Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1027 E. 2018/553 K. 06.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1027 Esas
KARAR NO : 2018/553

DAVA : Alacak (Elektrik Abone Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2015
KARAR TARİHİ : 06/09/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/09/2018

Mahkememizin 05/05/2016 tarih … Esas … Karar sayılı hükmünün Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 31/05/2017 tarih … Esas …. Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, mahkememizin … Esasına kaydının yapıldığı anlaşılmakla, bozmadan sonra yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 02/10/2010 tarihinde elektrik enerjisi tedariki ve tüketimi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince davalı şirketin 1 yıl süreyle müvekkiline ait … Hipodromunda bulunan …, … abone numaralı tesislere, … İstasyonunda bulunan … abone numaralı tesise, …. Hipodromunda bulunan …., …, …, … abone numaralı tesislere ve … bulunan …, …, … abone numaralı tesislere gerekli elektrik enerjisinin sevk edilmesi işini üstlendiğini, davalı şirketin Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ ve diğer ikincil mevzuat gereğince müşterilerine kayıp kaçak bedeli tahakkuk ettirdiğini, kayıp-kaçak bedeli, detaylı bilgilendirme içeren faturaların tanzim edilmeye başlandığı 2011 yılında faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmeye başlanmış olmakla birlikte yalnızca bu tarihten başlayarak tanımlanmış bir bedel olmayıp, bu bedel daha önce perakende satış lisansına da sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içerisinde 2011 yılı öncesinde tahakkuk ettirilmiş bir bedel olduğunu, 2011 yılından itibaren ise faturada daha önce perakende satış bedeli içerisinde yer alan kayıp-kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiğini, kaldı ki EPDK’nun kararıyla kayıp kaçak bedelinin 01/01/2011 tarihinden itibaren faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmesi uygulamasına 4628 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesi hükmüne istinaden 31/12/2012 tarihi itibariyle son verildiğini, bu nedenle kayıp kaçak bedelinin sadece 01/01/2011 – 31/12/2012 tarihleri arasında faturalarda yer aldığını, haksız ve hukuka aykırı biçimde tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin müvekkiline iadesinin gerektiğini, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsil edilmesinin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını, bununla faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun açıkça denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesi yani şeffaflık ilkesinin hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğunu ileri sürerek sair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketten 02/12/2010 tarihli sözleşme kapsamında haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsil edilen 331.607,07 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iadesini talep ettiği tutarların mevzuat gereği dava dışı …ve …Elektrik Dağıtım A.Ş adına müvekkili şirket tarafından tahsil edildiğini, öncelikle davanın …ve …Elektrik Dağıtım A.Ş’ne ihbarını talep ettiklerini, müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu bir elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp kaçak , sayaç okuma ve sair bedellerin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin elektrik satmak üzere kurulmuş özel bir tüzel kişilik olup, kâr amacı ile bu işi yaptığını, sadece elektriğin net bedelini kendisi için tahsil ettiğini, müvekkilinin kayıp kaçak ve sair yan bedeller olarak tahsil ettiği bedellerin alacaklısı olmadığı gibi bu bedellerin kendi uhdesinde de kalmadığını, müvekkilinin elektrik tüketicisinden mevzuat gereği toplanması gereken tutarların tahsilatçısı konumunda olduğunu, bu bedelleri mevzuat gereği dağıtım şirketleri olan …, …, …, …, …, …adına toplamakta ve topladıktan sonra da bu kurumlara intikal ettirdiğini, somut olayda müvekkilinin davacıdan tahsil ettiği kayıp kaçak bedellerini ilgili dağıtım şirketi olan …VE …ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş’ne ödediğini, ödeme dekontları ile fatura örneklerinin delilleri arasında sunulduğunu, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin mevzuat gereğince tahsil edilmekte olup keyfi bir uygulama olmadığını, müvekkilinin dava konusu bedelleri kendi adına tahsil etmediğinden hakkındaki davanın reddi gerekmekte ise de, bu mümkün olmadığı takdirde yasama faaliyetinin akıbetinin beklenmesinin usul ekonomisi açısından gerekli olacağını, tacir olan davacının söz konusu faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmeyerek fatura ve içeriklerini kabul ettiğini, basiretli bir tacir gibi davranmayan davacının artık bu faturalara itiraz edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı yanında fer’i müdahil …Elektrik Dağıtım A.Ş vekili cevap dilekçesinde; Elektrik Piyasası Kanunu’nun “dava hakkı” başlıklı 12.maddesinde “İdari para cezaları dahil, Kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar” denildiğini, EPDK’nın kayıp kaçak bedeli alınmasına dair kararına karşı EMO tarafından Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak Danıştay ….Dairesinin …Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, bu nedenlerle davanın esasına girilmeden uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olması gerektiğinden davanın usulden reddini talep ettiklerini, aksi taktirde Danıştay …. Dairesinin nihai kararının ve ayrıca Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 28/01/2015 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulduğunu, tasarının yasalaşması ile dava konusu uyuşmazlık ortadan kalkacağından yasanın yürürlüğe girmesinin beklenilmesini talep ettiklerini, ayrıca davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığından zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, esasa yönelik ise; dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde abonelere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farktan oluşan kayıp kaçak kalemlerinin teknik kayıp ve kaçak kayıp olarak ikiye ayrıldığını, davaya konu kayıp-kaçak bedelinin EPDK kurumunun onayı ile ve sektörle ilgili olarak belirlenen bir ücret olduğunu, tüketicilere kesintisiz bir elektrik hizmeti sağlanabilmesi için üretilen elektriğin özellikle de teknik kaybın maliyetinin tüketicilere yansıtılması faaliyetinin doğal bir sonucu olduğunu, davacının tahakkuk ettirilen faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmeyerek fatura içeriğini kabul ettiğini, ihtirazı kayıt bildirmeden ödeme yaptığını, bu bakımdan ödenen bedellerin istirdadının talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının ticari faiz talebinin de yerinde olmadığını, davanın kabulü halinde yasal faiz uygulanmasını, ayrıca temerrüt olgusu gerçekleşmediğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davalı yanında davaya feri müdahil olarak katılmalarına ve davanın öncelikle usulden, olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş vekili cevap dilekçesinde; davanın … ve … Genel Müdürlüğüne karşı açılması gerektiğini, ihbar talebini kabul etmediklerini, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … esas, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas ve Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyaları bakımından derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket merkezi … olduğundan İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunu, idari yargı görevli bulunduğundan yargı yolu yönünden davanın reddini talep ettiklerini, açılan davanın niteliği bakımından zamanaşımı süresinin geçtiğini, esasa ilişkin olarak ise; tahakkuk ettirilen bedellerin EPDK tarafından düzenlenen tarife dikkate alınarak tespit edildiğini, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış bedeli olarak faturada gösterilen kalemlerin de aynı şekilde EPDK tarafından onaylanan tarife uygulama usul ve esasları hükümlerinde gösterilen şekli ile faturalara yansıtıldığını, bu bedellerden tüketicinin sorumlu olup olmadığı konusunun ancak söz konusu tarife yapısını düzenleyen EPDK’ya karşı dava konusu yapılması gerektiğini, tüm şirketlerin EPDK tarafından çıkartılan ve uymak zorunda olduğu tarifenin sadece uygulayıcısı olduğunu, kayıp kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiğini, tarifelere uyma yükümlülüğü gereği kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, kayıp kaçağa ilişkin ücretin kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde EPDK tarafından belirlenip onaylanarak yürürlüğe girdiğinden bu karara karşı idari yargı yolu da açık bulunduğundan tüketicilerden alınan kayıp kaçak bedelinin haksız şart olarak dahi kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından ihtirazi kayıt olmadan ödeme yapıldığını, söz konusu alacağın ticari nitelikte ve müvekkili şirketin kazancına dahil olan alacaklardan olmayıp devlet hazinesine aktarılan alacaklardan olduğunu, bu sebeple ticari faiz talep edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek haksız ihbarın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan …. A.Ş vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin huzurdaki davada hasım gösterilemeyeceğini, faturaların perakende satış şirketi tarafından düzenlendiğini, ayrıca faturalarda tahsil edildiği iddia edilen kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli ve sair bedellerin müvekkili ile bir ilgisinin bulunmadığını, belirtilen bu kalemlerin EPDK tarafından belirlenerek faturalarda yerini aldığını, elektrik dağıtım faaliyetinin yargılamaya konu dava ile ilgili olarak …. A.Ş tarafından yerine getirildiğini, daha öncesinde ise dağıtım faaliyetinin tüzel kişiliğe haiz müessese müdürlükleri tarafından yerine getirilmekte olduğunu, yani müvekkili kurumun elektrik dağıtım faaliyetinde bulunmadığını, dolayısı ile herhangi bir fatura düzenleyip gelir de elde etmediğini, bu nedenle davanın …. A.Ş ile …Perakende Satış A.Ş’ne ihbarının gerektiğini, dağıtım sisteminde kaybolan elektrik enerjisinin maliyetlerin karşılanmasına ilişkin enerji birim fiyatı EPDK tarafından onaylanan kayıp-kaçak bedeli olarak adlandırılmış tarifeyi oluşturduğunu, ancak dağıtım sisteminde kaybolan enerjinin maliyetinin karşılanması EPDK tarafından bir uygulama döneminin tarife yılları bazında yıllar itibariyle azalan nitelikte olmak üzere uygulama dönemi öncesinde belirlenerek lisanlarına derç edilmiş hedeflenen kayıp-kaçak oranları ile sınırlı olduğunu, fiilen bu oranların üstüne çıkılmasındaki ek maliyetlere dağıtım şirketlerinin katlandığını, dağıtım şirketlerinin yasal olarak bu kalemleri faturaya yansıtmak, müşteriden tahsil etmek ve tahsil ettiği bu kalemleri ilgili kurum ve şirketlere aktarmak zorunda olduğunu, ayrıca huzurdaki davada görevli mahkemenin Danıştay olduğunu ileri sürerek davanın müvekkili kuruma ihbarı talebinin reddi ile davanın …Dağıtım A.Ş ve …Perakende Satış A.Ş’ne ihbarını ve EPDK’ya karşı yöneltilen ihbarın devam ettirilmesine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na dava ve cevap dilekçesi tebliğ edilmiş, ihbara karşı herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Dava; hukuki niteliği itibariyle davalı tarafından 02/12/2010 tarihli sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesi istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanıp bilirkişi raporu alındıktan sonra mahkememizce … Esas …. Karar sayılı 05/05/2016 tarihli karar ile, davalı şirketin kayıp kaçak bedelini elektirik abonesi olan davacıdan tahsil etmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 331.607,07 TL nin dava tarihi olan 09/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin… Esas, … Karar sayılı 31/05/2017 tarihli bozma ilamı ile;
“Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve …. Esas …. K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama
arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih … sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Bozma nedenlerine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. ” gerekçeleriyle önceki hükmün davalı yararına BOZULMASINA karar verilmiştir.
