Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1081 E. 2020/595 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1081 Esas
KARAR NO : 2020/595

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/11/2017
KARAR TARİHİ : 22/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının …. no ile aboniesi olduğu tesisata ait bir kısım fatura bedellerini ödemediğini ve bu nedenle davacı şirket tarafından aboneliğine son verildiğini, davalı hakkında ödenmeyen bu tüketim tutarlarının gecikme zammı ve gecikme zammına ait KDV ile birlikte Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi açtıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının işyeri için kullandığı elektrikten dolayı icra takibi yapıdığını, davalı için belirtilen adresin ikametgah adresi olduğunu, davalının elektrik kullandığı adresin konut adresi olduğunu yazıhane olmadığını, icra takibinin ve dava dilekçesinin teblğ edildiği adresin, davalının ailesiyle oturduğu adresi olduğunu, mahkememizin görevli ve yetkili olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Elektrik tarafından davalı … adına 12.565,99 TL tutarında takip başlatıldığı ve davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Taraflarca bildirilen tüm deliller toplandıktan sonra dosya ve davalının ticari defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 13/02/2020 tarihli raporda; dava konusu 16/01/2009, 18/03/2009 ve 16/02/2010 tutanak tarihleri itibariyle yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirmeksizin elektrik tüketildiğini, takibe konu kaçak tahakkuklarının tek tek değerlendirildiğini, tahakkukların mevzuata uygun olarak düzenlendiğini tespit ettiğini, tutanak dönemlerinde adına normal fatura tahakkuku çıkartılmayan davalının mahalde tüketmiş olduğu elektrik bedelini yasal aboneliği ve kayıtlı sayacı olmaması nedeniyle mevzuat hükümleri gereği ödemesi gerekeceği kanaatine varıldığını, davalı adına tahakuk ettirilen 3 tutanak için toplam 5.085,62 TL kaçak tahakkukunun mevzuata uygun olduğunu ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin içtihadına göre 6.339,30 TL gecikmiş gün faizi ve 1.141,07 Tl faiz KDV’si olmak üzere toplam 12.565,99 TL üzerinden davalı … adına devam edilebileceği kanaatine varıldığını belirtmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporu, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, itirazın iptali isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda davalının tacir olmadığı, taraflar arasında icra takibindeki alacak talebine yönelik herhangi bir abonmanlık sözleşmesi bulunmadığı ve davacı tarafça yapılan tespitin kaçak kullanıma dayalı olduğu da görülerek, davanın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmaması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2020

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza