını, davacı firma ile tamamıyla farklı sektörlerde faaliyet gösteren bir ticari şirketin kurucu ortağı olduğunu, davacı firmada 6 ay 2gibi kısa bir süre çalışan müvekkilinin davacının üretim sırları, işleri veya müşteri çevresi hakkında haksız rekabet teşkil edecek bilgiye sahip olduğunun ileri sürülemeyeceğini, davacının kurucusu ve ortağı olduğu firma ile ticari ilişki içerisinde olduğundan rekabet yasağının ihlal edilmesi söz konusu olmadığı gibi davacının önemli bir zarara uğrama ihtimalinin de bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, rekabet yasağına ilişkin kaydın işveren açısından karşı edim yükümlülüğü getirmiş olması gerektiğini aksi halde aşırı nitelikteki rekabet yasağının bağlayıcı sayılmaması gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının iş sözleşmesine aykırı davrandığı iddiasına dayalı haksız rekabetten dolayı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılmış, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davaya konusu belirsiz Süreli İş Sözleşmesi, davacının SGK kayıtları, ücret bordrosu celp ve ibraz olunmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davacı tanığı dinlenmiştir.
Öncelikle dinlenen davacı tanığı beyanında; kendisinin 1997 ‘den beri davacı şirkette çalıştığını, davalıyı da tanıdığını, kendisinin davacı şirkette idari işlere bağlı filo sorumlusu olarak görev yaptığını, davalının kimya fabrikasında müşteri satış temsilcisi olduğunu 9 ay kadar çalıştığını, davalının müşterilerle ilgili görüşmesi konusunda bilgisi olmadığını, fakat araç takip sorumlusu olduğumdan davalının … bölgesindeki görüşmelerle ilgili raporların istendiğini hatırladığını, fakat hangi müşteriye hangi amaçla gittiği konusunda bilgisinin olmadığını, kendilerinin idari işlerden amirlerinin daha çok …’ye gittiği bir fabrika müşterisine daha sık gittiği yönünde kanaat oluştuğuna ilişkin raporlar istenildiğini beyan etmiştir.
Mahkememize davacının eylemlerinin sözleşmeye ve haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil edip etmediği, sözleşmede yazılı cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda bilirkişiler mali müşavir …, kimya mühendisi …., ticaret hukukçusu ….’dan rapor alınmıştır. Alınan rapora, incelenen davacı şirkete ait 2017 ve 2018 yılı ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğunu, Elektronik Defter ile Envanter Defterlerinin yasal süresinde onaylandığını ve davacı şirketin 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davalı …’ın vergi mükellefiyeti bulunmadığını, ancak dosya kapsamına göre yapılan incelemeler neticesinde, davalı …’ın davacı şirket bünyesinde çalışırken 19/01/2017 tarihinde 30.000,00 TL’lik sermaye ile “her türlü poliüretan, suni deri, poliüretan bazlı reçine, pvc ham maddeleri ile bilumum yardımcı maddelerin iç ve dış ticareti ile alım, satım ve üretimini, pazarlamasını yapmak ve benzeri konularda faaliyet göstermek üzere …. Kimya Poliüretan San ve Tic. Ltd. Şti adında bir firma kurduğunu ve bu firmada %50 hisseye sahip olarak kurucu ortak kayıtlarda yer aldığını, bu nedenlerle dava dışı şirketin ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmesi gerektiğini bildirmiştir.
Raporda her ne kadar dava dışı … Kimya Poliüretan San ve Tic. Ltd. Şti’nin defter ve belgelerinin incelenmesi gerektiği belirtilmiş ise de tarafların delilleri arasında …. Kimya Poliüretan San ve Tic. Ltd. Şti’nin ticari defter ve belgeleri yer almamaktadır.
Bilirkişi raporu hükme esas alınmamıştır. Bilirkişi delili HMK içerisinde takdiri deliller arasında yer alıp mahkememiz bu hususu serbetçe değerlendirmiştir. Teknik özel nitelik gerektiren husus dava dışı şirketin faaliyet alanı ile ilgili olmakla sadece kimya mühendisi bilirkişi duruşmaya davet edilerek beyanı alınmıştır.
Dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında 22/08/2016 tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi imzalanmış olup sözleşmenin 12 maddesinde; davalı 2(iki) yıl süre ile işverenin açık yazılı izni olmaksızın …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … illeri ile sınrılı olmak üzere, işveren ile aynı veya benzer iş kollarında… Hangi isim ve unvan altında olursa olsun iş verenle rekabet sayılabilecek şekilde kazanç getirici faaliyette bulunamaz” Maddesi uyarınca rekabet yasağı sözlemesi imzalamış olduğunu, rekabet yasağı yükümlülüğüne aykırılık halinde ise hizmet akdinin son bulduğu aydaki aylık brüt ücretinin 10 (on) katı tutarında caza-i şart bedeli ödeneceği öngörülmüş ve davacı taraf iş bu sözleşme hükmüne dayalı olarak davalının rekabet yasağına aykırı davranması nedeniyle iş bu davaya açtığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında imzalanan rekabet yasağını öngören sözleşme hükmünün geçerli olup olmadığı ve davalının çalışma ilişkisinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin rekabet yasağını ihlal edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Rekabet etmeme borcu, iş akdinin sonuçlarından olan; işçinin işverene sadakat borcunun olumsuz yönünü ifade eder. TBK madde 444’de düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme değildir, iş akdine bağlı olarak fer’i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. Bu yasak taraflar arasındaki hizmet ilişkisi sona erdikten sonra hükümlerini doğuran bir borçtur.İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlenmesinin dayanağı iş ilişkisidir. Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi davam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafya alanda ve belirli bir zaman diliminde işverenle rekabet teşkil edebilecek herhangi bir faaliyette bulunmaması hususunu içeren sözleşmedir. TBK m 44/1’e göre” fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir” TBK m 444/2 ‘ye göre “rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.
Bu kanuni düzenlemeler uyarınca; rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, bir iş sözleşmesinin bulunması, işçinin fiil ehliyetine sahip olması, iş sahibinin menfaatinin bulunması, yasağın sınırlı olması, sözleşmenin yazılı olması ve rekabet yasağının zaman, YER ve konu bakımından sınırlandırılması gerekir. Tüm bu koşulların hepsinin gerçekleşmiş olması şarttın ve bu koşullar emredici nitelikte olduklarından bu koşullardan herhangi birisinin bulunmaması halinde sözleşme batıl olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayda taraflar arasında imzalanan rekabet yasağına ilişkin taahhütnamenin YER sınırlaması bakımından irdelenmesi gerekmektedir. TBK m 445/1 hükmüne göre, rekabet yasağının yer yer bakımından başka bir deyişle coğrafi alan bakımından işçinin iktisadi menfaatini hakkaniyete aykırı tehlikeye sokmayacak şekilde olması gerekir. Bu çerçevede işverenin haklı bir menfaatinden söz edilemeyeceği şeklinde bir yasak geçerli olmayacaktır. Başka bir deyişle yasak kapsamındaki coğrafi alan, işverenin faaliyet gösterdiği yer ve müşteri çevresi ile ilgili olmalıdır. Yargıtay uygulamasına göre, Türkiye sınırları içinde rekabet etmemem yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır.
Davaya konu rekabet yasağı hükmü incelendiğinde sadece bir bölge ile sınırlı olarak değil davanın çalışma hürriyetini ortadan kaldıracak şekilde …. …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … illeri rekabet yasağı kapsamına alınmıştır. Bu çerçevede daaya konu rekabet yasağı hükmünün TBK 445/1 hükmü gereğince geçersiz olduğu takdir ve sonucuna varılarak davacı tarafın davanın reddine karar verilmiştir.
TBK’nun 444 maddesindeki haksız rekabet düzenlemesi dikkate alındığında rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için işçinin işverenin sırrını, yaptığı işleri ve müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağının bulunması ve bunun sonucunda iş verene önemli bir zarara uğratma ve ihtimalinin bulunması gerekmektedir.
Bir an için rekabet sözleşmesinin geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde, davalının davacı iş yerinde müşteri temsilcisi olarak 7 ay gibi çok kısa bir süre çalıştığı dikkate alındığında, davalının davacının müşteri çevresini ve iş sırlarını öğrenebilecek bir konumda olmadığı kanaatine varılmıştır. Keza bunun aksi davacı tarafça kanıtlanamadığı gibi dinlenen tanık beyanından da davalının … Bölgesinde çalıştığı, dava dışı … Kimya Poliüretan San ve Tic. Ltd. Şti’nin ise …’da olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra davacının, davalının rekabet yasağına aykırılıktan dolayı zarar gördüğünü ispatlayamadığı dikkate alındığında TBK’nun 444 maddesinde yazılı şartlar gerçekleşmediğinden haksız rekabet sözleşmesinin geçersiz olduğu ve davacının davalıdan cezai şart talep edemeyeceği kanaatine varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 54,40TL maktu ilam ve karar harcının davacı tarafından peşin yatırılan 877,87 TL harçtan mahsubuna, artan 823,47 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi gereğince tayin ve takdir olunan 7.482.65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
5-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza