Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1071 E. 2021/557 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1071 Esas
KARAR NO : 2021/557

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/11/2017
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2 ortaklı bir limited şirketi ve 1.750.000,00 TL kayıtlı sermayesi olduğunu, davacının 857.500 TL ve %49 oranında şirketin ortağı olduğunu, diğer ortağın %51 oranla eşi … olduğunu, davacının eşinin 02/03/2017 tarihinde davalı şirket ile aynı iştigal konusu ile faaliyet gösteren başka bir şirket kurduğunu, bu hareketin davalı şirketin değerini ve gelirini düşürdüğünü, davalı şirketin kiracı bulunduğu dükkana ilişkin kira sözleşmesini feshederek yeni kurulan şirkete kiralandığını, eşinin kendisini darp ettiğini, boşanma davası açtığını dava sonrası eşinin davacıyı tüm görevlerinden azlettiğini, haksız fesih – azil nedeniyle kıdem, ihbar, kar payı, sözleşmeye aykırı davranış v.s tazminin gerektiğini, şimdilik davalı şirketin haksız fesih nedeniyle 5.000 TL kıdem tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiz oranı üzerinden hesaplanarak faizi ile birlikte 5.000 TL ihbar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiz oranı üzerinden hesaplanarak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkemenin davacının hizmet akdiyle çalışmadığına kanaat getirmesi durumunda davalı şirketin haksız azil nedeniyle 16 yıllık çalışması karşılığında kanuni sosyal hakları elinden alınan davacının mağduriyetinin giderilmesi için genel hükümler çerçevesinde 10.000 TL maddi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kıdem ve ihbar tazminatları kavramlarının iş kanunun kavramları olduğunu ve görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, davacının şirket ortağı olduğunu, çalışan, işçi ya da sözleşmeli personel olmadığını, aktif husumet ehlinin bulunmadığını, davacının azil sebeplerinin, ciddi psikolojik hastalık, görevlerini yerine getirememe, şirket yöneticisi eşine çalışanlar önünde hakaret olduğunu, haksız rekabet iddiasının gerçek olmadığını, davacının emekli olduğunu bu nedenle bağkur priminin ödenmesine gerek olmadığını, davalı şirkette her iki ortağa da maaş ödemesi olmadığını, huzur hakkı ödendiğini, daha önceki yıllarda kar payının şirkete devir edildiğini, bu yıl kar payını davacının almadığını, davacının birbiri ile çelişen taleplerini içeren davalarının olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 18/06/2019 tarihli duruşmasında davacı tanıkları dinlenilmiş olup;
… TANIK BEYANINDA: Davacı ile eşi davalı şirketin ortaklarıydı, davacı bu şirkette yaklaşık 16 yıl kadar çalıştı, boşanma davası açıldıktan kısa bir süre sonra davacı diğer ortak olan eşinin kararıyla görevlerinden azledildi, ancak şirket ortaklığı şuan da devam etmektedir, davacı şirkette pazarlama müdürü ve genel müdür yardımcısı olarak görev yapıyordu, davacı çalışması karşılığında maaş almıyordu, ancak şirket araçlarını kullanıyordu, ayrıca bireysel harcamalarını şirketin kredi kartından yapıyordu, yine sağlık sigortası ve bireysel emeklilik primlerini şirket kartından ve hesabından ödüyordu, davacı boşanma davası açıldıktan 1 hafta 10 gün kadar sonra görevinden azledildi dedi.
DAVACI TANIĞI … BEYANINDA: Ben davalı şirkette 2013-2015 yılları arasında ve 2017-2018 yılları arasında toplam 3 yıl çalıştım, pazarlama asistanı olarak görev yaptım, davacı ise pazarlama müdürü olarak görev yapıyordu, davacının aynı zamanda şirket ortağı olduğunu biliyorum, çalıştığım dönemde davacı ile birlikte çalışıyordum, davacı şirketin birçok işini yapıyordu, taraflar arasında boşanma davası açıldığını duyduk, şirketin diğer ortağı … bey bana ve çalışan diğer arkadaşıma şirketle ilgili hiçbir konuda davacıya bilgi vermememiz, mail yoluyla haberleşmememiz konusunda talimat verdi, aksi takdirde işimize son vereceğini söyledi, hatta eşyalarının dahi verilmeyeceğini söyledi, o dönemde davacı görevden alındı, davacının çalıştığı dönemde şirketten maaş alıp almadığını bilmiyorum, ancak harcamalarının şirketin kredi kartıyla yapıldığını ve şirket hesabından ödendiğini biliyorum, davacının ve … beyin kullandıkları aracın şirket aracı olduğunu biliyorum, hatta muhasebedeki arkadaşlardan davacının kullandığı aracın geri alınmasının istenildiğini duydum, hatta davacı eşyalarını almak için geldiğinde aracın anahtarını kendisinden istediler, dedi.