Bozma ilamına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuş ise de, Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, …. Karar sayılı 24/10/2017 tarihli kararı ile davacı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılamada davacı vekili önceki kararda direnilmesini, davalı vekili ise bozma ilamına uyularak yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulanan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde temyiz aşamasında 17/06/2016 tarih … sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren (geçmişe de etkili) 6719 sayılı Kanunla değişik 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19.ve 20.maddelerinin somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının değerlendirilebilmesi için dava konusu faturalarda yer alan kayıp kaçak bedellerinin faturaların düzenlendiği tarihlerde yürürlükte bulunan mevzuat, tarifeler ve kurul kararlarına uygun olarak hesap edilip edilmediği hususlarında önceki bilirkişi kurulundan (…., …) ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
İbraz olunan 29/06/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, davacının dava konusu ettiği …. 01/2011-12/2011 dönemi kayıt kaçak bedeli 132.578,12 TL, …. 12/2010-12/2011 dönemi kayıt kaçak bedeli 35.184,85 TL, …. 12/2010-12/2011 dönemi kayıt kaçak bedeli 136.135,71 TL, …. 12/2010-12/2011 dönemi kayıt kaçak bedeli 2.334,23 TL, … 12/2010-12/2011 dönemi kayıt kaçak bedeli 25.374,16 TL olmak üzere toplam 331.607,07 TL’nin istirdat talebine konu olduğu, davalı tarafından dava konusu dönemlerde davacıdan tahsil edilmiş olan ve davacının talebi olan kayıp kaçak bedeli birim fiyatlarının EPDK tarafından yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatlarına uygun olarak faturalara yansıtılarak davacıdan tahsil edilmiş olduğu, davalının dava konusu kayıp kaçak bedellerini EPDK kararları gereği tahsil ettiği, 6719 sayılı Torba Yasa ile yapılan değişiklik ile 6446 sayılı Elektirik Piyasası Kanununun 17.maddesinin 10.fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. ” şeklinde düzenleme getirildiği, bu itibarla değerlendirmenin bu çerçevede kalması gerektiği, 6719 sayılı Torba Yasanın geçici 20.maddesinde “(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır. ” hükmünün bulunduğu, yeni düzenleme ile getirilen hükümlerin geçmişe etkili oldukları kabul edildiğinde, dava konusu kayıp kaçak bedeli tutarlarının hukuka uygun olarak alındığı sonucuna varılması gerektiği, takdirin mahkemeye ait olduğu mütalaa olunmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih ve …Esas … K. Sayılı kararı ve Yüksek Yargıtay … üncü Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyulmasına karar verilen Yargıtay … Hukuk Dairesinin bozma ilamında ifade edildiği gibi 17/06/2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra temyiz aşamasında yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelerinin iadesi ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının tartışılması gerekli olup dosyaya sunulan faturalarda açıkça kayıp kaçak bedeli adı altında davacıdan tahsilat yapılmış, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde bu tahsilatların her fatura döneminde davacının tarife grubuna ait EPDK tarafından yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatlarına uygun olarak faturalara yansıtılmış olduğunun tespit edildiği, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesinin 10.fıkrası hükmü ve geçici 20.maddesi uyarınca konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkûm edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve …. E.-… K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan ödenen kayıp-kaçak bedellerinin istirdatının talep edildiği davada, “konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.(Yüksek Yargıtay … ncü Hukuk Dairesi’nin 28/03/2017 gün e … esas,… karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … ncü Hukuk Dairesi’nin 13/04/2017 gün ve … esas,…. karar sayılı ilamları)
Tüm bu nedenlerle; dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle davanın konusuz kalmış olması karşısında karar verilmesine yer olmadığına, davanın açıldığı anda davasında haklı olan davacı yararına yargılama gideri ve tarife hükümleri gereği vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle ;
1-6719 sayılı Yasa ile değişik 6446 sayılı Yasanın 17.maddesi uyarınca konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 5.663,02-TL harçtan mahsubuna, artan 5.627,12-TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca yasal değişiklik nedeniyle dava konusuz kaldığından davacı yararına tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 27,70 TL başvurma harcı, karar ve ilam harcına mahsup edilen 35,90 TL harç, bozmadan önce yapılan 194,00 TL -TL tebligat gideri, 32,80 TL müzekkere gideri, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, bozmadan sonra yapılan 234,00 TL tebligat gideri, 600,00 TL ek bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.124,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı ve ihbar olunan tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6- Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde YARGITAY nezdinde temyizi kabil olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/09/2018

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip ….
e-imzalı