Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/953 E. 2021/1130 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/953 Esas
KARAR NO : 2021/1130

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 31/10/2016
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

BİRLEŞEN Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin
2017/669 Esas ve 2017/797 Karar Sayılı Dosasında;

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 17/07/2017
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Dava;
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı tarafın davalı tarafın yanında ÖN MUHASEBE elamanı olarak işe başladığını, davalı tarafın aslen kendisinin olan ve emaneten … üzerine kurulmuş bulunan … vergi numaralı … GIDA İTH, İHR. SAN. TİC, LTD. ŞTİ. nin hislerini davacı tarafın üstüne almasını talep ettiğini, Davacı tarafın bunu kabul etmek zorunda kaldığını, davalı tarafın 15.08.2008 tarihinde polis baskını sonrasında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve sahte içkilerde kullanılmak üzere malzeme temininden 6,5 ay cezaevine girdiğini, davacı tarafırı tüm bunları geç öğrendiğini, Davacı tarafın 1 yılı yakım çalışma sonunda işten ayrıldığını, aslen … ya ait olan ve emaneten … dan almış olduğu hisseleri davalının onayı ile davalının eşi ile annesine devir ettiğini beyan etmekle, … GIDA İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.nin asıl sahibinin kuruluşundan bugüne kadar davalı … haca olduğunun tespitine, tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesinde; Davacı tarafın iddialarını kabul etmediğini, davaya konu olan şirkette görevinin davacı tarafın ve eski eşi ricası ile vekaleten pazarlama işi olduğunu, Davacı ve eski eşinin gayrimeşru işlerine kendisini de bulaştırdıklarını, davacının kardeşi ile evli olduklarını, anlaşamadıklarından dolayı ayrılmak istediğini, bunun üzerine eski eşinin davacıyla birlikte yaptıkları bütün işleri kendine yıkacağını beyan ettiğini, 2012 yılında iftira ile cezaevine girdiğini, 3,5 ay cezaevinde kaldığını, çıkınca boşanma davası açtığını, boşandıklarını, çocukları velayet davasının devam ettiğini, davacının kardeşinin ifadelerini kabul etmediğini beyan etmiştir.
Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/669 Esas ve 2017/797 Karar Sayılı Dosasında;
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı …. aleyhine Bakırköy …ATM’nin … E sayılı dava dosyası ile … Gıda… Ltd.Şti’nin gerçek sahibinin … olduğunun tespiti için dava açtıklarını, davanın derdest bulunduğu, mahkemenin dava dışı … Gıda… Ltd.Şti’ aleyhine de dava açması için süre verdiğini ileri sürerek iş bu davayı açtığını belirtmiştir.
Büyükçekmece C.Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasının yetkisizlik kararı üzerine Bakırköy C.Başsavcılığının …. soruşturma sayılı numarasını aldığı görülmekle uyap sisteminden celp edilmiştir.
Büyükçekmece C.Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası uyap sisteminden celp edilmiştir.
Mahkememizin 09/03/2021 tarihli duruşmasında; Dosyanın asıl ve birleştirilen dosyadaki iddiaların değerlendirilmesi , birleştirilen dosya davalısı … Gıda şirketinin gerçek sahibinin davalı … Koca olup olmadığının tespiti hususunda dosya içerisindeki kayıtlar, beyanlar ve deliller irdelenerek rapor sunulması için dosyanın günsüz olarak mali müşavir … ve 1 ticaret hukuku alanında uzman bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 19/04/2021 havale tarihli raporda; Davalının 2008’de sabıkalı olması, davacının kız kardeşiyle de 10 yıldır beraber olması, bu beraberliğin son bir yılı evli olarak geçirmesi ve ortak çocuklarının da bulunması, davacıya … şirketinin hisselerini devralması konusunda teklif götürdüğünde, gerekçe olarak “sabıkalı olması nedeniyle hisseleri kendi adına alamallığını, hisseleri elinde bulunduranlara ise güvenmediğini” göstermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının, davalımı