Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/916 E. 2019/120 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/916 Esas
KARAR NO : 2019/120

DAVA : Menfi Tespit-İstirdat (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2016
KARAR TARİHİ : 31/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit-istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası ile müvekkili aleyhine 06/07/2013 vade tarihli 60.000,- TL bedelli senetten dolayı icra takibi başlattığını, müvekkilinin icra tehdidi altında 03/04/2015 tarihinde takibe konu borcu fer’ileri ile birlikte 76.136,64 TL olarak ödemek mecburiyetinde kaldığını, ayrıca yine davalı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe dayanak 7 adet senetten dolayı 521.639,32 TL alacak için icra takibi başlatıldığını, işbu takibe karşı Bakırköy ….İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığı iddiası ile açılan dosyanın derdest olduğunu, davaya konu senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığı gibi müvekkilinin bu senetlerden dolayı davalıya herhangi bir borcunun da bulunmadığını, Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından alınan Adli Tıp Kurumu raporunda Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosya dayanağı 06/07/2013 keşide tarihli 05/05/2014, 05/07/2014, 06/09/2014 vadeli her biri 60.000,-TL bedelli ve 06/10/2014, 08/11/2014, 06/12/2014 ve 31/12/2014 vadeli her biri 80.000,-TL bedelli 7 adet senedin ve Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası dayanağı olan aynı tanzim tarihli 07/06/2014 vadeli 60.000,-TL bedelli senetlerdeki yazı ve imzaların müvekkilinin eli mahsulü olmadığının tespit edildiğini, Adli Tıp Kurumu’nun 29/08/2016 tarihli heyet olarak verilen raporunda da söz konusu 7 adet senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığının belirlendiğini, davalının alacağının kaynağını ispat edemediğini, müvekkili tarafından davalı-alacaklı ile lehdar …. hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının soruşturma dosyasındaki ifadesinde, …’ye iplik sattığını ve bu iplikler karşılığında davaya konu senetleri ciro yolu ile …’den aldığını beyan ettiğini, ancak bu iddiasını belgeleyen herhangi bir irsaliye ve fatura gibi bir delil sunulmadığını ileri sürerek Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile takibe konu edilen 06/07/2013 keşide tarihli, 05/05/2014 vadeli 60.000 TL bedelli, 06/07/2013 keşide tarihli, 05/07/2014 vadeli 60.000 TL bedelli, 06/07/2013 keşide tarihli, 06/09/2014 vadeli 60.000 TL bedelli, 06/07/2013 keşide tarihli, 06/10/2014 vadeli 80.000 TL bedelli, 06/07/2013 keşide tarihli, 08/11/2014 vadeli 80.000 TL bedelli, 06/07/2013 keşide tarihli, 06/12/2014 vadeli 80.000 TL bedelli, 06/07/2013 keşide tarihli, 31/12/2014 vadeli 80.000 TL bedelli senetlerden ve icra takip dosyasından dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen 06/07/2013 keşide tarihli 07/06/2014 vade tarihli 60.000,- TL bedelli senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu dosyaya ödenen 76.136,64 TL’nin davalıdan istirdatı ile 03/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, davalı yaptığı takiplerde haksız ve kötü niyetli olduğundan takip miktarlarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının icra dosya borcunu 03/04/2015 tarihinde yatırdığını, davanın ise 19/10/2016 tarihinde açıldığını, davacının istirdat talebi yönünden İİK. 72 maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu sebeple istirdat talebinin esasa girilmeksizin usulden reddinin gerektiğini, huzurdaki davanın kötü niyetli olarak açıldığını, senet borçluları hakkında öncelikle Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 06/07/2013 keşide tarihli, 07/06/2014 vadeli 60.000,- TL bedelli senetten dolayı icra takibi başlatıldığını, borçlu … tarafından Bakırköy … .İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile imza itirazında bulunulduğunu, yaptırılan bilirkişi incelemesinde senetteki imzaların …’ye ait olduğunun ortaya çıktığını, ayrıca aynı davada, davacının 12/03/2015 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde senet lehtarı ….ile ticari ilişkisi olduğunu ikrar ettiğini, bu dosyada verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, davacı tarafın borcu olmadığını iddia etmesine rağmen icra dosyasına ödeme yaptığını, davacının lehtar ….ile ticari ilişkisi olmadığını öncelikle ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından 7 adet senet hakkında imza itirazı ile Bakırköy … .İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile açılan davanın karara bağlandığını, fakat henüz kararın kesinleşmediğini, davacı tarafın açmış olduğu bütün davalarda sadece müvekkilini hasım göstermesinin …. ile aralarındaki anlaşma/muvazaanın ortaya çıkmasından duyulan endişenin neticesi olduğunu, davacı tarafından müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddia edilmiş ise de, müvekkilinin iyi niyetli hamil konumunda olduğunu, bunun aksini ispat yükümlülüğünün davacı tarafta olduğunu, müvekkilinin ….tarafından verilen müşteri senetlerini vadesi gelmesine rağmen ödenmemesi nedeniyle takibe koyduğunu, menfi tespite konu senetler hakkında yeniden imza incelemesi yapılması gerekir ise raporlar arasında çelişki meydana geldiğinden mahkeme tarafından grafoloji alanında uzman üç kişilik heyet görevlendirilerek imza incelemesi yapılması gerektiğini belirterek istirdat talebinin 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle usulden reddine, menfi tespit konusu yapılan 7 adet senetle ilgili menfi tespit talebinin reddine, davacının kötü niyetli olması, müvekkilinin alacağına geç kavuşması ve zarara uğraması nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava kambiyo senedinden kaynaklı İİK 72.madde uyarınca açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Dosyaya delil olarak;
Bakırköy …. .İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası. Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası. Bakırköy … .İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası 03.04.2015 tarihli 76.136,64 TL bedelli ödeme dekontu, 14.03.2016 tarihli ATK raporu, Adli tıp Kurumu’nun 29.08.2016 tarihli Heyet Raporu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’ın … soruşturma numaralı dosyası Emsal İmza Örnekleri için Bakırköy …. .İcra Hukuk Mahkemesine yazılan müzekkereye cevap verildiği, … Esas sayılı dosyalarında bulunan 8 adet senet aslı ile emsal imzaları içeren belge asıllarının gönderilmiş olduğu, mahkememizin…. kasa numarasına alındığı, davacı vekilinin 14/12/2016 tarihli duruşmasız inceleme tutanağının (4) nolu ara kararını yerine getirmediği, mahkememizce savcılık soruşturma dosyasındaki gerekli görülen evraklardan bir kısmının Uyap çıktısının alınarak dosyaya konulduğu anlaşılmıştır.
Yine davacının emsal imzalarını içeren belge asılları toplanıp, dava konusu senet aslı icra dosyasından celp edildikten sonra senetteki davacı adına atfen atılan imzanın ve imzanın üstünde yer alan isim ve soyisim yazısının davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak iki kez bilirkişi heyet raporu alınmıştır.

Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının Uyap üzerinden örneğinin gönderildiği, incelenmesinde, alacaklı … tarafından borçlular … ve ….aleyhine Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/02/2015 tarih …. D.İş Esas,… D.İş Karar sayılı ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 13/02/2015 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibe konu senetlerin 05/05/2014, 05/07/2014, 06/09/2014 vade tarihli her biri 60.000,-TL bedelli, 06/10/2014, 08/11/2014, 06/12/2014, 31/12/2014 vade tarihli her biri 80.000,-TL bedelli 7 adet bono olduğu, borçluların bir kısım menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz konulduğu, borçlu … adına kayıtlı bağımsız bölümlerin kıymet takdirlerinin yapıldığı, borçlu …’nün Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesine takip dayanağı senetler üzerindeki imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiği, Bakırköy ….İcra Hukuk Mahkemesinin 18/10/2016 tarih…. Esas … Karar sayılı kararı ile davacı-borçlunun imza itirazının kabulüne, takibin kendisi yönünden durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Bakırköy ….İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının gönderildiği, bu dosya içerisinde Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasının örneğinin de bulunduğu, incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular … ve …. aleyhine Bakırköy …..Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/06/2014 tarih … D.İş Esas,…. D.İş Karar sayılı sayılı ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 04/07/2014 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibe 07/06/2014 vade tarihli 60.000,-TL bedelli bononun dayanak olarak gösterildiği, borçluların bir kısım menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz konulduğu, borçlu … adına kayıtlı bağımsız bölümlerin kıymet takdirlerinin yapıldığı, borçlu …’nün Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesine takip dayanağı senetler üzerindeki imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiği, Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin 17/03/2015 tarih …. Esas …. Karar sayılı kararı ile alınan bilirkişi raporu doğrultusunda senetteki keşideci imzasının …’nün eli ürünü olduğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 27/01/2016 tarihli ilamı ile onandığı, onama ilamının davacı vekiline 23/02/2016, davalı vekiline 02/03/2016 tarihlerinde tebliğ edildiği, karar düzeltme yoluna başvurulmadığından kararın kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
09/03/2017 tarihli duruşmada davaya konu olan 8 adet senetteki keşideci imzalarının davacı …’nün eli ürünü olup olmadığı hususunda 3’lü bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir. 22/05/2017 tarihli raporda ; davaya konu 8 adet çekte atılı bulunan borçlu imzalarının …’nün elinden çıktıkları sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
05/10/2017 tarihli duruşmada Bakırköy ….İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından alınan 14/03/2016 tarihli Adli Tıp raporunda 8 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığına ilişkin görüş bildirildiği, 29/08/2016 tarihli Adli Tıp Genişletilmiş Heyeti raporunda 7 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, mahkememizce alınan 22/05/2017 tarihli 3’lü bilirkişi raporunda ise 8 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olduğuna dair görüş bildirildiği, raporlar arasında çelişki oluştuğundan çelişkinin giderilmesi için Güzel Sanatlar Fakültelerinden imza incelemesi konusunda seçilecek 3 öğretim üyesi bilirkişiden oluşturulacak heyete inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmiştir. 30/11/2017 tarihli raporda özetle; 8 senet üzerinde yapıları inceleme sonucunda, senetler üzerindeki imzalar, mukayese belgeler ile karşılaştırıldığında; imza kompozisyona, büyüklük, tersim biçimi, kalem basıncı, kalem basıncından ve imza atım hızından doğan bukle noktalarındaki mürekkep azalmaları ve çizgi kopuşları, mukayese belgelerinde yer alan bazı imzalarda kendi içerisinde de küçük farklılıklar görülmesine rağmen, tüm grafolojik özellikler bir bütün olarak temel alındığında 8 senet üzerindeki imzaların kuvvetle ihtimal Davacı …’nün eli ürünü olduğu kanaati bildirilmiştir. Yönünde rapor düzenlemişlerdir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere sonucunda;
Dava konusu senetler incelendiğinde; bono vasıflarını taşıdığı görülmüştür. Bilindiği gibi kural olarak bononun da aralarında bulunduğu kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Soyut borç ikrarında bulunan borçlu karşısında, alacaklının alacağın sebebini ispat etmesi kural olarak zorunlu değildir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senedi ile borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise, bu hususu ispat etmekle yükümlüdür.
Mahkememiz dosyasına sunulan Bakırköy …İcra Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasından alınan 14/03/2016 tarihli Adli Tıp raporunda 8 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığına ilişkin görüş bildirildiği, 29/08/2016 tarihli Adli Tıp Genişletilmiş Heyeti raporunda 7 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği yönündeki raporlar ile mahkememizde alınan heyet raporları arasında çelişki meydana gelmiştir. Konuyla ilgili olarak ;
Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No: … Karar No: …. emsal içtihadında da Davacı yan sahtecilik (imza inkarı) iddiası bakımından dosya içerisinde mahkemece alınan rapor ile Kemer Cumhuriyet Savcılığınca alınan bilirkişi raporları arasında farklılık bulunmaktadır. Hal böyle olunca; davacı yanın imza inkarı yönünden mahkemece raporlar arasındaki çelişkiyi giderici Adli Tıp Kurumundan veya Güzel Sanatlar Fakültesinden oluşacak bilirkişi kurullarından rapor alınıp bu istem hakkında karar verilmesi gerekirken bu yönün gözardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yargıtay (Y…HD’nin …. E. ve …. K. sayılı ilamı ile) tarafından, “Adli Tıp Kurumu raporuna davacı itiraz ettiğine göre, hukuk davalarında Adli Tıp Kurumu son inceleme merci de olmadığından, yeniden inceleme yaptırılması gerekir. Ayrıca belirtmek gerekirse de, dar yetkili olan İcra Mahkemesinde alınan raporla yetinilerek karar kurulamaz.” gerekçesiyle bozulmuştur.
… Hukuk Dairesi Esas: … Karar: …. Karar Tarihi: 02.06.2003)
“Her ne kadar mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan rapor doğrultusunda hüküm kurulmuşsa da; iki rapor arasında çelişki bulunmaktadır. Bu çelişki giderilmeden hüküm kurulması doğru değildir. Zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2009 tarih ve…. sayılı kararı)” (T.C. Yargıtay …. Hukuk Dairesi Esas No:…. Karar No:….)
“Raporlar arasındaki çelişki üzerine Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılama sırasında Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 30.04.2010 günlü raporda ise, bonodaki keşideci imzasının muteriz borçlunun eli ürünü olmadığının açıklandığı görülmektedir.
Adli Tıp Kurumunun Grafoloji bölümü imza incelemesinde son mercii olmadığından bu rapora itibar olunarak hüküm tesisi doğru değildir.
Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesini teminen yeniden, konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora itibar edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.” (T.C YARGITAY …. Hukuk Dairesi
Esas: …. Karar: ….Karar Tarihi: 09.06.2011)
“Adli Tıp Kurumunun Grofoloji bölümünün imza incelemesinde son mercii olarak kabulü mümkün bulunmadığından bu rapora üstünlük tanınarak sonuca gidilemez. Mahkemece her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.” (T.C YARGITAY …. Hukuk Dairesi
Esas: …. Karar: …. Karar Tarihi: 06.05.2008)
“İtiraz üzerine, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 15.03.2010 günlü raporda ise çekteki keşideci imzasının teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, karalama tarzında çizgilerden ibaret tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeni ile aidiyetinin ve bu meyanda …. ‘nin eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin açıklandığı görülmektedir. Bu durumda raporlar arasında çelişki oluştuğundan bu çelişki giderilmeden Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir. Her iki rapor da Adli makamlarca istem üzerine alındığından raporların birinin diğerine üstünlüğü kabul edilemez. Zira, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.2009 tarih ve … sayılı kararı) O halde, mahkemece her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.” (T.C YARGITAY …. Hukuk Dairesi Esas: …. Karar: … Karar Tarihi: 28.05.2012)
Yönündeki emsal içtihatlar uyarınca 14/03/2016 tarihli Adli Tıp raporunda 8 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığına ilişkin görüş bildirildiği, 29/08/2016 tarihli Adli Tıp Genişletilmiş Heyeti raporunda 7 adet senetteki keşideci imzalarının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği yönündeki tespitler dikkate alınarak Güzel Sanatlar Fakültesinden oluşacak bilirkişi kurullarından alınan rapor ve ilk grafolog bilirkişi heyeti raporları birlikte dikkate alındığında esasen raporlar hükme elverişli , açık ve yeterli verileri içeren nitelikte olup raporlara itibar edilmesine engel bir hal bulunmamaktadır. Öte yandan mahkememizce de imzalar mukayese ediliğinde benzer oldukları kanaati de hasıl olduğundan mahkememizde alınan heyet raporlarına itibar edilmiş olup icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği dikkate alındığında mahkememizde alınan raporlar hükme elverişli , açık ve yeterli verileri içeren nitelikte olduğundan icra mehkemesinde alınan ATK raporuna itibar edilmeyerek yeniden rapor alınmasına da gerek görülmemiş ve sonuç olarak menfi tespit ve istirdata konu senetlerdeki imzaların Davacı …’nün eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır.
Bilindiği üzere kıymetli evraklarda sahtecilik def-i mutlak etkili bir geçersizlik def-i netileğinde olup bu yönü ile herkese karşı ileri sürülebilir. Nevar ki sahteciliğe yönelik bu iddianın teknik ve bilimsel yollar ile ispatı gerekir. Oysaki somut davada, adı geçen icra takiplerine konu bonolarda yer alan imzanın davacının eli ürünü olmadığı yönündeki davacı iddiası ispatlanamamıştır.

Tüm bu nedenlerle; davacının menfi tespit ve istirdat taleplerinin reddine ve davanın reddi nedeni ile davacının tazminat talebinin reddine, davalı alacaklı aleyhine uygulanan tedbir olmadığından ve mahkememiz kararıyla duran takip bulunmadığından davalı alacaklının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının menfi tespit ve istirdat taleplerinin reddine,
2-Şartları oluşmaması sebebiyle davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 10.208,51-TL harçtan mahsubuna, artan 10.164,11 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 37.861,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/01/2019

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