Mahkememizin 24/09/2019 tarihli duruşmasında davalı tanıkları dinlenilmiş olup;
… TANIK BEYANINDA: Ben 1985 yılı Temmuz ayından beri davalı şirkette çalışıyorum, satış müdürü olarak görev yapmaktayım, davacı şirketin ortağıydı ve aynı zamanda pazarlama işini kendisi yürütüyordu, şirketin diğer ortağı … Bey ise aynı zamanda şirketin genel müdür ve teknik müdürü olarak görev yapıyordu, davacı ve diğer ortak … Bey’e sadece şirket ortağı olarak huzur hakkı ödeniyordu, davacı şirketin büyük ortağının genel kurulda aldığı karar doğrultusunda görevden alındı ancak neden olduğunu bilmiyorum, davacı işle ilgili masraflarını şirkete ait kredi kartıyla ödüyordu, davacının görevden alındığı toplantı 2018 yılı Ocak ayında yapıldı, davacının emekli aylığı aldığını biliyorum, davacının kendisine bağlı olarak çalışan bir personeli vardı, şirkette davacı dışında pazarlama müdürü ünvanı taşıyan birisi yoktu, davacıya şirket tarafından tahsis edilen bir araç vardı, bildiğim kadarıyla davacının bireysel emeklilik ve özel sağlık sigortaları şirket tarafından ödeniyordu, şirketin kredi kartlarının ekstrelerini ben görmüyordum, dedi.
…. BEYANINDA: ben 2005 yılından beri davalı şirkette çalışmaktayım, ben serbest muhasebeci olarak çalışmaktayım, haftanın belli günlerinde gidip şirketin muhasebe kayıtlarını kontrol ediyorum, davacı şirketin ortağıydı onun haricinde iş yapmıyordu, ortak olarak üzerine düşen konularda çalışıyordu, davacı ortaklığı nedeniyle şirketten huzur hakkı alıyordu, davacının kredi kartı masrafları şirketin vermiş olduğu kredi kartıyla ödeniyordu, şirket tarafından kendisine bir araç tahsis edilmişti, davacıya bağlı olarak çalışan birisi yoktu, davacının bireysel emeklilik ve özel sağlık sigortası şirket tarafından karşılanıyordu, davacı emekli maaşı alıyordu, davacı SGK kaydı yapılması için talepte bulunmadı, zaten limited şirkette böyle bir kayıt mümkün değildir, ancak kendisi Bağkur’lu olabilir, davacının görevden alındığı genel kurul toplantısı Ocak 2018’de yapıldı, davacı şirkette düzenlenen herhangi bir belgede pazarlama müdürü olarak geçmiyordu, davacı ortak olarak pazarlama işlerini takip ediyor olabilir, şirketin elemanı kendisinin bulunmadığı zamanlarda başka birimlerde de görevlendiriyordu, dedi.
Mahkememizin 14/10/2019 tarihli duruşmasında; Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi suretiyle; haksız azil iddiasına dayalı olarak davacının alacak-tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığının tespiti, varsa alacak-tazminat miktarının tespiti konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 19/12/2019 havale tarihli raporda; ortak müdürlerin konumunun iş yasası kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle davacının işçilik alacaklarının tespit ve tahsiline ilişkin talebin yerinde olmadığı, buna karşılık şirket müdürlerine görev yaptıkları süre boyunca bir ücret takdir edilebileceği, somut olayda da davacıya her yıl için huzur hakkı takdir edildiği, davacının ödenmeyen huzur hakkı alacağının 49.451,44 TL olarak hesaplandığı, davacının bu alacağın dışında kalan diğer taleplerinin zaman aşımına uğradığı, alacağa dava tarihinden itibaren kanuni faiz işletilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 14/01/2020 tarihinde ıslah dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusunun davacının % 49 oranında ortağı bulunduğu davalı şirketteki tüm görevlerinden 09/11/2017 tarihli bildirim ile azledildiği iddiasıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu haksız fesih nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatlarının tahsili; mahkemenin davacının davalı şirkette hizmet akdi ile çalışmadığına kanaat getirmesi halinde davalı şirketin haksız azli sebebiyle uğradığı iddia olunan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Davacı, şirket ortağı ve müdürü sıfatında olması sebebiyle İş Kanunu kapsamında kalmadığından, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacının Huzur hakkı istemi yönünden değerlendirme yapıldığında; davacı ortağın müdür olması sebebiyle ücret alacağı bulunduğu, şirket kayıtlarında davacıya bu alacağına binaen ödeme yapıldığının görüldüğü, bilirkişi heyeti tarafından toplam ödenmesi gereken miktar olarak 233.994,42 TL hesaplandığı, davacıya ise bu alacağın 184.542,44 TL’ sinin ödendiği, bakiye 49.451,44 TL ödenmediği görülerek, davacının bu miktar kadar alacağı olduğu kabul edilmiştir.
Davacının, dava dilekçesinde terditli talebi olduğundan ve taleplerinden biri tam kabul edildiğinden davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmeden( Yargıtay 2. HD, T. 14.12.2016, E. 2016/21587, K. 2016/15987) aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1- Davacının dava dilekçesindeki ilk talebi olan kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine,
2- Davacının huzur hakkı alacağı talebinin kabulü ile,
– 49.451,44 TL huzur hakkı alacağının (10.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, bakiye kalan 39.451,44 TL’sine ıslah tarihi olan 13/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek) yasal faizle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.378,02 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 170,78 TL peşin harç ve ıslah ile yatırılan 673,74 TL olmak üzere toplam 844,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.533,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça yatırılan 880,52 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.736,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 7.228,69 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza