Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1023 E. 2019/126 K. 01.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1023
KARAR NO : 2019/126

DAVA : SÖZLEŞMENİN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 08/11/2017
KARAR TARİHİ : 01/02/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile yapılan 24/07/2017 tarihli sözleşme ile sözleşmede tek tek açıklanan hususların yapımı hususunda yaptıkları anlaşmaya davalı tarafın uymadığını, kendisinin ise sözleşmeden doğan bedelleri banka havalesi ile toplam 24.000,00-TL bedel ödediğini, bunlara ait 5 adet dekontu dava dilekçesi ekinde sunduğunu, davalı tarafın hiçbir işi yerine getirmediğini, davalıya bu durumun iletildiğini, ancak bugüne kadar davalı tarafın oyaladığını, bu hususta kendisine noter ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, ancak davalının bu ihtara da uymadığını, şimdi ise tüm aramalarına rağmen davalı tarafa ulaşamadığını, müddetinde işi yapmamış sözleşmede tek taraflı olarak feshedilmesi gerektiği ve iş bu hakkın kanun gereği de olması hasabiyle iş bu sözleşmenin feshini istemek ve çeklerin iptalini talep etmek mecburiyetinin hasıl olduğunu, davalının kendisini maddi ve manevi duruma da soktuğunu, çeklerinin 3 tanesinin ödenmiş 3 tanesinin vadesi gelmemiş olduğunu, ödenme zamanının gelmediğini, 3 tane ödenmeyen çekin ise kendisinde olduğunu ileri sürerek, yerine getirilmediğini iddia ettiği sözleşmenin iptaline, davalıya verilen çeklerden dolayı ödeme yapılan 3 adet çek bedeli ile nakit ödenen 24.000,00-TL toplam 54.000,00-TL’nin istirdadı ile 24/07/2017 tarihi itibariyle ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak tarafına ödenmesine, ödenmemiş toplam 3 adet çeke dair 35.000,00-TL’lik üç adet çek için ödeme yasağına ve ilan yapılmasına, 20.000,00-TL maddi, 20.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınmasına, ilandan sonra çeklerin iptaline, yargılama masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve eklerinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı gerçek kişi ile davalı şirket arasında davacıya ait konut amaçlı taşınmazın bir takım işlerini aradaki eser sözleşmesi nedeniyle eksik ve ayıplı ifa söz konusu olduğundan bahisle tazminata ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gerekli olup, olayımızda dava taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi uyarınca yapılmayan işler bedeli ile maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davanın niteliğine göre mutlak ticari davalardan değildir. Nispi ticari dava sayılabilmesi için ise her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Her ne kadar taraflar tacir ise de davacı kendi konut amaçlı dubleks taşınmazına tadilat yaptırmak istemiştir. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacı dubleks dairesi için sözleşme akdettiğine göre 6502 sayılı Kanunun 3/1-k maddesi uyarınca tüketici, davalı ise sağlayıcı satıcıdır. Bu haliyle uyuşmazlığın, anılan Kanunun 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca, tüketici mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu sebeple somut dava nispi ticari dava olarak kabul edilmeyecektir.
6502 sayılı Kanuna göre, davalı satıcı veya sağlayıcı vasfındadır. Davacı ise kanunun 3.maddesinin (k) bendinde sayılan tüketici vasfındadır. Aynı maddenin (1) bendine göre her türlü sözleşme ve hukuki işlem kapsamında sağlayıcı sayılan davalı ile tüketici sayılan davacı arasındaki alım satım sözleşmesi olup tüketici işlemi sayılmaktadır.
Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre tüketici işlemi veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. Davanın açıldığı tarih itibarı ile 6502 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yokluğunda , davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 01/02/2019

KATİP ….
¸e-imza

HAKİM ….
¸e-imza