mevcut durumunu bilerek ve isteyerek hisseleri devraldığı sonucunun ortaya çıktığı, Dolayısıyla davacı tarafın, davalmın yapmış olduğu muvazaalı işlemlerin tarafı olduğu, bu bakımdan hisselerin gerçekte iktisap edilmediğine ilişkin iddiayı ileri süremeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, birleşen dosya, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Asıl ve birleşen dava, tespit istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusunun; davacının davalı …’nin kuruluşundan itibaren şirket ortağı olup olmadığı, şirket sahibinin şirketin kuruluşundan itibaren davalı … olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davacının yanılgı ile davalı şirketin hisselerini üzerine devralıp almadığı, ortaklıktaki hissedarlığının gerçek hissedarlık sayılıp sayılmayacağı, dolayısıyla da devralmış olduğu hisseler nedeniyle hukuki sorumluluğu bulunup bulunmadığı hususunda mahkememizce yapılan inceleme neticesinde;
– Davacının 2010 yılında hisseleri devraldığı, ardından şirkete 20 yıl süreyle müdür seçildiği, gerek hisse devir işlemenin gerekse de müdür seçilmesine ilişkin kararın ticaret siciline tescil ve ilan edildiği; 6102 sayılı TTK’ nın 36/1. maddesinde tescilin olumlu etkisinin düzenlendiği, anılan hüküm gereği sicile kaydı gereken bir husus kayıt ve ilan edildikten sonra artık üçüncü kişiler bu hususları bilmedikleri iddiasında bulunamazlar.
Bir başka anlatımla yasaya uygun olarak tutulan sicil kayıtları bakımından üçüncü kişilerin bu hususu bildiği yönünde kanuni bir karine oluşur. Bu durumda üçüncü kişiler ticaret sicil kayıtlarını veya Ticaret Sicili Gazetesinde çıkan ilanları bilmediklerini ya da okumadıklarını ileri süremezler.
Sicile kaydedilmesi gereken bir husus kaydedildikten sonra kaydın ilgilisi 36/I gereği bu hüküm üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade etmeye başladığı andan itibaren korunur. Artık sicile kaydedilmiş hususun bilinmemesi riskini üçüncü kişi taşır. Böylece üçüncü kişi sicil kayıtlarının içeriğini öğrenmekle yükümlü kılınmış olmaktadır. Söz konusu bilgi edinme yükümlülüğü sadece tacirler için değil tacir olmayan kişiler bakımından da geçerlidir.
Sicilin olumlu etkisine ilişkin bu olgu dikkate alındığında; davacının payları hile ile aldığı, iktisap etme amacının bulunmadığı yönündeki iddiasının dikkate alınmayacağı; davalının 2008’de sabıkalı olması, davacının kız kardeşiyle de 10 yıldır beraber olması, bu beraberliğin son bir yılı evli olarak geçirmesi ve ortak çocuklarının da bulunması, davacıya … şirketinin hisselerini devralması konusunda teklif götürüğünde, gerekçe olarak ” sabıkalı olması nedeniyle hisseleri kendi adına alamadığını”, hisseleri elinde bulunduranlara ise güvenmediğini” göstermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalının mevcut durumu bilerek ve isteyerek hisseleri devraldığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla davacı tarafın, davalının yapmış olduğu muvazaalı işlemlerin tarafı olduğu görülmektedir. Kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı kuralı, temel bir hukuk kuralıdır ( 19.Hukuk Dairesi’nin 2019/2226 E – 2019/5622 K sayılı 19/12/2019 tarihli kararı ) Bu bakımdan da davacının iddiası yerinde değildir.
Bir an için davacının hile veya baskıyla ortak edildiği kabul edilse dahi, Türk Borçlar Kanunun 39. maddesine göre: ” Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır”. anılan sürenin geçirilmiş olması nedeniyle de davacının iddiası yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin iş bu yargılaması dosyasındaki davanın ve mahkememiz dosyası ile birleştirilen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/669 esas, 2017/797 karar sayılı dosyasındaki davanın sübut bulmadığından reddine,
2- Asıl dava yönünden; Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
– Birleşen dava yönünden; Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza