Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/847 E. 2018/43 K. 01.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BAKIRKÖY
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/847
KARAR NO : 2018/43

DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2016
KARAR TARİHİ : 01/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile kardeşi …. ‘in ortağı ve müdürü olduğu davalı şirketin …. Bankasından kullanmış olduğu krediye kefil olduğunu, 2012 yılı Ağustos ayında kız kardeşi …. ‘in uçak kazasında vefat etmesi üzerine adı geçen krediyi 16/11/2012 tarihinde kapatarak ödediğini, ödeme tarihinden bu yana davalı şirket tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığından kefalet nedeniyle ödenmiş olan alacağın tahsili için Bakırköy… İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin davalıdan olan alacağı likit ve tayin edilebilir nitelikte olup, davalının takibe itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, yapılan tüm ödemelerin yazılı belgelerle yapıldığını belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirketin … bankasına ödediğini iddia ettiği borcu ödemediğini, dava dilekçesi ekinde kendilerine herhangi bir dekont ve ödeme belgesi de tebliğ edilmediğini, …. Bank tarafından davaya konu kredi ile ilgili olarak müvekkili şirket ve kefilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, takibe itirazları sonucu takibin durduğunu, bunun üzerine banka tarafından İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasının derdest bulunduğunu, dava konusu şüpheli kredi borcuna ilişkin yargılama olduğundan ve banka tarafından borcun tahsil edilmediği beyan ve ikrar edildiğinden haksız ve mesnetsiz davanın reddinin gerektiğini, İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasının celp edilerek bu dosyaya sunmuş oldukları beyan ve delillerin dosyamız delilleri olarak kabul edilmesini talep ettiklerini, işbu dosya celp edildiğinde davacının ödemede bulunmadığının anlaşılacağını, olmayan bir borç için haksız icra takibinde bulunularak huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin …. bankasından kullandığı 11/05/2012 tarihli 500.000-TL tutarlı krediye kefil olduğunu, kredi sözleşmesinin bankadan celbini talep ettiklerini, cevap dilekçesinde belirtilen İstanbul ….ATM’nin…. Esas sayılı dava dosyasına konu alacağın, müvekkilinin ödemiş olduğu kredi ile ilgisinin olmadığını, bu davadaki borcun davalı şirketin 2009-2010 ve 2011 yıllarında kullanmış olduğu kredilerin ödenmemesinden doğan borç olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili 2.cevap dilekçesinde özetle; 11/05/2012 tarihli kredi sözleşmesinin mutlaka celbi gerektiğini, zira davacı ile şirket ortağı ….kardeş olup şirket ortakları …. ile diğer ortak ….karı koca iken 2008 yılında boşandıklarını, daha sonrasında ise ….2012 yılı Ağustos ayında vefat ettiğini, 2008 ve 2012 yılları arası iki kız kardeşin şirketi ele geçirmek için usulsüz ve muvazaalı işlemlere başvurduklarını, müvekkili şirketin çift imzayla temsil ve ilzama yetkili kılındığını, yetkili kişilerin … ve ….olduğunu, 11/05/2012 tarihli kredi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için çift imzayla imzalanmış olması gerektiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğünden şirket dosyasının celbini talep ettiklerini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 02/09/2010 tarihli yazısıyla bu durumun sabit olduğunu, dava dışı bankaya müvekkili tarafından 25/09/2010 tarihli noter ihtarnamesi de gönderildiğini, tek imza ile kredi sözleşmesi imzalanmış ise geçerli olamayacağını, şirketin böyle bir kredi borcunun bulunmadığını, olmayan bir borcun kefaletinin de olamayacağını bildirmiştir.
Dava; kefilin ödediğini iddia ettiği kredi borcunun asıl borçlu şirketten tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy …İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 22/08/2016 tarihinde davacının ortağı olduğu davalı şirketin …. Bankasından kullandığı kredinin kefaleti nedeniyle kredilerin kapanma bedelinden kaynaklanan 486.640,00-TL asıl alacak, 164.990,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 651.630,96-TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı-borçlu şirkete 25/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun vekili aracılığıyla 26/08/2016 tarihinde borcun tamamına, faiz ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
İcra takibinde 486.640-TL asıl alacak, 164.990,96-TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 651.630,96-TL alacak talep edildiği, dava dilekçesinde itirazın tamamının iptali istenildiği halde asıl alacak olan 486.640-TL üzerinden peşin harcın yatırılmış olduğu nedeniyle, alınması gereken 11.128,21-TL peşin harçtan davacı tarafından yatırılan 8.310,60-TL harcın mahsubu ile noksan olan 2.817,61-TL peşin harcın yatırılması için davacı vekiline süre ve imkan tanınmış, davacı vekili noksan peşin harcı verilen süre içerisinde yatırmıştır.
Her ne kadar davalı vekili görev itirazında bulunmuş ise de, huzurdaki davanın genel kredi sözleşmesinin kefili tarafından yapılan kredi borcu ödemesinin asıl borçlu olduğu ileri sürülen şirketten rücuen tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, Bakırköy …. ATM’deki dosyanın ise ödünç sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemini içerdiği, dolayısıyla mahkememizdeki davaya emsal nitelikte olamayacağı, mahkememizin bankacılık işleminden kaynaklanan kefilin rücusu istemine ilişkin dava yönünden mutlak ticari dava oluşu karşısında görevli olduğu anlaşılmakla davalı yanın görev itirazının reddine taraf vekillerinin huzurunda 22/06/2017 tarihli duruşmada karar verilmiştir.
İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasının örneği getirtilmiş incelenmesinde; davacının …. Bank A.Ş., davalının müteveffa ….yasal mirasçısı sıfatıyla …olduğu, davanın İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, bilirkişi raporunun ibraz edildiği, dosyanın derdest olduğu, dosya içerisinde …nin sicil kayıtlarının yer aldığı görülmüştür.
İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasında bulunan 11/05/2012 tarih, 500.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesinin örneği dosyamıza getirtilmiştir.
…. Bank AŞ’den kredi borcunun kefil … tarafından ödendiğine dair ödeme dekontu, talimat ve ekstre örnekleri, davalı şirkete ait hesap ekstreleri, kredi kullanım talimatı ve ödeme planına ilişkin belgeler gelmiştir.
Davalı şirketin sicil kayıtları getirtilerek dosyaya konulmuştur.
Dava dışı …. Bank A.Ş.’nin defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde bankacı bilirkişiye inceleme yaptırılarak; davalı şirketin dava dışı …. Bank’tan 11/05/2012 tarihli kredi sözleşmesi gereğince kredi kullanıp kullanmadığı, söz konusu sözleşmede şirketi temsilen çift imza gerekip gerekmediği, kredi kullanılmış ise kredi borcunun kefili olduğu belirtilen davacı … tarafından kapatılıp kapatılmadığı, davacının ödendiğini iddia ettiği parayı rücuen davalı şirketten talep edip edemeyeceği, icra takibinde istenilen asıl alacak ve işlemiş temerrüt faizi taleplerinin yerinde olup olmadığı, talep edilebilecek asıl alacak ile işlemiş faiz hesabının yapılması, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyamız içerisinde bulunan örneği de incelenmek suretiyle o mahkemede istenen alacağın mahkememiz dosyasına konu olan ve kapatıldığı belirtilen söz konusu kredi alacağı ile aynı olup olmadığının, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 21/09/2017 tarihli raporda özetle; dava dışı …. Bank A.Ş ile davalı kredi borçlusu … arasında 11/05/2012 tarihli 500.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davacı …’ın söz konusu sözleşmeyi 500.000,00-TL kefalet limiti kapsamında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı kredi lehtarı şirkete 11/05/2012 tarihinde 500.000,00-TL tutarlı 24 ay vadeli taksitli ticari kredi kullandırıldığı, davacı kefilin kefaleti kapsamında kullandırılan bu krediyi erken ödeme komisyonu dahil toplam bakiye borcu 16/11/2012 tarihinde 486.640,00-TL olarak defaten ödemek suretiyle krediyi kapatıp tasfiye ettiği, krediyi kullandıran bankadan ibraname niteliğinde belge aldığı, kredinin kullandırılmasına esas teşkil eden ve davacının kefaleti bulunan sözleşmenin 11/05/2012 tarihinde imzalandığı, gerek sicil kayıtları gerekse davalı şirketin ortaklar kurulu kararları incelendiğinde sözleşmenin imzalandığı tarihte ….kredi borçlusu …nin münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili müdürü olduğu, keza 11/05/2012 tarihli sözleşmenin de şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili kılınan müdür ….münferit imzası ile imzalanmış olduğu, hal böyle olunca dava konusu krediye esas teşkil eden 11/05/2012 tarihli sözleşmenin çift imza ile imzalanmasına gerek bulunmadığı, dolayısıyla dava konusu kredinin şirketin temsil ve ilzamı bakımından usulüne uygun olarak kullandırıldığı, İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dava dosyasına konu alacağın banka nezdinde bizzat yerinde yapılan inceleme ile alacaklı bankanın 19/11/2012 tarihli kat ihtarıyla talep edildiği, huzurdaki dava konusu kredinin ise 11/05/2012 tarihinde … referans adı altında 24 ay vadeli 500.000,00-TL olarak kullandırılan kredi olduğu, dava konusu bu kredinin 16/11/2012 tarihinde tamamen kapatılmış olması nedeniyle 19/11/2012 tarihli kat ihtarına konu edilmediği, kat ihtarındaki kredilerin kullandırılma tarihleri ve referans numaralarının farklı olduğu, bu nedenle İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasına ve dayanağı icra takibine konu edilen krediler ile davacı kefilin kefaletten doğan sorumluluğu kapsamında 16/11/2012 tarihinde kapatılan kredi arasında bir illiyet bağı bulunmadığı, her iki dava dosyasına konu edilen kredilerin birbirlerinden tamamen farklı kredi oldukları, davacı kefilin TBK’nın 596.maddesi ve bu yöndeki emsal içtihatlar uyarınca kefaletten doğan sorumluluğu kapsamında bankaya ödediği kredi borcundan dolayı bankanın halefi durumuna geçtiği, davalı asıl borçlu şirkete rücu hakkının doğmuş bulunduğu, temerrüt faizinin ödeme tarihinden takip tarihine kadar işletilebileceği, takip tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarının 164.870,97-TL olarak belirlendiği, neticeten, davacının davalıdan 486.640,00-TL asıl alacak, 164.870,97-TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 651.510,97-TL alacak talebinde haklı olduğu mütalaa olmuştur.
Bilirkişi raporu gerekçe ve sonuç itibariyle dosya kapsamında usul ve yasaya uygun görülmekle hükme esas alınmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, banka kayıtları, davalı şirketin sicil kayıtları, icra dosyası, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı …. Bank A.Ş ile davalı kredi borçlusu … arasında … kredi nolu, 11/05/2012 tarihli 500.000,00-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı … söz konusu sözleşmeyi 500.000,00-TL kefalet limiti kapsamında müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davalı kredi lehtarı şirkete 11/05/2012 tarihinde 500.000,00-TL tutarlı 24 ay vadeli taksitli ticari kredi kullandırılmıştır. Davacı kefil … kefaleti kapsamında kullandırılan bu krediyi erken ödeme komisyonu dahil toplam bakiye borcu 16/11/2012 tarihinde 486.640,00-TL olarak defaten ödemek suretiyle krediyi kapatmıştır. Krediyi kullandıran …. Bank A.Ş’den kendisine ibraname niteliğinde belge verilmiştir. Kredinin kullandırılmasına esas teşkil eden ve davacının kefaleti bulunan Genel Kredi Sözleşmesi 11/05/2012 tarihinde imzalanmıştır. Gerek sicil kayıtları gerekse davalı şirketin ortaklar kurulu kararları incelendiğinde, sözleşmenin imzalandığı tarihte (11/05/2012) ….kredi borçlusu …nin münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili müdürü olduğu açıkça tespit edilmiştir. Keza 11/05/2012 tarihli sözleşmenin de şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili kılınan müdür ….münferit imzası ile imzalanmış olduğu, hal böyle olunca dava konusu krediye esas teşkil eden 11/05/2012 tarihli sözleşmenin çift imza ile imzalanmasına gerek bulunmadığından davalının buna yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Neticeten dava konusu kredi, davalı şirketin temsil ve ilzamı bakımından usulüne uygun olarak düzenlenmiş ve kullandırılmıştır. İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dava dosyasına konu alacak bilirkişinin banka nezdinde bizzat yerinde yaptığı inceleme ile alacaklı bankanın 19/11/2012 tarihli kat ihtarıyla talep edildiği, huzurdaki dava konusu kredinin ise 11/05/2012 tarihinde … referans numarasıyla 24 ay vadeli 500.000,00-TL olarak kullandırılan kredi olduğu, dava konusu bu kredinin 16/11/2012 tarihinde tamamen kapatılmış olması nedeniyle 19/11/2012 tarihli kat ihtarına konu edilmediği, kat ihtarındaki kredilerin kullandırılma tarihleri ve referans numaralarının farklı olduğu, bu nedenle İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasına ve dayanağı icra takibine konu edilen krediler ile davacı kefilin kefaletten doğan sorumluluğu kapsamında 16/11/2012 tarihinde kapatılan kredi arasında bir illiyet bağı bulunmadığı, her iki dava dosyasına konu edilen kredilerin birbirlerinden tamamen farklı kredi oldukları tereddüte mahal verilmeksizin belirlenmiştir.
Davacı kefil, TBK’nın 596.maddesi ve bu yöndeki emsal içtihatlar uyarınca kefaletten doğan sorumluluğu kapsamında bankaya ödediği kredi borcundan dolayı bankanın yasal halefi durumuna geçmiş olmakla davalı asıl borçlu şirkete rücu hakkı doğmuştur. Ödeme tarihi olan 16/11/2012 tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebilecektir. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya göre ödeme tarihinden takip tarihine kadar asıl alacak olan (bankaya davacının ödemiş olduğu miktar) 486.640,00-TL’ye yıllık %9 oranında yasal faiz yürütüldüğünde talep edilebilecek işlemiş faiz miktarı 164.870,97-TL bulunmuştur.
Yapılan açıklama ve tespitler karşısında; davanın kısmen kabulü ile Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 486.640,00 TL asıl alacak, 164.870,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 651.510,97 TL alacak üzerinden devamına, bu miktar içerisindeki asıl alacak 486.640,00 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda niteliksiz yasal faiz uygulanmasına, alacak belirlenebilir nitelikte (likit) bulunduğundan haksız itiraz nedeniyle hükmolunan miktarın takdiren % 20’si tutarı davacı yararına icra inkar tazminatına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen Kabulüne;
Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün ….esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 486.640,00 TL asıl alacak, 164.870,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 651.510,97 TL alacak üzerinden devamına, bu miktar içerisindeki asıl alacak 486.640,00 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda niteliksiz yasal faiz uygulanmasına,
2-Alacak likit bulunduğundan haksız itiraz nedeniyle hükmolunan miktarın takdiren % 20’si tutarı 130.302,19-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
4-Koşulları oluşmadığından davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44.504,71-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 5.052,45-TL harç ile tamamlama harcı olarak yatırılan 2.817,61-TL harcın mahsubu sonucunda bakiye 36.634,65-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL başvurma harcı, 5.052,45-TL peşin harç ile 2.817,61-TL tamamlama harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 40.010,44-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarf edilen 164,90-TL tebligat gideri, 22,00-TL müzekkere gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.686,90-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren 1.686,56-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesi uyarınca tayin ve takdir olunan 119,99-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı tarafından sarf edilen tebligat giderinden oluşan 8,10-TL yargılama giderinin davanın red oranı dikkate alınarak takdiren 0,16-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Karar kesinleştiğinde avanslardan artan olur ise yatıran tarafa iadesine,
5235 Sayılı Kanunun geçici 2.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 ve 29525 sayılı Resmi Gazetede ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …