Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/896 E. 2018/10 K. 09.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
G

ESAS NO : 2016/896
KARAR NO : 2018/10

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/10/2016
KARAR TARİHİ : 09/01/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/01/2018

Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan ticari şirket (fesih istemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ….’nın 31/10/2007 tarihinde vefatı üzerine müvekkillerinin davalı şirkete mirasçılık payları oranında ortak olduklarını, diğer ortakların ise murisin büyük kardeşleri …. ve …. olduğunu, şirketin tür değiştirerek anonim şirket haline geldiğini, müvekkillerinin muris ….’nın vefatından sonra davalı şirkette hiçbir söz hakkı olmadığını, toplumdaki yaygın aile yapısı nedeniyle şirketin diğer iki hissedarı kendilerini aile büyüğü olarak gördüklerinden müvekillerini muhatap kabul etmeyerek şirketle ilgili hiçbir konuda bilgi vermediklerini, müvekkillerine doğrudan pay sahibi oldukları 31/10/2007 tarihinden itibaren hiçbir kar payı ödemesi yapılmadığını, imza ihtiyacı hasıl olduğu dönemlerde gerekli belgelerin müvekkillerine gönderilerek imzalarının alındığını, bunların dışında hiçbir genel kurul ya da ortaklar kuruluna davet edilmediklerini,ortak olmaktan kaynaklanan hiçbir haklarını kullanamadıklarını, bilgi alma taleplerinin reddedildiğini, müvekkilleri ile diğer ortaklar arasındaki sorunların diğer şirketler ve taşınmazların tasarrufunda da söz konusu olduğunu, müşterek mülkiyet sahibi oldukları taşınmazlar ile ilgili muhtelif mahkemelerde ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını, 19/11/2014 tarihinden itibaren yönetim kurulu üyeliğine 3 yıllığına … ve …’nın seçildiğini, müvekkillerinin kağıt üzerinde ortak olmaktan öteye herhangi bir yetkilerinin bulunmadığını, müvekkilleri adına kayıtlı taşınmazların davalı şirket tarafından yıllardır kullanılmakta olup hiçbir kira ödemesi yapılmadığını, bu konuda davalı şirkete gönderdikleri ihtarnamelerden yanıt alamadıklarını, uzlaşma tekliflerinin kabul görmediğini, ortaklığın devamının müvekkilleri açısından mümkün olmadığını ileri sürerek, öncelikle müvekkillerinin ortaklık haklarının teminat altına alınması için davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz ve motorlu taşıtların uyap üzerinden sorgulanarak üzerlerine ihtiyati tedbir konulmasına, HMK 389 , TMK 427 ve TTK’nın ilgili hükümleri gereğince şirket yetkililerinin müvekkillerine ait hisselerin değerini düşürebilecek şirketi zarara sürükleyebilecek davranışlar içerisinde bulunma ihtimali mevcut olduğundan dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı olmadığı takdirde denetim kayyımı atanmasına, yapılacak yargılama sonucunda her bir müvekkili için 10.000-TL’den toplam 30.000-TL kâr payının davalı şirketten tahsiline, 6102 sayılı TTK’nın 531 ve ilgili maddeleri uyarınca öncelikle müvekkillerinin davalı şirkette sahip olduğu ortaklık paylarının gerçek değerinin tespit edilerek ödenmesi ve bu şekilde şirket ortaklığından çıkarılmalarına, bu talep kabul edilmediği takdirde şirketin haklı nedenle feshine yahut duruma uygun düşen kabul edilebilir bir çözüme karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; …, …. ve …’nın davalı şirketin eşit hisseli ortağı olduklarını, şirket ortağı ….’nın 31/10/2007 tarihinde ölümüyle hisselerinin eşi … ile çocukları … ve …’ya devrolunduğunu, o tarihte çocukların yaşlarının küçük olması ve davacı …’nın şirketle ilgilenmemesi nedeniyle davacı tarafın belli miktarda paylarını diğer şirket ortağı …’ya devrettiklerini, davacıların TTK 617 maddesi gereğince her genel kurul toplantısından haberdar olduklarını, bilgi isteme taleplerinin geri çevrilmediğini, müvekkili şirket tarafından davacıların zor durumda kalmaması için pay oranında paylaşımın kabul edildiğini, davacı tarafın, payları oranında ortak olduğu şirketten herhangi bir kâr payı almadıkları hususundaki beyanlarını ispatlamak durumunda olduklarını, davacı tarafın da belirttiği gibi aralarında bir amca yeğen ilişkisi olduğunu, şirketin kanunlara uygun bir şekilde varlığını sıkıntısız sürdürdüğünü, şirketin sürekli geliştiğini, müvekillerinin davacı tarafla anlaşarak ortaklar arasındaki birliği devam ettirmek istediklerini, ancak davacı tarafın olumlu yaklaşmayarak anlaşmazlık yarattığını, bu durumda ise şirketin feshi değil, davacıların