Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/982 E. 2018/114 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

BAKIRKÖY (1) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2016/982
KARAR NO : 2018/114

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/11/2016
KARAR TARİHİ : 28/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin her türlü etiket, hologram etiket, örme etiket, madeni etiket, karton etiket, kauçuk etiket, pvc, varak, plastik, frekans, deri, bez ve suni deri, kurdela, metal ve benzeri madenlerden, etiket ve aksesuar fason imali, başkalarına yaptırılması, ithali, ihracı, toptan, perakende, pazarlama dahili ticaretini ve üretimini yapmak üzere kurulan ve sektöründe tanınan ve bilinen bir şirket olduğunu, çoğunlukla da, sektöründe, etiketleme ve yıkama gibi hizmetleri sunan bir şirket olup, aradaki ticari ilişki sonucunda davalı şirkete dokuma etiket, karton etiket, yıkama vs anılan hizmetleri sunduğunu, taraflarından, borçlu şirket aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E.Sayılı dosyası ile bakiye alacakları 3.245,55-TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığını, davalı borçlu şirket ödeme emrinin tebliği üzerine, icra takibine itiraz edildiğini, davalı borçlu şirket, ilamsız takibe itiraz etmiş olduğunu ve itiraz sonucu icra takibinin durdurulduğunu, Bakırköy …. icra Müdürlüğü’nün … E.Sayılı dosyasında itirazın iptali davası açılacağından bahisle yatırdıkları harcın mahsubu için derkenar alındığı, İcra Müdürlüğü’ne yatırılan harcın mahsubunun talep edildiğini, davalı borçlu itiraz dilekçesinde; borcunun olmadığı, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, ekte sunulan faturalar ve cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasında ticari işin gerçekleştiğinin sabit olduğu, borçlunun sırf müvekkilinin alacağını geciktirmek amacıyla icra takibine itiraz etmiş olduğunu ve bu nedenle vaki itirazın iptali için işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, davalı borçlu haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ederek takibi durdurduğundan davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini belirterek, neticeten; davalı borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E.Sayılı dosyası vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleriyle avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakırköy … .İcra Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap geldiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine 3.245,55-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,bilirkişi … … tarafından düzenlenen 02/08/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacının 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 3.245,55 TL alacaklı olduğu, davacı yanın cari alacağına dayanak olan faturaların hiçbir sinde teslim alan bölümünde herhangi bir isim veya imzanın bulunmaması nedeniyle davacının mezkur faturaları ve faturaların içeriğini davalı yana sunmuş olduğu hususunun davacının ispatına muhtaç olduğu, neticeten, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 3.245,55 TL alacaklı olduğu hususunun davacının ispatına muhtaç olduğu sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı ile davalı arasında, davacının vermiş olduğu matbaacılık işlerine ilişkin hizmete istinaden bir ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 07/04/2016 tarihinde, cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı,davacının ibraz ettiği bir kısım yasal defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu 6 adet faturaları yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıdan 3.245,55-TL cari hesap alacağının olduğu, davalının inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine sunmadığı görülmüştür.
Dava itirazın iptali davasıdır. Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için hizmetin verilmiş olduğuna dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği toplam ¨ 3.245,55 tutarındaki alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri anlaşılmıştır. . Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca kabul edilmemiştir. Faturaya konu edilen hizmetin verildiği yazılı belgeler ile ispat edilememiştir. Bunun üzerine davacı vekili delil listesinde açıkça yemin deliline dayandığından davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış,davacı vekili yemin deliline dayandığını belirterek yemin metni oluşturmuş,mahkememiz tarafından uygun bulunan yemin metni davalıya tebliğe çıkartılmış,davalı yemin davetiyesi kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın duruşma günü gelip yeminini eda etmemiştir.
Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Yemin eden taraf bu beyanın doğruluğunu namus, şeref ve kutsal saydığı bütün inanç ve değerleri ile teyit etmektedir. Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğindedir.
6100 sayılı HMK.nun 229’ncu maddesinin birinci fıkrasında,”Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.” şeklinde olup yemin etmemenin sonuçları düzenlenmiştir.
Buna göre somut olaya döndüğümüzde;davacı,faturaya konu hizmetin verilip verilmediği ayrıca faturaya konu bedelin dava konusu yapılan 3.245,55-TL tutarındaki kısmının ödenip ödenmediğini ispat için yemin deliline dayanıp yemin davatiyesi davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tayin edilen gün ve saatte yemin için mahkemede hazır olmadığı gibi geçerli bir mazerette ileri sürmediği, davalı yemin konusu vakıaları yani hizmet almış olduğu olgusunu ve davacıya borçlu olduğunu ikrar etmiş sayıldığından davanın kabulü ile davalının itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak davacının davasının kabulüne, Bakırköy …..İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline takibin 3.245,55-TL asıl alacak üzerinden devamına, bu miktar içerisindeki asıl alacak 3.245,55-TL’ye alacaklının talebi aşılmamak suretiyle takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına ,dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜNE, Bakırköy…İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline takibin 3.245,55-TL asıl alacak üzerinden devamına, bu miktar içerisindeki asıl alacak 3.245,55-TL’ye alacaklının talebi aşılmamak suretiyle takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
2-Alacak faturaya dayalı ve likit olduğundan hükmolunan 3.245,55-TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 221,70-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 39,20-TL harç ile icrada yatırılıp mahsup edilen 16,23-TL harcın mahsubu ile bakiye 166,27-TL harcın davalıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 29,20-TL başvurma harcı, 39,20-TL peşin harç, 16,23-TL icrada yatırılıp mahsup edilen harç, 185,00-TL tebligat, 650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 919,63-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise davacıya İADESİNE,
Dair, davanın miktarı itibariyle KESİN olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.28/02/2018

KATİP …

HAKİM …