ortaklıktan çıkartılmalarına karar verilebileceğini, davacının taşınmazlar üzerinde bir hareketlilik olduğu yolundaki iddialarını ispatlaması gerektiğini, ortak olunan gayrimenkul veya şirket mallarının ortaklardan habersiz kullanımı ya da satışı gibi bir durumun söz konusu olmadığını, şirketin feshi şartlarının da oluşmadığını belirterek usule aykırı olarak açılan davanın öncelikle usulden reddine, aksi takdirde yasaya, hakkaniyete ve gerçeğe aykırı olarak açılan davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava; TTK’nın 531. maddesine dayalı anonim şirketin haklı sebeple feshi ile kâr payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra tahkikat aşamasına geçilmiş, davalı şirketin sicil kayıtları celp edilmiş, taraflar delillerini bildirmişler, bir kısım taraf delilleri mahkememizce toplanılmış, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Davacılar vekilinin bilirkişi raporundan sonra yinelediği ihtiyati tedbir talebi mahkememizce değerlendirilerek 22/05/2017 tarihli heyet ara kararı ile davalı şirketin halihazırda yönetim organının bulunduğu, faaliyetinin devam ettiği anlaşılmakla davacıların yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacıların davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtları üzerine üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin talebinin kabulü ile davalı şirket adına kayıtlı toplam 11 adet taşınmazın tapu kaydı üzerine takdir olunan 500.000,00-TL teminat karşılığında üçüncü kişilere devir ve temliklerinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına, yeterli sayıda taşınmaza tedbir konulduğundan motorlu araçlar üzerine tedbir konulması talebinin reddine karar verilmiş,davacı tarafça takdir olunan miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz edilmekle ihtiyati tedbir kararı tapu kayıtlarına işlenmek üzere ilgili tapu müdürlüklerine gönderilmiştir.
Sonraki aşamada ise; taraf vekilleri ibraz ettikleri dilekçelerinde taşınmazlar üzerine konulan tüm tedbirlerin kaldırılmasını talep ettiklerinden mahkememizce 11 adet taşınmazla ilgili verilen ihtiyati tedbir kararı kaldırılmış ve ilgili tapu müdürlüklerine müzekkereleri gönderilmiştir.
Davacılar vekillerini azletmiş, ayrıca davacılar vekilleri de azil nedeniyle vekillik görevinden çekildiklerini bildirmişlerdir.
Davacıların 05/01/2018 tarihli kimlik tespitli dilekçeleriyle tarafların dava konusu üzerinde anlaşmaları nedeniyle davadan feragat ettiklerini, davalı vekilinin Uyap üzerinden e-imzalı olarak gönderdiği 09/01/2018 tarihli dilekçesinde davacıların feragatleri nedeniyle davacılardan vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerini, yine 01/11/2017 tarihli dilekçesinde ise dosyadaki teminatın iadesine muvafakat ettiklerini bildirdiği görülmüştür.
Feragat, tek taraflı ve davayı sona erdiren kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuran işlem olup, feragatın hüküm ifade etmesi mahkemenin ve karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Dava, tarafların serbestçe tasarruf edebileceği davalardandır. Davacılar davadan usulüne uygun feragat ettiklerinden davacıların davasının feragat nedeniyle reddine, talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin talebi nedeniyle kendisi üzerinde bırakılmasına, davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, ihtiyati tedbir kararı kaldırılmış olmakla ve davalı taraf teminatın iadesine muvafakat ettiğinden talep halinde kasadaki teminat mektubu aslının davacılara iadesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacıların davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Ön inceleme duruşmasından sonra feragat olduğundan Harçlar Kanunu’nun 22.maddesi uyarınca alınması gereken 35,90 TL maktu ilam ve karar harcının 2/3’ü olan 23,94-TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile artan 5,26-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin talebi nedeniyle kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-İhtiyati tedbir kararı kaldırılmış olmakla ve davalı taraf teminatın iadesine muvafakat ettiğinden talep halinde kasadaki teminat mektubu aslının davacılara iadesine,
7-Avanslardan artan olur ise karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve … sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere, tarafların/vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/01/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …